Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/2050 E. 2022/2096 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2050
KARAR NO : 2022/2096
KARAR TARİHİ : 29/12/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : AYDIN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/10/2022
NUMARASI : 2022/654 Esas Ara Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 29/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/12/2022

İhtiyati haciz talep eden davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan 05/10/2022 tarihli ara karar ile ” Davacı vekili 05/10/2022 tarihli dilekçesinde özetle; BA-BS kayıtlarının geldiğini, incelemesinde borçlu … A.Ş. ‘nin alacağı geciktirmek için kötü niyetli olarak borca itiraz ettiği ve takibi durdurduğunun ortaya çıktığını, alacağı sürüncemede bırakmamak ve hatta hileli ve muvazaalı işlemlerle müvekkilin alacağına kavuşma ihtimalinin tamamen ortadan kaldırmak niyetinde olduğunu, dilekçesinde belirttiği tüm nedenlerle davalı tarafın taşınır, taşınmaz ve 3. Kişilerdeki tüm hak ve alacaklar için ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya birlikte incelendiğinde; davacı vekilinin talebinin yargılamaya muhtaç olduğu, dava dilekçesi ve eklerinin ihtiyati haciz kararı verilmesi için gerekli olan yaklaşık ispat ölçüsü sağlayacak nitelikte olmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine ” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU :
Davacı vekilinin 05/10/2022 tarihli ara karara karşı verdiği istinaf dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkilinin BA-BS formlarının birebir uyuştuğunu, BA-BS formlarına göre müvekkilinin alacağı, davaya konu edilen tutardan çok daha fazla olduğunu, yerel mahkemenin ihtiyati haciz taleplerinin reddine karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu, dosyada bulunan delillerin yaklaşık ispatın ötesinde kesin ispat mahiyetinde olduğunu, davalının müvekkilinin alacağını engelleme amacıyla mallarını kaçırmaması için ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini beyana 05/10/2022 tarihli ara kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Davacı vekili faturaya dayalı takipte itirazın iptali ile BA-BS formlarına göre borç alacak ilişkisinin açığa çıktığını beyanla ihtiyati haciz talep etmiştir.
Talep; ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen kararın kaldırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece; İİK’nın 257. maddesi koşullarının oluşmadığından bahisle davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş olup, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Uyuşmazlık derdest davada ihtiyati haciz koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
İİK.’nun 257-(1) maddesi hükmü uyarınca, kural olarak rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcu için ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. Ancak, aynı maddenin 2. fıkrasında yer alan koşullardan birinin varlığı halinde henüz vadesi gelmemiş bir para alacağı içinde ihtiyati haciz talebinde bulunmak mümkündür. Bu koşullar ise şu şekilde düzenlenmiştir;
“ 1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa,
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa.”
Anılan Yasa’nın 258. maddenin 1. fıkrası uyarınca; “…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur…” Bu hükme göre, alacaklı alacağının varlığı ile birlikte alacağın vadesinin geldiğini veya alacağının vadesi gelmemişse, İİK.’nın 257-(2) hükmündeki sebeplerin varlığı hakkında mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermek zorundadır.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü; hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak, kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK.’unda bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış; ayrıca, burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı, vurgulanmak istenmiştir.
Her ne kadar mahkemece 05/10/2022 tarihli ara karar ile davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş ise de, davalı vekilince davacının kestiği faturaya karşılık müvekkilinin sunmuş olduğu hizmetler nedeniyle mahsuplaşıldığının beyan edildiğini, buna göre taraflar arasında yatay sondaj ve çalışma bedeline ilişkin fatura kesildiği, hizmet ilişkisinin bulunduğu, buna göre alacağın varlığı hususunda yaklaşık ispat koşullarının ve muacceliyet şartı da gerçekleştiğinden mahkemece ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken istemin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu itibarla, davacı tarafın istinaf itirazının kabulü gerekmiştir.
Bu nedenlerle; davacı/ihtiyati haciz isteyenin istinaf talebinin esastan kabulüne, kararın kaldırılmasına, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı, anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından dairemizce talebin esası hakkında HMK.’nun 353-(1-b-2) madde gereğince hüküm kurulmasına, karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-İlk derece mahkemesinin kararına karşı ihtiyati haciz talep eden davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin ESASTAN KABULÜNE; Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/10/2022 tarih ve 2022/654 Esas sayılı Ara Kararının HMK.’nun 353-(b)-2) maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
YENİDEN YARGILAMA YAPILMASI GEREKMEDİĞİNDEN AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDE HÜKÜM KURULMASINA,
a)İhtiyati haciz talebinin KABULÜ ile; 92.935,00 TL alacağı karşılayacak şekilde karşı tarafların menkul, gayrimenkul mal varlıkları ile üçüncü kişilerdeki ve bankalardaki hak ve alacakları üzerine İİK’nun 257/1 maddesi uyarınca İHTİYATİ HACİZ KONULMASINA,
b)2004 sayılı İİK.’nun 259-(1) maddesi gereğince ihtiyati haciz isteyen hacizde haksız çıktığı taktirde borçluların ve üçüncü şahısların bu yüzden uğrayacakları bütün zararları karşılamak üzere ve 6100 sayılı HMK.’nun 84. vd. maddeleri gereğince dairemizce takdir edilen ihtiyati hacze konu 92.935,00 TL’nin %15’i olan 13.940,25 TL teminat tutarının ihtiyati haciz isteyen davacı tarafından nakit olarak veya bu meblağı karşılayan kesin ve süresiz banka teminat mektubunun ilk derece mahkeme veznesine sunulduğu veya yatırıldığı takdirde ihtiyati haciz kararının ihtiyati haciz isteyene verilmesine,
c)6100 sayılı HMK.’nun 89. maddesi ile Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılık’ları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 217. maddesi gereğince işlem yapıldıktan sonra, icra takibi kesinleşmesi, teminatın iadesi hususunda borçlunun muvafakat etmesi, herhangi bir istihkak iddiasında bulunulmaması veya teminatın iadesine mani bir belge sunulmaması halinde teminatın yatırana iadesine,
d)Harç peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
e)Talep eden tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince talep edene iadesine,
2-İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları ;
a)İstinaf eden tarafından yatırılan 80,70 TL maktu istinaf karar harcının istek halinde ihtiyati haciz talep edene İADESİNE,
b)İstinaf eden tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
c)6100 Sayılı HMK.’nun 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince istinaf edene İADESİNE,
d)İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
e)Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair; 6100 sayılı HMK’nun 362-(1)-f) maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 29/12/2022