Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1628 E. 2022/1702 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1628
KARAR NO : 2022/1702
KARAR TARİHİ : 27/10/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/03/2022
NUMARASI : 2020/689 Esas 2022/253 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 27/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/10/2022

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne sunduğu dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişkide kur farkı alacağı için yapılan takipte itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından davacı şirketten 26/10/2016 tarihli 78356 ve 26/10/2016 tarihli 78357 numaralı faturalar gereği çerezlik ayçiçek çekirdeği satın alındığını, alınan ayçiçek çekirdeklerinin bedellerinin ise davalı şirketin …bank A.Ş. Liman Şubesinde bulunan hesabından davacı şirket adına keşide edilen 05/02/2017, 19/03/2017. 19/04/2017 tarihli çeklerle davacı şirkete ödenmiş olduğunu, fatura örneklerinin de dilekçe ekinde sunulduğunu, fatura içeriği emtiaya karşılık davalı şirket tarafından bahse konu çekler düzenlendiğini, ve bu çeklerin davacı şirkete teslim edildiğini, taraflar arasındaki ticari ilişki izah edildiği üzere malların teslim alınması ve bedellerin ödenmesi ile son bulmasına rağmen kur farkı alacağının bulunduğundan bahisle dava konusu 30/04/2017 tarihli 73978 seri numaralı 56.444,60 TL bedelli kur farkı faturasını düzenleyerek davalı şirketin böyle bir alacağının olmadığından iş bu dilekçeye ekli İzmir 20. Noterliğinin 06850 yevmiye numaralı 10/05/2017 tarihli ihtarı ile davacı şirkete iade edildiğini, ihtarnamenin davacı şirkete 12/05/2017 tarihinde tabliğ edildiğini, açıklanan nedenlerle davanın reddi ile İzmir 21. İcra Müdürlüğü’nün 2017/6980 esas sayılı icra takibinin iptaline, yargılama giderleri vekalet ücretinin karşı yana tahmiline ve ayrıca davacı tarafça iptaline karar verilmesine talep edilen icra takibinin haksız ve kötü niyetli olarak ikame edildiği sarih olduğundan davacı yan aleyhine dava konusu miktarın %20’sinden az olmamak üzere tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davanın reddine dair kararın davacı vekilince istinafı üzerine dairemizin 15/10/2020 tarihli 2018/1406 Esas 2020/1093 Kararı ile; ” dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ticari ilişkide kur farkı alacağı için fatura düzenlenebilmesinin koşulu, taraflar arasında bu hususta sözleşme bulunması ya da ticari teamülün kur farkı düzenlenmesi şeklinde oluştuğunun anlaşılması koşullarına bağlıdır. Taraflar arasında bu hususta düzenlenmiş bir sözleşme yoktur. Taraflardan davacının ticari defterleri incelenmiş, davalının ticari defterleri incelenmemiştir. Kur farkı faturası düzenlenmesi hususunda taraflar arasında oluşmuş bir ticari teamül oluşup oluşmadığı anlaşılmamıştır.
Mahkemece 16/01/2018 tarihli celsede davalı vekilinin bilirkişinin inceleme yapması sırasında kayıtların hazır edilmesi hususunda uyarıda bulunulmasına karar verilmiş, “uyarıda bulunuldu” açıklaması yer almış ise de, yapılan ihtaratın davalı vekiline defterleri hazır etmesi için kesin süre içermediği, hazır etmediği taktirde taraflar arasında kur farkı faturasının düzenleneceğine ilişkin fiili bir uygulamanın var olduğunun kabul edileceğine ilişkin ihtarat içermediği, bu haliyle usuli olmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında davalıya defterlerini hazır etmesi için usulüne uygun ihtarat yapılması, defterler sunulduğunda davalı defterleri incelenerek kur farkından dolayı taraflar arasında nasıl bir uygulama olduğunun tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden, davacının istinaf istemlerinin 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulüne” karar verilmiştir.
MAHKEMECE :
Dosyada yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davacı tarafından davalıya satışı gerçekleştirilen ve bu konuda herhangi bir ihtilaf olmayan ürün bedellerinin davalı tarafça davalıya çek düzenlenmek sureti ile ödendiği ancak davacı tarafından düzenlenen çek tarihlerine göre, kur farkı oluştuğu iddiası ile davalının muhatap olarak gösterildiği, kur farkı faturasının düzenlendiği, davalı tarafça bu bedelin ödenmediği, Mahkememizce yapılan incelemeye göre, davacı ile davalı arasında bir defaya mahsus satış gerçekleştiği, taraflar arasında teamül niteliğinde kabul edilebilecek şekilde kur farkı faturası düzenlendiğine ilişkin ticari ilişki olduğunu gösterir yapılagelen satış işlemlerinin bulunmadığı, bu nedenle bu yönden kur farkı alacağının doğduğunu gösterir bir hususun tespit edilmediği, kur farkının tahsil edilebilmesi için diğer koşul olan taraflar arasında bu konuda bir sözleşme olması gerektiği koşulunun taraflar arasında oluşmadığı, bu haliyle davacının davalıdan kur farkı alacağının doğduğunu gösterir iddianın ispatlanamadığı ve sonuç itibariyle davanın reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya sattığı çerezlik ayçiçeği çekirdeğinin bedelinin aslen USD Doları olduğunu, ancak VUK uyarınca faturaların TL cinsinden düzenlendiğini, bu faturalara davalı tarafça itiraz edilmediğini, bu faturalara mahsuben davalı tarafça 05.02.2017 gün ve 48.024,77 TL’lik, 19.03.2017 gün ve 130.000,00 TL’lik, 19.04.2017 gün ve 130.000,00 TL’lik çeklerle ödeme yapıldığını, bakiye bedel / kur farkı yönünden davalı yanca defalarca görüşüldüğünü ve müvekkilinin 30.04.2017 gün ve 73978 sıra nolu 56.444,60 TL bedelli kur farkı faturasını kesip davalıya gönderdiğini, davalının ise vekili marifetiyle keşide ettiği ihtarname ile ticari ilişkiyi, ödeme tarihlerini kabul ettiğini ancak kur farkı faturasını kabul etmediğini ve fatura aslını iade ettiğini, akabinde İzmir 21. İcra Müdürlüğü’nün 2017/6980 E sayılı dosyası üzerinden icra takibine girdiklerini, icra takibine haksız ve kötü niyetli bir şekilde itiraz edildiği için işbu davanın açıldığını, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 09.09.2015 gün ve 2015/1604 E – 2015/10786 K sayılı ilamında belirtildiği üzere müvekkilin anılı ticari ilişkiden ötürü kur farkı talep hakkı bulunduğunu beyanla, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, kur farkı alacağının tahsili için yapılan takipte itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dairemizin kaldırma kararından sonra mahkemece davalı defterleri üzerinde SMMM bilirkişisine yaptırılan inceleme sonucu alınan raporda; taraflar arasında ki ticaretin 2018 yılı öncesine dayandığı, davalı tarafın İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen 2019/528 Esas sayılı dosyasında konkordato talebinde bulunduğu, Mahkeme tarafından 19/06/2020 tarihinden itibaren 1 yıllık kesin mühlet verilmesine karar verildiği, davalı ticari defterlerinde 320-901-01-6629 al hesabında işlem gördüğü, takip tarihi itibariyle davacıya 13.143,08 TL borçlu olduğunun tespit edildiği, dosyada bulunan mevcut faturaların incelendiği, faturaların TL olarak düzenlendiği ancak üzerinde karşılığı USD günlük kurları ile toplam USD değerinin yazılı olduğu, davalı tarafın davacı fatura içeriklerine 8 gün içinde itiraz etmesi gerekirken itiraz etmeyip kendi kayıtlarına işlediğinden davacının kesmiş olduğu USD faturalarını kabul etmiş sayılacağı, Vergi Usul Kanununa göre davacı tarafından yabancı para üzerinden kesilen faturalara kur değerleme yapılmasının zorunlu olduğu, davacı faturalarının günlük kur ile USD karşılığının 109.579,95 USD olduğu, davalı tarafın çek ödemelerinin USD karşılığının 99.423,77 USD olduğu, davacı tarafından V.U.K’na göre kesmesi gereken kur farkı alacağının 31.464,86 TL olduğu yönünde kanaat bildirildiği görülmüştür.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, taraflar arasında kur farkı alacağına ilişkin teamül bulunmamasına, ödemenin çekle yapılmış olmasına göre davacı vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1,b.1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/03/2022 tarih, 2020/689 Esas ve 2022/253 Karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı alındığından ve yeterli olduğundan, yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 27/10/2022