Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1821 E. 2022/1795 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1821
KARAR NO : 2022/1795
KARAR TARİHİ: 03/11/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/02/2022
NUMARASI : 2021/67 Esas ve 2022/112 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 03/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/11/2022
Davalı … vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 08.01.2017 tarihinde müvekkili … oğlu ile beraber … otobüsüne bindiği esnada yerine dahi oturamamış iken otobüsün seyir haline geçmesiyle … şöförü …’ ın kusurlu olarak aniden fren yapması sonucu otobüs içerisinde yuvarlanmak suretiyle yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonucunda müvekkilinin vücudunda kırık (8 adet kaburga kemiği ) ve çatlaklar oluştuğunu, müvekkili ağır derecede yaralanmış ve hastanede tedavi gördüğünü, hastanede yapılan kontrolünde vücudunda ciddi yaralanma olduğu belirlenmiş, hayati tehlikesi olması sebebiyle yoğun bakım ünitesine yatırıldığını, Adli Tıp Kurumu tarafından verilen raporda ayrıntılı bilgiler yer aldığını, müvekkili kaza nedeniyle yoğun bir tedavi süreci geçirmiş, dolayısıyla psikolojik olarak da oldukça yıprandığını, araç maliki işletenin sorumluluğu bir tehlike sorumluluğu olarak düzenlendiğini, … şoförünün kusuruyla meydana gelen kazada asli sorumlu olduğunu, o halde … Genel Müdürlüğü meydana gelen trafik kazası sonucu oluşan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, 08.01.2017 tarihli kazaya karıştığı belirtilen … plakalı araç davalı şirket nezdinde 44471913/0 nolu ve 13.02.2016- 2017 vadeli Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta nedeniyle davalı … şirketine başvuru yapıldığını, verilen cevap talebi karşılamadığı için 5684 sayılı Kanun çerçevesinde 14.01.2020 tarihinde Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurulmuş, 12.05.2020 tarihinde başvuru dava şartı yokluğu nedeniyle başvurularının usulden reddedildiğini, sigorta şirketiyle arabuluculuk yoluna gidilmiş olup, bu süreçten de olumlu bir sonuç alınamadığını, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000-TL, maddi tazminatın davacı sürücü ve işletenden kaza tarihinden , davalı … şirketinden başvuru tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkili için 20.000-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tüm davacı sürücü ve işletenden müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde bahsi geçen plaka sayılı araç, müvekkili şirkete 13/02/2016-2017 tarihleri arasında 44471913 Numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, bu poliçeden dolayı sorumluluklarının, sigortalılarının kusuru oranında olmak üzere, ölüm/sakatlık halinde azami 310.000,00-TL. ile sınırlı olduğunu, teminat limitini bildirmelerinin davayı kabul anlamında olmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere sigorta poliçesi bir zenginleşme aracı olmayıp, sadece gerçek zarar tutarını teminat altına aldığını, sigorta poliçesinin bir zenginleşme aracı olmayıp, sadece gerçek zarar tutarını teminat altına aldığı ve bu nedenle, poliçe üzerinde azami teminat tutarının yazılmış olmasının, tamamının ödeneceği anlamını taşımadığı, sadece zarar tutarı açısından ödenebilecek üst sınırın ifade edildiği belirtilmelidir.
davaya konu kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsü kusursuzdur, dolayısıyla müvekkili şirketin poliçe kapsamında hiçbir sorumluluğu bulunmadığını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kaza, İdarelerinin kusuru dışında meydana gelmiş olup, İdarelerinin ve aracı kullanan İdaremiz sürücüsünün herhangi bir kusuru bulunmamaktadır. İdaremizde görev yapan araç sürücüleri periyodik olarak psiko-teknik testlerden ve sağlık kontrollerinden geçirildiklerini, toplu ulaşımda kullanılan otobüslerimizin sürekli ve düzenli olarak tamir ve bakımları yapıldığını, otobüs sürücüsü trafik kurallarına uymasına, tüm dikkat ve özeni göstermesine rağmen kazaya engel olamadığını, davanın reddine karar verilerek yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; “…Bu cihetle …, …, … gibi üç büyük kentte ve sair kentlerimizde, şehirlerimizde belediye bünyesinde hizmet veren kara ve diğer taşımacılık, toplu taşımacılık, şehir içi taşımacılık ve benzeri vasıftaki sözleşmeler de vatandaşların durumu hizmet alan taraflar hizmet sunan olup iş bu ilişki özü itibari ile tüketici ilişkisi şeklinde kabul edilmekte, bu doğrultuda halihazırda istinaf mahkemeleri de Tüketici Mahkemesi’nce veyahut bu sıfatla bakılmayan davalarda esasa girmemekte, usulden görevsizlik sebepli kaldırma kararı vermekte, tüketici mahkemesi yahut bu sıfatla verilen kararları esastan incelemektedirler.
Bu itibarla somut olayda ihtilaf Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre, dava tarihi itibarıyla yürürlükte olan 6502 sayılı yasanın 3 ve 73 maddeleri uyarınca davaya bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu, uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği,…” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; sigorta şirketine karşı açılan davanın ticaret mahkemesinde açılması gerektiğini, sözleşmenin taşıma sözleşmesi olduğundan mutlak ticari dava niteliğinde olduğunu ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmalıdır.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismanı zararın sebebiyle yolcu davacı tarafından açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Her ne kadar taşıma sözleşmesi TTK’da düzenlenmişse de, 28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 Sayılı Yasa’nın 3/k bendinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı bendinde ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 Sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasının engelleyemeyeceğine değinilmiştir. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici, diğer tarafın ise satıcı, sağlayıcı olması gerekir.
HMK’nın 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda da davanın açıldığı 01/02/2021 tarihi itibariyle 6502 sayılı yasanın yürürlükte olduğu, davacının ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu taşıma işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, işleten, malik ve sürücü olan davalılara birlikte açılan dava yönünden yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca davaya bakma hususunda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu açıktır.
Davalı … yönünden ise davalı … şirketleri ile davacı arasında bir sigorta sözleşmesi ilişki olmadığından bu davalılar yönünden uyuşmazlığı inceleme görevi ticaret mahkemesine ait ise de işbu dava, taşıyan ve sürücü olan davalılara karşı birlikte açıldığı, bu durumda davalar arasında bağlantı olduğu, usul ekonomisi, daha isabetli bir karar verilmesi ve davaların makul bir süre içinde bitirilmesi yükümlüğü açısından, davaların birlikte görülmesi gereklidir. Ayrıca davalı … şirketleri hakkındaki davanın da ticaret mahkemesine göre daha özel nitelikteki tüketici mahkemesinde görülmesi, göreve ilişkin usul kurallarına da uygun düşecektir.
O halde mahkemece, yukarıda belirtilen hususlar nazara alınarak, dava konusu uyuşmazlıkta tüm davalılar yönünden tüketici mahkemesinin görevli olduğu, dolayısıyla istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20, 355 ve 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/67 esas, 2022/112 karar sayılı kararına davalı … vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … tarafından peşin yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcı ve 220,70 TL istinaf kanun yolu başvuru harcının anılan davalı üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 362/1-c maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.
03/11/2022