Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1873 E. 2022/1835 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1873
KARAR NO : 2022/1835
KARAR TARİHİ: 10/11/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MANİSA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/09/2022 ( Ara Karar)
NUMARASI : 2022/691 Esas
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 10/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/11/2022
İhtiyati tedbir/haciz talep eden davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında 08/12/2021 tarihli sözleşmeye imzalandığı, sözleşmeye istinaden davalı şirketin müvekkiline 321.000,00 TL ödemesi gerektiğini ve bu tutarın sözleşme tarihinden itibaren 60 gün vadeli çek ile müvekkili şirkete ödenmesi gerektiğini, davalı şirketin sözleşmeden kaynaklı edimlerini yerine getirmesi ve ödeme planına riayet edilmesi hususlarında müvekkili tarafından Hatay 5. Noterliği’nin 09/03/2022 tarihli ve 6160 yevmiye numaralı ihtarnamesinin davalı tarafa gönderildiğini, müvekkili şirketin fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydı ile davalı şirketten faiz ve ferileri hariç olmak üzere 321.058,62 TL alacağının bulunduğu, davalı borçlunun mal kaçırma ihtimaline karşı rehinle temin edilmemiş olan alacakları için davalının borca yetecek miktarda menkul ve gayrimenkul malları, üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları, mevduat ve vasıtaları üzerine ihtiyati tedbir/ihtiyati haciz konulmasını, davalının Alaşehir İcra Müdürlüğü’nün 2022/1545 esas sayılı icra takibine karşı yapmış olduğu itirazının iptali ile takibin 328.645,28 TL asıl alacak ve ferileri yönünden devamına, alacağın % 20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Mahkemenin 02/09/2022 tarihli ara kararı ile; ” HMK’nın 389.maddesinde “(1)Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. (2) Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda itirazın iptali isteminde bulunulduğu, uyuşmazlık konusunun alacak olduğu, ihtiyati tedbir istemine ilişkin taleplerin uyuşmazlık konusu olmadığı, yukarıda değinilen yasal düzenleme karşısında yalnızca uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği anlaşıldığından, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin ayrıca ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ettiği, İİK md. 258/1 hükmüne göre ihtiyati haciz isteyen davacının haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi gerektiği, bu aşamada alacağın varlığı ve miktarının tespitinin yargılamayı gerektirir hususlar içerdiği, yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği anlaşılmakla, İİK. 257. maddesi koşullarına uygun bulunmayan ihtiyati tedbir isteminin ve ihtiyati haciz isteminin ayrı ayrı reddine ” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
İhtiyati tedbir/haciz talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ihtiyati haczin yasal koşullarının olduğunu, verilen ara kararın usule ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili şirket ile davalı/borçlu … Şti. arasında 08.12.2021 tarihinde sözleşme imzalandığını ve bu sözleşmeye istinaden cari hesap oluşturulduğunu, söz konusu sözleşmenin “Ödeme Şekli” şekli başlıklı 4. maddesinde; “Ürün bedelinin 1.000.000 (Birmilyon) TL’lik kısmı 09.12.2021 Perşembe günü Alıcının hesabından satıcının banka hesabına ödenecek, 786.000 (Yediyüzseksenaltıbin) TL’si sözleşme tarihinden itibaren 30 gün vadeli çek, 536.000 (Beşyüzotuzaltıbin) TL sözleşme tarihinden itibaren 60 gün vadeli çek ile, çıkacak net miktara göre geri kalan tutar ise sözleşme tarihinden itibaren 60 gün vadeli çek ile ödenecektir.” denildiğini, dava dilekçesi ekinde bulunan cari hesap ekstresi ve düzenlenen faturalar ile sevk irsaliyelerinden de görüleceği üzere çıkan net miktara göre davalı şirketin müvekkili şirkete ödemesi gereken tutar 321.000.00.-TL olduğunu, sözleşme gereği söz konusu tutarın sözleşme tarihinden itibaren 60 gün vadeli çek ile müvekkil şirkete ödenmesi gerekmekte olduğunu, ancak tüm bunlara rağmen davalı şirketin sözleşmeden kaynaklı edimlerini yerine getirmemiş olmasından dolayı müvekkili şirket tarafından davalı şirkete Hatay 5. Noterliği’nin 09.03.2022 tarih ve 6160 yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, davalı/borçlunun müvekkili şirkete 321.058,62.-TL borcunu ödemediği hususunun müvekkili şirketin ticari defter ve belgeleri, vergi dairesi kayıtları, 08.12.2021 tarihli sözleşme, cari hesap ekstresi, 3 adet fatura, 36 adet sevk irsaliyesi, Hatay 5. Noterliği’nin 09.03.2022 tarih ve 6160 yevmiye numaralı ihtarnamesi ve diğer belgeler ile de sabit olduğunu, davalı/borçlunun söz konusu borcunun vadesi geldiğini ve vadesi üzerinden de uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen borcunu ödemediğini, müvekkili şirketin alacağının rehinle de temin edilmediğini, müvekkili şirketin ileride alacağını tahsil edememe ihtimalinin de olduğunu belirterek, 02.09.2022 tarihinde verilen ihtiyati tedbir isteminin ve ihtiyati haciz isteminin ayrı ayrı reddine ilişkin ara kararın kaldırılmasına ve yasanın aradığı şartlar da oluştuğundan davalı şirketin mal kaçırmasına meydan vermemek için davalı şirketin menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının mevduat ve vasıtalarının üzerine uygun görülecek teminat mukabilinde ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, 02.09.2022 tarihli ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz isteminin reddi talebinin kaldırılması istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Davacı tarafça açılan itirazın iptali davasında girişilen takibin semeresiz kalmaması ve borçlunun mal kaçırmasına meydan vermemek için davalının mal varlığı üzerine ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiştir.
Uyuşmazlık bir miktar para alacağına ilişkin ise İİK’nın 257. vd. maddeleri gereğince ihtiyati haciz; uyuşmazlığın dava konusu olması halinde 6100 Sayılı HMK’nın 389. vd maddeleri gereğince ihtiyati tedbire ilişkin geçici hukuki koruma kararı verilmesi istenebilecektir. İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz iki ayrı koruma tedbiri olup amaçları, konuları ve sonuçları bakımından birbirinden farklıdır.
Davacı talebi taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan cari hesap alacağına ilişkin olup üzerine tedbir uygulanabilecek herhangi bir menkul veya gayrimenkul malın uyuşmazlık konusu olmaması sebebi ile davalının mal varlığı üzerine tedbir uygulanması mümkün olmadığından davacı tarafın tedbir talebinin HMK 389 vd. maddeleri hükümleri uyarınca yerinde olmadığına ilişkin kararda isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin değerlendirilmesinde ise; geçici hukuki koruma tedbirlerinden olan ihtiyati haciz, nitelikçe bir geçici hukuki koruma tedbiridir.(HMK m. 406)
Geçici hukuki koruma tedbirlerinin amacı, yargı organları önünde hak arayan kişilerin nihai olarak elde etmeyi umdukları haklarına erişimi kolaylaştırmaktır. Bu amacın gerçekleşmesi için, elde edilmesi umulan hakların yada onların konularının ortadan kalkması, yok olması, değiştirilmesi gibi olasılıkların bertaraf edilmesi gerekir. Elde edilmesi umulan hakka kavuşulmasını kolaylaştırıcı tedbirler hak arama özgürlüğünü, adil yargılama hakkını ve hukuk devleti ilkesini de yakından ilgilendirir.(TC Anayasası m.36, HMK m.33) ihtiyati haciz istekleri değerlendirilirken geçici hukuki koruma tedbirlerinin açıklanan bu amacının gözden uzak tutulmaması gerekir.
İİK 257 – 268 maddelerindeki düzenlemeye göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın para alacağı olması, rehinle teminat altına alınmamış olması, muaccel olması ve muaccel olmakla birlikte karşı tarafın mal kaçırma durumunun olması, alacağın varlığına dair yaklaşık ispatın gerçekleşmiş olması gerekir.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK’nında bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; satıma konu narların teslim edildiğine ilişkin ispat külfeti davacı alacaklıya ait olup, davacı tarafından sunulan e-fatura ve e-irsaliye belgelerinin tek taraflı düzenlenen belgeler olduğu, alacağın varlığını kanıtlamaya yeter nitelikte belgeler olmadığı, davacı tarafça alacağın varlığı ile ilgili olarak e- faturaların ve e- irsaliyelerin karşı yana tebliğine ilişkin belge, teslim fişi veya borçlunun elinden sadır belge de dosyaya sunulmamıştır.
O halde, mevcut dosya kapsamı, delil durumu, davacının iddialarının yargılamayı gerektirmesi, davacının ihtiyati haciz kararı verilmesi için haklılığını yasaya uygun ve yaklaşık olarak ispat edemediği anlaşılmakla; mahkemece ihtiyati haciz talebinin de reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmamaktadır.
Dosyadaki belgelere, ara kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle ara kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu ara kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, ihtiyati tedbir/haciz talep eden davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/691 Esas sayılı dosyasında ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz isteminin ayrı ayrı reddine ilişkin olarak verilen 02/09/2022 tarihli ARA KARAR usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan ihtiyati tedbir/haciz talep eden davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yolu başvurusu sırasında harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan ihtiyati tedbir/haciz talep eden davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadan karar verildiğinden bu aşama için ihtiyati tedbire/hacze itiraz eden davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere 10/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.