Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1745 E. 2022/1620 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1745
KARAR NO : 2022/1620
KARAR TARİHİ: 20/10/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MANİSA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/05/2022
NUMARASI : 2022/69 Esas ve 2022/1069 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
BAM KARAR TARİHİ : 20/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/10/2022
Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı taraf dilekçesinde özetle; müvekkilinin 23/07/2021 tarihli faturada görüleceğe üzere davaya konu ekran kartı ve birkaç elektronik eşya satın aldığını, ancak ekran kartına ihtiyaç duymadığını, ürünü satmaya karar verdiğini, ürüne İstanbul’dan alıcı çıkması üzerine ekran kartını arkadaşı …’ın ev adresine göndermek üzere davalı kargo şirketine teslim ettiğini, kargoyu teslim ederken ürünün değerleri bir ürün olduğunu ve özelliklerini anlattığını, makul sürede arkadaşına kargonun ulaşmaması üzeri alıcı kargo şubesi … Mimaroba Şubesini aradığını, kargo çalışanlarından ürünün çalındığını öğrendiğini, bunun üzerine ihtarname gönderdiğini, cevap alamadığını, tüketici hakem heyeti başkanlığına müracaatının görevsizlikle sonuçlandığını, uyuşmazlığın taşıma sözleşmesinden kaynaklandığını iddia ederek müvekkilinin 23/07/2021 tarihli fatura ile satın almış olduğu … 256 Bit Ekran Kartının aynen iadesini, bunun mümkün olmaması halinde 12.999,00 TL maddi zararın ticari faizi ile birlikte müvekkiline iadesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; arabuluculuğa başvurulmaksızın davanın açıldığını, müracaatın dava şartı olduğunu, bu sebeple davanın usulden reddedilmesi gerektiğini, mahkememizin yetkisiz olduğunu, müvekkilinin edim yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, davacının taşınan eşyanın kendisine ait olduğunu kargo içeriğini, değerini ve zararını ispat edemediğini, kargonun eksik gönderdiğine dair ispatın en geç teslim anında ileri sürülmesinin zorunluğu olduğunu, müvekkilinin yalnızca kanun belirtilen limitle sınırlı olarak sorumlu olduğunu iddia ederek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; davanın terditli açıldığı, asıl talebin ürünün aynen iadesine yönelik olduğu ve davanın kabulüne karar verildiği, dava konusu ürünün faturaya göre bedelinin 6.069,51 TL olduğu ve bu bedelin asıl talebi karşıladığından karar miktar itibariyle kesin olarak verildiği,
Davalı vekilinin tavzih talebinin de, mahkemece; “…HMK’nun 305. maddesi gereğince tavzih isteyebilmek için hükmün yeterince açık olmaması, icrasında tereddüt uyandırıyor olması ya da birbirine aykırı fıkralar içermesinin gerektiği, hükümde bu maddedeki şartların hiç birinin bulunmadığı, terditli olarak açılan davada asıl talebin kabul edildiği, ekran kartının iadesinin her daim mümkün olduğu, Mahkememizin taleple ve dava türü ile bağlı olarak karar verdiği, bu itibarla istemin sübut bulmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin tavzih talebinin reddine…” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı taraf istinaf dilekçesinde özetle; istinaf başvurusunun kabulü ile tavzih talebinin kabulü ile ile “ürünün aynen iadesinin mümkün olmaması halinde fatura bedelinin 6.069,51 TL’nin ödenmesine” şeklinde açık bir hüküm eklenmesine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME,
DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Mahkemece dava konusu ürünün faturaya göre bedelinin 6.069,51 TL olarak tespit edildiği ve bu bedelin asıl talebi karşıladığından karar miktar itibariyle kesin olarak verildiği görülmüştür.
Davalı vekilinin tavzih isteminin reddine dair karar istinaf kanun yolu açık olmak üzere verildiği görülmüştür.
“Taraflardan her biri, nihaî kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde, yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda, ek karar verilmesini isteyebilir. Bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir.”HMK m.305/A
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 24/11/2016 tarihli ve 6763 Sayılı Kanun’un 41. maddesi ile değiştirilen 341/2 fıkrasında öngörülen kesinlik sınırı 3.000,00 Türk Lirasıdır. 6100 Sayılı HMK’nın ek 1. maddesi uyarınca 01/01/2022 tarihinden itibaren ise, bu sınır 8.000,00 Türk lirasıdır. Davalı vekilinin istinafa konu ettiği miktar, 6.069,51 TL olup 16/05/2022 tarihli gerekçeli karar ve bu kararın tavzih edilmesi üzerine verilen 23/06/2022 tarihli tavzih kararı bu yönü ile kesin niteliktedir.(Yargıtay 19. HD. 2019/2829 E ve 2019/4446 Karar sayılı ilamı da bu doğrultudadır.)
HMK 305/A maddesine göre yasa yolunun açık olabilmesi için, ya kararın yada HMK 305/A maddesi kapsamında verilecek kararın kesinlik sınırı kapsamında olmaması gerekir.
Somut olayda; mahkemece verilen kararın kesin olarak verildiği, bu kararın tavzihi talebi üzerine verilen tavzih kararının da kesin olarak verildiğinin belirtmesi gerekirken istinaf yolu açık olarak belirtilmesi yerinde değildir. Dolayısıyla davacının talebi ve buna ilişkin verilen tavzih kararı miktar yönünden kesin nitelikte olduğu, kesin olan kararlar karşı HMK’nın 346. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesince istinaf dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi, HMK’nın 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince de bu yönde karar verilebilir. Bu karar usule ilişkin nihai karardır. Bölge Adliye Mahkemesince verilen bu usulden ret kararına karşı temyiz yolu kapalıdır.(Yargıtay 11 Hukuk Dairesinin 2016/3016 esas ve 2017/5123 Karar sayılı ilamı da bu doğrultudadır.)
Öte yandan; mahkemece verilen kararlara karşı tarafların hangi kanun yoluna ve hangi sürede başvuracağının tereddüde mahal vermeyecek şekilde belirtilmesi, bu belirlemenin tarafların iradesini yanıltmayacak bir şekilde doğru olarak yapılması gerekeceği, başka bir deyişle, verilen karar, ara ve ek kararlarda, yargı mercii tarafından hem kanun yolunun hem de kanun yoluna ilişkin başvuru süresinin tarafları hataya düşürmeyecek şekilde doğru olarak gösterilmesi gerekecektir. Aksi takdirde, bu durumun tarafların haklarını arayabilmelerini zorlaştıracağı, dolayısıyla mahkemece verilen kararda kanun yolunun hatalı belirlenmesi durumunda, hatalı belirlemenin sonuçlarının taraflara yükletilmeyeceğinden gerek istinaf başvuru harcı ve gerekse istinaf karar harcının taraflardan tahsiline yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerden HMK’nın 352. maddesindeki düzenleme gereğince mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk derece mahkemesi kararı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesi uyarınca kesin olması sebebiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun USULDEN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin yatırmış olduğu 220,70 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ve 273,31 TL istinaf karar harcının istemi halinde anılan davalıya iadesine,
3-Davalı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352 maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/10/2022