Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1170 E. 2022/1458 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1170
KARAR NO : 2022/1458

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ : MANİSA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/03/2022 ( Ara Karar )
NUMARASI : 2022/313 Esas
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ : 22/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/09/2022

Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasına ilişkin olarak yapılan açık yargılama sırasında verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara karara karşı yasal süresi içerisinde ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Mahkemece yapılan açık yargılama sırasında 25.03.2022 tarihli ara kararı ile ”…Davacı vekili dava dilekçesi ile; …ı Holding ve ortaklarının girişimiyle 1974 yılında temelleri atılan müvekkili olduğum şirket, …, …., …, … ve … gibi lastik markalarının üretimi ve ithalatı ile çeşitli isim ve markalar altında satış, hizmet ve servis hizmeti verdiğini, icra takibine konu olan borç, müvekkilim Şirket ile davalı … arasında 01.01.2018 tarihinde hazırlanan ve hükümleri 04.12.2018’de yürürlüğe giren bayilik sözleşmesinden kaynaklı ticari ilişkiye dayandığını, taraflar arasında müvekkilim şirket bayilik sözleşmesi kapsamında davalıya yapmış olduğu lastik satışlarına ilişkin olarak fiziki ve e-arşiv faturaları düzenlediğini, fakat bu fatura karşılığı bedeller müvekkili şirkete ödenmediğini, müvekkilim şirketçe, davalıdan borcunu ödenmesi talep edilmişse de davalı tarafından ödeme yapılmadığını, bunun üzerine Beşiktaş 19. Noterliği’nin 12.02.2021 tarih ve 617 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 1.716.640,04 TL borcun ödenmesi aksi halde bayilik sözleşmesi’nin 6.2 maddesi uyarınca müvekkilim şirket lehine tesis edilen taşınmaz ipoteklerinin paraya çevrilmesi yoluna başvurulacağı ihtar edildiğini, söz konusu ihtarnameye rağmen borcun ödenmediğini, bu sebeple müvekkilim şirket tarafından Alaşehir Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından düzenlenmiş olan 26.10.2018 ve 17147 yevmiye numaralı ipotek belgesine dayanarak Alaşehir İcra Müdürlüğü’nün 2021/2405 E. sayılı dosyası ile ipoteğin çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığını, işbu icra dosyasından ödeme emri düzenlenerek borçluya tebliğ edildiğini, davalı borçlu ödeme emrine karşı, sözleşmeden doğan borcuna mahsuben 10.02.2021’de 315.000,00 TL ödeme yaptığını ve yapılan ödemenin asıl borçtan mahsup edilmeden icra takibine başlandığını iddia ettiğini, 350.000,00 TL ödeme yönünden takibe, borca, işlemiş ve işleyecek faiz oranına ve miktarına kısmen itiraz ettiğini, ödeme emrine itiraz dilekçesinin netice ve açıklama kısmında farklı tutarlar belirttiğini, çelişkili beyanlardan bulunduğunu, sonuç ve istem kısmında 350.000,00 TL yönünden itiraz ettiğini, ayrıca takip dosyasında işlemiş ve işleyecek faiz oranına aylık %2 faiz işletilemeyeceğini iddia ettiğini, faiz miktarının yıllık %9 olarak hesaplanmasını talep ettiğini, sonuç olarak borçlunun haksız itirazı neticesinde, söz konusu icra takibi kısmen durduğunu, borçlu borca itirazında haksız olup duran takibin devamına karar verildiğini, yukarıda arz ettiğimiz üzere davalı borçlunun ihtarnamenin düzenlendiği tarih itibari ile müvekkilime olan borç miktarının 1.716,640,04 TL olduğunu, her ne kadar borçlu tarafından borca itiraz edilirken müvekkilim şirkete 10.02.2021’de 350.000,00-TL ödeme yaptığını iddia etmiş olsa da, bu ödemenin asıl alacaktan mahsup edilmeden takibe girişilmiş olduğu, borçlu tarafından müvekkilim şirkete yapılan ödeme 350.000,00 TL değil 315.000,00 TL olduğu, söz konusu ödeme TBK hükümleri uyarınca asıl alacağa işlemiş faiz miktarından düşülmüş ve ipotek takibine dahil edilmediğini, müvekkil şirketin ticari defter ve kayıtları incelendiğinde bu durum görüleceğini, öyle ki borçlunun takip tarihi itibari ile asıl borç miktarı 851.340,89 TL olduğunu, söz konusu ipotek limit ipoteği olduğundan takipte asıl alacağa işlemiş tüm faiz miktarı değil 73.659,11 TL talep edilebildiğini, davalı borçlunun sözleşme konusu borcu ihtarnamenin keşide edildiği tarihte faiziyle birlikte toplam 1.716.640,04 TL olduğunu, söz konusu taşınmazlar 925.000,00 TL bedel ile müşterek ipotek edildiğini, takibe konu ipotek limit ipoteği olduğunu, ipotek bedeli olan takipten sonra faizsiz olarak olarak bu bedel ile takip başlatıldığını, ipotek bedelini 925.000,00 TL karşılaması halinde, kısmi itiraz yargılamasındaki meblağın akıbetinin ne olacağı sorusu gündeme geldiğini, bu halde, itirazsız kısımdan 575.000,00 TL artan paraların borçluya ödenmesi halinde, müvekkilim işbu yargılama sonucundan elde edebileceğini, hukuki ve maddi yarar ortadan kalkmış olacağını, beyan etmiştir.
Davacı vekili, artan paraların icra veznesine depo edilerek nemalandırılmasına ve borçluya verilmemesine dair ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir.
HMK’nın 389.maddesinde “(1)Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. (2) Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir.
HMK’nın 390.maddesinde “(1) İhtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir. (2) Talep edenin haklarının derhâl korunmasında zorunluluk bulunan hâllerde, hâkim karşı tarafı dinlemeden de tedbire karar verebilir. (3) Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda, ihtiyati tedbir talebinde bulunulan Alaşehir İcra Müdürlüğü’nün 2021/2405 E. sayılı dosyasındaki ipoteğin paraya çevrilmesi neticesinde elde edilecek paranın uyuşmazlık konusu olmadığı, yukarıda değinilen yasal düzenleme karşısında yalnızca uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, ayrıca itirazın iptaline konu alacağın varlığının yargılamayı gerektirdiği, ihtiyati tedbire yönelik yaklaşık ispat koşullarının bu aşamada gerçekleşmediği anlaşıldığı…” gerekçesi ile davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, verilen bu ara karara karşı ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ:

İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; her ne kadar, mahkemece tedbir talebinin dava konusuyla ilgili olmadığı, yalnızca uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceğinden bahsedilerek talepleri reddedilmişse de; ihtiyati tedbir taleplerinin işbu itirazın iptali davasında yargılama sonucunda, müvekkilin edineceği menfaatin yok olmasının karşısına geçme amacı taşıdığını, tedbir talebinin dava konusuyla ilgili olduğunu, dava dosyasına, alacağı ispata yarar faturalar, sevk irsaliyeleri, teslime ilişkin belgeler, ihtarnamelerin sunulduğunu, yaklaşık ispat koşullarının gerçekleştiğini ileri sürerek yerel mahkeme ara kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:

Talep, itirazın iptali davasında verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara karara ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
HMK’nın 389. maddesinde ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, ihtiyati tedbir sebebi ve şartı olarak kabul edilmiştir. Mahkemece, ihtiyati tedbir yargılamasının gerektirdiği inceleme ve ispat kuralları dikkate alınarak, yapılan incelemeden sonra, bu sakınca veya zararı ortadan kaldıracak tedbire karar verilmesi mümkün olacaktır. İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin sadece uyuşmazlık konusu hakkında verileceği düzenlemiştir.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle uyuşmazlığın yargılama gerektirmesine, ihtiyati tedbir koşullarının oluşmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/313 Esas sayılı dosyasında ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin olarak verilen 25/03/2022 tarihli ARA KARAR, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Başvuru sırasında harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan ihtiyati tedbir isteyen davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran ihtiyati tedbir isteyen davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın tebliği ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/(1)-f maddesi gereğince kesin olmak üzere 22/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.