Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1345 E. 2022/1463 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1345
KARAR NO : 2022/1463

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/06/2022
NUMARASI : 2022/52 Esas 2022/559 Karar
DAVA : KONKORDATO
KARAR TARİHİ : 22/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/09/2022

İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/52 Esas ve 2022/559 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda konkordato talebinin reddi ile ihtiyati tedbir kararlarının kaldırılmasına dair verilen karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili Mahkememize verdiği 28.01.2022 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin …. Vergi Dairesinin …. vergi kimlik numaralı mükellefi olup perakende tekstil ticareti faaliyeti yürüttüğünü, şirketin …. Müdürlüğü’nde …. ticaret sicil numarası ile kayıtlı olarak faaliyet gösterdiğini, şirketin 10.01.2013 tarihinden itibaren perakende tekstil ticareti ile ilgilendiğini, İzmir ve Manisa’da toplam 7 mağazada ve internet üzerinden kurumsal sitesinde … ve …. e-ticaret sitelerinde ve özellikle instagram sosyal medya platformu üzerinden oldukça yoğun ve etkili bir şekilde özellikle teknolojiyi de kullanarak tekstil ürünleri satış faaliyetinde bulunduğunu, 2020 yılı başından itibaren tüm dünyada Covid-19 virusü salgını ve salgınla mücadele kapsamında herkesin hayatında değişiklikler olduğunu, gelişmeler sebebi ile internet üzerinden satışın tekstil alışverişinde esas haline geldiğini, müvekkilinin de internet satışında gelişme sağlamayı amaç edindiğini, ancak gerek salgınla mücadele kapsamında mağazaların kapatılması, gerekse tüketici taleplerinin azalması neticesinde satışlarda öngörülmesi mümkün olmayan ciddi düşüşler gerçekleştiğini, tekstil sektöründe ticari faaliyetini yürüten müvekkilinin ülkedeki ekonomik sıkıntılar ve salgın hastalık nedeni ile ekonomik sıkıntı içerisine girdiğini, salgın sebebi ile piyasada talep daralması gündeme geldiğini ve müvekkili şirketin satışlarının düştüğünü, özellikle İzmir genelinde mağazaları aracılığı ile müşterilerine doğrudan ulaşan müvekkili şirket bakımından mağazaların pandemi nedeni ile kapatılması ve halihazırda kemikleşmiş müşterilerinin dahi internet üzerinden online alışverişe yönelmesinin müvekkili şirkette kazanç kaybına sebep olduğunu, mali tablolarda görüleceği üzere uzun vadeli krediler ile stoklar yapıldığını ve satışları arttırarak pazar payının büyütülmesinin hedeflendiğini ancak bu imkanın bulunamadığını, elde bulunan stokların yaklaşık 21.7 Milyon TL değerinde olmasına rağmen satılamadığından kaynak girişinin yavaşladığını, ülke genelinde yaşanan ekonomik dalgalanmaların da şirket bünyesinde olumsuzluklara yol açtığını, mal tedariki anlamında yüksek enflasyon ve dövizde yaşanan artış ile beraber fiyatların yükselmesi, vadelerin tedarikçiler tarafından aşırı derecede kısıtlanması ve hatta ödemesi yapılan ürünlere dahi kur farkı nedeni ile fiyat artışı oluştuğundan bahisle bedel farkı talep edilmesinin müvekkilini ticari açıdan zor duruma soktuğunu, bu durumun şirketin borçlarına şahsi kefaleti olan şirket ortağının da aynı ekonomik güçlüğe girmesine sebebiyet verdiğini, müvekkilinin yatırımlarının karşılığını almayı başarması halinde müşteri portföyünün daha güçlü finansal yapısı olan büyük şirketlere dönüşmesi ve kaynak girişinin borçlarını ödeyecek kapasiteye ulaşmasının kuvvetle muhtemel olduğunu, şirketin içinde bulunduğu mali krizin aşılarak tekrar normal ticari yaşamına devam edebilmesi için kanunların sağladığı olanak ölçüsünde konkordato talebinde bulunma zorunluluğu doğduğunu, borçların tasfiyesi ve şirketin ticari faaliyetlerine devamının sağlanması amacı ile konkordato ön projesinin hazırlandığını, bu güne kadar 7 mağazasında aktif şekilde ticaretine devam etmekte olan müvekkili şirketin bundan sonraki hedefinin tekstil sektörünün bazı öncü firmalarının piyasalardaki durgunluktan sonra konkordato talebine başvurup internet üzerinden satışa ağırlık vermesi nedeni ile finansal sıkıntıdan çıktığı görüldüğünden müvekkili şirketin de aynı doğrultuda hareket ederek piyasa şartlarına uymak ve az maliyetle gerçekleştirilen internet üzerinden satışlara ağırlık vermek ve kısa vadede kimseyi mağdur etmeden kaynak maliyetinin azaltmak olduğunu, konkordato talebine İİK 286 md bahsi geçen tüm belgelerin eklendiğini, müvekkili şirketin konkordato ön projesinde belirtildiği üzere satıcı borçlarının teminatsız ve rehinsiz bölümünün 22.330.144,89 TL tutarında olduğunu, bu borcun yıllık %12 faiz oranı üzerinden 1 yıl geri ödemesiz dönemi ardından ilave 4 yıllık dönemde yıllık eşit taksitler halinde geri ödeme yapılmasının planlandığını, kamuya olan borç miktarının 795.368,73 TL tutarında olduğunu, konkordato talebinin tamamen iyi niyet esasına dayalı olduğunu, tüm alacaklıları mağdur etmeyen bir plan doğrultusunda hesaplandığını, konkordato projesinin içerdiği ödeme teklifine göre alacaklıların tamamının belirli bir vadede alacaklarının tamamına kavuşma imkanı sağlanacağını, projenin vade talepli bir konkordato projesi olup hali hazırda nakit dar boğaz içerisine girmiş olan müvekkili şirketin borçlarının ödenmesi yolunu açmak, ödenebilirliğini sağlamak için uygun bir geri ödemesiz süre ve vade talebine dayalı olduğunu, alacaklılardan herhangi bir tenzilat talep edilmediği gibi mevcut ana para borçlarına günün koşullarına uygun olarak ilave bir faiz ödemesi de planlandığını belirtmiş, öncelikle İİK 287. Md gereğince 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verilmesine, gerekli tedbir kararlarının hüküm altına alınmasına, İİK 289. Md uyarınca kesin mühlet verilmesine, davacıların konkordato taleplerinin kabulü ve yasada belirtilen sair kararların alınmasına sonuç olarak konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; “…Müdahil … Bankası vekili Mahkememize verdiği 02.02.2022 ve 09.02.2022 tarihli dilekçelerinde; müdahale talebinin kabulüne, geçici mühlet kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 02.02.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkili ile davacı taraf arasında ticari ilişki bulunduğunu, müvekkili şirket tarafından satışlı yapılan ve teslim edilen mallara ilişkin faturalar düzenlendiğini, faturalara karşılık muhtelif çekler alındığını, konkordato davası açılması ile bu çeklerin ödemesinin yapılmayacağının öğrenildiğini belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 02.02.2022 ve 14.02.2022 tarihli dilekçelerinde; müvekkilinin davacılardan 853.215,88 TL nakdi, 114.400,00 TL gayrinakdi olmak üzere toplam 967.615,88 TL alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, geçici mühlet kararının ve ihtiyati tedbirlerin kaldırılmasına, konkordato talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 02.02.2022 ve 04.02.2022 tarihli dilekçelerinde; davacıların müvekkilinden 26.01.2022 tarihinde 2 adet ticari kredi kullandığını ve bundan 2 gün sonra konkordato başvurusunda bulunduğunu, davacı borçlunun konkordato mühleti verilmesi şartları arasında bulunan borçlunun alacaklılara zarar verme kastı taşımaması gerektiği şartını ihlal ettiğini, müvekkilinin davacı şirketten alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, şartları oluşmadığından konkordato talebinin reddi ile geçici mühlet kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 02.02.2022 ve 17.06.2022 tarihli dilekçelerinde; müvekkilinin davacıdan taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmeleri sebebi ile 118.930,81 TL nakdi 43.200,00 TL gayri nakdi alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, mühlet kararının kaldırılmasına, konkordato talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 03.02.2022 ve 02.03.2022 tarihli dilekçelerinde; müvekkilinin davacılardan 402.038,55 TL alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, konkordato talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil …. vekili Mahkememize verdiği 04.02.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan toplam 307.616,99 TL alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, alacağın kayıt altına alınmasına, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil… vekili Mahkememize verdiği 04.02.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 04.02.2022 ve 21.02.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan 1.508.100,66 TL alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, tedbir kararlarının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 07.02.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacılardan alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 07.02.2022 tarihli dilekçesinde; mühlet verilmesini gerektiren şartların bulunmadığını belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne ihtiyati tedbir kararlarının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 07.02.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacı şirketten 351.508,81 TL alacaklı olduğunu belirtmiş , müdahale talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 07.02.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan 612.490,97 TL maddi, 90.000,00 TL gayri nakdi alacağı bulunduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, konkordato talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 08.02.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan çeke dayalı toplam 4.858,29 TL alacağı bulunduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, konkordato talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil… vekili Mahkememize verdiği 08.02.2022 ve 22.02.2022 tarihli dilekçelerinde; müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, konkordato talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 08.02.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacılardan 319.218,24 TL nakdi ve 131.807,61 TL gayri nakdi olmak üzere toplam 451.025,85 TL alacağı bulunduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne konkordato talebinin reddine, geçici mühletin ve tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 09.02.2022ve 15.02.2022 tarihli dilekçelerinde: müvekkilinin davacılardan 380.000,00 TL nakdi, 79.200,00 TL gayri nakdi olmak üzere toplam 459.200,00 TL alacağı bulunduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, konkordato talebinin reddine, geçici mühletin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 10.02.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacılardan 731.627,00 TL alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, geçici mühletin ve tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 11.02.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan 117.500,00 TL alacağı bulunduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, alacağın kayıt altına alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 14.02.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan 1.510.428,00 TL alacaklı olduğunu belirtmiş , müdahale talebinin kabulüne, rehinli alacağın kayıt altına alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 15.02.2022 ve 19.04.2022 tarihli dilekçelerinde; müvekkilinin davacıdan 80.600,00 TL alacağı bulunduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 22.02.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan toplam 109.478,87 TL alacağı bulunduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, şirkete kesin mühlet verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 23.02.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … Vekili Mahkememize verdiği 25.02.2022 ve 20.04.2022 tarihli dilekçelerinde; müvekkilinin davacılardan 56.556,00 TL nakdi ve 154.800,00 TL gayri nakdi alacağı bulunduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, geçici mühlet ve tedbirlerin kaldırılmasına, konkordato talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 03.03.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan çeke dayalı 41.500,00 TL alacağı bulunduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, geçici mühletin kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 09.03.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan 110.443,00 TL alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 09.03.2022 ve 05.04.2022 tarihli dilekçelerinde; davacı şirket adına kayıtlı … plaka sayılı araç üzerinde müvekkili lehine rehin şerhi bulunduğunu , borçlunun 24.01.2022 tarihinde yaklaşık 1.500.000,00 TL kredi kullandığını, kredi kullandıktan 4 gün sonra konkordatoya başvurduğunu, davacının Ekim 2021 tarihinden dava tarihine kadar sistematik bir şekilde konkordatoya hazırlandığını, davacının yasanın iyi niyetli borçlular için getirmiş olduğu konkordato müessesini kötüye kullandığını, konkordato projesinde kredi ile alınan rehinli aracın gösterilmediğini, müvekkili şirketten kullanılan taşıt kredisi ile satın alınan … ve … plaka sayılı araçların … ve … model olup işletmenin faaliyetini sürdürebilmesi için zorunlu araçlardan olmadığı gibi ayrıca lüks birer araç olduklarını belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, araçlar üzerindeki tedbirin kaldırılmasına, geçici mühlet kararının kaldırılmasına, davacıların konkordato talebinin reddine, 1.541.663,18 TL alacağın kaydının yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 09.03.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacı şirketten 440.417,58 TL alacaklı olduğunu, bu borca davacı …’ın müteselsil kefil olduğunu, …’ın bireysel borçlarının da 84.426,10 TL olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne geçici mühletin kaldırılarak karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 16.03.2022 ve 17.03.2022 tarihli dilekçelerinde; müvekkilinin davacıdan 860.000,00 TL alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 16.03.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan 220.821,00 TL alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 18.03.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan alacağı bulunduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 28.03.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan çeke dayalı 30.000,00 TL alacağı bulunduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 01.04.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacılardan çeke ve cari hesaba dayalı alacağı bulunduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, alacağın kaydının yapılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 06.04.2022 tarihli dilekçesinde; taraflar arasında kira ilişkisinden kaynaklanan ticari ilişki bulunduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 08.04.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan çeke dayalı alacağı bulunduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 11.04.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan kullandırılan krediler nedeni ile alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne geçici mühletin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 12.04.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … ve … vekili Mahkememize verdiği 21.04.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkillerinin davacılardan toplam 2.285.000,00 TL çek alacağı bulunduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne alacağın kayıt altına alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 28.04.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacılardan çeke dayalı alacaklarının bulunduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 26.05.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan 145.000,00 TL alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … Mirasçıları Mahkememize verdiği 30.05.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkillerinin davacılardan birikmiş toplam 121.991,00 TL kira bedeli alacağı bulunduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, alacağın müvekkillerinin hesabına yatırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 15.06.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan 140.000,00 TL çeke dayalı alacağı bulunduğunu belirtmiş , müdahale talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 17.06.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıan cari hesaptan kaynaklanan 1.194.425,00 TL alacağı bulunduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, davanın reddine, davacı hakkında iflas kararı verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan 915.600,00 TL çeke dayalı 1.350.943,30 TL cari hesaba dayalı olmak üzere toplam 2.266.543,30 TL alacağı bulunduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, şirkete kesin mühlet verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 20.06.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, şirkete kesin mühlet verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … temsilcisi Mahkememize verdiği 20.06.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, şirkete kesin mühlet verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahiller … Şti, …, … Şti ve … Şti vekili Mahkememize verdiği 21.06.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkillerinin davacıdan alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, şirkete kesin mühlet verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 21.06.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkillerinin davacıdan alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, şirkete kesin mühlet verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 21.06.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, şirkete kesin mühlet verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 22.06.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, şirkete kesin mühlet verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 22.06.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, şirkete kesin mühlet verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 22.06.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, şirkete kesin mühlet verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 22.06.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, şirkete kesin mühlet verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … Şti, …, …, … Şti, … ve …. vekili Mahkememize verdiği 22.06.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkillerinin davacıdan alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 22.06.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, şirkete kesin mühlet verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 22.06.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan 200.000,00 TL alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 22.06.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan 1.200.000,00 TL alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 22.06.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan 695.000,00 TL alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 22.06.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan 1.188.888,88 TL alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 22.06.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, şirkete kesin mühlet verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 22.06.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, şirkete kesin mühlet verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 22.06.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, şirkete kesin mühlet verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 23.06.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, şirkete kesin mühlet verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği 23.06.2022 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne, şirkete kesin mühlet verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili Mahkememize verdiği dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu belirtmiş, müdahale talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Konkordato Komiseri Mahkememize verdiği 06.04.2022 tarihli son raporunda; davacı şirketin 31.12.2021 tarihli bilançosuna göre hesaplanan öz varlık tutarının 2.461.539,07., TL olduğu ve sonuç olarak şirketin kaydi değerlere göre borca batık olmadığı, davacı şirketin dosya mühteviyatı verilerden hareketle oluşturulan reel bilançosuna göre şirketin 31.12.2021 tarihli özvarlık tutarının menfi -2.386.897,92., TL olduğu ve buna göre şirketin piyasa fiyatlarına göre borca batık olduğu, mahkemeye sunulan Konkordato Ön Projesindeki aktif, pasif, varlık ve borçları ile ilgili bilgilerin şirketin defter ve kayıtları ile uyumlu olduğu, dava dosyasına sunulu eklerin İİK’nın 286. maddesinde belirtilen belgelerle uyumlu olduğu, şirketin halen 63 çalışanı ile 4 mağaza ve 1 depoda faaliyetine devam ettiği ve Mart 2022 sonu itibariyle 4.551.477,52 TL satış rakamına ulaştığı, şirketin toplam borcunun 49.740.984,52 tutarında olduğu , Konkordato Projesinde, satıcılara olan teminatsız ve rehinsiz borçların yıllık %12 faiz oranı üzerinden 1 yılı geri ödemesiz dönemin ardından ilave 4 yıllık dönemde yıllık eşit taksitler halinde geri ödeme yapılması, Kamuya olan SGK, Vergi ve diğer borçlar için, borçlunun kamudan olan alacakları ile mahsuplaşma ya da yapılandırma kanunları dikkate alınarak bir ödeme planı oluşturulması, Kredi borçlarının ise belirli bir vade (1 yılı geri ödemesiz ilave 4 yıl) tanınması durumunda makul bir faiz oranı ödemek suretiyle (Aylık %1 – Yıllık %12) şirketin önümüzdeki yıllarda elde edeceği gelir ve diğer nakit akışları ile tüm kredilerini öngörülen ödeme vadelerinde kapatılmasının öngörüldüğü, iflas durumunda sadece adi alacakların % 43.37 ünün ödenme imkanı olduğu, buna karşılık Konkordato projesinin başarı ile uygulanması halinde adi alacaklıların alacaklarının tamamını tahsil edebilecekleri, davacının ticari faaliyetinin yıllar itibariyle önemli oranda artış gösterdiği yüksek cirolara ve satış hacimlerine ulaştığı, pandemi sürecinin tüm sektörleri olduğu gibi tekstil sektörünü de etkilediği, kapanma sürecinin insanların giyim kuşam ihtiyacını azaltmasına rağmen, davacının sektördeki bilinilirliği yanın da kredi faizlerinde görülen düşmenin firmanın nakit sıkışıklığını azaltarak daha yüksek karlılıklara ulaşma ihtimalini artırdığı, devam eden işlerden elde edilecek tahsilatların ile ipotekli gayrimenkul ve rehinli taşıtların satışından elde edilecek gelirler sayesinde, davacının tüm adi borçlarını projede öngörülen sürede ödeyebilme kapasitesine sahip olabileceği, pandeminin etkilerinin en yoğun olarak hissedildiği dönem olan 2021 yılında bile 28.732.968,74 -TL ciroya ulaşan davacı şirketin, aşılama ile birlikte salgın etkilerinin azalmasına bağlı olarak tekstil piyasasının canlanması, insanların tatil ve dışarda bulunma ihtiyacına bağlı olarak giyim kuşama olan talep de ciroların ve karlılıkların çok daha yukarı gitmesine vesile olacağı, bu kapsamda mahkemeye sunulan konkordato projesinin başarıya ulaşılabilmesi ve bu suretle alacaklıların eline iflasa göre daha yüksek bir tutarın geçebileceği , davacı …’ın varlık ve borç dengesinin Toplam Malvarlığı (aktif) : 2.400.000,00.,TL ,Toplam Borçlar (pasif) : 8.980.438,44.,TL olduğu , borçlu …’ın raporda ayrıntıları ile izah edildiği üzere, şirketinin banka kredi borçlarına kefil olduğu, şahsi taşınmazı üzerinde şirketinin borcu için bankalar lehine ipotekler tesis edildiği, borçlunun konkordato projesi teklifinin 1 yılı geri ödemesiz ilave 4 yıl ve makul bir faiz oranı ile (Yıllık % 12) ödenmesine yönelik vade konkordatosu olduğu, davacı şahsın ortağı olduğu şirketin konkordato projesinin mahkemece tasdik edilerek konkordato projesinin başarılı bir şekilde uygulanması halinde, ilgili şirketin banka borçlarının ödenmesi ile şahsın kefaletten doğan borçları ortadan kalkacağı, diğer şahsi borçların ise sahip olunan taşınmazın satışı ve/veya kira ve ücret gelirleri ile ödemesinin mümkün olduğu öngörüsü ile davacı şahsın konkordato projesinin uygulanabilir olduğu ve borçlarını 1 yılı geri ödemesiz ilave 4 yıl ve makul bir faiz oranı ile (Yıllık % 12) ödeyebileceği, göz önüne alınarak hem davacı şirket hem de davacı şahsın mahkemeye sundukları konkordato projelerinin uygulanabilir olduğu ve Konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğu kanaati ile Kesin Mühletin verilmesinin uygun olacağı, sonucuna ulaşıldığı ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
Mahkememizin 21.04.2022 tarihli celsesinde duruşma sırasında alınan beyanlar ve sunulan tüm müdahale dilekçeleri gözetilip değerlendirilerek kesin mühlet kararı verilmesine ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı ile davacının kaydi ve rayiç değerlere göre borca batık olup olmadığının belirlenmesine yönelik olarak dosya ve davacı tarafça ticari defter kayıt ve belgeri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına yönelik ara karar oluşturulmuş, ara kararı doğrultusunda SMMM, sektör uzmanı, makine mühendisi, gayrimenkul değerleme uzmanı ve nitelikli hesaplama uzmanı bilirkişiden oluşturulan 5 kişilik bilirkişi kurulundan alınan 10.06.2022 tarihli bilirkişi raporunda; davacı borçlu …’ın şirketin banka kredi borçlarına kefil olduğu, şahsi taşınmazı üzerinde şirketin borcu için bankalar lehine ipotekler tesis edildiği, borçlunun konkordato projesi teklifinin 1 yıl geri ödemesiz, ilave 4 yıl ve makul bir faiz oranı ile ödenmesine yönelik vade konkordatosu olduğu, asıl borçlu … Şti’nin konkordato projesinin tasdik edilerek konkordato projesinin başarılı bir şekilde uygulanması halinde ilgili şirketin banka borçlarının ödenmesi ile şahsın kefaletten doğan borçlarının ortadan kalkacağı, diğer şahsi borçlarının ise sahip olunan taşınmazın satışı ve /veya kira ve ücret gelirleri ile ödemesinin mümkün olduğu öngörüsü ile davacı şahsın konkordato projesinin uygulanabilir olduğu ve borçlarını 1 yıl geri ödemesiz ilave 4 yıl ve makul bir faiz oranı ile ödeyebileceği, borçlu davacı … Şti’nin 31.03.2022 tarihi itibari ile kaydi öz varlığının müspet 2.619.993,34 TL olması nedeni ile kaydi borca batık olmadığı, yine şirketin reel değerlere göre aktif toplamının 66.859.838,76 TL, borç toplamının ise 64.107.313,23 TL olduğu, borç toplamının aktif toplamından 2.752.525,53 TL fazlalığı nedeni ile firmanın borca batık olmadığı, şirketin 31.03.2022 tarihli mali tablolarına göre 2.364.438,87 TL rehinli, 1.772.518,60 TL kamu ve personel ve 59.970.355,76 TL’de adi olmak üzere toplam 64.107.313,23 TL borcunun bulunduğu, şirket ön projesinde adi borcunun yıllık %12 faiz oranı üzerinden 1 yılı geri ödemesiz dönemin ardından ilave 4 yıllık dönemde yıllık eşit taksitler halinde geri ödeme yapılmasının planlandığı, şirketin heyetçe yapılan teknik incelemelerde tespit edilen stok, taşınmaz, taşıt vs varlıkları ile personel durumu, kapasitesi ve geçmiş faaliyet durumuna göre borç ödeme kaynağı olan ön projede sunulan proforma gelir tablosu ve nakit bütçesinin uygulanabilir olduğu, buna göre de şirketin rehinli ve kamu/imtiyazlı borçlarını planlanan şekilde adi borçlarını ise yıllık %12 faiz oranı üzerinden 1 yılı geri ödemesiz dönemin ardından ilave 4 yıllık dönemde yıllık eşit taksitler halinde geri ödemesinin şirketin mali durumu ile fiili olarak gözlemlenen faaliyet durumuna göre uygulanabilir olduğu, dolayısıyla … Şti’nin sunmuş olduğu konkordatonun başarıya ulaşma şansının mümkün olduğu, borçlu şirketin 14.10.2021-27.01.2022 tarihleri arasında 5.222.000,00 TL değerinde yeni araç edindiği, toplam 8 adet araç satın aldığı ve bu araçların 5 tanesinin konkordato başvurusundan 3 gün önce satın alındığı, son 3 gün içinde alınan bu 5 aracın toplam değerinin 4.051.000,00 TL olduğunun anlaşıldığı, bu süreçte alınan 3 orta üst segment binek araç (… – … – …) için 3.286.000,00 TL borç yaratıldığı ve bu otomotiv alımlarının kötü niyet olarak görülmesinin nihai takdirinin mahkemeye ait olduğunu, 3 aylık dönemde borçlu şirketin adi borçlarında 13.948.865,06 TL artış meydana geldiği ve bu tutarın 4.051.000,00 TL’sinin ise araç alımlarından kaynaklı olduğu, 3 gün içinde konkordato talebinde bulunacak borçlunun binek araç almak sureti ile 4.051.000,00 TL borçlanma işleminin dürüstlük kuralına uygun olup olmadığının nihai takdirinin mahkemeye ait olduğunu, mahkemece davacı borçlunun kötü niyetli olmadığı sonucuna ulaşılması halinde takdiri Mahkemeye ait olmak üzere kesin mühlet verilmesinin uygun olduğunun tespit edildiği ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
Toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; davacı tarafça davacı şirket … Şti ve davacı gerçek kişi …’ın borçlarını ödemede sıkıntıya düştüğünden bahisle alacaklıları ile borçluların ertelenmesine yönelik vade konkordatosu yapılabilmesi için geçici mühlet verilmesi, geçici ve kesin mühlet verilerek sonucunda konkordatonun tasdikine karar verilmesine yönelik Mahkememize dava açıldığı, her iki davacı yönünden İİK’ nin 286.maddesinde belirtilen belgeler dava dilekçesi ile birlikte eksiksiz olarak sunulduğundan, Mahkememizce her iki davacı yönünden İİK’nin 287/1.maddesi gereğince geçici mühlet kararı verildiği, verilen geçici mühlet kararı doğrultusunda davacı şirket ve gerçek kişi için konkordato komiseri görevlendirmesi yapıldığı, konkordato komiserinin Mahkememize verdiği 06.04.2022 tarihli son raporunda hem davacı şirket hem de davacı şahsın mahkemeye sundukları konkordato projelerinin uygulanabilir olduğu ve konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğu kanaati ile kesin mühletin verilmesinin uygun olacağının belirtildiği yine Mahkememizce SMMM, sektör uzmanı, makine mühendisi, gayrimenkul değerleme uzmanı ve nitelikli hesaplama uzmanı bilirkişiden oluşturulan 5 kişilik bilirkişi kurulundan alınan 10.06.2022 tarihli bilirkişi raporunda da davacı borçlunun kötü niyetli olmadığı sonucuna ulaşılması halinde kesin mühlet verilmesinin uygun olduğunun tespit edildiğinin belirtildiği ancak İİK’nın konkordatoya ilişkin düzenlemeleri doğrultusunda dürüstlük kuralı ile ilgili İİK 292/c bendindeki “Borçlunun alacaklılarını zarara uğratma amacı ile hareket etmesi” düzenlemesinin konkordatonun reddi sebeplerinden biri olarak düzenlendiği ve söz konusu maddenin konkordato geçici mühletinde de uygulama alanı bulacağı, borçlu şirketin 14.10.2021-27.01.2022 tarihleri arasında 5.222.000,00 TL değerinde yeni araç edindiği, toplam 8 adet araç satın aldığı ve bu araçların 5 tanesinin konkordato başvurusundan 3 gün önce satın alındığı, son 3 gün içinde alınan bu 5 aracın toplam değerinin 4.051.000,00 TL olduğu , bu süreçte alınan 3 orta üst segment binek araç (… – …- …) için 3.286.000,00 TL borç yaratıldığı , 3 aylık dönemde borçlu şirketin adi borçlarında 13.948.865,06 TL artış meydana geldiği ve bu tutarın 4.051.000,00 TL’sinin ise araç alımlarından kaynaklı olduğu, 3 gün içinde konkordato talebinde bulunacak borçlunun binek araç almak sureti ile 4.051.000,00 TL borçlanma işleminin İİK nun İİK 292/c bendine aykırı , dürüstlük kuralına uygun olmayan , kötü niyetli eylem olarak değerlendirilmesinin gerektiği , bu husus göz önüne alındığında davacılar yönünden kesin mühlet verilmesi talepleri ile konkordato taleplerinin reddinin gerektiği, İİK’ nin 308. Maddesi gereğince doğrudan doğruya iflas sebeplerinden birinin mevcut olması halinde mahkemece davacıların iflasına resen karar verilmesinin gerektiği, davacı şirketin tacir sıfatına haiz olup rayiç değerlere göre borca batık durumda olmadığı , İİK’ nin 178 ve 179. Maddesinde belirtilen doğrudan doğruya iflas koşullarının oluşmadığı ve borçlu şirketin iflasına karar verilemeyeceği, davacı … ‘ ın ise tacir sıfatına haiz olmadığı ve davacı gerçek kişi yönünden de iflas karar verilemeyeceği… ” gerekçesi ile davacı şirket ile davacı gerçek kişinin kesin mühlet verilmesi talebi ile konkordato talebinin REDDİNE, karar verilmiş, verilen bu karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ:

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ve yetkilisi adına Yerel Mahkeme tarafından verilen konkordato ret kararının hukuka uygun olmadığını, şirket bünyesine katılan 11 (on bir) aracın 5 (beş) tanesi ticari araç kategorisinde olmakla birlikte covid-19’un insan hayatına etkileri sonrasında, insanların alışveriş şekilleri ve yöntemlerinin de değiştiğini, 2020 ve 2021 yıllarında yaşanan sokağa çıkma yasaklarının, kapanmaların alışverişi internet ortamına taşıdığını, müvekkili şirketinde bu dönemde özellikle dijital satış platformlarından ve sosyal medya sayfası üzerinden satışlara yönelerek bir dijital medya satış ekibi kurduğunu, sanal alışverişlerin en önemli safhasının ürünlerin nakliyesi, lojistik faaliyetleri olduğunu, pandemi sonrası yükselen kargo maliyetleri, devamında araç fiyatlarında oluşan fahiş artışlar sebebiyle kiralık araç bulma sorunu, kiralık araç bedellerinin fahiş artmış olması ile bir süredir müvekkilin öz varlık olarak araç almak ve hem maliyeti düşürmek hem de ileri vadeli araç değerlerinin yükselmesini de ön görerek yine gelir artışı sağlamayı hedeflediğini, bu uğurda şirket bünyesinde “…” projesinin hayata geçirildiğini ve bu projenin son zamanlarda yapıldığını ve ilk derece mahkemesinin tespitlerinin aksine alacaklıları zarara uğratma kastı ile gerçekleştirilmediğini, bu işlemlerin altı ay önceden başladığını, alım taleplerinin bu doğrultuda belirginleştiğini, kiralık araç sözleşmelerinin sonlandırıldığını ve araçların şirket öz varlığı olarak satın alınması aşamasına geçildiğini, araçların değerlerindeki artış ve yine kiralık araç aylık ödemelerindeki fahiş durumun müvekkilinin ne denli yerinde ve doğru bir karar verdiğini gözler önüne serdiğini, ilk derece mahkemesine sunulan 10.06.2022 tarihli bilirkişi raporundaki fotoğraflardan da göreceğiniz üzere “….” olarak şirket içerisinde bir nakliye departmanı kurulduğunu, bir kısım araçların mal alımı için sürekli olarak lojistik faaliyetini yerine getirmekte, mal alımlarında kullanılmakta, (ticari minibüs ve panelvanlar) bir kısım araçların depo ile şubeler arasında ürün teslimatı yapmakta, bir kısım araçların şehir içi internet siparişlerini doğrudan teslim faaliyeti yürütmekte, bir kısım araçların şirket müdürü ve idari personel tarafından kullanılmakta olduğunu, bu işlemin hem lojistik giderlerini azalttığını, hem de öz varlık olarak kaydedilen demirbaş araçlardaki fiyat artışları sebebiyle sermayesini güçlendirdiğini, müvekkillerinin gerçekten araç aldığını, alınan araçların envantere işlendiğini ve faaliyetlerinde de kullanıldığının sabit olduğunu, bu uğurda herhangi bir şekilde muvazalı bir işlem ile alacaklı yaratma çabasında olmadığını, şirket yetkilisinin basiretli bir tacir gibi davranarak ülkedeki ekonomik dalgalanmaları iyi bir şekilde öngörerek yatırım olarak araç alımlarını gerçekleştirdiğini, müvekkili şirket tarafından alınan 8 adet araç için ödenen meblağın 5.222.000,00-TL olarak belirlenmiş ise de söz konusu araçların satışından elde edilecek gelirin 6.312.000,00-TL olduğunu, konkordato talep eden müvekkili şirketin, almış olduğu araçlarla kendi şirketine kar sağlamış olmasının müvekkili şirket ve yetkilisinin hukuki anlamda kötü niyetli olmadığını kanıtladığını, bilirkişi raporunda bahsi geçen binek diye tabir edilen araçların, şirket müdür ve yetkili diğer personele tesis edildiğini, bu personellerin şirket adına ürün alımı için diğer firmalar ile yoğun görüşmeler gerçekleştirdiğini, şirket adına 800.000 – 1.000.000-TL’lik anlaşma yapmakla yetkili personel ve müdürlerin kullandıkları araçların, şirketin bu anlaşmadaki maddi yükümlülüğünü yerine getireceğini gösterir şekilde olması gerektiğini, 10.06.2022 tarihli Bilirkişi raporunda alımı gerçekleştirilen araçlardan 5 (beş) tanesinin konkordato başvurusundan 3 gün önce alındığı ifade edilse de bu tespitin gerçeği yansıtmadığını, araç piyasasında devam etmekte olan krizler de göz önünde bulundurulduğunda araçların bir gün içerisinde alınamadığını, araç alımına ilişkin anlaşma yapıldıktan 1 belki 2 ay sonra araçların ancak teslim edilebilmekte olduğunu, müvekkili şirketin geçici mühlet içerisindeyken, alacaklılar tarafından şirketin kesin mühletine geçişine muvafakat gösteren 35- 40 civarı alacaklı bulunduğunu, müvekkili şirketin geçici mühlet süresi içerisinde konkordato projesine onay veren veya reddini talep eden, alacaklı olan veya olmayan tüm kişi ve firmalar ile ticari ilişkilerine devam etmekte olduğunu, tekstil sektöründeki firmaların en çok kar sağlayacağı dönemlerden biri olan bayram öncesinde verilmiş olan bu red kararın şirketin ayakta durmasını imkansız hale getirdiğini, çoğunlukla red oyu kullanan bankaların alacaklarını öncelikli olarak tahsil ettiği bu durumda, müvekkili şirket stoklarında bulunan ürünleri satarak borçlarını kapatmayı başaramayacak, belki de iflasa sürükleneceğini, müvekkili şirketin part time ve full time olmak üzere 80 personelini olduğunu, ülkenin mevcut ekonomik durumu göz önünde bulundurulduğunda müvekkili şirketin varlığını devam ettirebilmesi adına küçülmeye gideceği ve kuvvetle muhtemel çalışanlarının bir kısmını işten çıkarmak durumunda kalacağının açık olduğunu, ilk derece mahkemenin vermiş olduğu ret kararının sadece müvekkili şirketi değil; alacaklı firmaları, şirket bünyesinde çalışan personeli ve ailelerini de etkilediğini, bilirkişi heyetinin yapmış olduğu inceleme ve tespitler sonucunda, müvekkili şirketin ürün satışları, stokları dahilinde konkordato projesinin gerçekleştirilebilir olduğunun belirtildiğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:

Dava, konkordato istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
7101 Sayılı Kanunla değişik İİK.305.maddesine göre;
302 nci madde uyarınca yapılan toplantıda ve iltihak süresi içinde verilen oylarla kabul edilen konkordato projesinin tasdiki aşağıdaki şartların gerçekleşmesine bağlıdır:
a) Adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflası hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması; malvarlığının terki suretiyle konkordatoda paraya çevirme hâlinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın iflâs yoluyla tasfiye hâlinde elde edilebilecek bedelden fazla olacağının anlaşılması,
b) Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması (bu kapsamda mahkeme, borçlunun beklenen haklarının dikkate alınıp alınmayacağını ve alınacaksa ne oranda dikkate alınacağını da takdir eder),
c) Konkordato projesinin 302 nci maddede öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunması,
d) 206 ncı maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması (302 nci maddenin altıncı fıkrası kıyasen uygulanır),
e) Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın, tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması,
Mahkeme konkordato projesini yetersiz bulursa kendiliğinden veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmenin yapılmasını isteyebilir.” hükmünü amirdir.
İİK.305 maddesindeki şartların gerçekleşmesi halinde İİK.306 maddesi uyarınca konkordato tasdikinin şartları, kararı, ilanı düzenlenmiştir.
İİK.307 maddesine göre ise;
Borçlunun talebi üzerine, tasdik kararında rehinli malın muhafaza altına alınması ve satışı, karardan itibaren bir yılı geçmemek üzere aşağıdaki şartlarla ertelenebilir.
a) Rehinle temin edilen alacak konkordato talebinden önce doğmuş olmalıdır,
b) Rehinle temin edilen alacağın konkordato talep tarihine kadar ödenmemiş faizi bulunmamalıdır,
c) Borçlu rehinli malın, işletmenin faaliyeti için zorunlu olduğunu ve paraya çevrilmesi durumunda ekonomik varlığının tehlikeye düşeceğini yaklaşık olarak ispat etmiş olmalıdır,
Rehinli malın muhafazası ve paraya çevrilmesinin ertelenmesi hâlinde satış isteme süresi işlemez.
Borçlunun talebi üzerine, tasdik kararında finansal kiralama konusu malların iadesi, karardan itibaren bir yılı geçmemek üzere aşağıdaki şartlarla ertelenebilir.
a) Borçlu finansal kiralama sözleşmesinin aynen ifasını 294 üncü maddenin yedinci fıkrası uyarınca üstlenmiş olmalıdır.
b) Finansal kiralamadan doğan kira alacağı konkordato talebinden önce doğmuş olmalıdır.
(1) Bu maddenin “Konkordato haricinde yapılan vaitler:” olan başlığı, 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 34 üncü maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
(2)Bu maddenin “Konkordatonun alacaklılardan birinin müracatiyle onun hakkında feshi:” olan başlığı, 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 35 inci maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
c) Ödenmemiş kira borcu, üç aylık tutarı aşmamalıdır.
d)Bu erteleme nedeniyle finansal kiralama konusu malın değer kaybından kaynaklanabilecek zarar, teminat altına alınmış olmalıdır.
e) Borçlu finansal kiralama konusu malın işletmenin faaliyeti için zorunlu olduğunu ve iade edilmesi durumunda ekonomik varlığının tehlikeye düşeceğini yaklaşık olarak ispat etmiş olmalıdır.
Birinci ve üçüncü fıkrada belirtilen alacaklılar yazılı görüşlerini konkordatonun tasdikine ilişkin duruşmadan önce sunmaya davet edilirler; bu alacaklılar ayrıca tasdik duruşmasına çağırılırlar.
Borçlu, rehinli veya finansal kiralama konusu malı rızasıyla devreder, iflâs eder veya ölürse, erteleme kendiliğinden hükümsüz hâle gelir.
Konkordatoyu tasdik eden mahkeme, ilgili alacaklının talebi üzerine ve borçluyu da davet ederek aşağıdaki hâllerden birinin varlığının yaklaşık olarak ispat edilmesi kaydıyla erteleme kararını kaldırır.
a) Borçlu ertelemeyi yanlış bilgiler vermek suretiyle elde etmişse.
b) Borçlunun serveti ve gelirleri artmış ve borçlu, ekonomik varlığını tehlikeye sokmadan borcu ödeyebilecek hâle gelmişse.
c) Rehinli malın paraya çevrilmesi veya finansal kiralama konusu malın iadesi, borçlunun ekonomik varlığını artık tehlikeye sokmayacaksa.
Konkordatonun tasdik edilmemesi ve borçlunun iflâsı
Madde 308- (Değişik: 28/2/2018-7101/36 md.)
Konkordato tasdik edilmezse mahkeme konkordato talebinin reddine karar verir ve bu karar 288 inci madde uyarınca ilân edilerek ilgili yerlere bildirilir. Borçlunun iflâsa tabi şahıslardan olması ve doğrudan doğruya iflâs sebeplerinden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme, borçlunun iflâsına resen karar verir.

İİK m.308 gereğince, borçlunun iflasına ancak doğrudan doğruya iflas şartlarının oluşması ve borçlunun iflasa tabi olması halinde karar verilebilecektir. Konkordatoyu reddeden mahkeme, şartların oluşması halinde borçlunun iflasına re’sen karar verecektir.
Konkordatonun tasdik edilmemesine benzer bir düzenleme İİK m. 292’dedir. İlgili madde gereğince konkordato mühleti içerisinde maddede öngörülen şartların gerçekleşmesi halinde mühlet kararı kaldırılarak iflasa tabi borçlunun iflasına karar verilecektir. Görüldüğü üzere, tasdik talebinin reddinde olduğu gibi geçici mühlet ve kesin mühletin kaldırılması halinde de borçlunun iflası mümkündür. Belirtelim ki, m. 292’de hükme bağlanan iflasın şartları ile m.308 gereğince konkordatonun tasdik edilmemesi halinde mahkemece verilecek iflas kararının şartları birbirinden farklıdır. En temel farklılık ise, doğrudan doğruya iflas koşullarının aranıp aranmadığı noktasında kendisini göstermektedir. İİK m.292 gereğince borçlunun iflasına karar verebilmek için borçlunun tacir olması ve ilgili maddede sayılan işlemlerin borçlu tarafından gerçekleştirilmesi yeterlidir. Ayrıca borçlunun doğrudan doğruya iflas koşullarını gerçekleştirip gerçekleştirmediği aranmaz. 308. madde gereğince iflasın gerçekleşebilmesinin ilk koşulu yine borçlunun tacir olmasıdır. İkinci koşul ise, konkordatonun tasdiki talebinin reddedilmesidir. Üçüncü koşul ise, doğrudan doğruya iflas koşullarının varlığıdır.
Tasdik edilmeyen konkordato doğrudan doğruya borçlunun iflasına da sebebiyet vermeyebilecektir. Mahkemenin tasdik talebini reddi ile birlikte iflas kararı verebilmesi için borçlunun iflasa tabi olması ve doğrudan doğruya iflas sebeplerinin bulunması, borca batıklık halinde kooperatif veya sermaye şirketi olması gerekir. İİK 305. maddede belirtilen tasdik şartları gerçeklememesi nedeniyle konkordato talebinin reddine karar verilmesi durumunda İİK 308. maddesinde düzenlenen iflas şartının değerlendirilmesi gerekir. Konkordatonun tasdik edilmemesi ve borçlunun iflası başlıklı 308. maddesi ” Konkordato tasdik edilmezse mahkeme konkordato talebinin reddine verir ve bu karar 288. madde uyarınca ilan edilerek ilgili yerlere bildirilir. Borçlunun iflasa tabi şahıslardan olması ve doğrudan doğruya iflas sebeplerinden birinin bulunması halinde mahkeme, borçlunun iflasına karar verilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Doğrudan doğruya iflas sebepleri ise İİK 177 ila 179. maddelerde ( İİK m. 179 atfıyla TTK 377 m.) düzenlenmiştir. İİK 179. maddesine göre, ” Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin, aktiflerin muhtemel satış fiyatları üzerinden düzenlenen ara bilançoya göre borca batık olduğu idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler veya şirket ya da kooperatif tasfiye hâlinde ise tasfiye memurları veya bir alacaklı tarafından beyan ve mahkemece tespit edilirse, önceden takibe hacet kalmaksızın bunların iflâsına karar verilir. Türk Ticaret Kanununun 377 nci ve 634 üncü maddeleri ile 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 63 üncü maddesi hükmü saklıdır.” Borca batıklığın tespiti için TTK’nın 324. maddesi uyarınca bir borca batıklık bilançosu hazırlanmalıdır. TTK’nın 324. maddesine göre borca batıklık bilançonda aktiflerin rayiç değerden bilançoya geçirilerek borca batıklık bilançonun çıkarılması gerekir. Böyle bir talep üzerine mahkemece, bu şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı rayiç değerlere göre tespit edilmelidir.
Konkordatonun tasdik edilmemesi ile birlikte mahkeme, şartları varsa, derhal borçlunun iflasına karar verecek ve bu karar ile birlikte iflasa bağlanan sonuçlar ortaya çıkacaktır. Bu noktada dikkat etmek gerekir ki, konkordatonun tasdik edilmediğine (reddedildiğine) ilişkin karar m. 288’e göre ilan edilecektir. İflasın açılmasına ilişkin karar ise m.166 çerçevesinde tebliğ ve ilan edilir. Görüldüğü üzere, konkordatonun tasdik edilmemesi halinde iki farklı ilan yapılacaktır. (YENİ KONKORDATO HUKUKU Prof Selçuk Öztek, Prof Ali Cem Budak, Prof Serdar Kale, Doç.Müjgan Tunç Yücel, Doç.Bilgehan Yeşilova shf,550 vd)
Alacaklıların alacağının konkordato nisabına eksik dahil edildiği itirazı yönünden; borçlu hakkında kesin mühlet verilmesinden sonra komiser tarafından İİK’nın 288. maddesinde; yapılacak ilanla alacaklılar alacaklarını bildirmeye davet olunacağı (İİK.m.289), İİK’nın 300. maddesinde; komiser, iddia olunan alacaklar hakkında borçluyu açıklamada bulunmaya davet edeceği, İİK’nun 302/6. maddesinde; çekişmeli alacakların hesaba katılıp katılmamasına ve ne oranda katılacağına mahkemenin karar vereceği düzenlenmiştir. Burada konkordatoyu inceleyecek olan mahkemenin bu talep üzerine vereceği karar, sadece konkordatonun nisabına dahil olmak bakımından bir sonuç doğuracaktır. Diğer bir ifade ile mahkemece çekişmeli alacaklar hakkında verilecek karar, çekişmeli olan alacağın da projeye dahil edilip edilmemesi ve konkordato kapsamında alacaklıya oy hakkı tanınıp tanınmayacağını dolayısıyla İİK’nun 302 maddesinde yer alan nisapların sağlanıp sağlanmadığının belirlenmesi için önem arz etmektedir.
Mahkemenin çekişmeli alacağın konkordatoya dahil olmasına ilişkin kararları maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyecektir. Nitekim İİK 302/6 maddesinde çekişmeli alacaklılar bakımından ileride mahkemenin vereceği hükümlerin saklı olduğu ifade edilmiş olup bu bağlamda İİK 308/b bendinde alacakları itiraza uğramış olan alacaklılar, tasdik kararının ilan tarihinden itibaren bir ay içinde dava açabileceği hüküm altına alınmıştır.
İİK 295. maddesi “Mühlet sırasında rehinde temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez” şeklindedir.
17.07.2003 tarih ve 4949 sayılı Kanunla değişik İİK 289. maddesi de aynı ifadeleri taşımaktadır. 28.02.2018 tarih ve 7101 sayılı Kanun yürürlüğünden önce doktrin maddede belirlenen rehinli malın borçluya ait olması konusunda fikir birliği içindedir. (Gündoğan, Postacıoğlu, Üstündağ Kuru) Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 20.10.1993 tarih 6282/6805 karar sayılı ilamında da 3. kişi rehninin konkordato nisabında adi alacak olarak gözönünde bulundurulmasına karar vermiştir.
Meseleyi konkordatonun amacı çerçevesinde değerlendirmek gerekir. Konkordato dürüst bir borçlunun belli bir zaman kesiti içerisindeki bütün adi alacaklarını yetkili makamın onayı ve alacaklı çoğunluğunun kabulü ile tasfiyesinin sağlandığı bir icra biçimidir.
Bu amacın gerçekleştirilmesi yani konkordatonun başarıya ulaşması için borçlunun malvarlığının korunması gerekir. İİK.nın 295. maddesi de bu amaca hizmet eden bir hüküm içerir. Rehni 3. kişinin vermesi halinde bu rehnin paraya çevrilmesi konkordato talep eden borçlunun pasifine etki etmeyecektir. Bu haliyle 3. kişi tarafından verilen rehnin paraya çevrilmesini konkordato kapsamında engellenmesi kanun koyucunun amaçladığı bir sonuç olarak düşünülemez.
İİK.’ da bu ve buna benzer maddelerde amaç borçlunun malvarlığını korumak ve bu sayede konkordato projesinin başarıya ulaşmasını sağlamaktır. Alacağı 3. kişi rehni ile teminat altına alınan alacaklı kanundaki sınırlamalara bağlı kalmadan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilecek ve asıl borçlunun konkordato takibinin kabul edilmesi halinde rehinden karşılayamadığı alacak için konkordatoya tabi olarak talep edebilecektir. Malı satılan 3. kişide rücû alacağını ancak konkordato nisabına dahil edilmesi halinde talep edilebilcektir.
İİK 303. maddesinde “konkordatoya hayır oyu veren alacaklı borçtan birlikte sorumlu olanlara karşı bütün haklarının muhafaza eder” hükmünü taşır. Taşınmazını borçlu lehine ipotek veren 3. kişinin borçtan birlikte sorumlu olduğunda tereddüt yoktur. Alacaklının bütün haklarını muhafaza edebilmesi ancak konkordato nisabına dahil edilerek oy kullanmasına bağlanmıştır. Bu alacak rehinli alacak olarak kabul edilerek alacaklıya oy hakkı verilmediği takdirde İİK. 303. maddenin uygulanması mümkün olmayacaktır.
İİK. 298/1 maddesi “komiser görevlendirilmesini mütakip borçlunun mevcudunun bir defterini yapar ve mallarının kıymetini takdir eder” hükmünü taşır. Bu değerlendirme borçlunun malları ile sınırlıdır. 3. kişiye ait malın değeri bu aşamada belirlenmediği için alacaklının rehin dışında ne kadar alacağının kalacağı tesbit edilemeyeceğinden 3. kişi rehniyle temin edilen alacağın tamamının adi alacak olarak nisaba dahil edilmesi hem alacaklı hem de asıl borçluya rücû edecek alacaklı açısından gerekliliktir. Bu bağlamda taşınmazı satılan 3. kişi nisaba ve sonuç olarak konkordatoya tabi olmadan alacağını tam olarak alma hakkına sahip olacağından bu kabul diğer alacaklıların zararına olabilecektir.
Yukarıda belirtildiği gibi konkordatonun başarıya ulaşması için borçlunun malvarlığının korunması amaçlanmıştır. Gerek 295. maddenin ruhunda ve gerekse 45. madde bağlamında zikredilen rehinli malların borçlunun kendisine ait mallar olduğunun kabulünde zorunluluk vardır.
İİK 307. maddesi rehinli malların ve finansal kiralama konusu malların paraya çevirme ve muhafazasını erteleme hükümleri içermektedir. Hiç süphe yok ki bu madde kapsamında borçlunun konkordato projesi için gerekli olan mallar zikredilmektedir. Kanunun lafzı da bu konuda açıktır. 3. kişi ipoteklerini bu kapsamda kabul etmenin kanunun ruhuna ve konkordatonun amacına uygun olduğundan bahsedilemez.
Tüm bu gerekçeler nazara alındığında 3. kişi ipoteği ile teminat altına alınan alacakların konkordato da adi alacak olarak nisaba dahil edilmesi konkordato kurumunun işlerliği, alacaklının teminat dışı kalan alacağı, ipotek veren 3. kişinin rücû ilişkisi açısından gereklidir. (Bknz. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 2021/1792 Esas ve 2021/100 Karar sayılı İlamı)
”…Dava konkordato projesinin tasdiki istemine ilişkindir.
Konkordato dürüst bir borçlunun belli bir zaman kesiti içerisindeki bütün adi alacaklarını yetkili makamın onayı ve alacaklı çoğunluğunun kabulü ile tasfiyesinin sağlandığı bir icra prosedürü olup, amacı borçlunun içinde bulunduğu maddi dar boğazı aşması, bununla paralel olarak alacaklıların iflasa nazaran daha yüksek oranda tatmin edilmesini sağlamaktır. Bu amacı gerçekleştirmek için mahkemeye proje sunulması zorunludur. Konkordato talebinde bulunan borçlu mahkemeye sunulan projesinde alacaklarının borcun ne kadarından feragat edecekleri, alacaklarına hangi vade ile kavuşacaklarını, ödemelerin yapılabilmesi için hangi kaynakların kullanılacağı, kesin bir şekilde belirtilmelidir.
Borçlunun ancak dürüst olması halinde konkordato teklifinin mahkemece tasdik edileceğini öngören İİK.mad.298/I-1 hükmü, 17.07.2003 tarihinde kabul edilen 4949 sayılı Kanun ile kaldırılmış, yeni yasal düzenlemede ise konkordatonun mahkemece tasdik edilmesi için borçlunun dürüst olması koşuluna yer verilmemiş ise de, İİK’nın 308/f maddesinde hâlâ kötüniyetle sakatlanmış bir konkordatonun tamamen feshine ilişkin düzenlemenin aynen korunmuş olması nedeniyle konkordatonun tasdiki aşamasında dürüstlük koşulu’nun gözetilmesi gerektiği, kaldı ki diğer alacaklılar ile eşitsizlik yaratacak şekilde işlemler yapılması, konkordato nisabını sağlamak için fiktif alacak oluşturulması, mühlet talebine yakın tarihlerde mal varlığı devirleri gibi mal varlığını kaçırmaya yönelik davranışlarının da kötüniyetli olarak kabul edilmesi gerektiği ve bu halde borçlunun konkordato müessesinin sağladığı imkanlardan faydalanmasının mümkün olmadığının gözetilmesi gerekmektedir.
İİK’nın 305/d maddesi uyarınca konkordatonun tasdiki için imtiyazlı alacakların tam olarak ödenmesi ve mühlet içinde komiserin izni ile akdedilmiş borçların ifasının alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması gerekmektedir…
Konkordato talebinden sonra doğan vergi, kira, işçi alacakları elektrik, su gideri gibi şirketin olağan masraflarını dahi ödemeyen şirketin konkordato müessesinden faydalanması mümkün olmamalıdır. Bu nedenle bu alacaklar ile ilgili araştırma yapılarak özellikle kanunun 308/d maddesinde belirlenen teminat konusunda araştırma yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yeterli inceleme ve araştırma yapılmaksızın konkordatonun tasdikine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir…”(Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 17.02.2022 tarih ve 2021/4168 Esas 2022/872 Karar sayılı İlamı)

”…Konkordato vade verilmesi, tenzilat yapılması ve bu ikisinin birlikte istendiği kombine/karma konkordato şeklinde olabilir. Borçlu bu seçenekleri değerlendirirken alacaklılar arasındaki eşitliği ya da en azından denkliği sağlayacak ve onların kabul oyunu alacak uygun bir kombinasyona ulaşmaya çalışacaktır.
Yukarıda belirttiğimiz tasdik için aranan koşulların dışında mahkemenin Yasa’nın öngördüğü birtakım ilkeleri de gözetmesi gerekir.
Bunlardan ilki borçlu tarafından alacaklılardan birine konkordato projesinde öngörülenden fazla olarak yapılan vaatlerin hükümsüz olduğuna ilişkin kuraldır.(İİK m.308/d). Bu düzenleme “alacaklılar arası eşitlik ilkesinin dayanağı olarak kabul edilmektedir. Bu ilkenin mevcudiyeti öğretide de tartışmasız kabul görmektedir (Postacıoğlu, İ. E.: Konkordato, İstanbul 1965, s.11; Kuru, s.3818; Üstündağ, S.: İflas Hukuku (İflas, Konkordato, İptal Davaları), 8.b., İstanbul 2009. s.261; Budak, A.C.: Öztek Konkordato Şerhi, Ankara 2018, m.308/d, n.2; Pekcanıtez, H./Erdönmez, G.: 7101 sayılı Kanun Çerçevesinde Konkordato, İstanbul 2018, s.159; Altay, S./Eskiocak, A.: Konkordato ve Yeniden Yapılandırma Hukuku, 5.b., İstanbul 2019, s.15, n.21; Akdeniz, M./Kayıhan, Ş.: Konkordato Hukuku El Kitabı, İstanbul 2019, s.21).
Alacaklılar arası eşitlik ilkesine göre kural olarak hiçbir alacaklı diğerinin zararına olarak öncelik ya da ayrıcalık elde edemez. Konkordato süreci alacaklılar arasında eşitlik ilkesine dayalı olarak yürütülür. Konkordatoda alacaklılar arasında herhangi bir ayırım yapılmaksızın benzer durumda bulunan bütün alacaklıları kapsayan adil ve dengeli bir ödeme planının ortaya konulması ve alacaklıların tatmin edilmesinde de aynı ilkeler gözetilmelidir.
Konkordatoda alacaklılar arası eşitlik ilkesi geçerlidir. Eşitlik ilkesini adi konkordato özelinde meselenin, “sınıfsal” değil; adi alacaklıların kendi içinde, borçlu nezdinde farklı hukuki ve ekonomik özellikler gösteren alacak “grupları” arasında olduğu görülmektedir.
Borçlu açısından bakıldığında ayrıcalık sağlama yasağı hem proje aşamasında hem de konkordatonun tasdikinden sonraki süreçte söz konusudur. Bu yolla oylamanın manipüle edilmesi suretiyle nisabın sağlanmasının önüne geçilmeye çalışılmıştır. Nitekim yasa koyucu gerek eşitlik ilkesinin korunması gerek diğer tasdik şartlarının sağlanması bağlamında mahkemeye, yetersiz gördüğü konkordato projesinin düzeltilmesini isteme yetkisini de vermiştir.
Mahkemenin gözeteceği ikinci ilke konkordatonun kötü niyetle sakatlanmamış olması halidir. Mahkeme henüz tasdik aşamasında kötüniyeti fark ettiğinde konkordatoyu tasdikten kaçınmalıdır…(Aynı yönde Ankara BAM 23. Hukuk Dairesi’nin 2020/1159 Esas ve 2020/1104 Karar sayılı kararının temyizi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 2021/2409 Esas ve 2021/638 Karar sayılı İlamı)…”(Bknz. Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 11.11.2021 tarih ve 2021/1498 Esas 2021/1722 Karar sayılı Kararı)
Yukarıdaki yasal düzenlemeler, emsal içtihat ve kararlar ile açıklamalar ışığında; dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle borçlu davacı şirketin konkordato başvuru kararı almasından sonra ve konkordato davası açmasından 3 gün öncesinde çok sayıda ticari ve binek araç alıp borçlarını artırarak konkordato tasdiki talebinde dürüst davranma kuralını ihlal etmesine, İİK.’nun 305. maddesinde aranılan koşulların davacılar lehine oluşmamasına, davacı şirketin borca batık olmamasına ve davacı şirket yönünden İİK’nun 178. ve 179 maddesinde belirtilen iflas koşullarının oluşmamasına, davacı gerçek kişinin tacir sıfatına haiz olmamasına ve iflasa tabi kişilerden olmamasına, yargılamada eksiklik bulunmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacılar vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/06/2022 tarih ve 2022/52 Esas ve 2022/559 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacılar vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli olan 80.70.TL ilam harcı peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadan karar verildiğinden ve dava hasımsız olduğundan vekalet ücreti hususunda karar ittihazına mahal olmadığına,
5-Kararın kesinleştirme ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
6-Kararın Dairemizce davacılar vekiline tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. ve İİK’nun 308/a maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren on gün içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 22/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.