Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1446 E. 2023/239 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1446
KARAR NO : 2023/239
KARAR TARİHİ : 15/02/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/11/2017
NUMARASI : 2014/252 Esas 2017/1018 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 15/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/02/2023

İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/252 Esas 2017/1018 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulü kısmen reddine dair verilen karara karşı davacı vekili ile davalı vekili tarafından ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş, Dairemizce2018/905 Esas 2020/617 Karar sayılı karar ile davalı vekili yönünden esastan reddine davacı vekili yönünden ise hüküm kaldırılarak yeniden hüküm kurulmuş ve bu kararın temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanlığının 02/06/2022 tarih, 2020/7048 Esas ve 2022/4376 Karar sayılı ilamı ile bozularak dosyanın dairemize iadesi ve bozma ilamına uyulmasına karar verilerek, dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 200.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş ve taraflar arasındaki piliç eti ve ürünleri satış sözleşmesine davalı şirket tarafından aykırı hareket edilmesinden doğan zararlardan ötürü fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak iş bu davayı HMK 107.maddesi uyarınca belirsiz alacak davası olarak açtığını belirtmiştir.
Davacının sözleşmenin 1.2 maddesi uyarınca davalı şirketin tesislerinde her gün kesinlen piliçlerin ayaklarının tamamının alım ve satımına ilişkin esasların düzenlendiğini ve bu ürünlerin alınacağını belirttikten sonra sözleşmenin 9/2.maddesine göre sözleşmenin 15/12/2011 tarihinde başlayıp 31/08/2012 tarihinde sona ereceğini ancak 9/3.maddesi uyarınca sözleşme bitim tarihinden 30 gün önce noter ihtarı ile sona erme bildirilmediği taktirde sözleşmenin kendiliğinden süresi kadar uzayacağının kararlaştırıldığını belirtmiştir.
Ancak, sözleşmenin 9/3.maddesine uygun şekilde sözleşmenin sona erdirileceğinin belirtilmediği, bu sebeple 261 günlük olan sözleşmenin 31/08/2012 tarihinden itibaren yenilenerek 23/10/2014 tarihine kadar yürürlükte olduğunu iddia etmiştir.
Davalıların sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmeleri defalarca bildirilmiş ise de, buna uymadığından ötürü 03/04/2014 tarihli telgraf ile kendilerine ihbarda bulunulmuştur. Bu telgrafa karşılık olarak noterden keşide edilen 28/04/2014 tarihli beyan ile davalı şirketin yükümlülüklerini yerine getirmeyeceğini davacıya bildirdiğini, sözleşmenin yürürlükte olmasından ötürü müvekkilden oluşan zararlarının talep edildiği görülmüştür.
Dava dilekçesinde davalının 2013 yılının sonundan itibaren eksik teslimat yaptığını, uzun zamandır da teslimatı kestiğini, müvekkilinin 22-23/03/2014 tarihlerinde ürünü teslim almak için nakliye aracı gönderildiğinin, herhangi bir teslimat yapılamayacağının bildirilmesinden ötürü aracın boş gönderildiğini, davalının gönderdiği ihtarnamelerin kabul edilemeyeceğini, sözleşmedeki yükümlülüklerin yerine getirilmemesinden ötürü Borçlar Kanunu 125.madde uyarınca, ifadan vazgeçilerek müsbet zararların tazminini talep ettiğini, bu kapsamda davalının ürettiği dava konusu ürünlerin miktarının yani kesinlen tavuk miktarının İl Tarım Müdürlüklerinden ve Köy İşleri Bakanlığından sorulmasını, ayrıca ihraç edip etmediğinin Dış Ticaret Müsteşarlığı Ege İhracatçılar Birliği’nden sorulmasını talep ederek sözleşmenin ifa edilmemesi nedeni ile belirsiz alacaklarının tespitine, zararın tam olarak ortaya çıkartıldıktan sonra tamamının tahsiline talep etme haklarını saklı tuttuklarını, şimdilik 200.000,00 TL’nin dava konusu edildiğini dava dilekçesinde ileri sürmüşlerdir.
Dava dilekçesi içeriğinden, kar kaybı, kira kaybı, ödenen cezai şart bedelleri, işletme giderleri, zararları kapsadığı görülmüştür.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sözleşmeyi inkar etmeyerek, sözleşmenin 06/08/2011 tarihli fesihname ile fes edildiğinin, buna göre sözleşmenin sona erme tarihi olan 31/08/2012 tarihinden önce fes edilmiş olduğunu, bu itibarla 15/12/2011 tarihli sözleşme hükmen sona erdiğini, sözleşmede ödeme tarihleri, ifa yerleri, ifa süreleri, sözleşmenin sona erme hallerinin açıkça belirtildiğini, davacının teslim yeri olan müvekkil iş yerinde bulunmayarak bu konuda temerrüde düştüğünü, müvekkilinin başka şirkete mal sevkiyatı yapmadığını, sözleşmenin konusunun kesilen bütün piliç ayaklarının tamamını oluşturduğunu, sözleşmenin devam edeceği intibakını uyandıran davacının, müvekkilinin zarar görmesine neden olduğunu, olayda davacının temerrüde düşmüş olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece Tarım Müdürlüğünden davalının kesmiş olduğu tavuk miktarı sorulmuş, ihtarname içerikleri değerlendirilmiş ve bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi … mahkemeye sunmuş olduğu raporlarında da özetle; davalı tarafından çekilen 06/08/2012 tarihli ihtarname ile sözleşme fes edilmiş ise de, 30/10/2012 tarihinde kadar davalı tarafından davacıya mal teslimatının yapıldığını, sözleşmenin ne zaman sona erdiği hususunun mahkemenin takdirinde olduğunu, bu tarihten sonra davacı iddiasına göre kardeş şirket olan …’ya 24/02/2013 tarihine kadar mal teslim edildiğini, bu tarihten sonra …’ya da teslimat yapılmadığını belirtmiştir.
Rapora itirazlar üzerine hukukçu, mali müşavir ve veterinerden oluşan bilirkişi kurulundan 25/03/2016 tarihli rapor alınmıştır.
Davacının davalıdan alacak talep edemeyeceğini belirttikten sonra mahkeme aksi kanaatte ise 2013-2014 yıllarında ne kadar mal üretildiğinin belirlenmesi gerektiğini ileri sürmüşler, rapora itirazlar üzerine yeniden ek rapor alınmış, davacının 29/04/2014 tarihi ile 04/07/2014 tarihleri arasında kar kaydını hesaplamış ve 192.089,28 TL olduğunu belirtmişlerdir. Rapora karşı yine itirazlarda bulunulmuş, mahkemece son rapora itibar edilerek sözleşmenin feshi ihbarla sona ermediğini ve raporda belirtilen miktar kadar davacının alacağının bulunduğunu beyan ve kabul ederek davayı kısmen kabul ederek 192.039,38 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İş bu karar süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiş ve yapılan incelemenin dosyanın kapsamına uygun yapılmadığı, mahkeme kararı ile davalının sözleşmeye aykırı hareket ettiğinin sübut bulduğu ve yine sözleşmenin sona ermemiş olduğunun kabul edilmiş olduğu yönündeki mahkemenin kabulüne bir diyeceklerinin bulunmadığını ancak tazminat hesabının uygun yapılmadığını, tazminatın sözleşme süresinin sonuna kadar değil, dava tarihine kadar yapılmış olmasının doğru olmadığını, eksik teslimatların dikkate alınmadığını, bu yönden incelemenin eksik olduğunu, bu sebeple yeni bir inceleme yapılması gerektiğini belirtmiştir. Bu sebeple 26/10/2014 tarihine kadar eksik teslimatların Tarım İl Müdürlüğünce bildirilen yapılan kesimler ile ilgili bilgiler nazara alınarak hesaplanması gerektiğini belirtmiştir. Burada oran yapılmadan teslim edilmeyen miktarlar belirlenmelidir. Ayrıca davalının defterlerinin incelenmeksizin hüküm kurulmasının da doğru olmadığını, davalının bu tavuk ürünlerini başkalarına sattığını belirtmiştir.
İstinaf dilekçesinde ayrıca ödenen cezai şartın da tahsili talep edilmiş, bunun kayıtlar ile tespit edilebileceğini belirterek bu konuda hüküm kurulmamasını da doğru bulmadığını belirtmiştir. Yine işletme giderlerinin de müspet zarar kapsamında hesaplanması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını iddia ve talep ettikleri görülmüştür.
Davalının da kabul edilen kısım yönünden davanın reddi gerektiği, keza sözleşmenin sona ermiş olduğunu iddia ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DAİREMİZİN ÖNCEKİ KARARI VE BOZMA İLAMI;
Dairemizin 08.07.2020 tarih 2018/905 esas 2020/617 karar sayılı kararı ile;
” Dosya kapsamından, dava dışı …’ye yapılan teslimatları davacı ve davalının kabul etttiği ve bu şirketin ortaklarının davacı şirket ortakları ile aynı olduğu, ceza şartın ödendiğine dair dava dışı cezai şart alacaklısından sadır bir belgeye dayanılmadığı, salt kendi defterleri ile ispatlamaya çalıştığı görülmüştür.
Ayrıca, yine işletme giderleri ile ilgili olarak artı personel giderleri ile ilgili olarak somutlaştırma yapılmamış, usulüne uygun ispat yoluna gidilmemiştir.
Dairemizce, dosya kapasım işten anlayan bir sektör bilirkişisi ile mali müşavire dosya tevdi edilmiş, İl Tarım Müdürlüğünden gelen ve davacının kestiği tavuk miktarını gösteren belgeler celp edilerek, sözleşmenin sona erdiği tarih olarak belirtilen miktarlar üzerinden hesaplama yaptırmıştır.
Bilirkişi raporunda, davacı ile davalı arasında 08/12/2006 tarihinde başlayan ve dönemleri bittikçe yenilenen ve son olarak da 15/12/2011 ile 31/08/2012 tarihleri arasındaki dönemi kapsayan sözleşme yapıldığı, sözleşmenin 9.3 maddesinde sözleşmenin devam ettirmek istemeyen tarafın sözleşme bitiminden 30 gün önce ihtar çekmesinin hüküm altına alındığı 31/08/2012 tarihinde sona erecek sözleşmenin yenilenmeyeceği konusunda davalının 06/08/2012 tarihte davacının çektiği ihtarın sözleşmenin 9.3 maddesindeki hükme aykırı olduğu ve söz konusu ihtarnamenin geçersiz olduğu sözleşme süresi olan süre ile yanilenmiş sayılmasının gerektiği davalı tarafça davacıya son olarak 30/12/2012 tarihinde mal verildiği söz konusu tarihten sonra davanın sözleşmede geçen tavuk ayaklarını dava dışı … şirketine göndermeye devam ettiği bu durumun hem davalı hem de davacı şirketin kabulünde olduğu tarafların bu durumu rıza gösterdikleri … Şirketi’ne tavuk ayaklarının son olarak 29/04/2014 tarihinde gönderildiği, bu tarihten itibaren ne davacı ne de dava dışı … Şirketi’ne teslimat yapılmadığı, davacının talebi doğrultusunda mal gönderimi 29/04/2014 tarihinden dava tarihine kadar oluşan davacının kar kaybından sorumlu olduğu, kazanç kaybının 2 ay 6 gün için değerlendirilmesi gerektiği, sözleşme gereği davalının günlük üretiminin tamamının fire oranı hariç teslim etmesi gerektiği değerlendirildiğinde 671.020,93 TL, ancak sözleşme değerlendirildiğinde, fiili teslim ortalaması üzerinden değerlendirildiğinde ise 564.276,62 TL kazanç kaybının bulunduğu belirtilmiştir.
Dosyada bulunan, taraflar arasındaki “piliç eti ve ürünleri satış sözleşmesi”nin incelenmesinde, 3.1. Maddesinde alıcının satıcı tarafından kesilen günlük kesimi yapılan piliç pençelerinden kontrol sonrasında üst kısımları yoğun ve derin nasırlı ve amonyak yanığı olanlarını almama hakkına sahip olduğu, bu durumda olanlarının kasalara konulmamaya özen gösterileceğinin düzenlendiği, 5.1.maddesinde ise piliç pençelerinden bahsedildiği, taraflar arasında fireli olanlarının hariç teslimi şeklinde sözleşmenin anlaşılması gerektiği sonucuna varılarak, buna göre taraflar arasındaki kazanç kaybının fire oranı hariç teslim olarak değerlendirildiğinde kazanç kaybının 671.020,93 TL olması gerektiği sonucuna varılmış, engeli bulunmadığından istinaf aşamasında eksik harç davacı vekili tarafından tamamlatılmıştır.
Sonuç olarak, davacı tarafın kazanç kaybına ilişkin istinaf isteminin kabulüne, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davacının açtığı belirsiz alacak davasının tamamlanan harçlar ile birlikte bedeli arttırılmış hali ile kabulüne, davalının ise açıklanan gerekçeler ile istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine” şeklinde karar verilmiştir.
Kararın davalı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2020/7048 esas 2022/4376 karar sayılı ilamı ile ;/
” Dava, sözleşmeye aykırılık iddiasına dayalı kar kaybı, dava dışı kişilere yapılan cezai şart ödemelerinin ve sözleşmenin ifa edileceğine duyulan güvenle yapılan muhtelif masrafların davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasında akdedilen 15.12.2011 tarihli sözleşmenin “DİĞER HUSUSLAR VE SÜRE’’ başlıklı 9. maddesinde, ‘’İşbu sözleşme 15.12.2011 tarihinde başlar ve 31.08.2012 tarihinde sona erer. İşbu sözleşme, sözleşme bitim tarihinden 30 gün önce taraflarca noter kanalıyla yapılacak ihtarname ile sona erdirilmediği takdirde kendiliğinden süresi kadar uzamış sayılacaktır.” düzenlemesi yer almakta olup, davalı satıcı tarafından davacı alıcıya gönderilen 06.08.2012 tarihli ihtarname sözleşmede belirlenen bu usule uygun şekilde 30 gün önce gönderilmediğinden geçerli olmayıp, sözleşmenin feshi sonucunu doğurmayacağından sözleşmenin aynı süre ile bir dönem daha uzadığının kabulü gerekir. Ancak, bu uzama hali 15.12.2011-31.08.2012 tarihleri arasındaki süre (260 gün) kadar ve bir dönem için olup, sözleşmenin bu dönem sonrasında yeniden aynı sürelerle uzadığı söylenemez. Bir başka deyişle, sözleşme 31.08.2012 tarihi sonrasındaki 260 gün için geçerli olacak ve bu sürenin bitimi ile taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi de son bulacaktır. Sözleşme sona erdikten sonraki dönemde ise, taraflar arasındaki ilişki münferit alım satım sözleşmesi niteliğinde olup, tarafların edimsel yükümlülüklerinin bu sözleşme ilişkisi çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği tabiidir.
Bu durumda, mahkemece yanılgılı değerlendirme ile taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin halen devam etmekte olduğu kabul edilerek, sözleşme hükümleri esas alınarak yapılan değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.
(2) Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamadan incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, (2) Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamadan incelenmesine yer olmadığına” karar verilmiştir.
Usul ve yasaya uygun olan Yargıtay bozma ilamına uyulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, ticari satım sözleşmesi gereğinin yerine getirilmediğinden, kar kaybı ve cezai şart alacağı istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı ile aralarında akdedilen 15/11/2012 tarihli “piliç eti ve ürünleri” satış sözleşmesine göre, davalı tesislerinde kesilen tüm tavuk ayaklarının müvekkili tarafından alınacağını, sözleşmenin süre sonunda uzamasına rağmen davalı tarafın edimlerini yerine getirmediğini ve bu nedenle taahhütlerini yerine getiremediğini belirterek, kar kaybı ve cezai şart alacağı talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafın önce kuş gribi nedeniyle alımını durdurduğu, daha sonra da talepte bulunmayarak, sözleşmeyi fiili olarak ortadan kaldırdığını ve davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda alınan 21/10/2022 tarihli ek raporda;
“31/08/2012 / 31/12/2012 arasındaki dönem için hesaplama:
Dosya arasındaki belgelere göre davacının 2012 yılı net karı 254.971,54-TL ‘dir.
254.971,54-TL : 366 gün = 1.928,23-TL günlük net karı olmaktadır.
31.08.2012 / 31/12/2012 arasında 123 gün bulunmaktadır.
696,64-TL * 123 = 85.687,16-TL
Yerel mahkemeye verilen 2.ek raporda davacının tavuk ayağı işinin, davacının tüm işinin %6 ‘lık kısmını oluşturduğu tespit edilmişti.
Davacı tavuk ayağı alıp satsa idi: 85.687,16-TL * %6 = 90.828,39-TL kar elde edecekti.
Tavuk ayağı satılmaması nedeni ile mahrum kalınan kar tüm karın %6’sına isabet ettiğinden: 90.828,39-TL * %6 = 5.449,70-TL kar mahrumiyeti oluşmaktadır.
01.01./2013 / 18.05.2013 arasındaki dönem için hesaplama:
Dosya arasındaki belgelere göre davacının 2013 yılı net karı 703.806,84-TL ‘dir.
703.806,84-TL : 365 gün = 1.928,24-TL günlük net kar olmaktadır.
01.01.2013/18.05/2013 arasında 137 gün bulunmaktadır.
1.928,24-TL *137 = 264.168,59= TL
Yerel mahkemeye verilen 2.ek raporda davacının tavuk ayağı işinin, davacının tüm işinin %6 ‘lık kısmını oluşturduğu tespit edilmişti.
Davacı tavuk ayağı alıp satsa idi: 264.168,59= TL * %6 = 280.018,71-TL kar elde edecekti.
Tavuk ayağı satılmaması nedeni ile mahrum kalınan kar tüm karın %6’sına isabet ettiğinden: 280.018,71-TL * %6 = 16.801,12-TL kar mahrumiyeti oluşmaktadır.
Sonuç: Yukarıda yapılan hesaplara göre davacının 31.08.2012 tarihinden sonraki dönem kar kaybının 5.449,70-TL + 16.801,12-TL = 22.250,82-TL olarak” tespit edilmiştir.”
08/12/2022 tarihli ek raporda ise; tarafların itirazları doğrultusunda dava dosyası üzerinde yapılan ek incelemeler sonucunda 21/10/2022 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda değişikliği gerektirecek herhangi bir husus bulunmadığı tespit edilmiştir. ” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Taraflar arasında piliç eti ürünleri satışı konusunda sözleşme bulunduğu, sözleşmenin 9. maddesinde, ‘’İşbu sözleşme 15.12.2011 tarihinde başlar ve 31.08.2012 tarihinde sona erer. İşbu sözleşme, sözleşme bitim tarihinden 30 gün önce taraflarca noter kanalıyla yapılacak ihtarname ile sona erdirilmediği takdirde kendiliğinden süresi kadar uzamış sayılacaktır.” düzenlemesi yer almakta olup, davalı satıcı tarafından davacı alıcıya gönderilen 06.08.2012 tarihli ihtarname sözleşmede belirlenen bu usule uygun şekilde 30 gün önce gönderilmediğinden geçerli olmayıp, sözleşmenin feshi sonucunu doğurmayacağından sözleşmenin aynı süre ile bir dönem daha uzadığının kabulü gerekecetir. Ancak, bu uzama hali 15.12.2011-31.08.2012 tarihleri arasındaki süre (260 gün) kadar ve bir dönem için olup, sözleşmenin bu dönem sonrasında yeniden aynı sürelerle uzadığı söylenemeyecektir.
Sözleşme 31.08.2012 tarihi sonrasındaki 260 gün için geçerli olduğu ve bu sürenin bitimi ile taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi de son bulacağı, sözleşme sona erdikten sonraki dönemde ise, taraflar arasındaki ilişki münferit alım satım sözleşmesi niteliğinde olup, tarafların edimsel yükümlülüklerinin bu sözleşme ilişkisi çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, alınan bilirkişi raporuna göre de belirtilen döneme ilişkin olarak 22.250,82-TL kar kaybı olacağından bu bedel üzerinden davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmektedir.
Bu açıklamalar ve Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2020/7048 esas 2022/4376 karar sayılı bozma ilamı ile içeriğine göre davanın kısmen kabulüne ve fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
22.250,82 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alınması gereken 1.519,95 TL harçtan başlangıçta alınan 3.415,50 TL peşin harcın mahsubu ile fazla yatırılan 1.895,54 TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1 maddesi gereğince hesap edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-3 maddesi gereğince davanın niteliğine göre davacı lehine verilen vekalet ücretini geçemeyeceğinden 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 25,20 TL başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 2.197,20 TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre hesap edilen 72,85 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu aşamada karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan gider avansının varsa kullanılmayan kısmının, 6100 Sayılı Kanunun 333. Maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İstinaf Yargılama Gideri:
1-Davacı vekilinin yatırmış olduğu 35,90 TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine ödenmesine,
2-Davacı vekilinin yatırdığı 98,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcının davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama gideri 1.094,20 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı vekilinin yatırmış olduğu 3.279,55 TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine ödenmesine,
5-Davalı vekilinin yatırdığı 98,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama gideri 1.554,58 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Yargılama sırasında birden fazla duruşma açıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 2. madesi gereğince 11.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Yargılama sırasında birden fazla duruşma açıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 2. madesi gereğince 11.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 15/02/2023