Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1566 E. 2022/1562 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1566
KARAR NO : 2022/1562

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN EK KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/04/2022 ( Ek Karar )
NUMARASI : 2022/8 D.İş Esas
DAVA : İHTİYATİ HACİZ
KARAR TARİHİ : 12/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/10/2022

Taraflar arasında görülen ihtiyati haciz talebine ilişkin olarak yapılan yargılama sonucunda verilen ihtiyati hacze itirazın reddine dair verilen ek karara karşı yasal süresi içerisinde ihtiyati hacze itiraz eden vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan değişik iş yargılama sırasında 28/04/2022 tarihli ek kararda; ”…İhtiyati Hacze İtiraz Eden …. Bayraklı …. NOLU … vekilinin 04.03.2022 tarihli itiraz dilekçesiyle; müvekkili … Ltd’nin donatanı olduğu … Bayraklı … numaralı “…” isimli gemi üzerine, geminin … Liman sahasında bulunduğu sırada müvekkili şirketin yabancı olduğu bir gemi adamının bakiye alacağı nedeni ile 11.01.2022 tarihinde ihtiyati haciz kararı verildiğini, söz konusu ihtiyati haciz kararının İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün 2022/581 E. numaralı dosyasıyla uygulandığını, ihtiyati hacze konu alacağın bakiye gemi adamı alacağı olduğunu, ihtiyati haciz talep edenin iddia etmiş olduğu alacaktan müvekkili şirketin sorumlu olmadığını, geminin mülkiyetinin müvekkil şirkete geçtiğini, TTK m.1369 hükmü uyarınca, hakkında deniz alacağı ileri sürülen eski malik …. Ltd.’nin ihtiyati haczin uygulandığı sırada geminin maliki olmadığını, ihtiyati haczin hukuka aykırı olduğunu, deniz alacağını teminat altına almak üzere ihtiyati haciz talep eden alacaklının TTK m. 1363 gereği 10.000 ÖÇH tutarında teminat yatırması gerektiğini, TTK m. 1362 ve İİK m. 258’de belirtilen yaklaşık ispat şartının sağlanmadığını, TTK m. 1352 vd gereği gemi üzerine ihtiyati haciz uygulanabilmesi için muaccel bir deniz alacağının söz konusu olması, alacaklı tarafından teminat gösterilmesi, geminin borçlunun mülkiyetinde veya zilyetliğinde bulunmasının gerektiğini, TTK m. 1320’de yer almayan bakiye alacağından kaynaklı gemi üzerinde ihtiyati haciz tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ihtiyati haciz talep eden tarafa 51 gün için 2.140 USD ödeme yapıldığını, ihtiyati haciz talep edenin geminin daha önceki donatanına veya ticari işletenine başvurması gerektiğini, söz konusu alacağın muhatabının müvekkili şirket olmadığını, gemi’nin üzerinde tesis edilen ihtiyati haczin müvekkile ait olmayan bir borç nedeni ile uygulandığını, TTK m.1369 hükmünde yer alan ihtiyati haciz şartlarının oluşmadığını, ihtiyati haciz kararı verildiği tarihte geminin donatanının müvekkili şirket iken, ihtiyati hacze konu alacağın doğduğu iddia edilen tarihte geminin donatanının …. olduğunu, … numaralı … tarafından müvekkili şirkete satıldığını, “…” adıyla …. Siciline tescil edildiğini, eski adı “…”, yeni adı “…” olan gemi aleyhine verilen ihtiyati haciz kararı ve ihtiyati haciz kararına istinaden gemi üzerine konulan seferden men kararının kaldırılmasını, deniz alacağı doğduğunda geminin malikinin … olduğunu, geminin daha sonraki tarihlerde mülkiyetinin değiştiğini, TTK m. 1369/1f-a’da ” hakkında deniz alacağı ileri sürülen her geminin ihtiyaten haczi; deniz alacağı doğduğunda geminin maliki olan kişi, ihtiyati haczin uygulandığı sırada da bu borçtan sorumlu olup geminin maliki ise mümkündür.” hükmünün yer aldığını, deniz alacağı doğduğu sırada geminin maliki olan …’in ihtiyati haczin uygulandığı sırada söz konusu geminin maliki olmadığını ve … numaralı “…” (Eski Adı: …) isimli gemi hakkında verilen ihtiyati haciz kararının hukuki aykırı olduğunu, gemi adamı ile önceki işveren arasında söz konusu iş akdinden kaynaklanan herhangi bir gemi adamı alacağı olmadığına dair ihtiyati haciz talep eden tarafından ibraname imzalandığını, ihtiyati haciz talep eden gemi adamı …’nin geminin önceki donatanından her hangi bir talebi olmadığı kabul ve beyan ettiğini, gemi adamının 12.12.2020 ile 31.01.2021 arasında çalıştığını ve bu çalışma karşılığında kendisine ödemelerin yapıldığını, ihtiyati haciz talep eden tarafın dilekçesinde sunduğu 01.02.2021 tarihli olduğu iddia edilen tutanakta kaptanın imzasının eksik olması nedeniyle söz konusu evrağın donatanı bağlamadığını, kaptanın üçüncü şahıslara karşı donatanın yasal temsilcisi olduğunu, geminin ihtiyati haciz sebebiyle sefer kaçırdığını, gemiyi satın almış olan müvekkilinin zararının devam ettiğini, müvekkilinin …’in geminin eski malikine karşı alacaklı olduğu iddiasıyla ihtiyati haciz talep eden tarafa karşı bir borcu ve sorumluluğunun bulunmadığını belirterek eski adı “…”, yeni adı “…” olan gemi aleyhine verilen ihtiyati haczin ve seferden men’in kaldırılmasına, olmadığı takdirde mahkemece belirlenecek ve alacağa konu tutarın en fazla %115’i tutarında bir teminata kaydırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İhtiyati Haciz İsteyen tarafın 21.03.2022 tarihli beyan dilekçesinde; alacağın gemi alacaklısı hakkı doğurduğunu, TTK m. 1320/1-a gereğince gemi alacaklısı hakkının bulunduğunu, yine TTK m. 1352/1-o gereğince deniz alacağının da bulunduğunu, bakiye alacak içi de ihtiyati haciz kararı alınabileceğini, müvekkilinin teminattan muaf olduğunu, TTK m. 1369/1-e gereğince alacağın gemi alacaklısı hakkı verdiğinden gemi üzerinde ihtiyati haciz kararının uygulanabileceğini, aleyhine ihtiyati haciz istenenin yetki itirazının TTK m. 1355 gereğince yetkili mahkemenin İzmir Mahkemeleri olduğunu, ihtiyati haczin kaldırılması talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce toplanan delillerle ihtiyati haciz talep edenin talebi kabul edilerek ihtiyati haciz talep edenin gemi adamı alacağından doğan ve TTK m. 1320/1-a ya göre gemi alacaklısı hakkı doğuran talebi kabul edilerek 3.710 USD üzerinden ihtiyati haciz kararı verilidiği, bu kararın ihtiyati haciz talep eden tarafından İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün 2022/581 Esas sayılı dosyasıyla 14.01.2022 tarihinde uygulandığı ve ilamsız takibe geçildiği ve donatanın itirazı üzerine İzmir 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 2022/161 Esas 2022/153 Karar sayılı 28.02.2022 tarihli kararı ile görevli mahkemenin İzmir 5 ATM olduğundan dolayı HMK m. 114/1-c uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verildiği, bu kararın istinaf edildiği belirlenmiştir.
Mahkememizce verilen ihtiyati haciz kararını İzmir 26. İcra Müdürlüğünde 2022/612 Esas sayılı dosyasıyla 17.01.2022 tarihinde uygulanmasını talep ettiği bu kapsamda İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün 16.02.2022 tarihinde geminin ihtiyati haczi ile birlikte seferden menine, bu konuda Dikili Liman Başkanlığına müzekkere yazılmasına karar verildiği ve bu kararın uygulanması için Liman Başkanlığına durumun bildirildiği, ihtiyati hacze itiraz eden tarafın icra takibi başladıktan sonra ve İcra Müdürlüğünden ihtiyati haczin kaldırılmasını talep etmesi nedeniyle TTK m. 1371 gereğince bu konuda karar verme yetkisinin İcra Hukuk Mahkemesinin ait olduğu belirlendiğinden bu konuda ki talebi reddedilmiştir. Her ne kadar İzmir 3. İcra Hukuk Mahkemesince 28.02.2022 tarihinde ihtiyati haczin kaldırılmasına ilişkin talebin değerlendirme yetkisinin İzmir 5 ATM’de olduğu belirtilmiş ise de; davanın görev yönünden reddine ilişkin kararın istinaf edildiği de belirlenmiştir. Kaldı ki İbu konuda mahkememizce de 15.04.2022 tarihli ek kararla ihtiyati haczin teminata kaydırılması talebinin TTK m. 1371 gereğince yetkili mahkeme icra mahkemesi olduğundan reddedilmiştir.
İhtiyati hacze itiraz eden taraf itirazında bakiye alacak için ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini belirtmiş ise de; TTK m. 1320/1-a “….gemi adamlarına, gemide çalıştırılmakta olmaları dolayısıyla ödenecek ücretlere ve diğer tutarlara ilişkin istem hakları” na istinaden gemi alacaklısı hakkının doğduğunu belirterek TTK m. 1352/1-o ya göre ihtiyati haciz kararı verilebileceğini belirtmiştir.
Yine itiraz eden tarafın dilekçesinde bildirmiş olduğu donatanın yeni donatan …Şti’nin ihtiyati hacizden sorumlu olmadığını belirtmiş ise de; gerek eski, gerekse yeni donatanın gemi alacaklısına karşı sorumlu olduğundan bu yöndeki talebinin yerinde olmadığı belirlenmiştir. Kaldı ki; TTK m. 1369/1-e bendinde de geminin malikinin TTK m. 1320 gereğince gemi alacaklısı hakkı verdiğinden ihtiyati haciz uygulanması mümkündür. Bu alacaklar için ayrıca TTK m. 1363 /3f gereğince teminat yatırılma zorunluluğu da yoktur. Ayrıca gemi üzerindeki ihtiyati haciz hakkı geminin limanda / tonozda / demir attığı yerde veya kızağa alındığı yerde bulunduğu mahkeme tarafından (deniz ticaretine bakan ) verilmesi mümkündür. TTK m. 1355 ve TTK m. 1356 ya göre sözleşmedeki tahkim yetkisi dahi TTK m. 1355 de ki yetkiyi kaldırmamaktadır.
İhtiyati hacze itiraz eden taraf alacağın yargılama konusu olduğunu belirtmiştir. Gerçekten de yaklaşık ispat kurallarına göre TTK m. 1362 de yer aldığı üzere alacaklının alacağının doğduğunu ve parasal değerini ispatlaması halinde yaklaşık ispat kurallarına göre bu iddiayı ispatlamış sayıldığından ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekmektedir. İşçinin mevcut alacağın ne kadar olduğu konusunda İş Mahkemelerinde açılacak olan davalarda yapılacak yargılama ile alacağın miktarı belirleneceğinden ve ihtiyati haciz yargılaması yapılırken İş Mahkemelerinin görev alanına girecek nitelikte ücret alacağının hesaplanması da mümkün olamayacağından ihtiyati haciz kararının usulüne uygun olduğu belirlenmiştir. Yaklaşık ispat kurallarına aykırı olarak; ihtiyati haczin kaldırılmasının veya hiç konulmamasının Deniz Ticaret Hukukunda geçerli olan yaklaşık ispat kurallarına aykırı olacağı tespit edildiğinden bu yöndeki itirazın da reddine karar vermek gerekmiştir.
Gemi alacaklısı hakkı TTK m. 1320 vd düzenlenmiş olup, bu hakkın sağladığı kişiye gemi üzerinde husumet göstermek üzere sonraki maliklere karşı da ileri sürülme hakkını sağlamaktadır. Kanunun tanımış olduğu bir rehin hakkıdır. Bu nedenle ihtiyati hacze itiraz edenin yeni malik olarak sorumlu olmadığı itirazı da kabul edilmeyecektir.
İhtiyati hacze itiraz eden tarafın önceki malikten alınmış bir ibraname olduğunu belirtmiş ise de; bu ibranamenin geçerli olup olmadığı, şartlarının oluşup oluşmadığı, ibranamedeki imzanın ihtiyati haciz talep edene ait olup olmadığı, hangi şartlarda ibranamenin alındığı, yapılacak yargılama ile belirlenecektir. Bu nedenle itiraz edenin bu yöndeki itirazının da yerinde olmadığı belirlenmiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle deniz alacağı ve ihtiyati haciz konusunda karar anında tesis edilmiş olan yaklaşık ispat ölçüsü itiraz edenin iddialarına karşı ortadan kaldırılamadığı…”gerekçesi ile ihtiyati haczin kaldırılmasına ilişkin talebin REDDİNE, ihtiyati hacze itiraz eden tarafın diğer taleplerinin de REDDİNE, karar verilmiş, verilen bu karara karşı ihtiyati hacze itiraz eden vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
İhtiyati hacze itiraz eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; söz konusu icra takibinin alacaklı tarafından ihtiyati haciz talebinin yöneltildiği 07.01.2022 tarihinde müvekkili …’nın söz konusu geminin maliki veya işleteni olmadığını, geminin dosyada mevcut olan equasis kayıtlarından da açıkça görüldüğü üzere 03.11.2021 tarihinde müvekkilinin mülkiyetine geçtiğini, alacak konusunda borçlu sıfatına haiz olan tarafın eski adı “…” olan … numaralı … Bayraklı …. gemisinin eski maliki ve donatanının …’a izafeten …. olduğunu, alacaklı olduğunu iddia eden işçinin eski donatanı olan ve icra takibinin muhatabı olan …’a vermiş olduğu ibranamede önceki donatan …’dan hernagi bir talebi ve alacağı olmadığını da kendi imzası ile beyan ettiğini, icra dosyası kapsamında, müvekkili … için, icra takibine, borca, ödeme emrine yönelik itirazlar ile icra takibinin durdurulmasına yönelik taleplerinin 28.02.2022 tarihinde ileri sürüldüğünü ve müvekkilinin herhangi bir hak kaybına uğramaması ve işletmesinin tehlikeye girmemesi adına, kabul anlamına gelmemek üzere ihtirazı kayıt düşülerek ihtiyati haczin teminata kaydırılmasının talep edildiğini, ihtiyati haczin kaldırılmasına yönelik taleplerinin reddedilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, ibraname ile ilgili mahkemenin yanılgılı değerlendirme yaptığını, gemi adamının bakiye alacağı nedeniyle gemi üzerinde ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini belirterek yerel mahkeme ek kararının kaldırılmasına karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Talep, ihtiyati hacze itirazın reddine ilişkin ek karara ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Yabancı bayrak taşıyan gemide hizmet akdiyle çalışan ve hizmet akdi feshedilen işçiye ödenmeyen bakiye alacaklarının tahsili istemine dayanan ihtiyati haiz talebi ile ilgili olarak, ”…işin esasına girilmeden önce öncelikle 854 sayılı Deniz İş Kanunu’nun kapsamı, iş mahkemesinin görevi ve kanuni rehin hakkı kavramlarının açıklanması gerekmektedir.
I-Deniz İş Kanunu’nun kapsamı
854 sayılı Deniz İş Kanunu’nun, “Kanunun kapsamı” başlıklı 1’inci maddesine göre;
“Bu kanun denizlerde, göllerde ve akarsularda Türk Bayrağını taşıyan ve yüz ve daha yukarı grostonilatoluk gemilerde bir hizmet akti ile çalışan gemiadamları ve bunların işverenleri hakkında uygulanır.
Aynı işverene ait gemilerin grostonilatoları toplamı yüz veya daha fazla olduğu veyahut işverenin çalıştırdığı gemiadamı sayısı 5 veya daha fazla bulunduğu takdirde birinci bent hükmü uygulanır.
Bu kanunun uygulanmasında; sandal, mavna, şat, salapurya gibi olanlar da (gemi) sayılır. Cumhurbaşkanı, ekonomik ve sosyal gerekler bakımından bu kanun hükümlerini yukardaki bentlerin kapsamı dışında kalan gemilerle gemi adamlarına ve bunların işverenlerine kısmen veya tamamen teşmile yetkilidir.
Yukardaki bentlerde yazılı gemilerin bu kanun kapsamına alınmaları sebebiyle yapılabilecek itirazlar Çalışma Bakanlığı tarafından incelenerek karara bağlanır. Bu itirazlar kanunun uygulanmasını durduramaz.”
Kanun’un kapsamına girmeyen örneğin yabancı bayraklı bir gemide hizmet akti ile çalışan gemi adamları hakkında bu Kanun uygulanmaz.
854 sayılı Deniz İş Kanunu’nun görevli mahkemeyi belirleyen 46’ncı maddesine göre de, bu Kanun kapsamına giren gemi adamlarıyla bunların işveren veya işveren vekilleri arasında bu Kanundan veya hizmet aktinden doğan davalar hakkında, 5521 sayılı Kanun hükümleri uygulanır.
II- İş mahkemesinin görevi
Genel anlamda bir mahkemenin görevi; belirli bir davaya, dava konusunun niteliği veya değerine göre o yerdeki aynı yargı koluna ait ilk derece (hüküm) mahkemelerinden, hangisi tarafından bakılabileceğini belirtir. Bir yerdeki ilk derece (hüküm) mahkemeleri; genel mahkemeler ve özel mahkemeler olmak üzere ikiye ayrılır. Genel mahkemeler ise asliye ve sulh hukuk mahkemesi olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Hangi davalara özel mahkemelerde, hangi davalara genel mahkemelerde bakılacağı ve genel mahkemelerde bakılacak davalardan hangilerine asliye hukuk mahkemesinde, hangilerine sulh hukuk mahkemesinde bakılacağı hususuna görev, bunu düzenleyen kurallara da görev kuralları denir.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Bu kapsamda iş mahkemelerinin görevi ilk olarak 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile düzenlenmiştir. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1’inci maddesine göre, “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının” çözülmesi görevi iş mahkemelerine aittir. İşçi sıfatını taşımayan kişinin talepleriyle ilgili davanın, iş mahkemesi yerine genel görevli mahkemelerde görülmesi gerekir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 1’inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4’üncü maddedeki istisnalar dışında kalan bütün iş yerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.
İş mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde iş davalarına bakmak üzere bir asliye hukuk mahkemesi görevlendirilir. İş davalarına bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesine açılan dava “iş mahkemesi sıfatıyla” açılmamış ise, mahkeme görevsizlik kararı veremez. Bu durumda asliye hukuk mahkemesi tarafından, verilecek bir ara kararı ile davaya “iş mahkemesi sıfatıyla ” bakmaya devam olunur.
Ancak 25.10.2017 tarihinde 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu yürürlükten kaldırılmış olup, anılan Kanunda göreve ilişkin yeni kurallar ihdas edilmiştir. Bu noktadan hareketle 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun görevi düzenleyen 5’nci maddesine göre iş mahkemeleri; “…5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına…” ilişkin dava ve işlere bakar.
Bu kapsamda eldeki davanın açıldığı tarih itibariyle 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu uygulanmakta olup, anılan Kanun uyarınca 854 sayılı Deniz İş Kanunu’ndan veya gemi adamı ile yapılan hizmet akdinden doğan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceğine dair açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak, 854 sayılı Deniz İş Kanunu’nun 46’ncı maddesine göre; “Bu kanun kapsamına giren gemiadamlariyle bunların işveren veya işveren vekilleri arasında bu kanundan veya hizmet akdinden doğan davalar hakkında, 5521 sayılı Kanun hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme nedeniyle, bu dönemde ortaya çıkacak uyuşmazlıkların çözüm yeri iş mahkemeleri olacaktır. Bununla birlikte 5521 sayılı Kanun’un aksine 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5’inci maddesi ile bu tür uyuşmazlıkların iş mahkemelerinin görev alanına dâhil olduğu açıkça belirtilmiştir.
III-Gemi alacağından kaynaklanan kanuni rehin hakkı 6762 sayılı mülga TTK’nın 1235’inci maddesi uyarınca; gemi ile teferruatının bekçilik ve muhafaza masraflarından, gemi seyrüsefer ve liman resimlerinden, şamandıra, fener, liman ve karantina paralarından, kılavuz ücretlerinden, kurtarma – yardım, fidye ve itiraz ücret ve masraflarından, gemi adamlarının hizmet ve iş sözleşmelerinden, müşterek avarya garame borçlarından, deniz ödüncü alacaklarından ve diğer kredi sözleşmelerinden, bagajın teslim edilmemesinden veya hasara uğramasından doğan alacaklardan, yolcu veya mal taşıma akitlerinin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemiş olmasından, kaptanın sadece kaptan olma sıfatından kaynaklanan yetkiyle gerçekleştirdiği hukuki işlemlerden, donatan tarafından akdedilmiş olup ifası kaptana düşen bir sözleşmenin hiç/noksan/fena bir şekilde yerine getirilmesinden, gemi adamlarından birinin kusurundan doğan, İş Sigortaları Kurumu’nun donatana yöneltebileceği tüm istemlerden kaynaklanan alacaklar, gemi alacaklısı hakkının konusunu teşkil etmektedir.
Hâlen yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 1320’nci maddesi uyarınca ise; gemi adamlarına ödenecek ücret veya diğer tutarlardan, geminin işletilmesi nedeni ile karada veya suda meydana gelen can kaybı veya diğer bedensel zararlardan, kurtarma ücretinden, liman, kanal, diğer suyolları, karantina ve kılavuzluk için ödenecek resimlerden, geminin işletilmesinin sebep olduğu maddi zıya veya hasardan doğan ve haksız fiile dayanan taleplerden ve müşterek avarya garame payından kaynaklanan alacaklar gemi alacaklısı hakkının konusunu teşkil etmektedir (Kula Değirmenci, N.: Türk Ticaret Kanunu Uygulamalarında Gemi Alacaklısı Hakkının Bir Unsuru Olarak Hakkın Sahibi, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVIII, Y. 2014, S. 3-4, s.256-258).
Bu alacakların tümü, para alacağı niteliğindedir; dolayısıyla sözleşme veya haksız fiil hükümlerine göre bir paranın ödenmesini hedef tutmaktadır. Bu düzenlemeden terminolojik olarak da anlaşılacağı gibi, 1320’nci maddede ve sonrasındaki hükümlerde iki hukuksal olgu düzenlenmiştir. Birinci olgu, sözleşme veya haksız fiil uyarınca ortaya çıkan para alacağıdır; ikinci olgu ise, o para alacağına tanınan “gemi alacaklısı hakkı”dır. Gemi alacaklıları, 1320’nci maddede sıralanan para alacaklarını istemeye hakkı olan kişilerdir. Onlara tanınan hak, gemi üzerinde kanuni bir rehin hakkıdır; bu rehin hakkı her üçüncü kişiye karşı ileri sürülebilir. Dolayısıyla “gemi alacaklıları”na tanınan “hak”, üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilen ve sıralamada öncelikli bir rehin hakkıdır. Bu sebeple “gemi alacaklısının hakkı”, yani ona tanınan hak, kanundan doğan (kanuni) bir rehin hakkıdır. Bu rehin hakkı, gemi alacağına mutlak surette bağlı ve onun bir feridir (Atamer, K.; Deniz Ticareti Hukuku C.II- Gemilerin Eşya Hukuku, 1. Baskı, İstanbul, Haziran 2018, s.146).
Gemi alacaklısı hakkının diğer haklara göre ayrıcalıkları; hakkın gemi üzerinde tescil edilmiş veya edilmemiş olan bütün diğer rehin haklarından ve aynı yükümlülüklerden önce gelmesini sağlayan öncelik hakkı, geminin el değiştirmesinden etkilenmeksizin, her malike ve zilyede karşı ileri sürülebilmesini sağlayan takip hakkı ve hakkın devri ile kanuni rehin hakkının da devir edilebilirliği olarak sıralanabilecektir (Kula Değirmenci, s.255).
Alacaklıya gemi alacağı hakkı veren bu alacaklardan biri de 6102 sayılı TTK’nın 1320’nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen; “Ülkelerine getirilme giderleri ve onlar adına ödenmesi gereken sosyal sigorta katılma payları da içinde olmak üzere, gemi adamlarına, gemide çalıştırılmakta olmaları dolayısıyla ödenecek ücretlere ve diğer tutarlara ilişkin istem hakları”dır.
6102 sayılı TTK’nın 1321’inci, 6762 sayılı mülga TTK’nın ise 1236’ncı maddeleri uyarınca gemi alacağı, sahibine, gemi ve eklentisi üzerinde kanuni rehin hakkı verir. Dolayısıyla gemi alacağından kaynaklanan kanuni rehin hakkı, gemi adamının ödenmeyen ücret alacaklarının tahsilini kolaylaştırmak ve ücretinin güvence altına alınmasını sağlamak amacıyla kanundan kaynaklanan bir rehin hakkıdır.
Bu kanuni rehin hakkı, temin edilen alacaktan ayrı ve bağımsız olarak yargılama veya icra konusu yapılamaz (Atamer, s.178)… (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28/03/2019 tarih ve 2017/9-2516 Esas 2019/360 Karar sayılı Kararı)
”…6100 sayılı HMK’nun 1/1. maddesi uyarınca mahkemelerin görevi kanunla belirlenir. Mahkemece, geminin yabancı bayrak taşıdığı konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. Buna göre, yabancı gemide çalışan davacının iş akdinden kaynaklanan davası, 4857 sayılı İş Kanunu ve 854 sayı Deniz İş Kanunu kapsamında bulunmadığından iş mahkemesinin görevli olduğundan bahsedilemez. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 27.09.2010 tarihli ve 2009/2860 Esas-2010/9255 Karar sayılı kararı)
”…Alacağın dayanağı taraflar arasında akdedilen iş sözleşmesi ve bu sözleşmeden kaynaklanan ücret alacağı, kullandırılmayan ve ödenmeyen yıllık izin alacağı, kıdem tazminatı alacağı, Ulusal Bayram Günleri Tatil ve fazla mesai alacağı ve hafta tatili alacağı alacağıdır. Gemi alacaklısı olan davacı işçinin, kanundan kaynaklanan ve ücretinin korunmasına ilişkin güvence niteliğinde bulunan deniz alacağına ve kanuni rehin hakkına da dayanması, eş deyişle davada TTK’nın bir kısım maddelerinin de gösterilmesi, alacağın dayanağının TTK olduğunu göstermez.
Öte yandan, 5136 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun’un 1. maddesi ile TTK’nun 4. maddesine eklenen son fıkrada belirtildiği üzere TTK’nun dördüncü kitabında yer alan deniz ticaretine ilişkin ihtilaflara bakmak üzere Denizcilik İhtisas Mahkemeleri kurulmuştur. Denizcilik İhtisas Mahkemesi’nin görevi, deniz ticareti ve deniz sigortalarına ilişkin ihtilaflara bakmakla sınırlıdır. Oysa taraflar arasındaki ihtilaf Deniz ticaretinden değil hizmet sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Temel ilişki hizmet akdine dayanmaktadır. Davada TTK’nun deniz hukukuna ilişkin 816 ila 1263. maddelerinin uygulanması söz konusu olmayıp BK’nun 313. ve devamı maddelerinde düzenlenen hizmet sözleşmesine ilişkin hükümlerin uygulanması gerekir. Temel ilişkiyi oluşturan hizmet sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkta Denizcilik İhtisas Mahkemesi görevli değildir.
Hizmetin ifa edildiği geminin yabancı bayraklı olması nedeniyle uyuşmazlık, Türk bayraklı gemilerde bir hizmet akdi ile yapılan çalışmaları düzenleyen 854 sayılı Deniz İş Kanunu’nun 1. maddesi kapsamı dışında kalmaktadır. Bu durumda mahkemece, taraflar arasındaki temel ilişkinin hizmet akdinden kaynaklanıp, uygulanacak hükümlerin de hizmet sözleşmesine ilişkin hükümler olduğu, uyuşmazlığın Türk Ticaret Kanunu’nda öngörülen hususlardan da doğmadığı ve davacının alacaklarının BK hükümlerine göre tespiti gerektiği gözönüne alındığında davaya Asliye Hukuk Mahkemesi’nde bakılması gerekmektedir….” (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19/09/2016 tarih ve 2016/8364 Esas – 201/7310 Karar, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 29/06/2015 tarih ve 2015/1756 Esas-2015/22285 Karar sayılı İlamları)
İİK’nın 257.maddesi uyarınca, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.
İhtiyati hacizde hangi mahkemenin görevli olduğu İİK’nın 258.maddesinde açıkça belirtilmemiştir. Bu maddede sadece genel olarak mahkemeden söz edildiğine göre, görev konusunda HMK’nın göreve ilişkin hükümleri (m.1-4) uygulanacaktır. HMK’nın 2.maddesinin 2.fıkrasında, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Ticari davalarda ise, özel kanun hükümleri uyarınca (TTK md.4, 5) Ticaret Mahkemesi görevlidir.

Somut uyuşmazlıkta yabancı bayraklı gemide çalışan işçi, iş hizmet sözleşmesi hükümlerine dayalı olarak ihtiyati haciz talebinde bulunmuştur. Hizmetin ifa edildiği gemi Türk bayraklı olmayıp yabancı bayraklı olması sebebiyle uyuşmazlık, Türk bayraklı gemilerde bir hizmet akdi ile yapılan çalışmaları düzenleyen 854 Sayılı Deniz İş Kanunu’nun 1. maddesi kapsamı dışında kalmaktadır. Bu durumda, taraflar arasındaki temel ilişki hizmet akdinden kaynaklanan işçi alacağının istemine dair olup uygulanacak hükümler de hizmet sözleşmesine dair TBK hükümleridir.
Uyuşmazlık, Türk Ticaret Kanunu’nda öngörülen hususlardan da doğmadığından görev hususunun buna göre belirlenmesi gerekmektedir. Bu durumda, değişik iş’e konu uyuşmazlık açıklanan sebeplerle genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevine girmektedir.
O halde, somut uyuşmazlıkta ihtiyati haciz talebinin görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi’nden talep edilmesi gerekirken görevsiz olan Denizcilik İhtisas Mahkemesi sıfatıyla İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne başvurulduğu dikkate alınarak görevsiz ilk derece mahkemesi tarafından ihtiyati haciz talebinin, HMK’nın 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek önce ihtiyati haciz kararı verilmesi ve akabinde itiraz üzerine ihtiyati haczin kaldırılması talebinin reddine ek karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup doğru görülmemiştir.
Bu itibarla, 6100 sayılı HMK’nın 355 ve 353/(1)-b-2. maddeleri uyarınca ilk derece mahkemesince verilen değişik iş ek kararın re’sen kaldırılıp düzeltilmesine, kaldırma kararının sebep ve şekline göre istinaf yoluna başvuran ihtiyati hacze itiraz eden vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

I-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/04/2022 tarih ve 2022/08 D.iş Esas sayılı EK KARARIN 6100 sayılı HMK’nın 355 ve 353/(1).b.2 maddeleri uyarınca RE’SEN KALDIRILMASINA,
II-KALDIRILAN EK KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“1-Mahkememizin 11.01.2022 tarih ve 2022/8 D.İş Esas 2022/8 D.İş Karar sayılı Değişik İş Kararının KALDIRILMASINA,
2-İhtiyati haciz isteyenin talebinin HMK’nın 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle USULDEN REDDİNE,
3-İhtiyati hacze itiraz eden kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarife uyarınca hesap ve takdir olunan 3.000,00-TL maktu vekalet ücretinin ihtiyati haciz isteyenden alınarak ihtiyati hacze itiraz edene verilmesine,
4-İhtiyati haciz isteyen tarafından yapılan yargılama giderlerinin ihtiyati haciz isteyen üzerinde bırakılmasına,
5-İhtiyati hacze itiraz eden tarafından yapılan toplam 15,50-TL yargılama giderinin ihtiyati haciz isteyenden alınarak ihtiyati hacze itiraz edene verilmesine” şeklinde HÜKÜM TESİSİNE,
III-Kararın kaldırılma sebep ve şekline göre istinaf kanun yoluna başvuran ihtiyati hacze itiraz eden vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
IV-İhtiyati hacze itiraz eden tarafından istinaf kanun yolu başvurusu sırasında yatırılan istinaf karar harcının yatıran tarafa iadesine,
V-İhtiyati hacze itiraz eden tarafından ilk derece mahkemesi kararından sonra yapılan 220,70-TL başvuru harcı ve 19,50-TL posta masrafı olmak üzere toplam 240,20-TL’nin ihtiyati haciz isteyenden alınarak ihtiyati hacze itiraz edene verilmesine,
VI-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından ihtiyati hacze itiraz eden yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
VII-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK’nın 362/(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere 12.10.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.