Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/2034 E. 2022/2004 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2034
KARAR NO : 2022/2004
KARAR TARİHİ: 06/12/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/01/2022
NUMARASI : 2021/145 Esas 2022/25 Karar
DAVANIN KONUSU : İflas (Adi Takipten Doğan İflas (İİK 156))
BAM KARAR TARİHİ : 06/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/12/2022
Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesi ve duruşmalarda özetle; davalı … Şirketi’nin, müvekkil şirket … Şirketine olan borcundan dolayı ilamsız icra takibi yapıldığını, borçlunun vaki itirazı sonucunda İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1068 E. Sayılı dosyası ile itirazın iptali davasının karara çıktığını, Bunun üzerine borçluya takip yolu değiştirilerek iflas yoluyla takiplerde ödeme emri düzenlendiğini, ödeme emrinin borçlu şirkete 29.09.2020 tarihinde tebliğ edildiğini, borçlu şirketin iflas yoluyla takipte ödeme emrine süresi içinde itirazda bulunmadığını ve borcu da ödemediğini, bu nedenle davalı şirket hakkında iflas kararı verilmesini, ve İ.İ.K. gereğince tüm muhafaza tedbirlerinin uygulanmasına karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
Davalı tarafa usulüne uygun dava dilekçesi ve tensip zaptı tebliğ edilmiş olmasına rağmen davaya cevap vermediği görülmüştür.
MAHKEMECE:
“İİK nun 158/2 maddesinde, “… Borçlu, takibe karşı usulü dairesinde itiraz etmemiş veya itiraz ve delilleri varit görülmemişse, mahkeme yedi gün içinde faiz ve icra masrafları ile birlikte borcunu ifa veya o miktar meblağın mahkeme veznesine depo edilmesini, borçluya veya iflas davasında kendisini temsil etmiş olan vekiline, dava vicahta devam ediyorsa duruşmada, aksi takdirde tebligat kanunu hükümleri dairesinde yapılacak tebliğ ile emreder. Borçlu imtina ederse ilk oturumda iflasına karar verilir. ” hükmü düzenlenmiştir.
Taraflar arasında görülen, iflas istemli mahkememizdeki uyuşmazlıkta, tüm dosya kapsamı ve takip dosyası içerisine göre, davacı alacaklının iflas istemli takip yolu ile İstanbul 7. İcra Müdürlüğü’nün 2017/33230 Esas sayılı takip dosyası ile davalı borçlu aleyhine icra takibi yaptığı, takip talebi üzerine düzenlenen ödeme emrinin tebliğine rağmen, davalı borçlunun süresi içerisinde takibe itiraz etmediği gibi, borcunu da ifa etmediği, mahkememizce dosya kapsamına uygun benimsenen bilirkişi raporunda hesaplanarak tespit edilen, takibe konu borç ve ferilerinin, ulaştığı meblağın mahkeme veznesine depo edilmesi, veyahutta borcun ifa edilmesi hususunda davalı borçluya usulüne uygun ihtarı içerir davetiyenin tebliğine rağmen, davalı borçlu tarafından süresi içerisinde ödenmesi veyahutta depo edilmesi istenen meblağın mahkeme veznesine depo edilmediği gibi kararın verildiği duruşma gün ve saatine kadar da borcun ifa edilmediği, davacı iflas talebine ilişkin yapılan ilanlara rağmen kararın verildiği duruşma gün ve saatine kadar dava dışı üçüncü şahıslar tarafından, iflas talebine karşı herhangi bir itiraz ve müdahale talebinin bulunmadığı, iş bu nedenle davalı borçlunun iflasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla davanın kabulü ile iflasa tabi davalı borçlu şirketin iflasına ” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ödeme emrine, dava dilekçesine ve bilirkişi raporuna karşı beyanlarının tebligat usulsüzlüğünden yapılamadığını, hukuki dinlenilme hakkının, özellikle davalının savunma hakkı bakımından önem arz ettiğini, yerel mahkemenin 12.01.2022 tarihli 3. Celsesinde “müvekkilin ödeme yapacağını” beyan etmelerine rağmen kabul edilmediğini, akabinde dava kabul edildiğini, iflas davasının şartlarının oluşmadığını belirterek istinaf başvurusunun kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, İİK 156. maddesi gereğince adi takipten doğan iflasa karar verilmesi istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Dava ödeme emrinin tebliğinden itibaren 1 yıllık süre içerisinde açılmıştır.
İlanların yapılması için gerekli masraflar davacı alacaklı tarafından yatırıldığı, davalı şirketin adresinin Bornova olduğu ve yetkili ve görevli mahkemede davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Tensip zaptı gereğince, iflas talebinin trajı 50.000’i aşan ulusal ve yerel gazete ile Ticaret Sicil gazetesinde ilanları yapılmıştır.
Ödeme emri ve dava dilekçesin davalı şirketin Ticaret Sicilindeki adresine tebliğ edilmiş olması, icra ödeme emrinin usulsuz olduğu iddiasıyla ilgili başvuruda bulunulmadığı da görülmekle tebligatların usulsüz olduğu yönündeki itiraz yerinde görülmemiştir.
“2004 sayılı İİK’nın “Ödeme emri ve münderecatı” başlıklı 155. maddesi:
“Borçlu iflas yoliyle takibe tabi şahıslardan olup da alacaklı isterse ödeme emrine yedi gün içinde borç ödenmediği takdirde alacaklının mahkemeye müracaatla iflas talebinde bulunabileceği ve borçlunun gerek borcu olmadığına ve gerek kendisinin iflasa tabi kimselerden bulunmadığına dair itirazı varsa bu müddet içinde dilekçe ile icra dairesine bildirmesi lüzumu ve konkordato teklif edebileceği ilave olunur.”
2004 sayılı İİK’nın “İflas talebi ve müddeti” başlığını taşıyan 156. maddesi ise: “Ödeme emrindeki müddet içinde borçlu tarafından itiraz olunmamışsa alacaklı bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden iflas kararı isteyebilir.
Bu dilekçeye borçlunun ödeme emrine itiraz etmediğini mübeyyin ödeme emri nüshasının raptedilmesi lazımdır.
Borçlu ödeme emrine itiraz etmişse takip durur ve alacaklı bu itirazın kaldırılması ile beraber borçlunun iflasına karar verilmesini bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden isteyebilir.
İflas istemek hakkı ödeme emrinin tebliği tarihinden bir sene sonra düşer.” Hükmünü içermektedir.
İflasa tabi şahıslardan olan borçlusunu, para veya teminat alacağından dolayı iflas yoluyla takip etmek isteyen alacaklı, yetkili icra dairesine yazılı veya sözlü olarak iflas yolu ile takip talebinde bulunabilir. Takip talebinde adi haciz yoluyla takip talebinde yer alan kayıtlardan başka, iflas takip yolunun izlenmek istediği de belirtilir.
İflas yoluyla takip talebi üzerine icra dairesinin düzenleyeceği ödeme emrinde adi haciz yoluyla takipteki ödeme emrinde yer alması gereken kayıtlar bulunur. İflas yoluyla takipte düzenlenen ödeme emrinde ayrıca iki kayıt daha yer alır. Bu kayıtlar “iflas tehdidi” ve “konkordato teklif edilebileceği” hususlarıdır.
İflas yoluyla takipte ödeme emrinde, ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihten itibaren yedi gün içerisinde takip konusu borcun ödenmesi, aksi hâlde alacaklının mahkemeye başvurup borçlunun iflasının talep edebileceği belirtilir.
Borçlunun gerek borcu olmadığına ve gerekse kendisinin iflasa tabi kişilerden bulunmadığına dair bir itirazı varsa, bu itirazın da ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde bir dilekçe ile icra dairesine bildirilmesi lüzumu da ödeme emrinde yer alır.
Borçlu ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren yedi içinde ödeme emrine itiraz edebilir. Borçlu anılan süre içinde ödeme emrine itiraz etmezse ödeme emri kesinleşir. Ödeme emrine itiraz etmeyen borçlu, borcunu ve iflas takibinin harç ile giderlerini öderse iflas takibi son bulur; ödemezse alacaklı ticaret mahkemesinde borçluya karşı iflas davası açabilir.
İİK’nın 158. Maddesi ise – (Değişik madde: 09/11/1988 – 3494/26 md.)
“Alacaklının iflas takibi kesinleştiğinde l66 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan edilir. İflas talebinin ilanından itibaren onbeş gün içinde diğer alacaklılar davaya müdahele veya itiraz ederek iflası gerektiren bir hal bulunmadığını ileri sürerek mahkemeden talebin reddini isteyebilirler.
Mahkeme, icra dosyasını celbeder ve basit yargılama usulüne göre duruşma yaparak, gerek iflas talebini gerek itiraz ve defileri umumi hükümler dairesinde tetkik ve intac eder. Şu kadar ki, borçlu takibe karşı usulü dairesinde itiraz etmemiş veya itiraz ve defileri varit görülmemişse mahkeme yedi gün içinde faiz ve icra masrafları ile birlikte borcunu ifa veya o miktar meblağın mahkeme veznesine depo edilmesini borçluya veya iflas davasında kendisini temsil etmiş olan vekiline, dava vicahda devam ediyorsa duruşmada, aksi takdirde Tebligat Kanunu hükümleri dairesinde yapılacak tebliğ ile emreder. Borçlu imtina ederse ilk oturumda iflasına karar verilir.” şeklindedir.
Davacı tarafından davalı şirketi ilamsız icra takibi yapıldığı, borçlunun vaki itirazı sonucunda İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1068 E. Sayılı dosyası ile itirazın iptali davasının karara çıktığı, bunun üzerine borçluya takip yolu değiştirilerek iflas yoluyla takiplerde ödeme emri düzenlendiği, ödeme emrinin davalı borçlu şirkete 29/09/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun süresi içinde itirazda bulunmadığı ve borcu da ödemediği iddiası ile davalı şirket hakkında iflas kararı verilmesi talebiyle dava açıldığı, davalı tarafından cevap sunulmadığı, davalı vekilinin son celsede takibe borcu ödemek için ek süre talep ettiğini, taraflarına bu hususta ek süre verildiği takdirde takibe konu borç ile ferilerinin ödeneceğini beyan etmiş ise de İİK’nın 158/2 maddesindeki depo kararına rağmen borcun ödenmemesi durumunda ” ilk oturumda iflasına karar verilir” şeklindeki düzenlemeye göre son oturumda süre verilmesi halinde borcun ödeneceği şeklindeki beyana göre ek süre verilemeyeceği, mahkemece bilirkişi raporuyla tespit edilen takibe konu borç ve ferilerinin ulaştığı meblağın mahkeme veznesine depo edilmesi, veyahutta borcun ifa edilmesi hususunda davalı borçluya usulüne uygun ihtarı içerir davetiyenin tebliğine rağmen, davalı borçlu tarafından süresi içerisinde ödenmediği ve depo edilmediği gibi kararın verildiği duruşma gün ve saatine kadar da borcun ifa edilmediği anlaşılmakla verilen iflas kararında isabetsizlik görülmemiştir.
Sonuç olarak; mahkemenin davalı şirketin iflasına dair verdiği kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan, yerel mahkeme kararına karşı yerinde olmayan istinaf isteminin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/01/2022 tarih ve 2021/145 Esas 2022/25
Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 80,70.TL harç peşin olarak alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu sırasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın Dairemizce taraf vekillerine tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 10 günlük süre içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 06/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.