Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/2071 E. 2023/135 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2071
KARAR NO : 2023/135
KARAR TARİHİ: 26/01/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/09/2022
NUMARASI : 2022/202 D.iş 2022/202 Karar
TALEP : İhtiyati Haciz
BAM KARAR TARİHİ : 26/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/01/2023
İhtiyati haciz talep eden vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : İhtiyati haciz talep eden vekili dilekçesinde özetle ; müvekkilinin deniz taşımacılığı ve lojistik işi ile iştigal olup borçlu tarafla da ticari ilişkisi olduğunu, sunulan faturalardan açıkça görüldüğü üzere ilgili hizmetler, borçlu şirkete yapıldığını ancak bu hizmetlerinin karşılığını uzun süredir alamadıklarını, borçlarının biriktiğini, ticari ilişki neticesinde 12.01.2022 düzenleme tarihli E-Arşiv Fatura No:GIB2022000000002 numaralı 5.360,00 USD bedelli fatura (Bakiye Alacağımız 2375 USD ), 12.01.2022 düzenleme tarihli E-Arşiv Fatura No:GIB2022000000003 numaralı 10.550,00 USD bedelli fatura, 10.03.2022 düzenleme tarihli E-Arşiv Fatura No:GIB2022000000012 numaralı 950,00 USD bedelli faturaların düzenlendiğini, fatura bedellerinin bir miktarının ödendiğini, kalan 13.875 USD ödenmediğini, borçlu tarafından kabul edilen 24/03/2022 tarihli mutabakat mektubu ile sabit olduğunu, malvarlığını kaçırma durumunun mevcut olduğunu, açıklanan nedenlerle ve rehinle de teminat altına alınmamış olan alacakları için İİK.m.257’nin aradığı şartlar gerçekleştiğini, açıklanan nedenlerle ve fazlaya ilişkin alacak haklarımızı saklı tutarak: borçlunun 13.875 USD ABD Doları (1 USD = 18,30 TL olarak belirlenen Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının 15.09.2022 tarihli efektif satış kuru karşılığı olan 253.912,50 TL) üzerinden olmak üzere taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine teminat karşılığında ihtiyati haciz konulmasına, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMECE :
İcra ve İflas Kanunu’nun 257/1. maddesinde; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.”, 257/2. maddesinde; “Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2- Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa”. düzenlemelerine, aynı kanunun 258/1. maddesinde ise; “…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur…” düzenlemelerine yer verilmiştir.
İİK’nın 258/1. maddesine göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Yani; alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi gerekli değildir. Yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır. Zira; diğer hukuki koruma tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç, davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar vermek ve uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir.
Yukarıda yazılı düzenlemelerden yola çıkıldığında ve talep eden vekilinin talep dilekçesinin ekine müvekkili şirkete ait faturalar dışında herhangi bir belge eklemediği talep edenin alacağın varlığı konusundaki iddiasını bu aşamada yaklaşık ispat kuralı gereği ispatlayamadığı, iddianın ve alacağın varlığının yargılama neticesinde ortaya çıkacağı anlaşıldığından talebin reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU :
İhtiyati haciz talep eden istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirkete (taşıma -lojistik) verdiği hizmet karşılığı kestiği fatura bedellerinden bir kısmının ödenmediğini taraflar arasında buna ilişkin mutabakat bulunduğunu yaklaşık ispat koşullarının oluştuğunu beyanla ihtiyati haczin reddine ilişkin kararın kaldırılarak ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE :
Talep, ihtiyati haczin reddine ilişkin kararın kaldırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece; İİK’nın 257. maddesi koşullarının oluşmadığından bahisle ihtiyati haciz talep eden vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş olup, karar ihtiyati haciz talep eden vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Uyuşmazlık ihtiyati haciz koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
İİK.’nun 257-(1) maddesi hükmü uyarınca, kural olarak rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcu için ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. Ancak, aynı maddenin 2. fıkrasında yer alan koşullardan birinin varlığı halinde henüz vadesi gelmemiş bir para alacağı içinde ihtiyati haciz talebinde bulunmak mümkündür. Bu koşullar ise şu şekilde düzenlenmiştir;
“ 1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa,
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa.”
Anılan Yasa’nın 258. maddenin 1. fıkrası uyarınca; “…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur…” Bu hükme göre, alacaklı alacağının varlığı ile birlikte alacağın vadesinin geldiğini veya alacağının vadesi gelmemişse, İİK.’nın 257-(2) hükmündeki sebeplerin varlığı hakkında mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermek zorundadır.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü; hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak, kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK.’unda bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış; ayrıca, burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı, vurgulanmak istenmiştir.
Her ne kadar mahkemece 16/09/2022 tarihli ara karar ile ihtiyati haciz talep eden vekilinin ihtiyati haciz talebinin koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş ise de, taraflar arasındaki ticari ilişkide davacı tarafça dosyaya sunulan cari hesap mutabakatı altında …’nin kaşesi olduğu ve kaşe üstünde imza bulunduğu, buna göre alacağın varlığı hususunda yaklaşık ispat koşullarının ve muacceliyet şartı da gerçekleştiğinden mahkemece ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken istemin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu itibarla, ihtiyati haciz isteyen tarafın istinaf itirazının kabulü gerekmiştir.
Bu nedenlerle; ihtiyati haciz isteyenin istinaf talebinin kabulüne, kararın kaldırılmasına, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı, anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından dairemizce talep hakkında HMK.’nun 353-(1-b-2) madde gereğince hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-İlk derece mahkemesinin kararına karşı ihtiyati haciz talep eden vekili tarafından yapılan istinaf talebinin ESASTAN KABULÜNE; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/09/2022 tarih, 2022/202 D.iş ve 2022/202 Karar sayılı kararının HMK.’nun 353-(b)-2) maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
YENİDEN YARGILAMA YAPILMASI GEREKMEDİĞİNDEN AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDE HÜKÜM KURULMASINA,
a)İhtiyati haciz talebinin KABULÜ ile; 253.912,50 TL alacağı karşılayacak şekilde karşı tarafların menkul, gayrimenkul mal varlıkları ile üçüncü kişilerdeki ve bankalardaki hak ve alacakları üzerine İİK’nun 257/1 maddesi uyarınca İHTİYATİ HACİZ KONULMASINA,
b)2004 sayılı İİK.’nun 259-(1) maddesi gereğince ihtiyati haciz isteyen hacizde haksız çıktığı taktirde borçluların ve üçüncü şahısların bu yüzden uğrayacakları bütün zararları karşılamak üzere ve 6100 sayılı HMK.’nun 84. vd. maddeleri gereğince dairemizce takdir edilen ihtiyati hacze konu 253.912,50 TL’nin %15’i olan 38.086,87 TL teminat tutarının ihtiyati haciz isteyen tarafından nakit olarak veya bu meblağı karşılayan kesin ve süresiz banka teminat mektubunun ilk derece mahkeme veznesine sunulduğu veya yatırıldığı takdirde ihtiyati haciz kararının ihtiyati haciz isteyene verilmesine,
c)6100 sayılı HMK.’nun 89. maddesi ile Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılık’ları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 217. maddesi gereğince işlem yapıldıktan sonra, icra takibi kesinleşmesi, teminatın iadesi hususunda borçlunun muvafakat etmesi, herhangi bir istihkak iddiasında bulunulmaması veya teminatın iadesine mani bir belge sunulmaması halinde teminatın yatırana iadesine,
d)İhtiyati haciz talep eden kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarife uyarınca hesap ve takdir olunan 2.400,00-TL maktu vekalet ücretinin aleyhine ihtiyati haciz istenenden alınarak ihtiyati haciz talep edene verilmesine,
e)Harç peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
f)Talep eden tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince talep edene iadesine,
2-İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları ;
a) İhtiyati haciz talep eden tarafından istinaf kanun yolu başvurusu sırasında yatırılan istinaf karar harcının yatıran tarafa iadesine,
b) İhtiyati haciz talep eden tarafından ilk derece mahkemesi kararından sonra yapılan 220,70-TL başvuru harcı ve 27,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 247,70 TL’nin aleyhine ihtiyati haciz istenenden alınarak ihtiyati haciz talep edene verilmesine,
c) İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından ihtiyati haciz talep eden yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
d) Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair; 6100 sayılı HMK’nun 362-(1)-f) maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 26/01/2023