Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1187 E. 2022/1214 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1187
KARAR NO : 2022/1214
KARAR TARİHİ : 30/06/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/04/2022
NUMARASI : 2021/910 Esas ve 2022/483 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Kara Taşımacılığı Kaynaklı)
BAM KARAR TARİHİ : 30/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/07/2022

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili şirket tarafından 13/04/2021 günü saat 15:11’de … kargo Taşyaka şubesinden … Kargo Kars/Sarıkamış şubesine gönderilmek üzere 1 adet 50 kg ağırlığında çuval cinsi kargonun davalı kargo şirketinin Taşyaka/Fethiye/MUĞLA şubesine teslim edildiğini, müvekkili şirketçe gönderilen ve tahmini teslim tarihi 16/04/2021 olan kargonun, alıcısı …’na ulaşmadığını, dava tarihi itibariyle 6 aydan fazla süre geçmiş olmasına rağmen güncel olarak kargonun nerede olduğunun bilinmediğini, müvekkili şirketçe teslim edilen ve kaybolan kargoya ilişkin bilgilerin ; Taşıma İrsaliyesi No : HV … Varış Merkezi : Sarıkamış Malın Ambara Giriş Tarihi : 13/04/2021 Adet :1 Çıkış Hattı : Taşyaka KG :50 kg Gönderi Takip No : 230744192795 Kargo Cinsi : Çuval Tahmini Teslimat Tarihi :16/04/2021 Gönderici Bilgileri : O… Şirketi Alıcı Bilgileri: … şeklinde olduğunu, kargo şirketinin çuvalın teslim edilmemesinden ve zayi olmasından dolayı doğan zararı tazmin etmesi istemiyle iş bu davayı açma zaruretinin hasıl olduğunu, gönderici ve kargo şirketleri arasındaki usul ve esaslar ve bunlardan doğacak sorumluluklar ile eşyanın teslim anından teslim edilinceye kadar kargo şirketlerinin sorumluluğu gibi hususların, 4925 sayılı Karayolları Taşıma Kanunu ve 08.01.2018 tarihli ve 30295 sayılı Karayolu Taşıma Yönetmeliği’nde düzenlendiğini, müvekkili şirket adına 24/08/2021 tarihinde Fethiye İlçe Tüketici Hakem Heyetine kargonın kaybı/zayi sebebiyle uğranılmış olan zararın tazmini hakkında başvuruda bulunduklarını, İlçe Tüketici Hakem Heyeti , 25/08/2021 tarihli yazısında “.. ilgide kayıtlı başvurunuzun taraflarının “Tüketici” olmadığı ve ticari faaliyette bulundukları , 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’ un ticari nitelikli ürün ve hizmetleri kapsamadığı, bu nedenle başvurunun tüketici işlemi kapsamı dışında kaldığı, Hakem Heyetimizin görev ve yetki alanına girmediği ve doğrudan ticaret mahkemelerine başvuruda bulunabilecekleri anlaşıldığından ilgili başvurunuz ekte iade edilmiştir.” diyerek iş bu davanın tüketici değil ticari bir iş olduğunu ve ticaret mahkemelerinin görevli olduğunu belirttiğini, İlçe Tüketici Hakem Heyetine yapılan başvuru ve cevabının dava dilekçesi ekinde sunulduğunu, iş bu davanın ticari uyuşmazlık olması sebebiyle 03/09/2021 tarihinde hukuk uyuşmazlıklarında dava şartı olan arabuluculuk müessesine başvuruda bulunduklarını, kargonun kaybolması nedeniyle müvekkili şirketin zararının giderilmesi hususunda davalı şirket yetkilileri ile yaptıkları arabuluculuk görüşmelerinin anlaşmama şeklinde sonuçlandığını, bu tazminat davasına konu olan kaybolan kargonun içeriği ve tahmini bedellerinin, ZEYTİN YAĞI 5 LT ( TENEKE KUTU ) 175,00 TL, NAKİT PARA 200,00 TL ,BAYAN EL ÇANTASI MARKA 400,00 TL 3 YAŞ ÇOCUK KİYAFETİ MARKA 1.000,00 TL, 4 YAŞ ÇOCUK KİYAFETİ MARKA 800,00 TL,7 YAŞ ÇOCUK KİYAFETİ MARKA 800,00 TL,12 YAŞ ÇOCUK KİYAFETİ MARKA 2.000,00 TL MUHTELİF GİDA 300,00 TL olduğunu kaybolan kargonun içerisinde müvekkiline ve çocuklarına ait olan ve manevi değeri olan özel eşyaların da bulunduğunu, bu eşyaların maddi değerlerinin yanında müvekkili hatırında özel bir anlam ve değerinin bulunduğunu, kaybolan kargonun yerine aynılarının konulamayacak olması nedeniyle müvekkilinin manevi zarara da uğradığını, uğramış olduğu bu zararın da kargo şirketinde giderilmesi gerektiğini, ayrıca kargonun müvekkili şirketçe tesliminden bu yana 6 aydan fazla süre geçtiğini ve bu süre içerisinde kaybolan kargonun içerisindeki ürünlerin kullanılamadığını, tüm bu sebeplerle; kargonun kaybı/zayi olması sebebiyle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak üzere 5.796,55 -TL maddi tazminat, 1.500.00 -TL manevi tazminat olmak üzere toplam 7.296,55 TL’nin kargonun gönderilmek üzere teslim edildiği 13/04/2021 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin sektöründe öncü bir firma olup mezkûr taşımada kendisinden beklenen tüm dikkat ve özeni eksiksiz şekilde yerine getirdiğini, davacının, her ne kadar dilekçesinde müvekkili şirketin üstlenmiş olduğu taşıma işi neticesinde zarara uğramış olduğunu, müvekkili şirketin kusuru olduğunu iddia ederek bunun müvekkili şirketi tarafından tazmin edilmesini talep etmiş ise de, mezkûr taşımaya ilişkin olarak müvekkil şirketin davacıya karşı herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, TTK da öngörülen sorumluluk sistemine göre, taşıyıcı eşyanın kendisi tarafından teslim alındığı tarih ile gönderilene teslim ettiği tarih arasında uğramış olduğu hasar ve ziyandan sorumlu olduğunu, taşıyıcının sorumluluğunun, taşıma sözleşmesi ile taşıyana yüklenen yükümlülüklerin ihlali hallerinde yani taşıyana yöneltilebilir bir kusurun varlığı halinde söz konusu olacağını, teslim anında kargo içeriğinin müvekkili tarafından kontrol edilmesi şeklinde müvekkilinin bir yetkisinin bulunmadığını, göndericilerin beyanına göre gönderim yapıldığını, gönderim sırasında kargo içeriği ile ilgili hiç bir bilgi verilmemiş olup kargo cinsinin sadece çuval olarak bildirildiğini, müvekkili şirketin kendisine taşınmak üzere teslim edilen kargonun içeriğini araştırma (açarak içine bakma, vs.) hak ve yetkisi bulunmadığından içerik konusunda teslim edenin beyanına itibar edileceğinin açık ve tartışmasız olduğunu, gönderide meydana geldiği iddia edilen zarardan müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, mevzuat gereği kargo içeriğini koruyacak nitelikte ve taşımaya uygun yapılmamış ambalaj sebebi ile meydana gelecek hasardan gönderenin sorumlu olacağının şüphesiz olduğunu, kargoya ilişkin olarak herhangi bir değer gösterilmediğini ve kargonun taşıma sırasında uğrayabileceği zararlara karşı içerik ve değerine uygun şekilde sigortalanmasının talep ve/veya beyan edilmediğini, dava dilekçesinde kargo içeriğine ilişkin iddialardan birinin de, kargo içerisinde para olduğunu, ancak kanun gereği kargo içerisinde para ve benzeri değerli evrakların taşınmasının yasak olduğunu, taşımaya ilişkin hükümler uyarınca, içeriği doğru beyan edilmeyen kargonun mahiyetinden kaynaklanan zararın göndericiye ait olduğunu, TTK md. 864 hükmü gereği göndericinin gönderdiği kargoya ilişkin tüm bilgileri tam eksiksiz olarak taşıyıcıya bildirmek zorunda olup eksik bildirimden kaynaklanan sorumluluğun kendisine ait olduğunu, her şeyden önce, TTK 886 uyarınca tam tazminata hükmedilebilmesi için zararın meydana gelmesinde taşıyıcının kast ve pervasız davaranış kusuru varlığının da ispat edilmesinin gerektiğini, hiçbir şekilde meydana gelen zarardan müvekkili şirketin sorumlu olduğunun kabulü anlamına gelmemekle birlikte, davacının istemiş olduğu maddi tazminat miktarının son derece fahiş olduğunu, TTK nunda taşıyıcının sınırlı sorumluluğunun benimsendiğini, müvekkilinin taşıma işinde hiçbir şekilde kusurlu olmadığını, müvekkilinin sorumluluğunun bulunduğunun kabul edilmesi halinde istenebilecek miktarın TTK nun 882. Maddesindeki miktarla sınırlı olduğunu bunun sınırının ise TTK nun 880. Maddesi olduğunu müvekkili şirketin kargo taşımacılığı alanında faaliyette bulunmadığını, bu sebeple taşımanın kara taşımacılığı alanında uzman bilirkişilerce incelenmesinin zaruri olduğunu, davacının ileri sürdüğü iddiaların gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirketin davacıya karşı herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkili şirket üzerine düşen edim yükümünü tam ve eksiksiz olarak ifa ettiğini, tüm bu sebeplerle haksız davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; “…Davacı tarafça davalıya satılan mallar karşılığı düzenlenen fatura bedelinin tahsilinin talep edildiği işbu davada, taraflar arasında mal alım satımından kaynaklanan ticari bir ilişkinin mevcut olduğu ve davalının bilanço esasına göre defter tuttuğu hususlarının, dosya kapsamından ve Bornova Vergi Dairesi Müdürlüğünün 01.09.2021 tarihli cevabi yazısından anlaşılmakla, tacirler arası ticari satımdan kaynaklanan işbu uyuşmazlıkta mahkememiz görevli olmayıp görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğundan, göreve ilişkin dava şartının yokluğu nedeniyle HMK’nun 114/1-c ve 115/2. Maddeleri uyarınca davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddi ile talep halinde dosyanın görevli mahkeme olan İzmir Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine…” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı … istinaf dilekçesinde özetle; Selçuk’ta ikamet ettiğini, dosyanın önce Selçuk’a gönderilip sonra asli ticaret mahkemesine gönderilmesi gerektiğini ileri sürerek mahkeme kararına karşı istinaf başvurusunun kabulü ile kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME,
DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Dava; tacir olan taraflar arasında taşıma sözleşmesinden kaynaklı zararın tazmini talebi ile açılan tazminat davasıdır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 24/11/2016 tarihli ve 6763 Sayılı Kanun’un 41. maddesi ile değiştirilen 341/2 fıkrasında öngörülen kesinlik sınırı 3.000,00 Türk Lirasıdır. 6100 Sayılı HMK’nın ek 1. maddesi uyarınca 01/01/2022 tarihinden itibaren ise, bu sınır 8.000,00 Türk Lirasıdır. Davalı tarafın istinafa konu ettiği miktarın 5.796,55 TL olması nedeniyle 22/04/2022 tarihli gerekçeli karar bu yönü ile kesin niteliktedir.(Yargıtay 19. HD. 2019/2829 E ve 2019/4446 Karar sayılı ilamı da bu doğrultudadır.)
Somut olayda; mahkemece verilen karar kesin nitelikte olup, kesin olan kararlara karşı HMK’nın 346. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesince istinaf dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi, HMK’nın 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince de bu yönde karar verilebilir. Bu karar usule ilişkin nihai karardır. Bölge Adliye Mahkemesince verilen bu usulden ret kararına karşı temyiz yolu da kapalıdır.(Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05/01/2018 tarih, 2017/5397 esas ve 2018/5 karar sayılı ilamı bu yöndedir.)
Öte yandan; mahkemece verilen kararlara karşı tarafların hangi kanun yoluna ve hangi sürede başvuracağının tereddüde mahal vermeyecek şekilde belirtilmesi, bu belirlemenin tarafların iradesini yanıltmayacak bir şekilde doğru olarak yapılması gerekeceği, başka bir deyişle, verilen karar, ara ve ek kararlarda, yargı mercii tarafından hem kanun yolunun hem de kanun yoluna ilişkin başvuru süresinin tarafları hataya düşürmeyecek şekilde doğru olarak gösterilmesi gerekecektir. Aksi takdirde, bu durumun tarafların haklarını arayabilmelerini zorlaştıracağı, dolayısıyla mahkemece verilen kararda kanun yolunun hatalı belirlenmesi durumunda, hatalı belirlemenin sonuçlarının taraflara yükletilmeyeceğinden gerek istinaf başvuru harcı ve gerekse istinaf karar harcının taraflardan tahsiline yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerden HMK’nın 352. maddesindeki düzenleme gereğince mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk derece mahkemesi kararı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesi uyarınca kesin olması sebebiyle davalı tarafın istinaf başvurusunun USULDEN REDDİNE,
2-Davalının yatırmış olduğu 220,70 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ve 80,70 TL istinaf karar harcının istemi halinde davalıya iadesine,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352 maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.30/06/2022