Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1400 E. 2022/1427 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1400
KARAR NO : 2022/1427

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/05/2022 Ara Karar
NUMARASI : 2022/258 Esas
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ : 14/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/09/2022

Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasına ilişkin olarak yapılan açık yargılama sırasında ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen ara karara karşı yasal süresi içerisinde ihtiyati haciz isteyen davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Mahkemece yapılan açık yargılama sırasında 13.05.2022 tarihli ara karar ile ”…Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili …. Şirketi … İli … İlçesi …nda gıda sektöründe faaliyet göstermekte olup gıda malzemeleri satışı yaptığını, bu kapsamda davalılar … Şti. (Asi Ortak Girişim) ve … Şirketi (Asi Ortak Girişim) ile ticari ilişkide bulunmuş ve kendilerine mal tedarik ettiğini, ancak davalı/borçlular almış oldukları mallara ilişkin karşı edimlerini yerine getirmemiş ve malların karşılığı olan bedeli müvekkiline ödemediğini, müvekkili muhtelif zamanlarda müteaddit kereler davalıları borçlarını ödemeleri konusunda uyarmışsa da bu uyarıları sonuçsuz kaldığını, 2021 yılı Temmuz ve Ağustos ayına ilişkin borç için sabırla ödeme bekleyen müvekkili adına nihayetinde davalı borçlular aleyhine ödenmeyen GIB2021000000055 ile GIB2021000000063 faturalarından kaynaklı bakiye alacak için İzmir 7. İcra Müdürlüğünün 2021/15215 Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, ancak borçlu davalılar sırf icranın sürüncemede bırakılması için takibe, yetkiye, borca ve ferilerine itiraz ederek takibi durdurduğunu, somut olayda borç para borcu olup yetkili yer mahkemesi müvekkili alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yeri olan İzmir İcra Müdürlükleri ve Mahkemeleri olduğunu, arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, arabuluculuk sürecinde yapılan görüşmelerden de sonuç alınamadığını, müvekkili şirket tarafından davalılar ile olan ticari ilişki çerçevesinde edimler kanuna ve ticari teamüle uygun şekilde süresinde yerine getirildiğini, buna karşılık davalı taraflarca aylarca borç ödenmediğini, gelinen aşamada müvekkili şirket ticari ilişkiden kaynaklanan alacağına erişemediği gibi, dava konusu alacak rehinle veya başkaca bir şekilde teminat altına alınmadığından müvekkili şirket davalıların kötü niyetli davranışları neticesinde alacağını tahsil edememe ve telafisi güç zararlarla karşı karşıya kalma tehlikesi içerisinde olduğunu, öncelikle ihtiyati haciz talebimizin kabulü ile müvekkilinin alacağını tahsil etmesini engelleyici nitelikte eylemlere girişildiğinden müvekkilin alacağını koruma altına almak için davalı şirketlerin tüm menkul, gayrimenkul ve üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları başta olmak üzere banka hesapları üzerine ihtiyati haciz konulmasına ilişkin mahkemece hüküm kurulmasına, davanın kabulü ile davalı/borçluların İzmir 7. İcra Müdürlüğü 2021/15215 Esas sayılı icra takibine yapmış olduğu haksız ve dayanaksız itirazın iptaline ve bu itirazlar sebebiyle duran takibin, talep edilen bedel üzerinden işleyecek faiziyle devamına, davalı/borçlular hakkında asıl alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı’na hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini saygılarımızla vekaleten talep ve dava etmiştir.
Dosyada yapılan incelemede; müzekkere cevaplarının geldiği, davalı tarafların takip dosyasında ve arabuluculuk evrakında yer alan vekile yapılan tebligata rağmen cevap dilekçesi sunmadıkları,
Bu itibarla dava ve beyan dilekçesinde yer alan ihtiyati haciz talebini değerlendirme lüzumu doğmakla;
Davacı vekili “dava dilekçesinin 5. Kısmında
5. İhtiyati Haciz Talebimiz Hakkında
Müvekkil şirket tarafından davalılar ile olan ticari ilişki çerçevesinde edimler kanuna ve ticari teamüle uygun şekilde süresinde yerine getirilmiştir. Buna karşılık davalı taraflarca aylarca borç ödenmemiştir.
Gelinen aşamada müvekkil şirket ticari ilişkiden kaynaklanan alacağına erişemediği gibi, dava konusu alacak rehinle veya başkaca bir şekilde teminat altına alınmadığından müvekkil şirket davalıların kötü niyetli davranışları neticesinde alacağını tahsil edememe ve telafisi güç zararlarla karşı karşıya kalma tehlikesi içerisindedir.
– İhtiyati haczin koşulları bakımından ilgili mevzuat hükümleri:
İcra ve İflas Kanunu’nun 257/1. maddesi; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir”
Aynı Kanun’un 257/2. Maddesinde açıkça;
“Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2- Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa”. Düzenlemesine yer verilmiştir.
İİK m.258/1. maddesinde ise delillere ilişkin olarak; “…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur…” düzenlemesine yer verilmiştir.” şeklinde beyanda bulunarak ihtiyati haciz talep etmiştir.
Davanın 2 ayrı fatura kaynaklı bakiye alacağa ilişkin olduğu, itiraz ile takibin durduğu, alacağın varlığı ve miktarı üzerinde ihtilaf bulunduğu, whatsap mesaj çıktısındaki tarafın şirket yetkilisi olduğuna dair ticaret sicil kaydı bulunmadığı gibi numara fiili kullanıcısının belli olmadığı, özü itibarıyla adi ortaklık mensubu 2 şirket nezdinde açılan dava ile ilgli BA/BS formları, tebliğ ve teslim hususlarının nitelikli bilirkişi hesaplaması ve incelemesi gerektirdiği…” gerekçesi ile ihtiyati haciz talebinin REDDİNE karar verilmiş, verilen bu ara karara karşı ihtiyati haciz isteyen davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ:

İhtiyati haciz isteyen davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ihtiyati haciz talebinin reddedilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davalının borcu kabul ettiği yönündeki beyanlarına bir itirazın bulunmadığını, bu durumun yaklaşık ispat kuralı için yeterli olduğunu, para alacaklarının ödenmediğin ve rehinle teminat altına alınmadığını, davalının mallarını kaçırma niyetinde olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme ara kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:

Talep, ihtiyati haciz istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
İhtiyati haciz İ.İ.K.’nun 257-268. maddelerinde düzenlenmiştir. 2004 sayılı İİK’nın 257/1.maddesinde; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir” düzenlemesi muaccel bir başka deyişle vadesi gelmiş alacaklar yönünden ihtiyati haciz koşulları düzenlemiş olup, muaccel olmayan/vadesi gelmemiş alacak yönünden ise ihtiyati haciz koşulları aynı yasanın 257/2.maddesinde ise;” Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksatıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa;(1)
Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.” şeklinde düzenlemesi bulunmaktadır.
İİK.’nın 258.maddesinde ise; “İhtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur.
Mahkeme iki tarafı dinleyip dinlememekte serbesttir. (Ek fıkra: 17/07/2003 – 4949 S.K./60. Md.; Değişik fıkra: 02/03/2005-5311 S.K./16.mad) İhtiyatî haciz talebinin reddi halinde alacaklı istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir.”
İhtiyati haciz kararına itirazı düzenleyen İİK.’nın 265.maddesinde de ise; “(Değişik fıkra: 17/07/2003 – 4949 S.K./63. md.) Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir. (Ek fıkra: 17/07/2003 – 4949 S.K./63. md.) Menfaati ihlal edilen üçüncü kişiler de ihtiyati haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyati haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir.
Mahkeme, gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddeder.
İtiraz eden, dilekçesine istinat ettiği bütün belgeleri bağlamaya mecburdur. Mahkeme, itiraz üzerine iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten sonra, itirazı varit görürse kararını değiştirebilir veya kaldırabilir. Şu kadar ki, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yapılarak karar verilir. (Ek fıkra: 17/07/2003 – 4949 S.K./63. md.; Değişik fıkra: 02/03/2005-5311 S.K./17.mad) İtiraz üzerine verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. İstinaf yoluna başvuru, ihtiyatî haciz kararının icrasını durdurmaz.” hükümleri mevcuttur.
Dosyadaki belgelere, ara kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle ihtiyati haciz kararı verilmesi için mutlak ispat şartlarının oluşmasına gerek bulunmayıp, yaklaşık ispat ölçülerinde ispat yeterli olacağından dosya kapsamına göre yaklaşık ispat kuralının somut olay yönünden gerçekleşmiş olmamasına, alacağın olup olmadığı ve miktarının yargılamaya muhtaç olmasına, ara kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu ara kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, ihtiyati haciz isteyen davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/258 Esas sayılı dosyasında ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin olarak verilen 13/05/2022 tarihli ARA KARAR, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan ihtiyati haciz isteyen davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yolu başvurusu sırasında harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan ihtiyati haciz isteyen davacı vekili tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran ihtiyati haciz isteyen davacı vekili aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere 14/09/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.