Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1497 E. 2022/2098 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1497
KARAR NO : 2022/2098
KARAR TARİHİ : 29/12/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/03/2022
NUMARASI : 2021/982 Esas 2022/275 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 29/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/12/2022

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda ; ” Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın … ili, … ilçesinde tarımsal sulama elektriği ve diğer elektrik projelerinin yenilenebilir enerji (solar güneş enerjisi) kurulumu işi yaptığını, bu mimvalde tarımsal sulamada kullanılmak üzere bir müşterisi ile 2021 yılı sulama dönemine (… ilçesi için Mayıs 2021) yetiştirmek üzere 175500 watt gücünde bir sistemin kurulması için anlaşma sağladığını, müvekkili firmanın hem ortağı hemde yetkilileri olan … ve …, yapılan anlaşma nedeniyle gerekli solar panellerin temini için piyasa araştırması yapmış daha öncesinde de ticari faaliyette bulunduklarını ve davalı ile solar panellerin temini hususunda anlaşmaya vardıklarını, 15/02/2021 tarihinde yapılan bu sözlü anlaşma gereği,…Firmasının, … marka, 1 tanesinin 325 Watt gücünde olan, toplam 175500 Watt gücünde, toplam 540 adet solar panel, engeç 20/03/2021 tarihinde davalı tarafından teslim edileceğini ve müvekkili firmada bu iş için davalıya 57.156,00 $ ödeyeceğini, müvekkili şirketin anlaşmanın yapıldığı 15/02/2021 tarihi itibariyle güncel döviz kuru üzerinden solar panellerin 57.156,00 $ karşılığına denkgelen 399.000,00 TL bedeli şirkete ait çek ile davalıya ödediğini, davalının da çeki tahsil ettiğini, davalının 20/03/2021 tarihinde teslim etmesi gereken solar panelleri müvekkiline zamanında teslim etmediğini, bu süreçte müvekkili şirketin yetkilileriyle davalı arasında defalarca telefon görüşmesi yapıldığını ve davalının en kısa sürede solar panelleri temin edip teslim edeceğini, bunun için fabrika ile görüşme halinde olunduğunu dile getirildiğini, davalının, müvekkilini uzun süre beklettiğini, panelleri teslim edemediği gibi en son olarak … enerjinin 325 WATT solar panel üretimini durdurduğunu, artık 455 WATT solar panel üretimine geçildiğini, 455 WATT olan bu solar panellerininde temin edemediğini belirterek 16/08/2021 tarihli çek ile müvekkiline 400.000,00 TL yi iade ettiğini, solar panel ürünlerinin fiyatlaması satış tarihindeki güncel döviz kuru üzerinden gerçekleştirilmediğini, müvekkilinin, davalıya yaptığı 399.000,00 TL lik ödeme, anlaşma tarihi olan 15/02/2021 tarihi itibariyle 57.156,00 Amerikan dolarının Türk Lirasına çevrilmiş olan bedel olduğunu, davalının müvekkilinie 16/08/2021 tarihinde 400.000,00 TL ödeme yaptığını, ancak davalının ödeme yaptığı 16/08/2021 tarihi itibariyle 400.000,00 TL nin Amerikan doları karşılığı 46.950,00 $ olduğunu, davalı tarafın, teslimi için anlaşılan tarihte solar panellerinin teslim edilmediğini, teslim tarihi için anlaşılan tarihten sonraki süreçte whatsapptan müvekkili firmanın ortağı ve yetkilisi olan …. ve …’ a panellerini en kısa zamanda teslim edeceğini yazdığını, davalının panelleri temin edememe bildirimini müvekkilinin ödeme yaptığı Şubat ayı ile kendisinin iade ödemesi yaptığı Ağustos ayı arasındaki kur farkından kaynaklı oluşan zararı ödeyeceğini Ağustos 2021 başında yani taahhüt ettiği teslim tarihinden çok sonra müvekkili şirket yetkilisine whatsapptan yazılı olarak bildirdiğini, müvekkili firmanın ticari itibarının zedelenmemesi ve olası tazminat talebinin önüne geçebilmek için, anlaşma sağladığı müşterisine zorunlu olarak 455 WATT solar paneller ile elektrik sistemini kurmak zorunda kaldığını, kurulacak yeni sistem için solar panaller müvekkili tarafından 70.050,95 $ fiyatla satın alındığını, 8.000,00 TL ödenerek 325 wattlık panellerin, 455 watt olacak şekilde kurulması için gerekli olan proje tadilatı yaptırtıldığını, solar güneş panellerinin güncel döviz kuru ile fiyatlandırıldığı için hem davalının ile hemde daha sonra panel satın alınan firma ile güncel döviz kuru baz alınarak ödeme yapıldığını, müvekkilinin panelleri yine alım tarihindeki dolar kuru ile satın aldığını, müvekkili firmanın 57.156,00 $ kuracağı sistemi davalının kusuru ile 70.050,00 Amerikan Dolarına kurmak zorunda kaldığını, buradaki zararın 12.894,00 $ olduğunu, davalıya ödediği 57.156,00 $ ın davalı tarafından 46.950,00 $ denk gelecek şekilde iade edilmesiyle 10.206,00 $ lık bir zarara daha uğradığını, davalının kusurundan kaynaklı geç kurulum için fazladan 23.100,95 $ solar panel bedeli ve 8.000,00 TL 325 wattın, 455 watta çevrilerek kurulum yapılması için gerekli proje tadilat ücreti ödediğini, müvekkili firmanın anlaşma sağladığı müşterisinin, güneş enerjisi sisteminin geç tesliminden kaynaklı oluşan sulama zararını talep etmesi halinde buna ilişkin rücu haklarının saklı olduğunu, davalı tarafından da bilinen, belirtilen hususları içeren ihtarname, davalı tarafa, Karşıyaka 5. Noterliğinin 27/08/2021 tarih, 24101 yevmiye numarası ile gönderildiğini ve oluşan zararın tazminininin talep edildiğini, ancak davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, çekilen ihtara cevap verilmediğini, netice itibariyle bu süreçten sonuç alınamadığını, ihtara rağmen cevap vermeyen ve ödemede de bulunmayan davalı borçlu aleyhine İzmir 28. İcra Müdürlüğünün 2021/9838 esas sayılı dosyasından 202.600,00 TL (23.100 $*8.425 TL + 8.000 TL) bedelli ve Örnek 7 ödeme emri ile yapılan takibe davalı borçlu vekili aracılığı ile itiraz ettiğini belirterek; İzmir 28. İcra Müdürlüğünün 2021/9838 esas sayılı dosyasından borçlunun borca itirazının iptaline ve % 20 icra inkar tazminatı ile birlikte takibin devamına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının açmış olduğu dava kötü niyetli, mesnetsiz ve usulü bir çok hatayı içinde barındırdığını Öncelikli olarak; davanın yetkili mahkemesinin İzmir Mahkemeleri olmadığını, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiyi düzenleyen maddelerine ve istikrar kazanmış yargı içtihatlarında açıkça görüleceği üzere yetkili mahkemenin belirlenmesinde verilen kıstaslarda genel ve özel yetkili fark etmeksizin davalı ya da davacının yerleşim yerinin esas alındığını, ticari faaliyetin olduğu yerden haksız fiile varıncaya kadar bütün olası ihtimallerin dahi Konya ili sınırlarıyla alakalı olduğunu bu nedenle İzmir Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkisiz olduğuna karar verilmesini, müvekkili ile davacı aralarında geçen sözleşmede panel alımına ilişkin bir anlaşma yaptıklarını ancak malların teslim süresini piyasa koşullarına göre ve imkanı elverince yerine getireceğini dile getirdiğini, müvekkili şirketin bayi olup ilgili panelleri üreticisi olmadığını, yapılan görüşmede üretici firmanın sıkışıklığından ve geç tesliminden dolayı bilgilendirme yapıldığını, davacı tarafla yaptığı görüşmede üretici firmanın bu tavrından dolayı derhal malları teslim etmenin mümkün olmadığının dile getirdiğini, bu konuda sözlü bir görüşme gerçekleştiğini, davacı tarafın şayet teslimde temerrüde düşüldüğü için bu durumda olduğu iddiasında ise bunu sözleşmede belirtecek bir vade yahut yazılı bir ihtar ile müvekkiline bildirmesi gerekirken bunlara dair bir belge sunamadığı için de istemin de haksız olduğunu, davacı taraf ile teslimin ne zaman olabileceğine dair yapılan görüşmeye müvekkili firmanın çalışanın da şahit olduğunu, bu konuda kendisini tanık olarak dinletmek istediklerini, çek bedellerinin iadesinde bir fark olmamasına rağmen davacının bunu dolar kuruna bağlaması açıkça kötü niyet taşımadığını, davacı tarafın 15.02.2021 tarihinde taraflarına teslim iddia ettiği çek ile 8 Ağustos 2021 tarihinde teslim edilen çek tutarları aynı miktarı içerdiklerini bunun salt dolar kuruna bağlanmasının ise hakkaniyetli bir davranış olmadığını, 2018 yılından beri dövize endeksli alım satım Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile yasaklanmış durumda olup bunun meşru ve hukuki bir zemini olmadığını, müvekkilinin TL üzerinden ticaretini gerçekleştirdiğini, bundan dolayı TL çeki aldığını ve iadesini TL üzerinden gerçekleştirdiğini, aksinin güncel hukuka, mali defterlere aykırı olacağını, burada çek iadesinin dolar kuruna bağlanacağı yahut devirde o zamanki kurun geçerli olunacağını dair bir anlaşmanın da mevcut olmadığını, bu konuda ispat yükünün davacı da olduğunu ve bu farkın iadesini kabul etmediklerini, davacının projede ve istediklerinde sürekli değişikliğe gittiklerini bu sebeple teslimatın geciktiğini ve yapılmadığını ileri sürmesi açıkça kötü niyet taşıdığını, davacı tarafın, müvekkiline attığı mesajda müşterisi ile ilişkisini bitirdiğini ve sadece çekin iadesini talep ettiğini belirterek; davacı ile müvekkili arasında ticari ilişkiye dair bir alacak veya borç ilişkisi mevcut olmadığını bu sebeple gerek çeklerin iadesini dolar kuruna bağlayıp arada farkı istemek gerekse mahrum kalınan karı dolayısıyla menfi zararını -ispat edemediğinden- talep etmek istikrar kazanmış yüksek yargı kararlarına, güncel mevzuata ve hakkaniyete uygun düşmeyeceğini, davacının bu noktada sunmuş olduğu delillerin aleyhe olan hususlarını da kabul etmediklerini, davacının açmış olduğu haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve kanuni vekalet ücretinin davacıdan tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Her ne kadar davacı tarafça mahkememizde iş bu dava açılmış ise de; taraflar arasındaki sözleşmenin satım sözleşmesi olduğu, HMK nın 10. Maddesinde sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceğinin düzenlendiği, HMK nın 6. Maddesinde de genel yetkili mahkemenin davalı gerçek ya da tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğunun düzenlendiği, dolayısıyla iş bu davada davalının yerleşim yeri mahkemesinin veya sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin yetkili olacağı, davalının yerleşim yerinin Karapınar/Konya olduğu, sözleşmenin ifa edileceği yerin de Konya İli olduğu, davalının cevap dilekçesinde süresi içerisinde usulüne uygun yetki itirazında bulunduğu, davacı tarafça her ne kadar davalının yetki itirazının usulüne uygun olmadığı ileri sürülmüş ise de; davalının yetki itirazında açıkça “ticari faaliyetin olduğu yerden haksız fiile varıncaya kadar bütün olası ihtimaller dahi Konya İli sınırlarıyla alkalıdır bu nedenle İzmir Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkisiz olduğuna karar verilmesini talep ederiz” şeklindeki beyanı karşısında davalının sadece Konya Mahkemeleri yazmamasının aleyhe yorumlanamayacağı, beyanın bütünü değerlendirildiğinde davalının, Konya Mahkemelerinin yetkili olduğundan bahisle yetki itirazında bulunduğu değerlendirilmiş, bu nedenle davalının yerleşim yeri mahkemesinin veya sözleşmenin ifa edileceği yer Konya İli olduğundan mahkememizin yetkisizliğine, yetkili mahkemenin Konya Nöb. Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna ” dair karar verilmiştir.

İSTİNAF BAŞVURU : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafın borca ve ferilerine itiraz ettiğini, yetkiye dair bir itirazda bulunmadığını, davalı cevap dilekçesinde usulüne uygun yetki itirazında bulunmadığını, davalının yetki itirazında yetkili mahkemeyi göstermeye mecbur olduğunu, yerel mahkeme tarafından yetkisizlik kararı verilmesinin yasaya aykırı olduğu beyanıyla kaldırılmasını talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, ticari satım sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için yapılan takipte itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına; Tüm dosya kapsamına göre taraflar arasındaki sözleşmenin satım sözleşmesi olmasına, tarafların yerleşim yerinin ve sözleşmenin ifa edileceği yerin de Konya olmasına göre davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1,b.1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/03/2022 tarih, 2021/982 Esas ve 2022/275 Karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı alındığından ve yeterli olduğundan, yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 29/12/2022