Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1624 E. 2022/1785 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1624
KARAR NO : 2022/1785
KARAR TARİHİ : 03/11/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/03/2022
NUMARASI : 2020/659 Esas 2022/346 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 03/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/11/2022

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında kullanılmış kumaş boya makinelerinin alımı için sözlü olarak anlaşma üzerine 50.000 Euro kapora gönderildiğini, davalının başka bir makinesinin satımına da aracılık edilmesine rağmen kendilerinden habersiz satıldığını, emeklerine karşılık mağduriyet giderilmesi istendiğinde hakaret ve tehdite varan sözler sarf edilmesi nedeniyle kumaş boyama makinesinin alımından vazgeçildiğini, kapora bedellerinin ihtara rağmen ödenmemesi nedeniyle başlatılan takipte itirazın iptali ile icra inkar tazminatı ödemesine mahkum edilmesini talep etmiştr.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; feshin haksız olduğu beyanıyla reddini talep etmiştir.
Mahkemenin 07/11/2019 tarihli kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş kararın davalı vekilince istinafı üzerine dairemizin 2020/360 Esas 2020/1145 Karar sayılı ilamı ile ” Yargılama aşamasında icra dosyası ile ilgili inceleme yapılmadığı, gerekçeli kararda incelenmiş ise de, dava şartları yönünden mahkemenin yargılama süresinde bir tespit ve kanaatinin delilleri ile ortaya konulmadığı, gerekçede icra dosyası ile açıklamaya yer verilmiş ise de, genel ifadelere yer verilerek somutlaştırılmadığı, dava şartı yönünden yapması gereken inceleme açısından icra dosyasındaki itirazların süresinde olup olmadığı, uygun itiraz bulunup bulunmadığı, itirazların neye ilişkin olduğu ve davanın süresinde açılıp açılmadığı yönünden bir tespite yer verilmeden işin esasına girilmesi usuli değildir.” gerekçesi ile sair istinaf nedenleri incelenmeksizin, HMK nun 353/1-a-4 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına karar veriliştir.
MAHKEMESİNCE :Davanın ilk açıldığı tarihten sonra dava konusu Torbalı İcra Müdürlüğü’nün 2018/396 Esas sayılı dosyasının istenerek dosya içine konduğu, ancak Mahkememizce verilen karar sonrasında istem üzerine iade edildiği, bu esnada icra dosyasının bir örneğinin dosya içine alınmadığı, kaldırma kararında belirtilen hususun bu nedenle dosyada mevcut olduğu anlaşılmıştır. Kaldırma kararı sonrasında bu kez Mahkememizce dava konusu Torbalı İcra Müdürlüğü’nün 2018/396 Esas sayılı dosyası bu kez gerek fiziken gerekse sistem üzerinden istenerek dosyamız içine alınmış, yapılan incelemesinde, alacaklının dosyamız davacısı şirket olduğu, borçlunun dosyamız davalısı şirket olduğu, davacı tarafından davalı aleyhine 50.000,00 Euro (4 adet … marka boya makinesine ait 24/10/2017 tarihinde ödenmiş kapora bedeli) alacak ve 254,11 TL işlemiş faiz üzerinden icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin 31/01/2018 tarihinde tebliğ edildiği, tebliğ sonrası davalı vekili tarafından 01/02/2018 tarihli dilekçe ile, alacak ferilerine itiraz edildiği, alacaklı görülen firmanın davalı firma ile arasında gerçekleştirilen anlaşmanın gereklerini yerine getirmediğini, davalı firmanın davacıdan alacaklı olduğu yönünde beyanda bulunulduğu, icra müdürlüğü tarafından 05/02/2018 tarihide takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür. Mahkememiz nezdinde açılan davanın ise 21/02/2018 tarihinde olduğu, bu haliyle davanın süresinde açıldığının kabulü gerektiği anlaşılmıştır.
Davalı şirketin konkordato ilan ettiği görülmüş, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/354 Esas sayılı dava dosyasında davacı şirketin davalı şirket alacaklısı olarak kayıtlı olup olmadığı ve buna ilişkin herhangi bir kabul veya beyan olup olmadığının Mahkememize bildirilmesi, ayrıca alacaklıları gösterir liste ve raporun Mahkememize gönderilmesinin istendiği, gelen yanıtta davacı şirketin müdahale dilekçesine ilişkin olarak yapılan işlemin açıklandığı ve 20/08/2020 havale tarihli raporda konkordato komiser raporunda ki listede 176. Sırada davacı şirketin alacaklı olarak gösterildiği ve 219.523,05 TL alacağın listeye kaydedildiği görülmüştür.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin mevcut ilamı uyarınca icra müdürlüğünün yetkisine ilişkin hususun değerlendirilmesi gerektiği görülmüş, yapılan incelemede, davalı şirket tarafından gerek icra takibine itiraz dilekçesinde gerekse davaya yanıt dilekçesinde herhangi bir şekilde yetki itirazına ilişkin bir hususun bulunmadığı ancak kaldırma kararına karşı herhangi bir şekilde Mahkememizce uyma veya direnme kararı verilemeyeceği dikkate alındığında karar doğrultusunda icra müdürlüğü yetkisine ilişkin itiraz olduğu düşünülmek sureti ile itirazın değerlendirilmesi gerektiği gerekçesi ile yetki itirazının reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında 4 adet kullanılmış kumaş boyama makinesinin alınmasına ilişkin anlaşmaya varıldığı ve bu anlaşma uyarınca da davacı tarafça davalı şirket hesabına 50.000,00 Euro bedelin havale edildiği tarafların kabulündedir.
Davacı şirket ile davalı şirket arasında ayrıca başka bir marka makinenin üçüncü kişilere satışı konusunda davacının aracılık etmesine ilişkin anlaşma yapıldığı beyan edilmiştir.
Davacı tarafça makinenin satışına ilişkin aracılık ediminin yerine getirilmesine rağmen davalı tarafından üçüncü kişiye yapılan satışa ilişkin komisyon bedelinin kendisine ödenmediği iddiasında bulunulmuştur.
Davacı tarafça her ne kadar bu sebebe bağlı olarak davacı ile davalı arasında yapılan sözleşme uyarınca 4 adet makinenin satışına ilişkin işlemin feshedildiği belirtilmiş ise de, davacı tarafça herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin henüz teslim alınmayan malın satın alınmasından vazgeçilmek sureti ile sözleşmeden dönme iradesinin gösterileceği ve bu irade beyanı nedeniyle ödediği bedelin iadesini isteyebileceği Mahkememizce kabul edilmiştir.
Davacı ile davalı arasında birbirinden farklı 2 ayrı sözleşme söz konusu olup, bunlardan dava dosyamıza konu sözleşme satışa ilişkindir.
Davalı şirket tarafından davacıya 4 adet kullanılmış kumaş boyama makinesinin satışı ve bunun karşılığında da davacı şirket tarafından makine bedellerinin davalıya ödenmesi kararlaştırılmıştır.
Makineler davacıya teslim edilmeden önce davacı tarafından davalıya 50.000,00 Euro havale edilmiştir. Teslim gerçekleşmeden önce davacı tarafça sözleşmeden dönme iradesinde bulunulmuş ve bu irade davalı tarafa usulüne uygun şekilde iletilmiş durumdadır.
Davacı tarafından davalıya ödenen bedelin iadesinin gerekip gerekmediği hususu dava dosyamız yönünden tartışma konusudur. Zira davacı ile davalı arasında ayrıca komisyon sözleşmesinin varlığı ve bu sözleşme uyarınca davalının davacıya ödeme yapması gerektiği hususu tamamen tartışma dışıdır. Mahkememizce gerekçe kısmında bu hususa değinilmesinin sebebi davacı yönünden sözleşmeden cayma hususunda ileri sürülen ancak hukuki olmayan gerçekçelerden biri olmasıdır.
Davacı tarafından davalıya yapılan ödemenin niteliği dikkate alındığında bu bedelin cayma tazminatı olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı açıktır. Zira taraflar arasında kararlaştırılan bedelden 50.000,00 Euro’sunun davalıya ödendiği tarafların kabulündedir.
Davacının sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetmesi sonrası kararlaştırılan bedelden yapılan kısmi ödemenin davacıya ödenmesi gerektiği, olayın oluşu ve taraf beyanlarına göre anlaşılmıştır.
TBK Md. 177 uyarınca sözleşmenin yapıldığı esnada verilen bir miktar paranın cayma parası olarak değil sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayıldığı kabul edilmiştir. Bu durumda takibe konu bedelin cayma parası olduğu hususunun davalı tarafça ispatı gerekmektedir. Ancak buna ilişkin herhangi bir delil veya belge dosya da tespit edilememiştir. Kuralın aksine bir hususun iddia edilmesi halinde iddia eden tarafın iddiasını ispat külfeti bulunmaktadır.
Davacı tarafça yapılan ödemenin avans olduğunun kabulü gerektiği, davalı tarafın yapılan ödeme kadar haksız zenginleştiğinin kabulü gerektiği, TBK Md. 77 hükmü de dikkate alındığında davalının aldığını geri verme yükümlülüğü altında olduğu ve dosyamız yönünden de bu koşulların gerçekleştiğinin kabulü gerektiği görülmüştür.
Davacı tarafça davalıya yapılan ödemenin 24/10/2017 tarihinde olduğu, davalı aleyhine başlatılan takibin ise 26/01/2018 tarihinde olduğu, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalı tarafın sebepsiz yere zenginleştiği iddiasına dayalı olarak davalıya yapılan başvurunun süresinde olduğu, bu hali ile sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak isteminin incelenebilir ve dinlenebilir nitelikte olduğu anlaşılmıştır.
Gerek TBK Md. 177, gerek TBK Md. 77 hükümleri birlikte değerlendirildiğinde davacı tarafça davalıya yapılan ödemenin sözleşmenin feshi nedeniyle davalıdan iadesi isteminin kabulü gerektiği, zira dosya kapsamına göre kanuni koşulların oluştuğu, ödenen bedelin iade edilmemesini gerektirir herhangi bir hukuki sebep veya delilin dosyada tespit edilemediği, davacı ile davalı arasında var olduğu beyan edilen ve üçüncü kişi ile yapılan satışa konu makine yönünden taraflar arasında ki uyuşmazlığın dava dosyamızda ki uyuşmazlık ile doğrudan hiçbir bağlantısının olmadığı, buna göre davalının itirazında haksız olduğu anlaşılmıştır.
Ayrıca davalı şirketin İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/254 Esas sayılı dava dosyası ile konkordato başvurusunda bulunduğu, 2022/90 Karar sayılı kararı ile konkordatonun kabulüne karar verildiği, konkordato komiseri tarafından düzenlenen alacak listesinde davacı şirketin 176. Sırada alacaklı olarak gösterildiği, alacak bedeli olarak 219.523,05 TL bedelin kayıtlı olduğu, bu bedelin listenin hazırlandığı tarih itibariyle 50.000,00 Euro karşılığı bedel olduğu yönünde Mahkememizde kanaat oluştuğu, davacı tarafça her ne kadar davalı ile aralarında başkaca hukuki ilişki de olduğu beyan edilmiş ise de, buna ilişkin herhangi bir delilin yargılama aşamasında dosyada tespit edilemediği, dava açıldıktan sonra konkordato başvurusunda bulunulduğu dikkate alındığında Mahkememizce alacak hususunun değerlendirilmesi ve buna göre de karar verilmesi gerektiği, icra takip dosyası yönünden davalının konkortado istemine konu davada gösterilen alacak bedelinin aynı zamanda dava dosyamızda iddia edilen alacak hususunu da doğruladığı, bu haliyle cayma bedeli olarak kabul edilemeyecek bedelin sebepsiz zenginleşme hükümlerine bağlı olarak davalıdan tahsiline ilişkin başlatılan takipte davalının bu bedel yönünden itirazında haksız olduğu, her ne kadar faiz isteminde bulunulmuş ise de davalının takipten önce temerrüde düşürülmesine ilişkin herhangi bir işlemin tespit edilmediği, bu nedenle takibe kadar talep edilen faiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında ki sözleşmenin niteliği ve alacağın likit olduğu hususu dikkate alınarak icra inkar tazminatı isteminin de kabulüne dair karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı ile kullanılmış 4 adet boya makinesi satımı hususunda anlaşmaya varıldığını, davalının 50.000 Euro para gönderdiğini, müvekkilinden ve sözleşme konusunun ifasının olanaksızlığından kaynaklanmayan, keyfi, alıcının tek taraflı iradesi ile gerçekleşmeyen bir satış sözleşmesi bulunduğunu, müvekkili ile davacı arasında ticari alım-satım anlaşması yapıldığını ancak alıcının hiçbir geçerli nedeni olmadan alımdan vazgeçtiğini, alıcının temerrüdünün oluştuğunu, mahkemenin olayla ilgisi ve gerçek olmayan bir konuya dayanılarak gerçekleştirilemeyen, fesih edilen alım işleminde sadece davacının şirket yetkililerinin ve çalıştığı kişilerin beyanları çerçevesinde değerlendirme yaparak karar verdiğini, sözleşmeyi fesih gerekçesi olarak müvekkil firmaya ait … marka kullanılmış makinesinin satışı için de aracılık ettiğini, bu makinenin kendilerinden habersiz satışı nedeniyle sözleşmeyi fesih ettiğini, birbirinden tamamen ayrı iki hukuki problemin ilişkilendirilerek, birinin diğerinin kurucu unsuru kabul edecek biçimde karar verilemeyeceğini beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, İİK 67. maddesi gereğince açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasında 4 adet kullanılmış kumaş boyama makinesinin satımı hususunda anlaşıldığı ve 50.000 Euro kapora verildiği ve davalının başka bir makinesinin satışına aracılık edilmesindeki süreç nedeniyle satım sözleşmesinin feshedildiği hususlarında uyuşmazlık olmadığı anlaşılmıştır.
TBK.nın 177/1 maddesinde “Sözleşme yapılırken bir kimsenin vermiş olduğu bir miktar para, cayma parası olarak değil sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılır.” düzenlemesine göre, sözleşmede aksi kararlaştırılmamış ise, verilecek paranın, asıl olan akdin vukuuna delil olarak verilmiş olmasıdır. Taraflar arasındaki sözleşmede açıkça cayma akçesi olarak verildiği düzenlenmediği taktirde, davalı hesabına yatırılan paranın kural olarak pey akçesi olduğunun kabulü gerekir. Cayma akçesi olarak verildiğinin davacı tarafça değil davalı tarafından ispatı gerektiği açıktır. Davacının ödediği paranın açıkça cayma tazminatı olduğu şart olarak belirtilmedikçe kapora, pey akçesi gibi verilen paralar cayma tazminatı olamayacağından akdi bozmakta haklı olsun veya olmasın onu veren taraf istirdata yetkilidir.
Cayma akçesi ise akdin yapıldığı sırada karşı tarafa verilen sözden cayıldığı taktirde karşı tarafta kalması kabul edilen paradır. Somut olayda, dava konusu paranın cayma tazminatı olduğu, ispat yükü üzerinde olan davalı tarafça kanıtlanamamıştır. Bu durumda, taraflar arasındaki sözleşme feshedilmesi halinde, yatırılan paranın iadesi gerekir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına; davalının davacı tarafından yatırılan paranın cayma akçesi olduğunu ispatlayamamasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Dairemizce resen yapılan incelemede, yabancı para cinsinden yapılan icra takiplerinde, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına karar verilmesi durumunda, yabancı paranın takip tarihindeki Türk Lirası karşılığı esas alınmak suretiyle tazminat hesabı yapılması ve buna göre hükmolunan icra inkar tazminatı miktarının hüküm fıkrasında açıkça gösterilmesi gerekmektedir. Mahkemece hükmolunan 50.000,00 Euro alacak üzerinden hesaplanacak %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi yerinde olmadığından kararın 6100 sayılı HMK’nın 353/(1).b.2 maddesi uyarınca kaldırılarak yeniden esas hakkında aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/03/2022 tarih, 2020/659 Esas ve 2022/346 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davalı vekilinin yatırmış olduğu 3.979,05 TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine ödenmesine,
3-Davalı vekilinin yatırdığı 220,70 TL istinaf kanun yolu başvuru harcının davacıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama gideri 26,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf eden yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
İlk Derece Mahkemesi Yerine Kurulan Hüküm:
Davanın KISMEN KABULÜNE,
Torbalı İcra Müdürlüğü’nün 2018/396 Esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının kısmen iptaline,
Takibin 50.000,00 EURO asıl alacak üzerinden devamına,
Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
İcra inkar tazminatı isteminin KABULÜNE,
Hükmolunan alacağın takip tarihindeki kur üzerinden TL karşılığı olan 233.000,00 TL üzerinden %20 oranında hesaplanan 46.600,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Kabul edilen bedel üzerinden hesaplanan 15.916,23 TL harçtan, peşin alınan 3.983,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 11.932,83 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden vekilin harcadığı emek ve mesaiye karşılık yürürlükte bulunan AAÜT ne göre 24.760,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden red edilen kısım yönünden vekilin harcadığı emek ve mesaiye karşılık yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre 254,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 4.024,50 TL başvuru harcı, 254,75 TL tebligat ve yazışma gideri olmak üzere toplam 4.279,25 TL yargılama giderinin takdiren kabul red oranı dikkate alındığında oranlama yapılmasına yer olmaksızın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Karar kesinleştiğinde artan gider avansının taraflara ödenmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 03/11/2022