Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1225 E. 2022/1713 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1225
KARAR NO : 2022/1713
KARAR TARİHİ: 27/10/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/01/2022
NUMARASI : 2021/346 Esas 2022/61 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 27/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/10/2022
Davacı-karşı davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu icra takibinin dayanağının eser sözleşmesi olduğunu, ayrıca takibe konu alacağın para borcu olduğunu, icra takibinde yetkili mahkemenin müvekkilinin yerleşim yeri olan İzmir İcra Daireleri olduğunu, takip talebinde 01/07/2012 tarihinden sonra düzenlenen faturalara dayanıldığı için borçlu şirketin temerrüde düşmesi için ihtara gerek olmadığından borçluya fatura ve mal/hizmet teslim tarihini takip eden otuz günlük sürenin sonundan itibaren faiz hesaplanarak talep edildiğini, mal ve hizmet tedarikinde alacaklıya yapılan geç ödemelere ilişkin temerrüt faiz oranının sözleşmede öngörülmediği hallerde uygulanacak faiz oranını yıllık %15 olduğunun belirtildiğini, bu nedenle davalı borçlu şirketin faize ilişkin itirazlarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek, davalının İzmir 5. İcra Müdürlüğünün 2013/5907 Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin 232.984,09-TL üzerinden devamına, haksız itiraz nedeniyle İİK.67/2 maddesi uyarınca davalı borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ve karşı dava dilekçesinde özetle; İİK’nın 50.maddesi yollamasıyla somut olaya uygulanması gereken HMK’nın 10.maddesi uyarınca davaya bakmaya yetkili mahkemenin İzmir Mahkemeleri olduğundan yetki itirazının reddi gerektiği, davalı tarafın bekletici mesele nedeniyle davanın ertelenmesi talebi hukuka aykırı olduğundan reddi gerektiğini, asıl davada davalının cevaplarını ve iddialarını kabulü anlamına gelmemek kaydıyla davalı tarafın basiretli tacir ilkesi ile çelişen iddialarını kabulünün mümkün olmadığını, TTK’nın 21/2 maddesine göre bir tacir fatura aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa o faturanın içeriğini malın/hizmetin bedelini ve niteliğini kabul etmiş sayılacağını, davalının iddiasının aksine müvekkilini taraflar arasındaki ticari ilişkide hileli bir davranışı bulunmadığı gibi herhangi bir davalı şirket çalışanı ile de davalıyı dolandırmaya yönelik fikir ve kast birliğinin söz konusu olmadığını, davalının işlemlerinin hileli olduğuna yönelik iddiasını kabul etmemek ve davalının bu iddiasını ispatla yükümlü olduğunu belirtmek kaydıyla bir an dahi davalı şirket çalışanının hilesinin varlığının kabul edilmesi halinde dahi davalı taraf müvekkilinin hileyi bildiğini ya da bilecek durumda olduğunu ispatla yükümlü olduğunu, bunların yanı sıra davalı şirketin müvekkilinin sattığı malları piyasa rayiçlerinden pahalı olduğunu iddia etmesinin bu işlemleri hileli işlem olarak nitelendirmeyeceğini, talep edilen faiz miktarının kanuna uygun olduğunu, karşı dava yönünden ise dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili açısından sebepsiz zenginleşme söz konusu olmadığından davanın reddi gerektiğini, mahkemece aksi kanaate varılması halinde geri verme kapsamında müvekkilinin iyiniyetli olduğunun kabulünün gerektiğini, bu nedenlerle davalının İzmir 5. İcra Müdürlüğünün 2013/5907 Esas sayılı dosyasıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali ile takibin 232.984,09-TL üzerinden devamına, karşı davanın kısmi dava olarak açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, haksız ve kötüniyetli karşı davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
MAHKEMECE:
“Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; mahkememizce bilgisayar mühendisi öğretim görevlisinden rapor alınmış, talebi doğrultusunda ilgili IP lerinde kime ait oldukları ve faks ve IP lerin nereden çekildikleri yönünde ilgili müzekkereler yazılmış, müzekkere cevapları geldiğinde bilgisayar mühendisi bilirkişiden bu doğrultuda yeniden rapor alınmıştır. Mahkememizce önceki bilirkişi heyetinden 2. Ek rapor alınmıştır. Gelen müzekkere cevaplarında teknik … @mailhotmail.com adresinden gelen tekliflerin Davacı-karşı davalı … a ait telefon numarasına bağlantılı IP den geldiği tespit edilmiştir. Yine info@….com.tr adresinden davacı-karşı davalı tarafından gönderile E-Maillerin … LTD ve … LTD e ait IP adresinden gönderildiği anlaşılmış olup, bilgisayar mühendisinden alınan son rapor ve bilirkişi heyetinin 2. Ek raporunda tespit ve incelemeler dikkate alındığında, bilgisayar mühendisi tarafından yapılan teknik incelemeler neticesinde bu hususların net bir şekilde ortaya konulduğu, yanıltıcı IP ile yanıltıcı hesap teklifleri ile şirketin iradesinin fesatlandığı anlaşılmış olup, alınan bilgisayar mühendisinin raporu ve 3 kişilik bilirkişi heyet raporları, dosya içindeki tüm belgeler değerlendirildiğinde mahkememizce asıl dava yönünden davacının davasının reddine, haksız ve kötüniyetli takip nedeni ile % 20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, tüm açıklanan nedenlerle karşı davacı tarafından açılan davanın kabulü ile 283,566,00 TL yönünden temerrüdün dava tarihinden itibaren oluştuğu dikkate alınarak ve dava dilekçesinin içeriğinden mahkememizce nitelendirme ve dava dilekçesinin tarafın da beyanda bulunmasıyla belirsiz alacak davası olarak açıldığı ve bu nedenle davacı karşı davalının zaman aşımı definin reddine karar verilmiş, dava dilekçesi içeriği itibariyle karşı davacının davasının belirsiz alacak davası olduğu anlaşılmakla zaman aşımı defi reddedilmiş ve karşı davacının belirsiz alacak davasının da bilirkişi raporu doğrultusunda kabulüne ve faiz başlangıcının da dava tarihinden itibaren davalının temerrüde düştüğü kabul edilerek asıl dava yönünden davanın reddine, karşı davacı tarafından açılan davanın kabulüne” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı-karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı-karşı davacı şirketten alacaklı olduğunun ispatlanmış olmasına rağmen yerel mahkemenin davalı-karşı davacı şirketin iradesinin hile ile fesatlandığından bahisle aksine hüküm kurmasının yerinde olmadığını, dava konusu olayda hilenin unsurları oluşmamakla birlikte bir an için davalı-karşı davacı tarafın hile iddiasının 28.08.2012 tarihli e-postaya konu satış işlemi açısından ispatlandığı kabul edilse dahi, taraflar arasındaki tüm sözleşmelerin hile nedeniyle geçersiz kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkemenin hilenin varlığı konusunda aldığı bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olmadığını, müvekkili açısından sebepsiz zenginleşme söz konusu olmadığından karşı davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığın, davacı tarafın ıslah dilekçesiyle artırdığı alacağın zamanaşımına uğramasına rağmen hüküm altına alınmasının hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını, haksız ve kötüniyetli karşı davanın reddine karar verilmesi gerektiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl dava,ticari alım satım ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takiben vaki itirazın kaldırılması istemine ilişkindir.
Karşı dava ise, hile ve dolandırıcılık eylemleri ile iradenin fesada uğatıldığı iddiası ile sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince alınan 08/03/2016 havale tarihli bilirkişi raporunda; davacı …’un davalı … A.Ş ‘den olan 229.269,81- TL asıl alacak ve 3.714,28-TL faiz olmak üzere 232.984,09-TL üzerinden devamına karar verilmesi talebi üzerinden açılan davada davalı … A.Ş’ye karşı dava açarak dava dışı … ile davacı-karşı davalı …’un işbirliği yaparak hile ile … A.Ş’nin iradesini sakatladıklarını ve hile sonucu kurulan sözleşmelerin iptali ve uğradığı zararının tazminini talep ettiğini, asıl dava ve karşı dava hakkında sağlıklı bir sonuca ulaşabilmek için, öncelikle dosyada … ile … arasında, şirket iradesini bozmaya yönelik işbirliğine ilişkin iddianın incelenmesi gerektiğini, … A.Ş vekilinin hile iddiası, … ile işbirliği yaparak, başka firmalar tarafından gönderilmiş gibi yapılan tekliflerin …’un faksından ve aynı faks numarasından sahte firma isimleri yazılarak gönderildiğini, bu nedenle takdiri sayın mahkemenize ait olmak üzere, davacının hile iddiasının temelini oluşturan mala ilişkin tekliflerin hangi faks numarasından gönderildiği, bu faksın kimin tarafından kullanıldığı, sahte e-posta adreslerinin yaratılıp sahte mail adresleri üzerinden sahte tekliflerin gönderilip gönderilmediği, bu konuda uzman bir bilirkişi tarafından tespit edilerek bu iddianın netleştirilmesi gerektiğini, bu iddianın doğruluğu ispatlanırsa, davacı şirketin hile nedeniyle iradesinin sakatlandığının kabul edilebileceğini, aksi halde takdiri mahkemeye ait olmak üzere …’un, piyasa rayici üstünde mal satması şirketin iradesini sakatlayan bir davranış olarak kabul edilemeyeceğini, buna bağlı olarak, itirazın iptali dosyasındaki alacaklı- borçlu durumunun da değişeceğini, mevcut duruma göre itirazın iptali davasında davacı …’un faturaya dayalı alacaklarından kaynaklanan alacak miktarının 229.270,75.TL olduğunu, bu alacağa TTK’nın 1530 maddesi gereğince ticari temerrüt faizinin %8 fazlası olarak görülen ve 2013 yılı için %15 oranında ilan edilen faiz talebinin mümkün olduğunu ilişkin rapor sunulmuştur.
09/05/2017 havale tarihli bilirkişi raporunda; dosyada belirtilen taraf iddia ve savunmalarının incelenmesi, mahkemeye ibraz edilen 08/03/2016 havale tarihli bilirkişi raporunun son sayfasındaki B bölümünün irdelenmesi ve Karşıyaka CBS tarafından verilen takipsizlik dosyası ve tüm dosya içeriği irdelenmesi sonucunda; dava dosyasında, davacının hile iddiasının temelini oluşturan mala ilişkin tekliflerin hangi faks numarasından gönderildiğini, bu faksın kimin tarafından kullanıldığını, sahte e-posta adreslerinin yaratılıp sahte e-mail adresleri üzerinden sahte tekliflerin gönderilip gönderilmediğinn, dava dosyasında davalı tarafından eklenen faks gönderi bilgilerini ( tarih ve saat) gösteren fotokopiler ile davalı şirkete geldiği iddia edilen tekliflerin örnek ekleri, bu tekliflerin sahte olarak yaratıldığına ve kim tarafından gönderildiğine dair fikir beyan etmek için yeterli olmadığını, dava dosyasındaki ekler incelendiğinde sahte e-mail hesabının açıldığı belirtilse de e-mail çıktılarının ispatlayıcı bir belge niteliği taşımadığını, Karşıyaka CBS’nin 13/03/2015 tarihli 2013/11028 soruşturma no 2015/3144 kararında da belirtildiği üzere, faks çıktısı veya fotokopilerle bir belgenin sahte olduğunun tespit edilemeyeceğini, mala ilişkin tekliflerin hangi faks numarasından gönderildiğini, bu faksın kimin tarafından kullanıldığını, sahte e-posta adreslerinin yaratılıp sahte e-mail adresleri üzerinden sahte tekliflerin gönderilip gönderilmediğinin tespit edilebilmesi için; davalı tarafından dosyada belirtilen faksların ilgili tarih ve saatlerde hangi numaralardan çekildiğinin ve bu numaraların kime ait olduğunun tespitinin ilgili birimlerinden istenmesini gerektiğini, davalı tarafından sahte olduğu iddia edilen e-mail hesaplarından gönderilen e-maillerin dosyada belirtilen tarih ve saatlerde hangi IP numarasından gönderildiği ve bu IP adresinin kime ait olduğunun tespit edilmesi gerektiği sunulmuştur.
20/11/2017 havale tarihli bilirkişi raporunda; bilgi teknolojileri ve iletişim kurumundan gelen bilgilerin ve tüm dosya dosyasının değerlendirilmesi sonucunda;
-…@hotmail.com adresinden …@….com.tr adresine 28/08/2012 tarih ve saat 02:02 AM ‘de gönderildiği iddia edilen mailin … IP adresinden geldiği, yerinde incelemede tespit edilmişti BTK ‘dan gelen raporda bu IP adresine ait internet bağlantı (GPRS/WAP) iletişim sorgu sonuçları,
-numara ….
-ad soyad: …
-adres: … İş Merkezi … Sokak No: … … Konak/İZMİR olduğu,
-info@….com.tr adresinden…@…..com.tr adresine 10/10/2012 tarih ve saat 10:30’da gönderildiği iddia edilen mailin … IP adresinden geldiği, yerinde incelemede tespit edilmişti BTK ‘dan gelen raporda bu IP adresine ait abone bilgilerinde
-kullanıcı adı:…@…
-adsoyad:…LTD
-adres:… Mah. …. Sok. No: … P.K: …… …./İZMİR … olduğu,
…@…com.tr adresinden …@….com.tr adresine 17.08.2012 tarih ve saat 13.46’da gönderildiği iddia edilen mailin … IP adresinden geldiği yerinde incelemede tespit edilmişti. BTK’dan gelen raporda bu IP adresine ait abone bilgilerinde
-Kullanıcı Adı: …@…
-Ad Soyad: … LTD
Adres: … MAH. … SOK. NO:… PK:… …
… IZMIR … Olduğu,
…@gmail.com adresinden …@…com.tr adresine 08.11.2012 tarihinde gönderildiği iddia edilen mailin hangi IP adresindengeldiği yerinde incelemede tespit edilememiştir. IP tespiti yapılamayan …@gmail.com adresi için BTK’ın Google Inc.den kimlik tespiti talebi için gelen cevapta bu bilginin ,,… …., Mountain ….., Kaliforniya, …., ABD adresindeki Google Inc.’den talep edilmesi“ yönünde olduğu kanaatine varılarak rapor sunulmuştur.
23/02/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda; makine mühendisliği görev alanına giren ve tarafınca tespit edilen makine ve ekipmanlara ait tespit edilen rayiç tutarın KDV hariç 607.420,00-TL olduğunu, özellikle Doç. Dr. … tarafından yapılan tespitler ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumundan gelen 22.06.2017 tarihli yazı neticesinde, dava konusu alım satıma ilişkin şirkete sahte İP’ler üzerinden yanıltıcı teklifler verildiğinin ve … ve … arasında şirketin iradesini bozmaya yönelik davranışların varlığının ortaya konduğunu, bu durumda, şirketin iradesinin sakatlandığını ve şirketin yanıltıcı bilgilerle dava konusu sözleşmeyi yapmaya yönlendirildiğini, hilenin varlığının kabul edilmesi gerektiğini, hile nedeniyle iradesi sakata uğrayan davalı şirketin talepleri ve makine mühendisi …’ının tespitleri dikkate alınarak, takibe konu 229.270-TL faturalar nedeniyle şirketin borçlu olmadığını ve fazla ödediği (1.120.256-607.420 )= 512.836 TL olduğu, ancak şu aşamada talebiyle sınırlı olmak üzere 180.000 TL’lik kısmının talep edilebileceği kanaatine varılarak rapor sunulmuştur.
23/05/2018 havale tarihli bilirkişi ek raporunda; 19.02.2018 tarihli mahkemeye sunulan bilirkişi heyet raporunda yer alan ve itiraza uğrayan hususlara ilişkin inceleme neticesinde; bilirkişi raporunda yüzeysel bi şekilde sahte İP’ler üzerinden yanıltıcı teklifler verildiğini ve … ile … arasında şirketin iradesini bozmaya yönelik davranışların varlığının ortaya konulduğunun belirtildiğini, söz konusu çıkarımlarında dosyada bilgisayar mühendisleri tarafından yapılan incelemelere ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumundan gelen cevabi yazılara dayandırıldığını, dosyada yer alan …’na ait bilirkişi raporunda ve diğer gelen cevabi yazılarda yanıltıcı teklif verildiğini veya müvekkili ile … arasında şirket iradesini bozmaya yönelik davranışlar olduğu yönünde bir tespit bulunmadığını, bu varsayımın sadece davalı-karşı davacının beyanlarında olduğunu, somut olarak hangi tekliflerin ne sebeple sahte olarak kabul edilmesi gerektiği ile … ile … arasındaki hangi davranışların şirket iradesini ne suretle bozduğunun incelenmesi gerektiğini, bilirkişilerin raporlarında hilenin varlığının kabulünü hangi sebeplere davrandırdıklarını ayrıntılı olarak belirtilmediği için davalı-karşı davacının iddialarından hareketle müvekkili … ile …’nın işbirliği yaptığını ve bu şekilde hileli işlemler ile müvekkili tarafından pahalı fiyatla mal satıldığını öne sürdüğünü, davalı-karşı davacı tarafın bu iddiasının sahte olduğunu öne sürdüğünü, faks ve e-mail yoluyla iletilen tekliflere davandırdığını, hile iddiasını kesin olarak reddetmekle birlikte, bir an için davalı-karşı davacı tarafin iddiası kabul edilse dahi bu iddianın sadece katlanabilir bobin taşıma paletlerinin satımına ilişkin işlemler için ispatlandığının düşünülebileceğini, zira davalı tarafin tutunduğu 28.08.2012 tarihli e-mailin sadece katlanabilir bobin taşıma paletine ilişkin olduğunu, oysaki bilirkişi raporunda müvekkili ile davalı-karşı davacı arasında bügüne kadar yapılan tüm işlemler hileliymiş gibi yorumda bulunulduğunu ve ispatlanmayan vakıaların da ispatlanmış varsayıldığını, davalı- karşı davacı tarafından iddiasını ispatladığına dayanak olduğunu iddia ettiğini, 28.08.2012 tarihli e-mailin … ile bir ilgisi olmamasına karşın, bilirkişi raporunda … ile … arasında şirketin iradesine bozmaya yönelik davranışların varlığının ortaya konduğunun belirtildiğini, bu saptamaya ilişkin hiçbir gerekçe gösterilmediği itirazlarında bulunulduğunu, davacının yukarıdaki itirazları, bilgisayar mühendisleri tarafından yapılan teknik incelemeler neticesinde net bir şekilde ortaya konulduğunu, yanıltıcı IP ile yanıltıcı hesap teklifleri ile şirketin iradesinin fesatlandığının ortaya konulduğunu, bu işlemlerin davaya etkisinin mahkemeye ait olduğunu, raporda makine mühendisi bilirkişi tarafından tespit edilen fiyatların neye dayandığı, piyasadaki hangi firmaların hangi malzemelerinin nazara alındığı konusunda hiçbir açıklamaya yer verilmediğinin itirazına ilişkin 06.03.2018 tarihli kök raporda incelemeye ilişkin temel esasların çerçevesinin çiziliğini ve özel imalat olarak yapılan ekipmanlarda kullanılan malzemeler, kullanılan malzemelerin tekliflerde yazılı ölçüleri, özellikle yangın söndürme sistemleri ile ilgili proje detayları ve kullanılan ekipmanların yerinde ayrıntılı inceleme yapılarak marka ve modeller gözönüne alınarak piyasa fiyatlarının araştırıldığının bilgisi verildiğini, yani satın alınan ve tabloda yer alan tüm makine ve ekipmanlara ilişkin dava dosyasında yer alan teklif mektupları ve sözleşme içeriğinde yer alan malzeme özellikleri ve projelerin esas alındığını, ayrıca bununla yetinilmediğini, mahkemeden alınan izin çerçevesinde davalı-karşı davacının tesisinde yerinde inceleme izni alındığını ve kullanılan malzeme özellikleri ve proje bazlı yangın söndürme sistemlerine ilişkin uygulamanın yerinde incelendiğini, dolayısıyla yazılan fiyatlar, dava dosyasındaki makine, ekipman ve malzemelerin özellikleri esas alınarak ve piyasa koşulları göz önünde bulundurularak oluşturulan bedeller olduğunu, hazırlanan raporun Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığında alınan bilirkişi raporları ile çelişkilerinin bulunduğu itirazı üzerine, bir başka bilirkişi raporunda belirtilen rakamların nasıl hazırlandığı bilinmediğinden bu konuda bir değerlendirme yapılmasına gerek görülmediğini, katlanabilir bobin taşıma paletlerinin numunelerine ilişkin belirlenen fiyat ile diğer 75 adet katlanabilir bobin taşıma paleti fiyatının aynı olmaması gerektiğine ilişkin itiraz üzerine; katlanabilir bobin taşıma paletleri ile ilgili olarak numune fiyatlarının sipariş fiyatlarından yüksek olduğu itirazı genel bir doğruluk payı taşımadığını, sonuç olarak iki firma arasında yapılan anlaşmaya bağlı olmakla birlikte piyasada işverenin işini alabilmek için üretim miktarı ölçeği de göz önüne alındığında, sipariş fiyatı esas alınarak numune fiyatlarının belirlendiğini, yapılan piyasa araştırmasında firmaların büyük tedarikçilerle bu koşullarda çalıştığı bilgisi çerçevesinde bu değerlendirmenin yapıldığını, kızgın yağ alımında birim fiyat olarak tespit edilen 4.70 TL’ nin ÖTV dahil olup olmadığının belirtilmediği iddiası üzerine, davacının bu itirazının mali bir temelinin bulunmadığını, rayiç alınan ve dosyada iade edilmesi gerekli mallara ilişkin birim fiyat değerlendirilmesinde fatura bedellerinin esas alındığını, gerek piyasa rayici belirlenmesinde gerekse cari ve faturalar esas alınarak iade edilecek bedelin belirlenmesinde ÖTV dahil, ÖTV hariç gibi bir değerlendirilmenin yapılamayacağını, bilindiği gibi malın birim fiyatı ve maliyetinin ÖTV ve diğer tüm vergi ve giderler eklenerek hesaplanacağını, bu nedenle davacının söz konusu itirazının yerinde olmadığını, teknik bilirkişinin gerek bu raporda gerekse önceki raporda belirlediği rayiç bedellerde bir değişiklik yapılmasına gerek olmadığı kanaatine varılarak rapor sunulmuştur.
Asıl davada, davacı taraf, davalıya satılan mallar, sunulan hizmetler karşılığı kesilen faturaların ödenmeyen kısmı ile işlemiş faiz alacakları toplamı olan 335.444,87 TL alacağın tahsili amacıyla borçlu…. AŞ aleyhine İzmir 5. İcra Müdürlüğünün 2013/5907 esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi yapıldığını, davalının itiraz ettiğini, icra takibi açılmasından önce davalı şirketin nadiren kullandıkları banka hesabına 26/03/2013 tarihinde 100.357,39 TL ödeme yapmış olduğu, ancak bunu icra takibi açıldıktan sonra öğrendiklerini, davalının ödeme dışında kalan borcunun 229.269,81 TL asıl alacak ve 3.714,28 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 232.984,09 TL ye yönelik itirazın haksız ve kötüniyetli olduğunu, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Karşı davada ise, davacı taraf, davacı-karşı davalı tarafın kendi çalışanı ile işbirliği yaparak dolandırıcılık ve hileli işlemleri ile kendileri aleyhine sebepsiz zenginleştiğini, iade etmek zorunda olduğu tazminat miktarının 409.228,00 TL olduğunu, bu nedenlerle, TBK’nun 122 maddesi uyarınca munzam zarar ve tazminat talep etme hakkı dahil ve bununla sınırlı olmaksızın fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydıyla öncesinde 180.000 TL, sonrasında ise bedel artırım dilekçesi ile saklı tutulmak kaydıyla öncesinde 180.000 TL, sonrasında ise bedel artırım dilekçesi ile 283.566,00 TL alacağın son ödemenin yapıldığı 26/03/2013 tarihinden itibaren avans faizi ile davalı – karşı davacıdan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemenin ilk kararı Dairemizin 2018/2516 esas 2021/459 karar sayılı kararı ile;” Karşı davanın, belirsiz alacak davası olarak açıldığına ilişkin karşı dava dilekçesinde bir açıklama ve ibare bulunmamaktadır. Karşı davacı taraf, zararlarının 409.228,19 TL olduğunu belirtilmiş olup, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 180.000 TL talep etmiştir. Karşı davacı taraf, HMK’nun 107.maddesine atıfta bulunmak suretiyle, 14/03/2018 tarihli bedel artırım dilekçesi ile, bedeli 103.566,00 TL artırmıştır.
Davacı – karşı davalı taraf, davalı – karşı davacının ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı def’inde bulunmuştur. Mahkemece, karşı davanın belirsiz alacak davası mı, yoksa kısmi dava mı olduğu konusunda değerlendirme yapılmamıştır. Ayrıca davacı tarafın zamanaşımı itirazı hakkında da bir karar verilmemiş olup, bu hususlar kararda tartışılmamıştır.
Mahkemeler tüm talepler hakkında karar vermek ve kararlarını gerekçelendirmek zorundadır. Aksi durum Anayasa’ya ve usul hükümlerine aykırılık teşkil etmektedir. ” gerekçesi ile kaldırılmıştır.
Mahkemece nitelendirme ve dava dilekçesinin tarafın da beyanda bulunmasıyla belirsiz alacak davası olarak açıldığı ve bu nedenle davacı karşı davalının zaman aşımı definin reddine karar verilmiştir.
TBK’nın 36. maddesi” Taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile, sözleşmeyle bağlı değildir.
Üçüncü bir kişinin aldatması sonucu bir sözleşme yapan taraf, sözleşmenin yapıldığı sırada karşı tarafın aldatmayı bilmesi veya bilecek durumda olması hâlinde, sözleşmeyle bağlı değildir.” şeklindedir.
Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunu’nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Karşı dava dilekçesinde bakım ve yatırımlar bölüm yöneticisi çalışanı alım yetkiside olan …’nın davacı … ile tanışıklığı bulunduğu, 2012 yılında kurulan ana faaliyet konusu yangın söndürme sistemleri ve acil durum ve diğer otomasyon sistemleri olan firmadan ana faaliyet konusu olmayan ürünler ve hizmet aldığı, 19/01/2012 tarihinde kurulan firmanın cari hesap kaydının 14/02/2012 tarihinde tanımlandığı, 1 yıl içinde 1.700.000 TL işlem hacmi olduğu belirtidiği, teknik … @mailhotmail.com adresinden gelen tekliflerin davacı-karşı davalı … a ait telefon numarasına bağlantılı IP den geldiği tespit edildiği, yine info@….com.tr adresinden davacı-karşı davalı tarafından gönderile e-maillerin … LTD ve … LTD e ait IP adresinden gönderildiği tespit edildiği, davalı-karşı davacı asıl dosya davacısı- davalının aldatması ile sözleşme yapıldığını kanıtlamış olduğu, bu durumda bilirkişi raporları doğrultusunda yazılı olduğu şekilde asıl davanın reddi, karşı davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
Dosyadaki belgelere, dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı-karşı davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/01/2022 tarih ve 2021/346 Esas 2022/61 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı-karşı davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında davacı-karşı davalı taraftan alınması gereken 80,70 TL maktu harçtan ilk istinafa gelirken yatırılan 4.842,60 TL karar harcı ile fazla yatırılan 4.761,90 TL yatırılan harcın davacı-karşı davalıya iadesine,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davacı-karşı davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadan karar verildiğinden davalı-karşı davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın kesinleştirme ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
6-Kararın Dairemizce taraf vekillerine tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 27.10.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.