Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1938 E. 2023/228 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1938
KARAR NO : 2023/228
KARAR TARİHİ: 02/02/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/08/2022
NUMARASI : 2022/565 Esas Ara Karar
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 02/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/02/2023
Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan 12/08/2022 tarihli ara kararın açık yargılaması sonucunda ” Davacı vekili 06/07/2022 tarihli dava dilekçesi ile taraflar arasında imzalanan taşıt taşıma sistemi sözleşmesinin herhangi bir gerekçe gösterilmeden 25/05/2022 tarihinde feshedildiğini ve davalı tarafça söz konusu sözleşmenin fesih bedeli altında müvekkiline AT1202000001350 nolu 27/05/2022 tarihli ve 86.000,00-TL bedelli fatura kesildiğini, söz konusu faturanın müvekkili tarafından kabul edilmeyerek davalıya iade edildiğini belirterek söz konusu fatura yönünden müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, icra iflas kanunun 72. maddesi uyarınca bu fatura ile ilgili işlem yapılmaması için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, ayrıca taraflar arasında imzalanan sözleşmeye istinaden davalıya verilen Türkiye … Bankası’na ait 02/09/2021 tarih ve TMDZ21-56644 Mektup nolu 140.000,00-TL’lik kesin teminat mektubunun bedelli teminat mektubunun fatura bedelinin tahsili için bozdurulma ihtimali mevcut olduğundan söz konusu teminat mektubunun nakde çevrilmesinin önlenmesi için tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce verilen 08/07/2022 tarihli ara karar ile “1-İhtiyati tedbir talebinin kabulü ile:
a-Talep konusu fatura bedelinin %15’i olan 12.900,00-TL nakdi teminatın mahkememiz veznesine yatırılması veya süresiz banka teminat mektubunun ibrazı karşılığında AT1202000001350 nolu 27/05/2022 tarihli ve 86.000,00-TL bedelli faturanın davacı aleyhinde icra takibine konu edilmemesi yönünde ihtiyati tedbir uygulanmasına,
b-Talep konusu teminat mektubunun %15’i olan 21.000,00-TL teminat karşılığında talep konusu Türkiye … Bankası A.Ş. Turgutlu Şubesine ait, 02/09/2021 tarih ve TMDZ21-56644 Mektup nolu 140.000,00-TL’lik kesin teminat mektubunun nakde çevrilmesinin önlenmesi yönünde İHTİYATİ TEDBİR UYGULANMASINA, teminat mektubu değerinin %15’i olan 75.000,00.-TL’lik nakdi teminat veya süresiz banka teminat mektubu ibraz edildiğinde bu hususta ilgili bankaya müzekkere yazılmasına,” karar verilmiş, yine mahkememizce 08/08/2022 tarihli ara karar ile de “Mahkememizin 08/07/2022 tarihli ihtiyati tedbire ilişkin ara kararın 1. fıkrasının b bendinde yer alan “Türkiye … Bankası A.Ş.” ibaresinin tamamen çıkartılarak yerine “Türkiye … Bankası A.Ş.” ibaresinin yazılmasına yine aynı bentteki 75.000,00-TL ibaresinin tamamen çıkartılarak yerine “21.000,00-TL” ibaresinin yazılmasına” karar verildiği görülmüştür.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile 08/07/2022 tarihli ihtiyati tedbir kararına itiraz etmiştir. Davacı vekili de cevaba cevap dilekçesi ile davalı vekilinin ihtiyati tedbire ilişkin itirazlarına cevap vermiştir. İhtiyati tedbir kararına itiraza ilişkin talep 12/08/2022 tarihli duruşmada değerlendirilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 389. maddesinde; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Aynı Kanun’un 390/3 maddesinde ise; “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Davalı vekilinin faturanın davacı aleyhinde icra takibine konu edilmemesi yönündeki ihtiyati tedbir kararına yönelik itirazı bakımından yapılan değerlendirmede; davacı ile davalı arasında süren ticari ilişkinin ve sözleşmenin feshi sonrası dava konusu faturanın düzenlenmiş olduğu, dosyaya sunulan delil durumu itibariyle düzenlenen faturanın bir satış veya hizmete dayanmadığı, fatura içeriği olarak sözleşme fesih bedelinin gösterildiği, bu haliyle davacının fatura yönünden borçlu olup olmadığının ancak yargılama neticesinde anlaşılabilecek olduğu, delil durumu itibariyle davacıdan daha güçlü bir delil göstermesinin hakkın kullanımını imkansız hale getirebileceği dikkate alınarak dava konusu faturanın icra takibine konu edilmemesi yönünde tedbir uygulanması için yeterli yaklaşık ispat şartlarının oluştuğu, bu nedenle davalı vekilinin dava konusu faturanın davacı aleyhinde icra takibine konu edilmemesi yönündeki ihtiyati tedbir kararına itirazının yerinde olmadığı değerlendirildiğinden mahkememizin 08/07/2022 tarihli ara kararının 1-a bendinde belirtilen faturanın davacı aleyhinde icra takibine konu edilmemesi yönündeki ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalının teminat mektubunun nakde çevrilmesinin önlenmesi yönündeki ihtiyati tedbir kararına itirazı bakımından yapılan değerlendirmede ise; davacının dava dilekçesindeki talebinin fesih bedelinden kaynaklı faturadaki tutar nedeniyle borçlu olmadığının tespitine yönelik olduğu, davacının taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden alınan teminat mektubunun iadesi ya da hükümsüzlüğü yönünde bir talebinin bulunmadığı, teminat mektubunun hükümsüzlüğü ve iadesi gibi taleplerin nisbi harca tabi olduğu, dava dilekçesinde teminat mektubunun hükümsüzlüğü ve iadesi yönünde bir talep olmadığı gibi teminat mektubu bedeli üzerinden yatırılmış bir harç da bulunmadığı, buna göre uyuşmazlık konusu olmayan bir hususta ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği değerlendirilmiştir. Sonuç olarak; HMK.389 maddesi gereğince ancak uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, tedbiren nakte çevrilmesinin önlenmesi talep edilen teminat mektubunun iş bu davanın konusu yapılmadığı anlaşıldığından teminat mektubunun paraya çevrilmesinin önlenmesi yönündeki mahkememizce verilen ihtiyati tedbir kararının yerinde olmadığı kanaati ile mahkememizin 08/07/2022 tarihli ara kararının 1-b bendinde belirtilen kesin teminat mektubunun nakte çevrilmesinin önlenmesi yönündeki ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına ” dair karar verilmiştir.

İSTİNAF BAŞVURU :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; fatura bedelinin tahsili için teminat mektubunun bozdurulma ihtimalinin bulunduğunu, mahkemenin davanın sonucunu etkileyecek şekilde teminat mektubunun paraya çevrilmesinin tedbiren önlenmesine dair kararını kaldırdığını beyanla tedbirin kaldırılmasına ilişkin ara kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE :
Talep, davalı tarafından kesilen faturaya istinaden borçlu olmadığının tespiti ve sözleşme gereğince verilen teminat mektubunun nakde çevrilmesinin önlenmesi istemine ilişkin davada teminat mektubunun nakde çevrilmesinin tedbiren durdurulması istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” hükmüne, aynı yasanın 390/1. maddesinde; “İhtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilebilir” hükmüne, aynı maddenin 2. fıkrasında ise, “Talep edenin haklarının derhal korunmasında zorunluluk bulunan hallerde, hakim karşı tarafı dinlemeden de tedbire karar verebilir” hükmüne yer verilmiştir.
Geçici hukuki korumalardan olan ihtiyati tedbire karar verilebilmesi için ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve ihtiyati tedbirin bir sebebinin mevcut olması gerekir. Yargılama sırasında mevcut durumun değişmesi halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkansız hale gelmesi, gecikme sebebinin bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi söz konusu olan hallerde ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilmelidir. Görüldüğü üzere kanun koyucu bu konuda hakime oldukça geniş bir takdir alanı bırakmıştır. Ancak ihtiyati tedbire karar verilebilmesi için mutlaka bir tehlikenin veya zararın doğmuş olması veya halen var olması da aranmaz. Dava konusu hak veya şey bakımından ortaya çıkacak tehlike ve zararın önlenmesi için de her türlü tedbire karar verilebilir. Tedbir kararı verilebilmesi için davanın ispatına elverişli delil bulunması da zorunlu olmayıp, istekte haklı olma ihtimalinin mevcut olması yeterlidir.
HMK’nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuş, “yaklaşık ispat” kavramından bahsedilerek kabul edilmiştir. Yaklaşık ispat durumunda hakim, o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Yaklaşık ispatta tam ispat aranmamakla beraber basit bir iddia da yeterli kabul edilemez. Karşı tarafı riskle karşı karşıya bırakacak veya onun ticari hayatını ya da yaşantısını zora sokacak nitelikte verilecek tedbir kararının amacına uygun düşeceğinin kabulüne olanak bulunmamaktadır. Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
Mahkeme tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı önleyecek her türlü tedbire karar verebilir. (HMK 391/1.md.)
HMK.nun 392/1. maddesinde; “ihtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorundadır. Talep, resmî belgeye, başkaca kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa, mahkeme gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verebilir” hükmü yer almaktadır.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; davaya konu fatura nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine yönelik davada teminat mektubunun nakde çevrilmesinin tedbiren önlenmesi talep edilmiş ise de, tedbirin dava konusu üzerinde uygulanacak olmasına, talep ve ara karar tarihi itibariyle teminat mektubunun dava konusu olmamasına, davacının 18/08/2022 tarihli beyanından da kesin teminat mektubunun nakde çevrildiğinin bildirilmesine, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1,b.1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/565 Esas sayılı 12/08/2022 tarihli ara kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 179,90 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 99,20 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 02/02/2023