Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1162 E. 2022/1604 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1162
KARAR NO : 2022/1604
KARAR TARİHİ: 20/10/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/04/2022
NUMARASI : 2021/571 Esas 2022/359 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 20/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/10/2022
Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekkili … ile davalı … arasında akdedilen satış sözleşmesi uyarınca müvekkili şirket, davalı şirketten ekte sunulu faturalardan da görüleceği üzere; 03.03.2020 tarihli KDV dahil 114.159,75-TL bedelli, 12.03.2020 tarihli KDV dahil 57.079,87-TL bedelli, 04.06.2020 tarihli KDV dahil 261.473,03-TL bedelli, 09.07.2020 tarihli KDV dahil 86.479,25-TL bedelli, 11.09.2020 tarihli KDV dahil 63.991,40 -TL bedelli olmak üzere 5 adet fatura karşılığında, toplam 354 adet “… ” ve farklı niteliklerde 9 adet “… ” ve yine farklı niteliklerde 7 adet “…” malzemesi satın aldığının, ancak davalı şirketten satın alınan işbu ürünlerden, 03.03.2020 tarihli faturaya konu 80 adet “… ” ve 2 adet “…. – …. , 12.03.2020 tarihli faturaya konu 40 adet “… ” ve 1 adet “…. “, 04.06.2020 tarihli faturaya konu 3 adet “…,120 adet “… ” ve 3 adet “… , 09.07.2020 tarihli faturaya konu 80 adet “…. “, 2 adet “… , 11.09.2020 tarihli faturaya konu 34 adet “…”, 1 adet “… , malzemelerinde bir takım arıza ve sorunlar baş gösterdiğini, müvekkili şirket, satın aldığı ürünlerde başgösteren bu arıza ve sorunları gerek satıcı davalı şirketin yetkili servisine gerekse satıcı davalı şirket yetkilisi …’e defaatle bildirmiş ise de davalı şirket, müvekkile satmış olduğu ürünlerde meydana gelen bu sorunları ciddiye almadığını, bu sebeple İzmir 15. Noterliği’nin 10.05.2021 tarih ve 05383 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı şirkete ayıp ihbarında bulunulmuş ve davaya konu ayıplı malların tamamının ayıpsız misli ile değişimi yahut sözleşmeden dönülmek suretiyle satış bedelinin, ödeme tarihinden itibaren başlayacak avans faizi ile birlikte müvekkili şirkete iadesi talep ve ihtar edilerek müvekkili şirketin ayıplı malları vermeye hazır olduğu bildirildiğini, ancak davalı şirket, kendisine tebliğ edilen işbu ihtarnameye karşın Bakırköy 40. Noterliğinin 26.05.2021 tarih ve 10182 yevmiye numaralı ihtarnamesi aracılığıyla “…ürünlerin ayıpsız misli ile değiştirilmesi yahut satış bedelinin avans faizi ile birlikte iadesine ilişkin taleplerinize tümüyle itiraz ettiğimizi bildiririz…” şeklindeki beyanları ile müvekkilinin seçimlik haklarının kullanılması suretiyle ileri sürdüğü haklı talebini reddettiğini, müvekkili şirket, davalı şirketten satın aldığı arızalı ve sorunlu malların ayıplı olup olmadığının tespit edilmesi amacıyla İzmir 8. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2021/83 D.İş sayılı dosyasından tespit talebinde bulunduğunu, müvekkil şirket açısından telafisi zor zararlara sebep davaya konu ayıplı mallara ilişkin müvekkil şirket tarafından davalı şirkete ödenen satış bedelinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek müvekkil şirkete iadesi ve satışı yapılan işbu ayıplı mallar nedeniyle müvekkil şirketin uğramış olduğu işgücü kaybı, kar kaybı, munzam zarar, ziyan vb. tüm zararların davalı şirketten tazmin edilerek müvekkil şirkete verilmesi amacıyla dava açtıklarını, taraflar arasında akdedilen satış sözleşmesinden dönülmek suretiyle ve HMK m.107/2 uyarınca ileride arttırılmak üzere ödenen satış bedelinin şimdilik 5.000,00-TL’sinin, ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müvekkili şirkete iadesine, davalı şirket tarafından satışı yapılan ayıplı mallar nedeniyle müvekkili şirketin uğramış olduğu işgücü kaybı, kar kaybı, munzam zarar, ziyan vb. tüm zararların, HMK m.107/2 uyarınca ileride arttırılmak üzere şimdilik 500,00-TL’sinin davalı şirketten tazmin edilerek müvekkili şirkete verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkile ….’nin adresi; …. Mah. …. Sok. No:… …/İstanbul olduğundan davanın kapsayan İstanbul Anadolu Adliyesi Mahkemeleri nezdinde açılması gerektiğini, bu nedenle Mahkemenin yetkisine itiraz ettiklerini, dosyanın, davaya bakmaya yetkili İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesini talep ettiklerini, davacının belirsiz alacak davası açmasında hukuki yararı olmadığını, dava konusu satış bedeninin ve uğranan zararın tazmini olduğundan belirsiz alacak davası olarak yöneltilemeyeceğini, belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceğinden, işbu davanın açılmasında hukuki yarar olmadığı gibi taleplerin reddi gerektiğini, haklı ve dayanaklı sebeplerden dolayı, davayı kabul alamına gelmemek kaydıyla, davacının davasını ve taleplerinin somutlaştırması, zarara gören ürünleri ve yaptığı masrafları tek tek belirtip faturalar ile dayanaklandırması gerekmekte olup, aksi halde esasa girilmeden davanın usulden, hukuki menfaat yokluğundan reddini talep etiklerini, davacı davasını Tüketici Mahkemesi nezdinde açmış olmasına rağmen, zamanaşımı konusunda BK.md.231’e dayandığını, bu hususun çelişkili olduğunu, talep zamanaşımına uğradığını, diğer yandan, ayıplı olduğu iddia edilen ürünün alım tarihi 06.01.2017, yangın tarihi 31.05.2017, ihtar tarihi 11.07.2017, tarihi, iş bu davanın ikame tarihi ise 03.05.2018 olduğunu, alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorunda olduğunu, malın kontrolü ve ihbar yükümlülüğü konusunda bir esnaf veya tacirden beklenen azami dikkat ve özen yükümlülüğünün yerine getirilmediğinin açık olduğunu, ayıp ihbar süresine uyulmadığı dolayısıyla malın olduğu gibi kabul edildiği ortada olduğunu, tüketici mahkemesi hiçbir durumda iş bu davaya bakmakta yetkili olmamakla, bunun kabulü halinde bile Tüketici Kanunu’nda öngörülen ihbar yükümlülüğü süresi de aşılmış bulunduğunu, usule aykırı yapılmış olan tespit hukuki zeminde delil mahiyeti taşımadığını, öncelikle usule ilişkin itirazlarımız doğrultusunda davanın usulden, aksi takdirde de davanın esastan reddine karar verilmesini, vekalet ücreti ve yargılama masraflarının davacı tarafa yükletilmesine kararı verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMECE: ” Somut olayda; davalı vekilinin süresinde yapmış olduğu yetki itirazının HMK 6 maddesinin” genel yetkili mahkeme davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir” hükmü dikkate alındığında davalının ikamet adresinin Kadıköy İstanbul olduğu, esasen davacı şirketin de İstanbul adresinde bulunduğu, davalının tacir sıfatını haiz olduğunun Sultanbeyli Vergi Dairesi ve … Müdürlüğü’nden gelen yazı cevaplarından anlaşıldığı, bu nedenlerle işbu davada İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğu sonuç ve kanaatine varılmakla mahkememizin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine ve kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde istemde bulunulduğu takdirde dava dosyasının yetkili İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına dair ek karar düzenlenmesine ” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin adresinin İzmir olup davanın, sözleşmeden kaynaklı olan aynı zamanda para alacağına ilişkin uyuşmazlıktan kaynaklanmakta olduğunu, müvekkili şirketin adresinin İstanbul değil İzmir’de bulunduğunu, hem Ticaret Sicili kayıtlarında hem de taraflar arasında düzenlenen faturalarda açıkça gözüktüğünü, dosyanın delil tespiti için açılan ve dosyaya sunulu İzmir 8. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2021/83 sayılı değişik iş dosyasının 25.06.2021 tarihli bilirkişi raporunda da sabit olduğu üzere davaya konu ticari satım sözleşmesinin ifa yeri Narlıdere/İZMİR olduğunu, işbu nedenle yetkili mahkemede dava açıldığını, yerel mahkemenin yetkisizlik kararının açıkça hukuka aykırı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve esasa ilişkin inceleme yapılarak davanın kabulüne, vekâlet ücreti ile yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, ticari satımdan kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Aynı Kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Ayrıca 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 89. maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir.
Yine HMK’nın 17. maddesi ile getirilen düzenleme gereğince yetki sözleşmesi ile tacirler veya kamu tüzel kişileri aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.
Davacı, davalı taraftan sözleşmeye konu ürünleri satın alınan ürünlerin ayıplı çıktığı, alım satım ilişkisine konu konu ayıplı mallara ilişkin davacı tarafından davalı şirkete ödenen satış bedelinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek şirkete iadesi ve satışı yapılan ayıplı mallar nedeniyle şirketin uğramış olduğu işgücü kaybı, kar kaybı, munzam zarar, ziyan vb. tüm zararların temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Somut olayda, davacının adresinin mahkeme kararında belirtilenin aksine İzmir İlinde ise de, tacir olan taraflar arasında yetki sözleşmesi bulunmadığı, uyuşmazlığını sözleşmenin ifasından kaynaklanmadığı ve ayıp iddiasına dayalı uğranılan zararın tahsili talebi ile açıldığı, TBK’nın 89. Maddesinin uygulanma imkanının bulunmadığı, dolayısıyla yetkili mahkemenin genel yetki mahkeme olan davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğundan verilen mahkeme kararının yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Dosyadaki belgelere, dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerl
1-İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/04/2022 tarih ve 2021/571 Esas 2022/359 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 80,70 TL maktu harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadan karar verildiğinden davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 20.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.