Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/185 E. 2022/554 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/185
KARAR NO : 2022/554
KARAR TARİHİ : 23/03/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MANİSA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/02/2022
NUMARASI : 2021/52 Esas 2022/634 Karar
DAVANIN KONUSU : İflas (İflasın Ertelenmesi)
BAM KARAR TARİHİ : 23/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/03/2022

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM: Davacılar … Şirketi, … Şirketi, … Şirketi, … Şirketi yetkilisi …’nın 15/11/2021 tarihli dilekçesi ile; mahkeme tarafından yetkilisi olduğu şirketler hakkında devam etmekte olan iflas erteleme davasında tedbirlerin devam ettiği yönündeki taleplerine rağmen ihtiyati tedbir kararlarının devam etmediğinin ilgili yerlere bildirilmesine karar verildiğini ancak bu durumda iflas erteleme davasının konusuz kalacağını, dört şirket hakkında verilen iflas kararının yüksek mahkemece bozulup Manisa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/398 Esas sayılı dosyasında bozma kararına uyularak iflas erteleme davasının kaldığı yerden devamına karar verildiğini, şirketler hakkında devam eden iflas erteleme davasının başarıya ulaşması amacıyla mal varlıklarının korunması için Mülga İİK’nın 179/a, 179/b, 170/c maddeleri gereği ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini, şirketlerin mallarının muhafazası amacıyla 6183 Sayılı AATUHK.’göre yapılan takipler de dahil olmak üzere şirketlere karşı icra ve iflas yolu ile takip yapılmasının engellenmesine, başlatılmış olan tüm takiplerin ve satış işlemlerinin durdurulmasına, rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takiplerde, malların muhafaza altına alınması ve satış işlemlerinin durdurulmasına, muhafaza altına alınan bir mal bulunduğu takdirde şirket yetkililerine yediemin olarak iadesine, şirketler aleyhine ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarının uygulamalarının durdurulmasına, bankalardaki şirket hesaplarındaki mevcut blokajların kaldırılmasına, tedbir öncesinde gönderilen, müstakbel alacakların da haczini içeren, haciz müzekkereleri ya da haciz ihbarnamelerinin mühlet içerisinde uygulanmamasına, karardan sonra hesaplara gelecek muhtemel paraların ve şirketler lehine doğacak alacakların şirket hesaplarına ödenmesine, tedbir kararı ile birlikte; bankalar tarafından yapılabilecek takas ve mahsup işlemlerinin engellenmesine, finansal kiralama konusu makine teçhizat ve menkul mallara ilişkin takip yapılmaması ve muhafaza tedbirinin uygulanmamasına, bu yöndeki başlatılmış işlemlerin durdurulmasına, şirketlerin düzenlemiş olduğu çeklere karşılıksız kaşesinin vurulmasının önlenmesine, şirketler tarafından üçüncü kişiler ve yargı organlarına nakit ve mektup olarak verilen teminatların nakde dönüştürülmesinin engellenmesine ve şirketlere iadesine, şirketlerin mal varlıklarının korunmasına ilişkin tedbirlerin alınmasına ve bu hususlarda ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
MAHKEMECE:
Mahkemece; “Davacı şirketlerin tedbir kararı verilmesi yönündeki taleplerinin 500.000,00 TL teminat karşılığında kısmen kabulüne” karar verilmiştir. İlgili ara kararda ”500.000,00 TL tutarında nakdi teminatın mahkeme veznesine yatırılması veya aynı bedelde kesin ve süresiz banka teminat mektubunun mahkemeye sunulması halinde…. tedbir konulmasına” karar verilmiştir.
Manisa Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/11/2021 tarihli, 2021/52 esas sayılı ara kararına karşı, Davacılar, alacaklılar … Bankası AŞ, … Bankası AŞ, … Bankası AŞ, … AŞ vekilleri istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır.

İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; şirketler yönünden görülmekte olan iflas erteleme davasında verilen iflas kararının Yargıtayca bozulması ile birlikte ihtiyati tedbirlerin 179/a/III maddesindeki kısıtlamalar saklı kalmak kaydıyla devam etmesi gerektiği halde, mahkemece bir tedbir kararı verilmediği gerekçesiyle tedbirlerin devam etmediği yönünde icra müdürlüklerine müzekkere gönderildiğini, iflas erteleme davasında tedbir kararı verilmesi yönündeki taleplerinin, mahkemece iflas erteleme müessesesinin ruhuna aykırı ve uygulamada yer bulmayan bir şekilde 500.000,00 TL teminat karşılığında kabulüne karar verildiğini, ancak mahkemece tedbirlerin bozma kararı üzerine yasa gereği devam ettiği nazara alınmaksızın taleplerinin, teminat aranmaksızın kabulü yerine, 500.000,00.TL teminat şartı ile kabulüne karar verilmesi yönündeki ara kararının usul ve hukuka aykırı olduğunu beyan ederek, öncelikle iflas erteleme sürecinde olan davacı şirketlerin menkul ve gayrimenkullerinin satışının ve telafisi imkânsız zararlarının önlenmesi amacıyla Manisa Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/52 Esas sayılı dosyasından 22.11.2021 tarihli ara kararındaki 1 no’lu “500.000,00 TL tutarında nakdi teminatın mahkeme veznesine yatırılması veya aynı bedelde kesin ve süresiz banka teminat mektubunun mahkemeye sunulması halinde” kısmının kaldırılmasına, davacı şirketler yönünden Manisa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/907 Esasında verilen iflas erteleme kararlarının devam ettiğine, davacı şirketler yönünden 15.11.2021 tarihli talepleri doğrultusunda tedbir kararı verilmesini istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür.
Alacaklı … Bankası A.Ş vekili istinaf dilekçesinde özetle; 22.11.2021 tarihli ara kararı birçok yönden haksız ve yasal dayanaktan yoksun olup, söz konusu ara kararın kaldırılması gerektiğini, dosyada mevcut bilirkişi ve kayyum raporları, borçlu firmaların malî durumları, dosyada önceden tesis edilen 28.02.2019 tarihli karar ve Yargıtay’ın bozma ilamı gerekçesi dikkate alındığında yasal dayanaktan yoksun ve alacaklıların haklarını zedeler nitelikte olduğunu, somut olayda HMK md. 398’de düzenlenen ihtiyatî tedbir koşullarının oluşmadığı, alacaklılar aleyhine olan tedbir kararının kaldırılması gerektiğini, diğer yandan davacı – borçlu firmaların kefaleten de olsa borçlarının ve üzerlerine kayıtlı malvarlıklarının değeri göz önüne alındığında mahkemece hükmedilen teminat miktarının hakkaniyetle bağdaşmadığını, müvekkil Banka alacağının son derece yüksek olmasına ve her geçen gün hızla büyümesine karşın, yasaya, Yargıtay bozma ilamına ve Yargıtay içtihadına aykırı olarak tesis edilen ihtiyatî tedbir kararı dolayısıyla müvekkil bankanın alacağını tamamen tahsilinin imkansız hale gelebileceğini beyan ederek, istinaf talebine konu ara kararın, yasaya ve hakkaniyete aykırı olup, ara kararın müvekkil banka aleyhine olan kısımlarının yeniden değerlendirilerek kaldırılmasını istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür.
Alacaklı … Bankası A.Ş vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacılar vekilince tedbir kararı verilmesi talebinde bulunulduğunu, Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 22.11.2021 tarihli ara kararı ile davacı vekilinin talebinin kısmen kabulüne kısmen reddine karar verildiğini, ilgili kararın taraflarına tebliğ edilmediğini, bu karardan davacıların istinaf başvuru dilekçesinin tebliği ile haberdar olduklarını, mahkemece verilen bu ara kararın hukuka aykırı olduğundan kaldırılması gerektiğini, Manisa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 28.02.2019 tarih, 2015/907 E. ve 2019/103 K. sayılı kararı ile tüm borçlu firmaların iflasına karar verildiğini ve dosyada konulmuş tüm ihtiyatî tedbirler kaldırıldığını, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 11.07.2019 tarih, 2019/1242 E. ve 2019/1436 K. sayılı kararı ile borçluların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiğini, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 10.09.2020 tarih, 2019/3116 E. ve 2020/2730 K. sayılı kararı ile borçlu … firması hakkındaki iflas kararının onanmasına, diğer firmalar hakkındaki iflas kararlarının ise bozulmasına karar verildiğini, Manisa Asliye Ticaret Mahkemesince 04.10.2021 ve 22.11.2021 tarihli ara kararları ile ”Manisa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) 28/02/2019 tarihli 2015/907 Esas 2019/103 Karar Sayılı kararı ile şirketlerin iflasına hükmedildiğini ve tüm iflas ertelemelerine dair tedbirlerin kaldırılmasına karar verildiğini, gerek istinaf incelemesi, gerekse temyiz incelemesi sırasında ihtiyati tedbirler konusunda herhangi bir karar verilmediğini, ayrıca bozma ilamından sonra da ihtiyati tedbir hususunda mahkemece yeni bir karar verilmediğini beyan ederek, davacıların istinaf başvurusunun reddine, istinaf başvurularının kabulüne, davacı şirketler hakkında teminatlı yahut teminatsız tedbir kararı verilemeyeceğinin hüküm altına alınmasına karar verilmesini istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür.
Alacaklı … A.Ş vekili istinaf dilekçesinde özetle; Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/52 E. Sayılı Dosyada 22.11.2021 tarihli ara kararının taraflarına tebliğ edilmediğini, bu karardan davacıların istinaf başvuru dilekçesinin tebliği ile haberdar olduklarını, bu ara kararın birçok yönden haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, söz konusu ara kararın kaldırılması gerektiğini, Manisa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 28.02.2019 tarih, 2015/907 E. ve 2019/103 K. sayılı kararı ile tüm borçlu firmaların iflasına karar verildiğini, ve dosyadan konulmuş tüm ihtiyatî tedbirler kaldırıldığını, borçlu firmaların istinaf başvurusunun İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’nin 16.07.2019 tarih, 2019/1242 E. ve 2019/1436 K. sayılı kararı ile esastan reddi sonrasında kararın temyizi neticesinde Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 10.09.2020 tarih, 2019/3116 E. ve 2020/2730 K. sayılı kararı ile davacı … A.Ş. hakkındaki iflas kararının onanmasına, diğer davacı şirketler hakkındaki iflas kararlarının ise bozulmasına karar verildiğini, bozma ilamına uyularak yargılamaya Manisa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/398 E. sayılı dosyası üzerinden devam edildiğini, borçlu firmalar yetkilisinin 15.11.2021 tarihli talebi üzerine yerel mahkemenin 22.11.2021 tarihli ara kararı ile 500.000 TL teminat karşılığında tedbir talebinin kabulüne karar verildiğini, söz konusu tedbir kararının, dosyadaki mevcut bilirkişi ve kayyum raporları, davacı şirketlerin malî durumları, dosyada önceden tesis edilen 28.02.2019 tarihli karar ve Yargıtay’ın bozma ilamı gerekçesi dikkate alındığında yasal dayanaktan yoksun ve alacaklıların haklarını zedeler nitelikte olduğunu, somut olayda HMK md. 398’de düzenlenen ihtiyatî tedbir koşullarının oluşmamış olduğunu, teminatlı yahut teminatsız tedbir kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, alacaklılar aleyhine olan tedbir kararının kaldırılması gerektiğini beyan ederek, istinaf başvurusunun kabulü ile, söz konusu ara kararın yeniden değerlendirilerek kaldırılmasına, davacı şirketlerin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür.
Alacaklı … Bankası AŞ vekili istinaf dilekçesinde özetle; söz konusu yerel mahkeme kararının, birçok yönden haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davacı borçlunun iflas erteleme talepli davasını 2015 yılında açtığını, işbu yargılamada Manisa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 28.02.2019 tarih, 2015/907 E. ve 2019/103 K. sayılı kararı ile, tüm borçlu firmaların iflasına karar verildiğini, dosyadan konulmuş tüm ihtiyatî tedbirler kaldırıldığını, borçlu firmaların istinaf başvurusunun İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’nin 16.07.2019 tarih, 2019/1242 E. ve 2019/1436 K. sayılı kararı ile esastan reddi sonrasında kararın temyizi neticesinde Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 10.09.2020 tarih, 2019/3116 E. ve 2020/2730 K. sayılı kararı ile borçlu … firması hakkındaki iflas kararının onanmasına, yukarıda belirtilen diğer borçlu firmalar hakkındaki iflas kararlarının ise bozulmasına karar verildiğini ve bozma ilamına uyularak yargılamaya Manisa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/398 E. sayılı dosyası üzerinden devam edildiğini, daha sonra, Manisa’da Asliye Ticaret Mahkemesi kurulmasıyla yargılamaya işbu dosya üzerinden devam edilmekte olduğunu, davacı borçlu firmalar hakkında verilen tedbirlerin kaldırılmasına dair 28.02.2019 tarihli karardan sonra borçlu firmalar hakkında yeniden tedbir kararı verilmediğini, bu hususun tamamen kanuna ve hukuka uygun olduğunu belirterek, iflas erteleme müessesinde de 2015 yılından bu yana tedbirin devam ettirilmesinin mümkün bulunmadığını, istinaf konu ara kararın kaldırılmasını istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, İflas (İflasın Ertelenmesi) istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Hakimler Savcılar Kurulu’nun 08/07/2021 tarih ve 568 sayılı kararı ile Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi 01/09/2021 tarihinden itibaren faaliyete geçirilmiştir.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun dayanağını 5235 sayılı Kanun’un 7. maddesinden alan, 08/07/2021 tarih ve 31535 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile “Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin Manisa ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesine, iş bu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına.” şeklinde karar verilmiştir.
Medeni yargılamada ilk derece mahkemeleri genel mahkemeler ve özel mahkemeler olarak ikiye ayrılmışlardır. Hangi davalara özel mahkemelerde, hangi davalara genel mahkemelerde bakılacağı ve genel mahkemelerde bakılacak davalardan hangilerine asliye hukuk mahkemesinde, hangilerine sulh hukuk mahkemesinde bakılacağı hususuna görev, bunu düzenleyen kurallara da görev kuralları denir. Genel mahkeme ile özel mahkeme arasındaki ilişkinin bir görev ilişkisi olduğu ve görevle ilgili kuralların kamu düzenine ilişkin bulunduğu konusunda öğretide ve uygulamada duraksama bulunmamaktadır.
Genel mahkemelerin bakacakları davalar belirli kişi ve iş gruplarına göre sınırlandırılmamış olup, aksi belirtilmedikçe medeni yargılama hukukuna giren her türlü işe bakmakla görevlidirler. Açık kanun hükmü ile özel mahkemelerde görüleceği belirtilmemiş olan bütün davalar genel mahkemelerin görevine girer (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt 1, s.164).
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 136. ve 142’nci maddelerinde mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Mahkemelerin görevi kıyas veya yorum ile genişletilemez ya da değiştirilemez. Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görev genel mahkemelere aittir. ( 5.12.1977 tarihli, 1977/4 E., 1977/4 K. sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı)
6100 sayılı HMK’nın 1/(1) maddesinde “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 114/(1)-c maddesine göre, görev hususu dava şartlarından olup, aynı kanunun, 115. maddesine göre, dava şartlarının mevcut olup olmadığının mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılması ve gözetilmesi gerekmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Kanuni hâkim güvencesi, hukuki uyuşmazlıkları çözecek olan Hâkim (Mahkeme)lerin tabi olacakları görev ve yetkiye ilişkin kuralların kanun ile düzenlenmesini ifade etmektedir. Doğal hâkim güvencesi ise, hangi uyuşmazlıklarda hangi mahkemelerin görev ve yetkili bulunacağının, uyuşmazlık ortaya çıkmadan önce kanunda öngörülmüş olmasını ifade etmektedir. Bu anlamda doğal hâkim ilkesi, mahkemelerin görev ve yetkilerinin belirli bir olayla bağlantılı olmaksızın, herkes için genel ve soyut kurallarla kanunla belirlenmiş olmasının yanı sıra, bu kuralların önceden belirlenmiş olması kriterini de içermektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkânı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir (Özbudun, E.: Türk Anayasa Hukuku, Ankara 2005, 8. Baskı, s: 118-119). Anayasa Mahkemesi’nin bir kararında, doğal hâkim ilkesine ilişkin bu kritere vurgu yapılmıştır: “Bir yargı yerinin, kuruluş, görev, işleyiş ve izleyeceği yargılama usulü itibariyle hukuki yapılanmasının, doğal hâkim ilkesine uygunluğunun sağlanabilmesi için, bu alana ilişkin belirlemenin kanunla yapılmış olması tek başına yetmez. Ayrıca sözü edilen belirlemenin, yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce yapılmış olması da gerekir. Bu nedenle, doğal hâkim ilkesinin bünyesinde, “kanuniliğin” yanı sıra “önceden belirlenmiş” olmaya da yer verilmiştir” .(Ömer ANAYURT, Anayasa Hukuku: Genel Kısım (Temel İlkeler, Kavram ve Kurumlar), Güncellenmiş 4. Bası, Seçkin Yayınları, Ankara 2021, s.710; Kemal GÖZLER, Türk Anayasa Hukuku Dersleri, Ekin Yayınları, Bursa 2015, s. 404.)
Anayasa’daki düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür. Uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir. Yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenmelidir. Her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılmalıdır.
6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 4/1-a ve 7/2-f düzenlemelerine göre Adalet Bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak, Kurul genel kurulunun görevleri arasındadır.
Ancak, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yukarıda belirtilen kararlarının hukuki mahiyeti 1982 Anayasa’sı ve diğer yasal mevzuat hep birlikte dikkate alındığında, 01/09/2021 tarihinden sonra Manisa ilindeki açılacak ticari davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek maksatlıdır.
Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; 01/09/2021 tarihinden önce açılmış olan TTK’nın 4.maddesi uyarınca ticari dava niteliğindeki bu dosyanın Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yukarıda belirtilen kararları gerekçe gösterilerek görevsizlik nedeniyle Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesi, Anayasa tarafından güvence altına alınan doğal hakim ilkesine aykırılık teşkil etmektedir. Neticesinde doğal hakim ilkesinin ortaya koyduğu “kanunilik” ve “önceden belirlenmiş olma” ilkeleri ile de çelişmektedir. Ayrıca Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun ilgili kararında da açıkça iş bu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına denilmek suretiyle bu tarihten önce açılmış ticari davaların bu belirleme kapsamı dışında tutulduğu ve ilgili kararda DOĞAL HAKİMLİK İLKESİNİN gözetildiği de ortadadır. Kararda görülmekte olan davaların devri ile ilgili bir düzenlemeye de yer verilmemiştir. Dava açılmasının yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından birisi davanın açılması ile görevli ve yetkili mahkemenin artık sabit hale gelmesidir. Sonradan ortaya çıkan değişikliklerin görevi ve yetkiyi etkilemeyeceği ortadadır. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuçta mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Bu durumda yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hüküm yoksa mevcut mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerindeki derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemelere gönderemeyecektir. Geçiş hükmü niteliğinde yasal bir düzenleme bulunmaksızın Asliye Hukuk Mahkemesince (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) dosyanın Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yukarıda belirtilen kararları gerekçe gösterilerek, görevsizlik nedeniyle gönderilmesi veya devredilmesi bu durumda mümkün olmayacaktır.
Manisa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/907 esas sayılı dosyası, dairemizin kaldırma kararı sonrası aynı mahkemenin 2020/398 esas sayılı kararı ile Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 08/07/2021 tarih ve 568 sayılı kararı ile derdest Ticaret Mahkemesi sıfatı ile bakılan ticari dava ve işlerin bu mahkemede görülmesi gerektiğinden, dosyanın Manisa Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, Manisa 2. Asliye Hukuk mahkemesinin 2020/398 esasında davaya devam edilmekte iken 01/09/2021 tarihinde Manisa ilinde Asliye Ticaret Mahkemesinin kurulduğundan Manisa Asliye Ticaret Mahkemesine devir olunmuş ve 2022/52 esasını almıştır. İstinaf istemine konu karar Manisa Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/52 esas dosyasından verilen 22/11/2021 tarihli ara karara ilişkindir.
Açıklanan bu hukuki ve maddi olgular karşısında somut olay irdelendiğinde; dava tarihi 25/12/2015 olup, davanın 01/09/2021 tarihinden önce açıldığı, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 tarihli ve 608 sayılı kararında; kurulmasına karar verilen Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin yargı çevrelerinin kuruldukları illerin “mülki sınırlarını” kapsayacak şekilde belirlenmesine ve kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilmiş olup, halihazırda açılmış davaların il merkezlerinde yeni kurulan Asliye Ticaret Mahkemelerine devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut olmadığından yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmadığından somut uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkeme, uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olan Manisa 2. Asliye Hukuk (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesi olup, dava tarihinden sonra kurulan ve faaliyete geçirilen Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’nce davanın görülmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla, yerel mahkemece verilen tedbir kararın 6100 sayılı HMK’nın 355. ve 353/(1)-a-3. maddeleri uyarınca re’sen kaldırılmasına, kaldırma kararının sebep ve şekline göre istinaf kanun yoluna başvuran davacılar, alacaklılar … Bankası AŞ, … Bankası AŞ, … Bankası AŞ, … AŞ vekillerinin istinaf kanun yolu başvurularının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, dair karar verilmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/02/2022 tarih ve 2021/52 Esas 2022/634 Karar sayılı hükmünün 6100 sayılı HMK’nın 355. ve 353/(1)-a-3 maddeleri gereğince RE’SEN KALDIRILMASINA,
2-HMK’nın 353/(1)-a maddesi gereğince davanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için dava dosyasının görevli ve yetkili MANİSA 2. ASLİYE HUKUK (TİCARET) MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre istinaf kanun yoluna başvuran davacılar, alacaklılar … Bankası AŞ, … Bankası AŞ, … Bankası AŞ, … AŞ vekillerinin istinaf kanun yolu başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına
4-Karardan bir örneğin istinaf kaydının kapatılması için Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine,
5-Kararın re’sen kaldırılması nedeniyle istinaf kanun yoluna başvuranlar tarafından yatırılan istinaf karar harcının yatıran taraflara iadesine,
6-İstinaf kanun yolu başvurusu aşamasında istinaf kanun yoluna başvuranlar tarafından yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek nihai kararda hüküm altına alınmasına,
7-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuranlar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider/delil avans iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 353/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 23.03.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.