Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2022/1190
KARAR NO : 2022/1461
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/12/2021
NUMARASI : 2021/333 Esas 2021/809 Karar
DAVA : TAZMİNAT
KARAR TARİHİ : 22/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/09/2022
İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/333 Esas ve 2021/809 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda davanın husumet yönünden reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda; ”…Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket … … model diz üstü bilgisayarı, PRO2018000000786 sayılı, 17/04/2018 tarihli, 4.092,00-TL satış bedeli, 2.741,64-TL kurulum ve uyarlama bedeli ve 1.230,06-TL KDV bedeli olmak üzere toplam 8.063,70-TL (USD karşılığı 4,1095 —TL kur üzerinden) bedelli fatura karşılığı, …’den satın almıştır. İlgili ürünün garanti süresi içerisinde birden fazla kere ve müvekkil şirketin faaliyetini sekteye uğratacak şekilde sürekli arıza vermesi sebebiyle müvekkil şirketçe ürünün iadesi talep edilmiş olup davalı şirketlere yapılan başvurular sonuçsuz kalmıştır. Davalı şirketlerce izlenen tutum hukuka ve ilgili mevzuata aykırıdır. Şöyle ki, Söz konusu dizüstü bilgisayar oldukça yüksek segment bir ürün olup belli başlı projelendirmelerin yapılabildiği özel bir modeldir. Müvekkil şirket petrol, gaz, enerji,otomotiv vb. sektörlerde yerel ve uluslararası pazarda birçok proje üretmekte olup ürünü, belirtilen özellikleri sebebiyle satın almıştır. Ancak, söz konusu bilgisayara ilişkin olarak, 24/04/2019 tarihinde, klavyenin çalışmadığı şikayeti ile 5030540594 kayıt numarası ile söz konusu ürünün üreticisi olan davalı … markasına ilişkin onarım hizmeti veren bir diğer davalı … A.Ş.’ne başvurulmuş, yeni klavyenin yurt dışından tedariki beklenmiş, bu süre içinde bilgisayar kullanılamamış ve klavye değiştirilmiştir. yapılan bu değişikliğe rağmen 17/02/2020 tarihinde başka bir arızayla karşılaşılmış olup, touchpad sol alt kısmının tam basmamak suretiyle çalışmadığı şikayeti ile 5044342722 kayıt numarası ile … markasına ilişkin onarım hizmeti veren … A.Ş.’ne başvurulmuş, söz konusu arıza sebebiyle 2-3 hafta bilgisayar kullanılamamış ve sonunda touchpad değiştirilmiştir. Ayrıca touchpad’in arızalanmasına sebep olarak ürünün bataryasının şiştiğini de tespit eden yetkili servis bilgisayarın bataryasını da değiştirmiştir. 13/01/2021 tarihinde de aynı bilgisayara ilişkin, bu sefer de “enter” tuşunun çalışmaması sebebiyle klavyede arıza yaşanmış, 5059787877 kayıt numarası ile bir diğer davalı olan … Aracılığıyla … A.Ş.’ne başvurulmuştur. İlgili arızalara ve yapılan tamirlere rağmen sürekli olarak klavye arızası ile karşılaşılması ürünün hatalı ve ayıplı olarak üretildiğini ortaya koymaktadır. Belirtmek gerekir ki satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp mevcuttur. Müvekkil şirketçe ilgili bilgisayar ilk arıza tarihi olan 24/04/2019’a dek arızasız şekilde kullanılmış olup bu tarihte ve bunu takip eden diğer tarihlerde ürünün spesifik olarak klavye bölgesinde peşi sıra arızalar meydana gelmiştir. Bu haliyle gerek Türk Ticaret Kanunu’na gerekse de Türk Borçlar Kanunu’na göre müvekkil şirket ayıbın bulunduğunu sonradan anladığında vakit kaybetmeksizin hemen ilgili davalıya arıza bildiriminde bulunmuştur. Üstün özelliklerine ve markasına güvenilerek satın alınan söz konusu diz üstü bilgisayarda “touchpad” ve klavyenin çalışmaması gibi arızaların yaşanması, söz konusu üründen beklenen faydayı sağlayamamanın ötesinde, müvekkil şirketin faaliyetlerini sekteye uğratmaktadır. Söz konusu bilgisayar “…” özellikli olup ilgili özelliğe sahip ürünlerde garanti süresi 3 yıldır. Garanti süresi henüz devam etmekteyken 3 kere üst üste benzer arızaların meydana gelmesi de göstermektedir ki, ürün yeniden tamir edilse dahi beklenen faydanın sağlanamayacağı ve sürecin devam etmesi halinde müvekkil şirketin faaliyetlerinin daha da sekteye uğrayıp tazmini ve geri dönüşü zor zararların doğmasına sebebiyet verileceği açıktır. Bu kapsamda müvekkil şirket, … ŞTİ’ne başvurarak söz konusu diz üstü bilgisayarın misli ile değişimini talep etmiş ancak bu talebi kabul edilmemiştir. Müvekkil şirket tarafından her bir arızanın ortaya çıkmasından itibaren kanuni süreleri içerisinde ilgili davalıya arıza bildirimleri yapılmış olup ilgili ürün, davalı tarafından her bir arıza bildirimi sonrası tamir edilmiş olduğu bildirilerek, müvekkil şirkete geri gönderilmiştir. Farklı tarihlerde benzer bölgelerde ortaya çıkan ve davalı “…”in kesin olarak tamir edemediği arızalar sebebiyle ilgili kanun maddesine göre müvekkil şirket, kanundan doğan seçimlik haklarını kullanmak istemesine rağmen bu talepler davalılar nezdinde maalesef hiçbir karşılık bulmamıştır. Ayrıca aynı kanun maddesinden de açıkça anlaşılmaktadır ki, alıcının, seçimlik haklarından birini kullansa dahi genel hükümlere göre tazminat hakkı saklıdır. Yetkili servisin tanzim ettiği servis formlarından da görüleceği üzere, yaşanan arızaların hiçbiri kullanıcı hatası sebebiyle ortaya çıkmamış olup her seferinde ürünün garanti kapsamında tamir edildiği sabittir. Dava konusu ürünün; arıza verdiği tarihler ve bu arızaların giderilmesi maksadıyla davalı yetkili servise gönderildiği tarihlerde kullanılamaması, müvekkil şirketin projelendirme faaliyetlerini ciddi manada sekteye uğratmış olup yaşanan zaman kaybı ve teknik aksaklıklar sebebiyle fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.000-TL olmak üzere zararın da tazminini talep etme zorunluluğu doğmuştur. Bu doğrultuda davalılarla ve dava dışı … ŞİRKETİ (VKN: … ) ile arabuluculuk görüşmeleri yapılmış, bu girişimler de görüşme sonrası ANLAŞAMAMA ile sonuçlanmıştır. Dava dışı, … ŞİRKETİ, … ŞTİ. … A.Ş. Şirketlerine karşı … Arabuluculuk Bürosu vasıtasıyla yapılmış olan başvuru dolayısıyla yapılan görüşmede dava dışı … ŞİRKETİ’nin ithalat ve dağıtım işleri ile kendilerinin ilgilenmedikleri, … ŞTİ. ile görüşme sağlandığı takdirde değişimin yapılacağı ve husumetin onlara yöneltilmesi gerektiği beyan edilmiştir. Ancak yapılan görüşmede ilgili şirketin iletişim bilgileri tarafımızla paylaşılmamıştır. Akabinde dava dışı … ŞTİ.’ne karşı … Arabuluculuk Bürosu vasıtasıyla yapılmış olan başvuru, ilgili tarafın görüşmeye katılmaması sebebiyle anlaşmama ile sonuçlanmıştır. Müvekkil şirketçe hem tamir edilemeyen ayıplı ürünün aynı misli ile değiştirilmesi hem de ilgili ürünün bu süreçte yeterli fayda sağlanabilecek şekilde kullanılamamasından kaynaklanan, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, 3.000-TL zararın tazmini amacıyla İzmir 20.Noterliği vasıtasıyla davalılara ihtarname gönderilmiş, ne var ki davalılar tarafından bu ihtarnameye herhangi bir olumlu dönüş gerçekleşmemiştir. bu sebeplerle hem ayıplı ürünün değişimi hem de uğranılan zararın tazmini bakımından hukuki yollara başvurma zorunluluğu hasıl olmuştur. davanın kabulü ile dava konusu … … marka ve modelli dizüstü bilgisayarın aynı cins misli ile değiştirilmesine, müvekkil şirketin bu süre zarfında satın almış olduğu üründen beklediği faydanın sağlanamaması ve ürünün işlevsel bir biçimde kullanılamaması sebebiyle uğramış olduğu zararın tazmini için (fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla) şimdilik 3.000-TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesi ile; müvekkili şirketin merkezi “… Mah. … Cd. No:… …/İstanbul ” olup, yetkili mahkeme İstanbul Anadolu Mahkemeleridir. Bu sebeple yetkisiz mahkemede açılan davanın yetki yönünden reddi gerekir.6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun “Zamanaşımı” başlıklı 231’inci maddesinde “Satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” denilmektedir. Buna göre, 17.04.2018 tarihinde satın alınan cihaz yönünden zamanaşımı süresi dolmuş olup, davanın bu sebeple reddi gerekir. Dava dilekçesinde de belirtildiği üzere, davalı müvekkil dava konusu cihazın yetkili servisi olup, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun “Alıcının Seçimlik Hakları” başlıklı 227′ nci maddesinden anlaşıldığı üzere; – ayıp iddiasını kabul anlamına gelmemek kaydıyla- yetkili servisin alıcıya karşı yasal olarak sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu sebeple müvekkil şirkete husumet tevcihi hatalı olup, açılan davanın müvekkil şirket yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddi gerekir.
davada, uğranıldığı iddia olunan maddi zararlar yönünden miktarın belirlenememesi hali söz konusu değildir. Tacir sıfatını haiz olan davacının, -asla kabul anlamına gelmemek kaydıyla- şayet bir zarara uğramış ise uğradığını iddia ettiği zararı belirleyebileceği açıktır. Buna rağmen davacı tarafından dava dosyasına bu hususta ne bir açıklama yapılmış ne de herhangi bir belge sunulmuştur. Basiretli tacir olarak hareket etmesi gereken davacının uğramış olduğu zararları bilmemesi düşünülemeyeceğinden açılan belirsiz alacak davası bu yönüyle de usule ve hukuka aykırıdır. Dava konusu cihaz 24.04.2019 tarihinde “İ tuşunun bazen bastığı bazen basmadığı” şikayetiyle müvekkil şirkete gönderilmiş olup, müvekkil şirket tarafından cihazın klavyesi garanti kapsamında ücretsiz olarak değiştirilerek, cihaz çalışır vaziyette iade edilmiştir. Daha sonra 17.02.2020 tarihinde “Touchpad sol alt kısımda göçme var, sol tık tam basmıyor” şikayetiyle müvekkil şirkete gönderilen cihazın garanti kapsamında touchpad ve bataryası değiştirilerek, cihaz çalışır vaziyette iade edilmiştir. Son olarak dava konusu cihaz 13.01.2021 tarihinde “Enter tuşu çalışmıyor” şikayetiyle müvekkil şirkete gönderilmiş olup, davacı tarafından cihazın onarılması istenilmediği için cihaz onarılmaksızın iade edilmiştir. Davacı tarafından müvekkil şirket tarafından cihazın onarılamadığı iddia edilmiş ise de; dava konusu cihaz müvekkil şirkete her seferinde farklı şikayetlerle gönderilmiş olup, onarım işlemleri müvekkil tarafından gereği gibi gerçekleştirerek cihaz çalışır vaziyette davacıya iade edilmiştir. Buna göre, davaya konu uyuşmazlığın müvekkil şirketin vermiş olduğu yetkili servis hizmeti ile ilgisi olmadığı izahtan varestedir. Davacı tarafça ileri sürülen ayıp iddiasını kabul anlamına gelmemek kaydıyla, 6098 sayılı Kanun hükümlerine göre satıcı, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından sorumludur. Bu sebeple, dava konusu olayda müvekkil şirkete husumet yöneltilmesi hatalı olup, davanın bu yönüyle reddi gerekir. Davacı tarafından cihazda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak ayıp bulunduğu iddia edilmekte ise de; gerek 6102 sayılı TTK gerekse 6098 sayılı TBK hükümlerine göre ayıp halinde alıcının hemen satıcıya bildirimde bulunulması gerektiği belirtilmiştir. Ancak davacı tarafından dava dosyasına davalı satıcı … Şti.’ne bildirim yapıldığına ilişkin herhangi bir belge sunulmamış, arıza bildiriminin cihazın onarım için gönderildiği müvekkil şirkete yapıldığı belirtilmiştir. Dolayısıyla satıcıya herhangi bir bildirimde bulunulmadığından; dava konusu cihaz bu haliyle kabul edilmiş sayılmaktadır. Huzurdaki davanın bu yönüyle de reddi gerekir. Kabul anlamına gelmemek kaydıyla, maddi zarara uğradığını iddia eden davacı şayet bir zarara uğradıysa bunun varlığını ve dava konusu olay ile zarar arasındaki illiyet bağını ispatla mükelleftir. Davacı tarafından iddiasına dayanak olarak dava dosyasına sunulan herhangi bir belge/delil bulunmamaktadır. Bu sebeple maddi tazminat taleplerinin de reddi gerekir. davanın müvekkil şirket yönünden öncelikle husumetten reddine, husumet itirazımızın kabul edilmemesi halinde zamanaşımı yönünden reddine, aksi halde davanın esastan reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE & NETİCE VE KANAAT:
Toplanan tüm deliller ve yapılan incelemelere göre; davacının dava konusu ettiği cihazı hakkında tefrik kararı verilen ve mahkememizin 2021/953 esasına kaydı yapılan … Şti.’nden satın aldığı, davalının ise dava konusu cihazın yetkili servisi olduğu ve sadece tamiri ile ilgilendiği anlaşılmış olup, davacının dava dilekçesinde talep ettiği dava konusu … marka ve modelli dizüstü bilgisayarın aynı cins misli ile değiştirilmesi ve davacının bu süre zarfında satın almış olduğu üründen beklediği faydanın sağlanamaması ve ürünün işlevsel bir biçimde kullanılamaması sebebiyle uğramış olduğu zararın tazmini hususlarında davalı … A.Ş.nin BK m. 58 ve BK m. 41’e göre herhangi bir sorumluluğunun olmadığı, husumetin yanlış yöneltildiği…” gerekçesi ile davacının davasının davalının pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE, davalılardan … Şti.bakımından tefrik ile yeni esas ile ayrıca eski dosyanın fiziki evrakı aktarılmak sureti ile yeni esas üzerinden davanın devamına karar verilmiş, verilen bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin aynı davada davalı … Şti.’den satın almış olduğu …. marka ve modelli dizüstü bilgisayarın tüm arıza tamirleri için, üretici firma yetkili servisi olan davalı …’e başvurulduğunu, davalı şirketin her arıza için iş emri açarak işlem yaptığını, garanti süresi içerisinde 3 defa arızalanan cihazdan istenen verim ve fayda sağlanamamış olup müvekkili şirketin zarara uğradığını, maldaki ayıba karşı üretici, satıcı ve yetkili servisin müteselsil sorumluluğunun bulunduğunu, ayıpların yetkili servis tarafından yapılan müdahale ile giderilip giderilemediği ve tarafların sorumlulukları araştırılıp incelenmeksizin davalının salt husumet itirazının eksik inceleme sonucu hatalı biçimde kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, ayıplı bilgisayarın misli ile değiştirilmesi ve ayıp nedeniyle kullanamamaktan doğan zararın tazmini istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Bilindiği üzere maddi hukuk alanında dava şartlarından olan husumet (sıfat) ehliyeti, davanın tarafları arasındaki ilişki ile ilgili olup, dava konusu hakkında bir karar verilebilmesi için bu kişilerin gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına haiz olmaları gerekir. Husumet ehliyeti maddi hukuk dava şartı olup mahkemece re’sen dikkate alınmalıdır.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle davacının bilgisayarın ayıplı olduğunu ileri sürmesine ve servis hizmetinin ayıplı sunulduğunun ileri sürülmemesinden dolayı ayıplı bilgisayarın misli ile değişimi ve ayıp (arıza) süresince bilgisayardan yararlanamamaktan kaynaklı maddi zararın tazmini isteminde sadece servis hizmeti veren davalı şirketin davada pasif husumet ehliyetinin bulunmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/12/2021 tarih ve 2021/333 Esas 2021/809 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 80,70.TL maktu harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadan karar verildiğinden davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 22/09/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.