Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/129 E. 2022/364 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/129
KARAR NO : 2022/364
KARAR TARİHİ : 24/02/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/11/2021
NUMARASI : 2021/219 Esas, 2021/870 Karar
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 24/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/03/2022

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili iddia ve taleplerinde özetle;müvekkili ile davalı … arasında araç alım satımı olduğunu,81.550 TL bedelle araç satın aldığını,…’ün faturalı alacak nedeniyle İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün 2012/8115 sayılı dosya ile takip başlattığı takibin kesinleştiğini, borcun takip devam ederken …’e elden verilen nakit, bir adet 34.500,00 TL lik senet ve bir adet 25.000,00 TL lik bir adet de 17.500,00 TL lik çekle ödendiğini,25.000,00 TL bedelli çekin ….’ya, 17.500,00 TL lik çekin …’e ciro ediidiğini, çek bedellerinin bu kişilere ödendiğini, davalı …’ün tahsil ettiği paralan icra dosyasına bildirmediği gibi icra dosya alacağını …’e temlik ettiğini, davalı …’ın avukatını, çeklerin tahsil edilmediği gerekçesi ile azlettiğini, Av. … ‘mn İzmir 9. Asiiye Hukuk Mahkemesinin 2012/424 Esas sayılı dosyasında açtığı ücret alacağı davasında, çeklerin bu dosya alacağı için alındığının ikrar edildiğini, davalılar hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, İzmir 5. İcra Müdürlüğü*nün 2012/8115 sayılı dosyası nedeni ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili savunmalarında özetle;dava konusu aracın gerçek alım satım bedelinin 116.500,00,-TL. olduğunu,alım satım sırasında davacıdan elden 10.000,00.-TL. alınıp daha sonra da 25.000.00.-TL. lik çek alındığını, kalan borcun 81.500.00.-tl. olduğunu, kalan 77.000.00.-TL borcun 34.500,00.-ti. lik kısmı için senet alındığını, senedin ödenmemiş olması nedeni ile İzmir 7. İcra Müdiirlüğü’nün 2012/8336 sayılı dosyasında takip başlatıldığını, 82.000.00.-TL. lik faturadan üst kısımda bahsedilen 35.000.00.-TL. lik ödemenin düşülerek kalan 47.000,00.-TL. lik kısmın İzmir 7. İcra Müdiirlüğü’nün 2012/8115 sayılı dosyasında takibe konulduğunu, azledilen avukat tarafından tahsil edilen 17.500,00.-TL. lik çek bedelinin, İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün 2012/8336 sayılı dosyası için tahsil edildiğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEMECE:
Taraflar arasındaki araç alım satımına ilişkin, resmi satış senedindeki satım bedelinin gerçekte 116.500,00 TL olduğunu savunan davalıların, bu savunmalarının nisbi muvazaa niteliğinde olduğu, sicile kayıtlı taşınırın devri şekle bağlı ise de görünüşteki şekle bağlı devir sözleşmesi için düzenlenecek muvazaa sözleşmesinin geçerliliği şekle bağlı olmasa da ispatının ancak yazılı delil ile mümkün olacağı, davalıların 6100 sy HMK’nun 201. Maddesi uyarınca noter satış senedindeki satış bedelinin daha fazla olduğuna dair savunmalarını yazılı belgeyle ispat edemedikleri, bu nedenle satım bedelinin noter satış sözleşmesi ve faturada yazılı olan 81.550,00 TL olarak kabulünün gerektiği, taraflar arasında otobüs alım satım ilişkisi dışında başka bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığı, dolayısıyla davacı tarafından icra takibinden önce elden yapılan 10.000,00 TL nakit ödemenin, 476 numaralı lehtarı davalı …, keşidecisi davacı olan bir adet 25.000,00 TL bedelli çekin, yine lehtarı davalı …, keşidecisi davacı olan 17.500 TL bedelli bir adet çekin ve keşidecisi davacı, lehtarı davalı … olan 20.06.2012 vade tarihli 34.500,00 TL bedelli bir adet senedin satım bedeline mahsuben davalı …’e verildiği, fatura bedelinden 34.500,00 TL bedelli bir adet senet bedeli düşüldükten sonra kalan 47.050,00 TL asıl alacak ve 2.974,46 TL işlemiş faiz için davaya İzmir 7.İcra Müdürlüğünün 2012/8115 E sayılı takip dosyasında 29.06.2012 tarihinde ilamsız icra takip başlatıldığı, takibin itiraz edilmeksizin kesinleştiği, 34.500,00 TL’lık bononun ödenmemesi üzerine İzmir İcra Müdürlüğü’nün 2012/8336 esas sayılı dosyasında 06.07.2012 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus ayrı bir icra takibi başlatıldığı, davaya konu faturaya dayanan ilamsız icra takibi başlatıldıktan sonra 25.000,00 TL’lık çekin 06/07/2012 tarihinde, 17.500,00 TL’lık çekin 10.08.2012 tarihide davacı tarafça ödendiği, ancak davacı tarafından davalıya yapılan icra takibinden önceki 10.000,00 TL’lık nakit ödeme ile takipten sonraki çeklere ilişkin ödemelerin davalılar tarafından icra dosyasına bildirilmediğinden takipteki alacaktan düşümünün yapılmadığı, bunun üzerine davacının ilamsız icra takibine yönelik olarak menfi tespit istemiyle eldeki davayı açtığı, takipten önce ödenen 10.000,00 TL nakit ödemenin asıl alacaktan düşülmesi, takipten sonra yapılan ödemelerin ise 6098 sy TBK’nun 100-102. Maddesindeki yasal düzenlemeler göz önünde bulundurularak mahsubunun yapılması gerektiği, davacı takip tarihinden önce temerrüde düşürülmediğinden davalı tarafından takip tarihine kadar işlemiş faiz talep edilmeyeceği, bu belirlemelere göre hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olan 17.12.2015 tarihli bilirkişi ikinci ek raporuna göre göre dava tarihi itibariyle dava konusu İzmir 7.İcra Müdürlüğünün 2012/8115 E sayılı takip dosyasında takibe konulan fatura nedeniyle davacının davalıya 557,80 TL asıl alacak, 45,26 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 603,06 TL borcu kaldığı, buradan hareketle davacının davalı temlik alan …’a İzmir 7.İcra Müdürlüğünün 2012/8115 E sayılı takip dosyasında asıl alacağın (47.050,00 TL – 557,80 TL =)46.492,20 TL lik kısmı ile 2.974,46 TL takip tarihine kadar işlemiş faiz olmak üzere toplam 49.466,66 TL lik kısmı için borçlu olmadığı anlaşılmakla davacının davalı temlik alan …’a karşı davasının kısmen kabulüne, davacı talebinde haklı olduğundan davalı tarafın tazminat talebinin reddine, alacağı temlik alan davalı …’ın kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davacının kötüniyet tazminat talebinin reddine,davalı … yönünden ise davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı … tarafından istinaf edilmiştir.
DAİREMİZCE:
Davacı taraf, aracın 81 500 TL bedelle satın alındığını iddia ettiği, davalı tarafın ise, aracın 116.500 TL bedelle satıldığını savunduğu, mahkemece resmi satış senedinin aksinin yazılı delil ve belgelerle ispat edilmesi gerektiği, satış sözleşmesinde aracın değerinin 81.500 TL olduğunun tespiti ile, bu miktara itibar edilerek hüküm kurulmuşsa da, davacı taraf ödeme iddiasında bulunmuş olup, davalı tarafın açıkça yemin deliline dayandığından; mahkemece davalı tarafa yemin delili hatırlatılmadan hüküm tesis edilmesinin doğru olmadığı, yemin delilinin kesin delillerden olduğu, davalı tarafa yemin delili hatırlatılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle karar kaldırılmıştır.
MAHKEMECE:
“… davalı … hakkındaki ilk hüküm istinaf edilmeksizin kesinleştiğinden, bu davalı hakkındaki davada yeniden karar verilmesine yer olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davalı … yönünden açılan dava, yukarıda yapılan açıklamalar ve toplanan delillere göre değerlendirildiğinde; Davalı … ‘ün sahibi bulunduğu otobüsü davacıya noter satış sözleşmesi ile 81.550 TL bedelle sattığı, davacıya satış senedindeki satım bedeline ilişkin aynı miktarlı 20.02.2012 tarihli 24473 numaralı faturayı düzenleyerek verdiği, davalı …’ün, dava tarihinden önce dava konusu İzmir 7.İcra Müdürlüğünün 2012/8115 E sayılı takip dosyasındaki faturadan kaynaklanan bakiye alacağını Karşıyaka 5.Noterliği’nin 26822 yevmiye numaralı 12/10/2012 tarihli düzenleme şeklindeki devir temlik sözleşmesi ile diğer davalı … ‘e aynı bedelle temlik ettiği, davacının alacağı devreden davalı …’e karşı sahip olduğu tüm savunma ve defileri alacağı temlik alan davalı …’a karşı ileri sürme hakkına sahip olduğu, resmi satış senedindeki satım bedelinin gerçekte 116.500,00 TL olduğunu savunan davalıların, bu savunmalarının nisbi muvazaa niteliğinde olduğu, sicile kayıtlı taşınırın devri şekle bağlı ise de görünüşteki şekle bağlı devir sözleşmesi için düzenlenecek muvazaa sözleşmesinin geçerliliği şekle bağlı olmasa da ispatının ancak yazılı delil ile mümkün olacağı, davalıların 6100 sy HMK’nun 201. Maddesi uyarınca noter satış senedindeki satış bedelinin daha fazla olduğuna dair savunmalarını yazılı belgeyle ispat edemedikleri, bu nedenle satım bedelinin noter satış sözleşmesi ve faturada yazılı olan 81.550,00 TL olarak kabulünün gerektiği, taraflar arasında otobüs alım satım ilişkisi dışında başka bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığı, dolayısıyla davacı tarafından icra takibinden önce elden yapılan 10.000,00 TL nakit ödemenin, 476 numaralı lehtarı davalı …, keşidecisi davacı olan bir adet 25.000,00 TL bedelli çekin, yine lehtarı davalı …, keşidecisi davacı olan 17.500 TL bedelli bir adet çekin ve keşidecisi davacı, lehtarı davalı … olan 20.06.2012 vade tarihli 34.500,00 TL bedelli bir adet senedin satım bedeline mahsuben davalı …’e verildiği, fatura bedelinden 34.500,00 TL bedelli bir adet senet bedeli düşüldükten sonra kalan 47.050,00 TL asıl alacak ve 2.974,46 TL işlemiş faiz için davamıza konu İzmir 7.İcra Müdürlüğünün 2012/8115 E sayılı takip dosyasında 29.06.2012 tarihinde ilamsız icra takip başlatıldığı, takibin itiraz edilmeksizin kesinleştiği, 34.500,00 TL’lık bononun ödenmemesi üzerine İzmir İcra Müdürlüğü’nün 2012/8336 esas sayılı dosyasında 06.07.2012 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus ayrı bir icra takibi başlatıldığı, davamıza konu faturaya dayanan ilamsız icra takibi başlatıldıktan sonra 25.000,00 TL’lık çekin 06/07/2012 tarihinde, 17.500,00 TL’lık çekin 10.08.2012 tarihide davacı tarafça ödendiği, ancak davacı tarafından davalıya yapılan icra takibinden önceki 10.000,00 TL’lık nakit ödeme ile takipten sonraki çeklere ilişkin ödemelerin davalılar tarafından icra dosyasına bildirilmediğinden takipteki alacaktan düşümünün yapılmadığı, bunun üzerine davacının ilamsız icra takibine yönelik olarak menfi tespit istemiyle eldeki davayı açtığı, takipten önce ödenen 10.000,00 TL nakit ödemenin asıl alacaktan düşülmesi, takipten sonra yapılan ödemelerin ise 6098 sy TBK’nun 100-102. Maddesindeki yasal düzenlemeler göz önünde bulundurularak mahsubunun yapılması gerektiği, davacı takip tarihinden önce temerrüde düşürülmediğinden davalı tarafından takip tarihine kadar işlemiş faiz talep edilmeyeceği, bu belirlemelere göre hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olan 17.12.2015 tarihli bilirkişi ikinci ek raporuna göre göre dava tarihi itibariyle dava konusu İzmir 7.İcra Müdürlüğünün 2012/8115 E sayılı takip dosyasında takibe konulan fatura nedeniyle davacının davalıya 557,80 TL asıl alacak, 45,26 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 603,06 TL borcu kaldığı, buradan hareketle davacının davalı temlik alan …’a İzmir 7.İcra Müdürlüğünün 2012/8115 E sayılı takip dosyasında asıl alacağın (47.050,00 TL – 557,80 TL =)46.492,20 TL lik kısmı ile 2.974,46 TL takip tarihine kadar işlemiş faiz olmak üzere toplam 49.466,66 TL lik kısmı için borçlu olmadığı, davalı …’ın yemin deliline dayandığı, istinaf ortadan kaldırma kararındaki gerekçe dikkate alınarak ortadan kaldırma kararından sonra yapılan yargılama sırasında davalı vekiline yemin teklif etme hakkının hatırlatıldığı, davalının yemin teklifi üzerine davacı asilin aracın gerçek satış bedelinin 81.500,00 TL olduğu ve 10.000,00 TL nakit, 25.000,00 TL bedelli çek, 17.500 TL çek ve 34.500,00 TL bedelli bir adet senet vererek davalıya borcunu ödediği konusunda yemini usulüne uygun şekilde eda ettiği anlaşılmakla davacının davalı temlik alan …’a karşı davasının kısmen kabulüne, davacı talebinde haklı olduğundan davalı tarafın tazminat talebinin reddine, alacağı temlik alan davalı …’ın kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davacının kötüniyet tazminat talebinin reddine …” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı … vekili 07.09.2018 tarihli istinaf dilekçesinde özetle;
Eksik hukuki temelden yoksun birbiri ile çelişkili üç bilirkişi raporu arasındaki çelişkiler giderilmeden denetime elverişli olmayan raporun gerekçe gösterilerek karar verilmesinin usule aykırı olduğunu, davacının çelişkili beyanlarının göz ardı edildiğini, ödemelerin dava konusu borca mahsuben yapıldığına ilişkin tek bir delil dahi ibraz edilmediğini, davacının davasını ve ödemelerini ispat edemediğini, yargılama esaslarına asla sığmayacak ve kabul edilemez bir şekilde ispat külfetinin davacıdan alınarak müvekkile yüklenmesi de kabul edilebilir olmayıp yerel mahkemece fahiş bir usul hatası da yapıldığını, tüm beyanlarından anlaşılacağı üzere davacının yemininin kabulü mümkün olmayıp yalan yere yemin edilmiş olmasından dolayı tüm haklarını saklı tuttuklarını, yerel mahkeme kararı gerek önceki beyanlarında gerekse işbu dilekçelerinde açıklamış oldukları nedenlerle usul ve yasa hükümlerine aykırı olduğundan, davanın esasına yönelik inceleme neticesinde yerel mahkeme kararını kaldırılmasına ve haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevaplarında özetle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN VE DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, ödeme iddiasına dayalı menfi tespite ilişkindir.
Davacı taraf, davalı … ile aralarında araç alım satım ilişkisi olduğunu,davalıdan bir adet aracı 81.550 TL bedelle satın aldığını, araç bedelini elden nakit,çek ve senet vererek ödediğini, davalının hakkında icra takibi başlattığını, takip devam ederken alacağını diğer davalı …’a temlik ettiğini, dava konusu takip nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile kötü niyet tazminatı istemiştir.
Davalı taraf ise, aracın gerçek değerinin 116.500 TL olduğunu,bu bedelle satıldığını,satış esnasında 10.000 TL sinin peşin ödendiğini, ayrıca 25.000 TL bedelli çek verildiğini, geriye kalan 81.500 TL için 34.500 TL bedelli senet verildiği ve kalan 47.000 TL için dava konusu takibin yapıldığını, 34.500 TL bedelli senet ödenmeyince onun içinde ayrıca icra takibi yapıldığını, davacının verdiği 17.500 TL bedelli çekin bu senet için yapılan takip alacağından mahsup edildiğini, davanın reddi ile kötü niyet tazminatı istemiştir.
İzmir 7. İcra Müdürlüğünün 2012/8115 Esas sayılı dosyasında; davalı alacaklı … tarafından, davacı borçlu aleyhine toplam 50.024,46 TL alacağın tahsili için ilamsız takip yoluyla takip yapıldığı, itiraz olmadığından takibin kesinleştiği anlaşılmıştır.
İzmir 7. İcra Müdürlüğünün 2012/8336 Esas sayılı dosyasında; davalı alacaklı … tarafından, davacı borçlu aleyhine toplam 35.048,29 TL alacağın tahsili için ilamsız takip yoluyla takip yapıldığı, itiraz olmadığından takibin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Mahkemece yukarıda belirtilen gerekçelerle bilirkişi raporu doğrultusunda davalı … yönünden davanın kısmen kabulüne, davalı … yönünden ise pasif husumetten redde ilişkin önceki karar kesinleştiğinden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Karar … vekili istinaf etmiş olup istinaf incelemesi HMK’nun 355.maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar re’sen gözetilerek yapılmıştır.
Mahkeme gerekçesinde belirtildiği gibi; ” 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 20.maddesinin (d) bendinde: “tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirlerinin, araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi veya trafik tescil kayıtları esas alınarak noterler tarafından yapılacağı; noterler tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirlerin geçersiz olacağı; satış ve devir işleminin, siciline işlenmek üzere üç işgünü içerisinde ilgili trafik tescil kuruluşu ile vergi dairesine bildirileceği, bu bildirimle birlikte alıcı adına trafik tescil işleminin gerçekleşmiş sayılacağı”belirtilmiştir.
Bu bedelin doğru gösterilmemesi, kati satış sözleşmesindeki satış bedelinin daha düşük veya daha yüksek gösterilmiş olması halinde hangi bedelin dikkate alınacağı önemlidir. Burada çıkacak uyuşmazlıkların çözümünde de muvazaa hükümlerinden faydalanılması gereklidir. Nispi (mevsuf) muvazaada, taraflar arasında gerçek iradelerine uygun bir hukuki işlem bulunmakla birlikte, bu işlem, kendi iradelerine uymayan, dışa karşı yapılmış bir başka hukuki işlemle gizlenir.Bu muvazaa türü; bir sözleşmenin; niteliğinde, taraflarının şahsında, konusunda ve koşullarında söz konusu olabilir. Bir sözleşmenin konusunda ve koşullarında muvazaa halinde, görünüşteki hukuki işlem tarafların gerçek iradelerine uygundur. Ancak, görünüşteki işlemin bazı şartları ve konusunun belli bir bölümü, aralarındaki gizli işlemden farklı düzenlenmiştir. Bu muvazaa da taraflar görünüşteki sözleşmenin bazı koşullarını değiştirirken sözleşmenin tamamı, yani, niteliği değil, bazı koşulları gizli sözleşmeye uymaz. Örneğin daha az miktarda vergi ödemek için, taşınmazın tapudaki satış değerinin düşük gösterilmesi, şufa hakkının kullanılmasını önlemek kullandığı takdirde fazla kazanç elde etmek maksadıyla görünüşteki (resmi) sözleşmede satış bedelinin fazla gösterilmesinde bu tür bir muvazaa vardır. Açıklandığı üzere taraflar görünüşteki sözleşmeyi yapmayı ciddi olarak istemekte ve niteliğinde (vasfında) de anlaşmaktadırlar. Ancak burada bedel, gerçek bedelden az veya fazla gösterilmektedir. Yani görünüşteki sözleşmenin sadece bedeli değiştirilmektedir.
Muvazaa sözleşmesinde şekil koşulu aranmaz. Yazılı veya sözlü yazılabilir. Görünüşteki sözleşme şekle bağlı olsa dahi muvazaa sözleşmesinin yazılı veya resmi şekilde yapılması gerekmez. Görünüşteki sözleşmenin şekle bağlı olması halinde muvazaanın yazılı delil ile ispat edilmesi kuralı muvazaa sözleşmesinin yazılı olmasının geçerliliği için değil ispat edilebilmesi için aranan bir kuraldır. (YİBK 5.2.1947 , 1945/20,1947/6) Görünüşteki yazılı bir sözleşmenin aksini iddia eden tarafın HMUK’nun 289 ve BK’nun 13. maddeleri uyarınca iddiasını yazılı delil ile ispat etmesi zorunludur. Muvazaa sözleşmesi görünüşteki sözleşmeyi değiştirdiğine veya hükümsüz kıldığına göre ispat gücü kazanabilmesi için yazılı olması değinilen kanunların açık hükümleri gereğidir. Örneğin; araç satışları şekle bağlıdır. Görünüşteki şekle bağlı devir sözleşmesi için düzenlenecek muvazaa sözleşmesinin geçerliliği şekle bağlı değilse de ispatı ancak yazılı delil ile mümkündür. (YİBK 5.2.1947, 1945/20-1947/6)
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ışığında somut olaya bakıldığında; Davalı …’ün sahibi bulunduğu otobüsü davacıya noter satış sözleşmesi ile 81.550 TL bedelle sattığı, davacıya satış senedindeki satım bedeline ilişkin aynı miktarlı 20.02.2012 tarihli 24473 numaralı faturayı düzenleyerek verdiği görülmüştür.
Davalı …’ün, dava tarihinden önce dava konusu İzmir 7.İcra Müdürlüğünün 2012/8115 E sayılı takip dosyasındaki faturadan kaynaklanan bakiye alacağını Karşıyaka 5.Noterliği’nin 26822 yevmiye numaralı 12/10/2012 tarihli düzenleme şeklindeki devir temlik sözleşmesi ile diğer davalı …’a aynı bedelle temlik ettiği anlaşılmıştır. Davacı alacağı devreden davalı …’e karşı sahip olduğu tüm savunma ve defileri alacağı temlik alan davalı …’a karşı ileri sürme hakkına sahiptir.
Resmi satış senedindeki satım bedeli 81.550,00-TL olup, gerçekte satım bedelinin 116.500,00 TL olduğunu savunan davalıların, bu savunmalarının nisbi muvazaa niteliğinde olduğu, sicile kayıtlı taşınırın devri şekle bağlı ise de görünüşteki şekle bağlı devir sözleşmesi için düzenlenecek muvazaa sözleşmesinin geçerliliği şekle bağlı olmasa da ispatının ancak yazılı delil ile mümkün olacağı, davalıların 6100 sy HMK’nun 201. Maddesi uyarınca noter satış senedindeki satış bedelinin daha fazla olduğuna dair savunmalarını yazılı belgeyle ispat edemedikleri anlaşılmaktadır. Davalı taraf, yemin deliline dayanmış olup, mahkemece davalı tarafa yemin delili hatırlatılmış ve davalı tarafça davacıya yemin teklif edilmiş, davacının 07/10/2021 tarihli celsedeki yeminli beyanında, aracın satış değerinin 116.500,00-TL olmayıp, gerçek satım bedelinin 81.550,00-TL olduğunu beyan etmiştir. Bu nedenlerle, satım bedelinin noter satış sözleşmesi ve faturada yazılı olan 81.550,00 TL olarak kabulü gerekmiştir.
Taraflar arasında otobüs alım satım ilişkisi dışında başka bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığı, dolayısıyla davacı tarafından icra takibinden önce elden yapılan 10.000,00 TL nakit ödemenin, lehtarı davalı …, keşidecisi davacı olan bir adet 25.000,00 TL bedelli çekin, yine lehtarı davalı …, keşidecisi davacı olan 17.500 TL bedelli bir adet çekin ve keşidecisi davacı, lehtarı davalı … olan 20.06.2012 vade tarihli 34.500,00 TL bedelli bir adet senedin satım bedeline mahsuben davalı …’e verildiği, fatura bedelinden 34.500,00 TL bedelli bir adet senet bedeli düşüldükten sonra kalan 47.050,00 TL asıl alacak ve 2.974,46 TL işlemiş faiz için davaya konu İzmir 7.İcra Müdürlüğünün 2012/8115 E sayılı takip dosyasında 29.06.2012 tarihinde ilamsız icra takip başlatıldığı, takibin itiraz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
34.500,00 TL’lık bononun ödenmemesi üzerine İzmir İcra Müdürlüğü’nün 2012/8336 esas sayılı dosyasında 06.07.2012 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus ayrı bir icra takibi başlatıldığı görülmüştür.
Davaya konu faturaya dayanan ilamsız icra takibi başlatıldıktan sonra 25.000,00 TL’lık çekin 06/07/2012 tarihinde, 17.500,00 TL’lık çekin 10.08.2012 tarihide davacı tarafça ödendiği, ancak davacı tarafından davalıya yapılan icra takibinden önceki 10.000,00 TL’lık nakit ödeme ile takipten sonraki çeklere ilişkin ödemelerin davalılar tarafından icra dosyasına bildirilmediğinden takipteki alacaktan düşümünün yapılmadığı, bunun üzerine davacının ilamsız icra takibine yönelik olarak menfi tespit istemiyle eldeki davayı açtığı, takipten önce ödenen 10.000,00 TL nakit ödemenin asıl alacaktan düşülmesi, takipten sonra yapılan ödemelerin ise 6098 sy TBK’nun 100-102. Maddesindeki yasal düzenlemeler göz önünde bulundurularak mahsubunun yapılması gerektiği, davacı takip tarihinden önce temerrüde düşürülmediğinden; davalı tarafından takip tarihine kadar işlemiş faiz talep edilmeyeceği, bu belirlemelere göre hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olan 17.12.2015 tarihli bilirkişi ikinci ek raporuna göre dava tarihi itibariyle dava konusu İzmir 7.İcra Müdürlüğünün 2012/8115 E sayılı takip dosyasında takibe konulan fatura nedeniyle davacının davalıya 557,80 TL asıl alacak, 45,26 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 603,06 TL borcu kaldığı, buradan hareketle davacının davalı temlik alan …’a İzmir 7.İcra Müdürlüğünün 2012/8115 E sayılı takip dosyasında asıl alacağın (47.050,00 TL – 557,80 TL =)46.492,20 TL lik kısmı ile 2.974,46 TL takip tarihine kadar işlemiş faiz olmak üzere toplam 49.466,66 TL lik kısmı için borçlu olmadığı, davalı …’ın yemin deliline dayandığı, istinaf ortadan kaldırma kararındaki gerekçe dikkate alınarak ortadan kaldırma kararından sonra yapılan yargılama sırasında davalı vekiline yemin teklif etme hakkının hatırlatıldığı, davalının yemin teklifi üzerine davacı asilin aracın gerçek satış bedelinin 81.500,00 TL olduğu ve 10.000,00 TL nakit, 25.000,00 TL bedelli çek, 17.500 TL çek ve 34.500,00 TL bedelli bir adet senet vererek davalıya borcunu ödediği konusunda yemini usulüne uygun şekilde eda ettiği anlaşılmakla davacının davalı temlik alan …’a karşı davasının kısmen kabulüne, davacı talebinde haklı olduğundan davalı tarafın tazminat talebinin reddine, alacağı temlik alan davalı …’ın kötüniyetli olduğu hususu ispatlanamadığından davacının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu durumda HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı … vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02/11/2021 tarih ve 2021/219 Esas, 2021/870 Karar sayılı kararına karşı davalının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 3.379,06-TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta alınan 845,00-TL’nin mahsubu ile eksik yatırılan 2.534,06-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından, karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 24/02/2022