Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1791 E. 2023/616 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1791
KARAR NO : 2023/616
KARAR TARİHİ : 30/03/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/03/2022
NUMARASI : 2021/427 Esas 2022/227 Karar

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 30/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/03/2023

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda ” İDDİA VE TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalılar arasında sözleşme bulunduğu, bu sözleşme kapsamında davacının hafriyat ve nakliye işini üstlendiği ve yerine getirdiği, buna ilişkin olarak fatura düzenleyerek davalılara gönderdiği, davalıların ödeme yapmaması üzerine davalılar aleyhinde takibe girişildiği, davalıların yetkiye, borca ve ferilerine itiraz ettiğini belirterek davalıların itirazının iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; diğer davalı şirket ile adi ortaklık kurulduğunu, bu kapsamda arsa karşılığı inşaat yapımı gerçekleştirildiği, davacı şirketten herhangi bir hizmet ve mal alımı yapılmadığını, davacı ile aralarında sözleşme bulunmadığını, faturanın tek başına ilişkinin varlığı için yeterli kabul edilemeyeceğini, taraflar arasındaki temel ilişki ile teslime dair tanık dinletilemeyeceğini, tanık dinlenmesine muvafakatlarının olmadığını, davacının iddiasını yazılı delil ile ispat etmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; diğer davalı şirket ile aralarında adi ortaklık ilişkisi bulunduğunu, davacıdan herhangi bir mal ve hizmet alımlarının olmadığını, takibin kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, ticari hizmet sözleşmesinden kaynaklandığı iddia olunan alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
DELİLLER:
-Tarafların ticari defter ve kayıtları,
-İzmir 9 İcra Müdürlüğünün 2020/10887 esas sayılı dosyası,
– İstanbul Vergi Dairesinin 11/10/2021ve 13/11/2021tarihli yazısı ve eki,
-İzmir Vergi Dairesinin 05/10/2021 tarihli yazısı ve eki,
-Bilirkişi … ‘in 24/01/2022 tarihli raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İtirazın iptali davasının koşullarını; ilamsız bir icra takibine girişilmesi, bu takip nedeniyle çıkarılan ödeme emrine 7 günlük itiraz süresi içinde itiraz edilmiş olması, borçlunun itirazının alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde mahkemeden itirazın iptalinin talep edilmesi şeklinde sıralamak mümkündür.
İtirazın iptali davası icra takibi ile sıkı sıkıya bağlıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.10.2004 tarih 2004/19-410 Esas, 2004/471 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, itirazın iptali davasının görülebilmesi için, öncelikle ortada takip hukuku kuralları çerçevesinde yasaya ve yöntemine uygun şekilde yapılmış geçerli bir icra takibinin bulunması gerekir. Ortada geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda, itirazın iptali davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. Bu husus dava şartıdır ve mahkemece re’sen gözetilmesi gerekmektedir.
2004 Sayılı İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının dava ederek haklı çıkması zorunludur. Borçlunun kötüniyetle itiraz etmiş olması yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatına, işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı alacağın likit ve belli olması gerekir. Borçlu, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve belli olduğunun kabulü gerekir. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. İİK 67/2. madde hükmünün amacı, borçlu olduğu miktarı bilebilecek veya bilebilecek durumda olan borçlunun icra takibine konu alacağın varlığına haksız olarak itiraz etmesini önlemektir. (Prof.Dr.B.Kuru İ.İ.Huk.2008.İst.sh.230-231).
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde;davacının, davalı şirketler aleyhinde İzmir 9. İcra Müdürlüğünün 2020/10887 esas sayılı dosyasında fatura alacağına ilişkin icra takibi başlattığı, ödeme emrinin davalı borçlulara 29/12/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçluları 30/12/2020 ve 04/01/2021 tarihlerinde ayrı ayrı yasal süresi içerisinde yetkiye, borca ve ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu, davalı borçlunun takibe itirazı üzerine davacının iş bu itirazın iptali davasını bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde ikame ettiği, davacının davalı şirketlerin oluşturduğu adi ortaklığa hafriyat ve nakliye hizmeti sunduğu, bu kapsamda fatura düzenlediği, ancak davalılarca ödeme yapılmadığı, davalıların borçlu olduğu ve İzmir İcra Dairelerinin yetkili olduğunu iddia ettiği, davalıların ise oluşturmuş oldukları adi ortaklık ile davacı arasında herhangi bir sözleşme ilişkisi bulunmadığı davacıya borçlu olmadıklarını savunduğu, her iki tarafı tacir olan ve tarafların ticari işletmesini ilgilendiren nispi ticari dava niteliğindeki uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olduğu, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunup bulunmadığı ve davalıların oluşturduğu adi ortaklığın davacıya borçlu olup olmadığı hususu ihtilaflı olduğundan mahkememizce öncelikle davalıların icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı için inceleme yapıldığı, bu kapsamda davalı adi ortaklığın ticari defter ve kayıtlarının incelendiği, bu incelemeye göre takip dayanağı olan faturanın davalı adi ortaklık defterlerinde kayıtlı olmadığı ve davalının kendi defter ve kayıtlarına göre davacı ile herhangi bir ticari ilişkisinin bulunmadığı, yine BA formlarına göre de söz konusu faturanın davalı kayıtlarında yer almadığı, her ne kadar davacı tarafından adi ortaklığı oluşturan davalı şirketlerin ticari defter ve kayıtlarının da ayrı ayrı incelenmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de takip dayanağı olan e- faturanın davalının oluşturduğu adi ortaklık ve adi ortaklık vergi numarası adına düzenlendiği, bu nedenle davalı şirketlerin ticari defter ve kayıtlarında yer almasının yasal olarak olanaklı olmadığı, ayrıca davacı sözleşme ilişkisinin ispatı için CD içerisinde bir görüntü kaydı sunmuş ve bu kayıt 6100 sayılı HMK’na göre belge mahiyetinde ise de söz konusu kaydın içeriğinde davacı tarafından davalı adi ortaklığa hizmet sunulduğu gösterir herhangi bir bulguya rastlanılmadığı, sadece hafriyat kamyonları ile yıkım işlerine ilişkin görüntüden oluştuğu, bu işin davalı namına yapıldığına dair herhangi bir tespite ulaşılmasına olanak sağlamadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine ve davalılarca açıkça tanık dinlenmesine muvafakat edilmemesine göre davacının sözleşme iddiası ve alacağının varlığı ve miktarını yazılı delil ile ispatlaması gerektiği, davacının dosya kapsamı itibariyle sözleşme ilişkisini ispatlayamadığı, bu halde 2004 sayılı İİK’nun 50 ve 6100 sayılı HMK’nun 6. Maddesi uyarınca genel yetki kuralına göre yetkili icra müdürlüğünün belirlenmesi gerektiği, HMK’nun 10.maddesinin uygulanamayacağı, buna göre davalılarıın takibin açıldığı tarihteki yerleşim yeri icra dairelerinin yetkili olduğu, takip tarihi itibariyle davalıların yerleşim yerinin İstanbul İli Anadolu yakasında olduğu, davalıların yetki itirazının usûlüne uygun olduğu, bu durumda İzmir İcra Dairelerinin takipte yetkili olmadığı, itirazın iptali davalarında yetkili icra dairesinde başlatılmış bir takibin bulunmasının dava şartı olduğu, dava şartlarının mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiği anlaşılmakla davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. ” şeklinde davanın 6100 Sayılı HMK’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE, karar verilmiştir.

İSTİNAF BAŞVURU :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle ; adi şirketi oluşturan davalı şirketlerin ve müvekkili şerketin ayrı ayrı ticari defter ve kayıtlarının, muhasebe ve vergi kayıtlarının incelenmediğini, müvekkili şirketin tanıklarının dinlenmediğini, ses kaydı, film, video ve görüntülerin HMK 202/2 de belirtilen yazılı delil başlangıcı sayılması gerektiğini, davalılar lehine yapılan ve davalıların faydalandığı bir eser/hafriyat ve nakliye işi mevcut olup davalı ortaklıklar haksız menfaat elde ettiğinden dürüstlük kuralına aykırı davrandığını, davalıların en azından TBK 526 vd hükümlerine göre davaya konu hafriyat ve nakliye bedelini ödemekle yükümlü olduklarını beyanla yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve hüküm kesinleşinceye kadar tehiri icra kararı verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, fatura alacağına dayalı takipte itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davacı tarafça davalılar ile aralarında yapılan sözleşme gereği harfiyat ve nakliye hizmeti karşılığı kesilen fatura bedelinin tahsili için başlatılan takipte itirazın iptali talep edilmiştir.
Davalı … Şirketi, dava konusu işin başka firmalara yaptırıldığını ve parasının ödendiğini, davacı ile aralarında sözleşme olmadığını, davacının hizmeti de bulunmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … Şirketi, davacı şirketten hizmet veya mal alımı yapılmadığını harfiyat ve nakliye hizmetlerinin davacı tarafından başka şirketlere yaptırıldığını beyanla davanın reddi talep edilmiştir.
Mahkemece YMMM bilirkişi … ‘ten alınan raporda; davacı … Şirketi tarafından 20.10.2020 tarihinde düzenlenerek “e-Arşiv izni kapsamında elektronik ortamda iletilmiştir.” dip notunu içeren NNR2020000000012 nolu E-Arşif fatura kamsamındaki 25.000,00 + 4.500,00 = 29.500,00 TL. Tutarındaki faturanın; adına düzenlenen …ve …İş Ortaklığı’ na ait 2020 yılı yasal defter kayıtlarına intikal ettirilmediği, “191- İndirilecek KDV hesabı” ile “320-Satıcılar hesabı” na kayıt olarak işlenmediği, ayrıca 5.000 TL. üzeri alımların her ay BA formu kapsamında Maliye Bakanlığına beyanname vermek suretiyle Ekim.2020 (dahil)- Haziran.2021 dönemlerinde de alış faturası olarak beyan edilmediği, bu kapsamda, dava dosyasında, düzenlenen fatura karşılığı, mal veya hizmet alımına ilişkin bir borcu doğuracak herhangi bir protokol, sözleşme, yazışma ve ispat edici somut bir belgeye rastlanmadığı görüşü bildirilmiştir.
HMK 199 maddede yer alan senet dışındaki belgeler ile yalnız uyuşmazlık konusu vakıalar ispat edilebilir. HMK md.199’daki senet dışındaki belgeler madde 200’deki senetle ispat zorunluluğunun istisnası olmadığından senetle ispat zorunluluğunun istisnası olan delil başlangıcı da sayılmaz.
Davada, yanlar arasında kurulduğu ileri sürülen akdî ilişki, TBK’nın 470. madde hükmünde tanımlandığı üzere bir eser sözleşmesidir.Ancak, iş sahibi ortaklık tarafından akdî ilişki inkâr edilmiştir. HMK’nın 200 ve izleyen maddeleri hükümleri gereğince taraflar arasında akdî ilişkinin kurulmuş olduğunu davacının yasal ve yazılı delille kanıtlaması zorunludur. Davacı bu ispat yükünü yerine getirememiştir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1,b.1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/03/2022 tarih, 2021/427 Esas ve 2022/227 Karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 179,90 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 99,20 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 30/03/2023