Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1161 E. 2022/1193 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1161
KARAR NO : 2022/1193
KARAR TARİHİ : 30/06/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/05/2022
NUMARASI : 2019/480 Esas 2022/441 Karar
DAVANIN KONUSU : İflas (Doğrudan Sermaye Şirketleri İle Kooperatiflerin İflası (İİK 179))
BAM KARAR TARİHİ : 30/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/06/2022

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … AŞ’nin tasfiye sürecinde iken piyasalardaki olumsuzluklardan etkilendiğini ve tasfiye sürecinde borçlarını ödeyemez duruma düştüğünü, davacı şirket adına kayıtlı … ili … ilçesi …,…,… parsel no da kayıtlı tarla vasfındaki taşınmaz üzerinde şirketin ödeyemediği borçları nedeniyle yapılan icra takiplerine ait hacizler bulunduğunu, taşınmazın rayiç değerinin haciz alacaklarına karşı borcunu karşılar nitelikte maddi değere sahip olmadığını, davacı şirketin borçlusu olduğu İzmir 7. İM’nin 2015/910 Esas ve İzmir 16. İM’nin 2012/6744 Esas sayılı icra takip dosyalarının incelenmesinde de görüleceği üzere icra dosyalarına konu borçların ödenmediğini, şirketin borçlarının yalnızca bu icra dosyaları ile sınırlı olmadığını, kamu kurumlarına olan borçların ödemesinin de gerçekleşemediğini, dilekçe ekinde sunulan ticari bilançoların incelemesinde de görüleceği üzere davacının mevcut borçlarının malvarlığı ile karşılanmasının mümkün olmadığını, davacı şirketin borca batık olduğunu beyanla tasfiye halindeki davacı şirketin iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMECE:
Toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; davacı tarafça, …nün Merkez-… sicil numarasında kayıtlı Tasfiye Halinde … AŞ.’nin borca batık olduğundan bahisle iflasına karar verilmesine yönelik olarak dava açıldığı, davanın İİK 178. maddesinde düzenlenen iflas davası niteliğinde olduğu, Mahkememizce davacı şirketin rayiç değerlere göre borca batık olup olmadığının belirlenmesine yönelik olarak keşif ve bilirkişi incelemeleri yaptırıldığı, alınan bilirkişi raporunda davacı şirketin rayiç değerlere göre öz varlığının 250.151,60 TL tutarında olduğu ve davacı şirketin borca batık durumunda olmadığının belirtildiği , İİK’ nın 178 maddesi kapsamında davacı şirketin iflasına karar verilmesi ile ilgili yasal koşulların oluştuğunun belirlenemediği incelenen tüm dosya kapsamında anlaşılmış davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin uzun süre ticari kazanç sağlayamaması nedeniyle tasfiye kararı aldığını, şirketin pasiflerinin aktiflerinden fazla olduğunu, iflas müessesesinin kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece resen değerlendirilmesi gerektiğini, şirketin icra dosyalarına konu borçlarına yanı sıra bir çok kamu tüzel kişilere ve şahıslara borçlarının bulunduğunu, İzmir Bölge Mahkemesi 11. Ceza Dairesi’nin 2017/2345 Esas sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporunda şirketin yaşadığı mali zorluklar nedeniyle pasifinin aktifinden çok fazla olması sebebiyle iflasına karar verilmesi gerektiğine dair görüş bildirildiğini, raporun hazırlandığı tarihten bu yana da şirketin kazanç getirici faaliyeti olmadığını, şirketin tek mal varlığı olan 3 adet tarla vasfındaki taşınmazın üzerindeki bulunan hacizlerin güncel toplam tutarının taşınmazın değerinin üzerinde olduğunu, mahkemece alınan bilirkişi raporunda icra dosyalarının incelenmediğini, müvekkili şirketin bu borçlarının bilanço da ödenecekler sütununda yer aldığını, kesinleşen icra takipleri karşısında borçların varlığının kesin olduğunu, mahkemece bilirkişi raporuna karşı itirazların değerlendirilmediğini, bilançoda yer almamasına rağmen varlığı konusunda tereddüt duyulmayan borçların mahkemece resen hesaplanması gerektiğini, şirketin kamu borçları, icra dosyaları ve işçi alacaklarından doğan borçlarının açıkça hesaplamalara dahil edilmediğini, 31/12/2019 tarihli bilançoda yer almayan borçların bu tarihten önce ödenmiş olduğu iddiasının teknik değerlendirme içermeyen varsayımdan ibaret olduğunu beyanla istinaf istemlerinin kabulü ile davanın tüm sonuçlarıyla birlikte kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, borçlunun kendisinin talep ettiği doğrudan doğruya iflas istemine ilişkindir.
Davacı şirket adına kayıtlı … ili … ilçesi …, … ve … parsel sayılı taşınmazların dava tarihi itibariyle rayiç değerlerin belirlenmesine yönelik olarak talimat mahkemesi aracılığı ile alınan rapordan taşınmazların toplam değerinin 261.264 ,00 TL olduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece, davacı şirketin rayiç değerlere göre borca batık olup olmadığının belirlenmesine yönelik olarak şirket kayıt ve belgeleri üzerinde SMMM bilirkişi aracılığı ile yapılan inceleme sonucu alınan kök ve ek raporda; davacı şirkete ait 31.12.2019 tarihli bilanço ve davacı şirketin sahip olduğu taşınmazlara ait bilirkişi rayiç bedel hesaplamaları kaydi değerler göz önüne alındığında 31.12.2019 tarihinde şirketin öz varlığının rayiç değerlere göre 250.151,60 TL tutarında olduğu, şirketin borca batıklık oranının rayiç değerlere göre 14,92 olarak hesaplandığı, bu sonucun şirketin varlıklarının şirketin borçlarının %1492’sini karşıladığını gösterdiği, 1’in üstünde çıkan bu sonucun şirketin borçlarının tamamını karşıladığı ve borca batık durumda olmadığı, varlıklar-borçlar=özvarlık formülüne göre dosya ekine sunulan evraklar üzerinde yapılan incelemeler sonucunda şirketin rayiç değerlere göre öz varlığının 250.151,60 TL tutarında olduğu ve davacı şirketin borca batık durumunda olmadığı görüşü bildirilmiştir.
Tensip zaptı ve gerekçeli kararda İİK 166/2 gereğince ilanların yapıldığı bildirilmiş ise de dosya içerisinde sadece yeni asır gazetesinde ilana rastlanmıştır.
İzmir Bam 11. Ceza Dairesince SMMM bilirkişi …’dan alınan raporda TTK 366/3 maddesinde belirtilen değerleme yöntemlerini (aktif hem işletmenin devamlılığı hesabına göre hemde muhtemel satış fiyatları esas alınmak üzere bilanço düzenlemesi) göre çıkarılan ara bilanço verilerinden öz sermayesinin -33.132,94 TL olduğu, şirketin borca batık olduğu, şikayet tarihi itibariyle iflas isteme şartlarının oluştuğu, şirketin merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine şirketin iflasını istenmesi gerekirken bu mecburiyetin yerine getirilmemiş olduğu bildirilmiştir.
Yargıtay 23.HD 2013/7876 Esas,2013/1680 Karar sayılı ilamında; “Dava, İİK.’nın 178. ve 179. madde hükümlerine dayalı doğrudan iflas istemine ilişkindir. TTK’nın 324. ve İİK’nın 179. maddeleri uyarınca borca batık hale gelen şirket bunu mahkemeye bildirmek ve iflasını istemek zorundadır. İİK’nın 181. maddesinin aynı Kanun’un 160. maddesine yaptığı yollama nedeniyle, İİK’nın 178. ve 179. madde hükümleri uyarınca doğrudan iflas talebinde bulunan şirket temsilcisi ya da müdürü, ilk alacaklılar toplantısına kadar gerekli masraflar ile iflas kararının kanun yolları için gerekli tebliğ masraflarını avans olarak mahkeme veznesine yatırmalıdır.
İİK’nın 178. ve 179. maddesi uyarınca iflasa karar verilebilmesi için şirketin borca batık durumda olması gerekir.Aciz hali borçlunun ödeme araçlarından yoksunluğu nedeniyle, derhal ödemesi gereken para borçlarını ödemek konusundaki yeterli ekonomik imkana sahip olmamasıdır. Borca batıklık ise, borçlunun malvarlığındaki aktif değerler toplamının, pasif değerler toplamını karşılayamaması durumudur. Borçlunun aciz hali ne kadar ağır olursa olsun (İİK’nın 178/III deki durum olmadıkça) kendi iflâsını isteyen borçlu, aciz halinde bulunduğunu ispat etmek zorundadır. İflas talebi üzerine mahkemece bilirkişi incelemesi yapılarak iflas talebinin yerinde olup olmadığı belirlenir. Borca batıklığın tespiti için TTK’nın 324. maddesi uyarınca bir borca batıklık bilançosu hazırlanmalıdır.
Somut olayda mahkemece, davacı şirketin borca batık durumda olup olmadığı konusunda yeterli inceleme yapılmamıştır. TTK’nın 556. madde yollaması ile uygulanması gereken TTK’nın 324. maddesine göre borca batıklık bilançosunda aktiflerin rayiç değerden bilançoya geçirilerek borca batıklık bilançonun çıkarılması gerekir. Böyle bir talep üzerine mahkemece, bu şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı rayiç değerlere göre tespit edilmelidir. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço üzerinde mahallinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. Borca batıklık, TTK’nın 324. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tespit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlenmelidir. Borca batıklıktan kurtulma ise tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade eder.
Bir sermaye şirketinin borca batıklık bildiriminde bulunarak iflasını istemesi halinde, bu durumun mahkemece re’sen tespiti gerekir. Bu tespitin yapılmasında, davacının sunduğu delillere ek olarak, mahkemece gerekli görülen diğer delillerin toplanması, bu kapsamda ilgisi görülen kamu kurumlarından alınacak bilgiler, yapılacak keşif ve mahkemece atanacak bilirkişilerce düzenlenecek raporlar da değerlendirilmelidir. Borca batıklığın tespitinde sadece davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, bu noktada, konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulmalıdır. Dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir. Açıklanan durum karşısında davacı şirketin mevcut kayıtları; mahkemece ulaşılabilecek tapu, trafik, banka, vergi daireleri, sanayi ve ticaret odaları, ticaret sicil kayıtları gibi hakkında bilgi alınabilecek belgeler ve müdahillerin sunacakları bilgi ve belgeler, varlık kalemlerinin rayiç değerlerine ilişkin uzman (teknik) bilirkişi görüşleri ve somut olay bakımından özellik arz edebilecek diğer veriler toplandıktan sonra, konusunda uzman bir bilirkişi heyetinden alınacak teknik, detaylı ve denetime elverişli rapor sonucuna göre borca batıklığın yukarıda gösterilen ilkeler çerçevesinde tespiti ile varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.” açıklamalarına yer verilmiştir.
Somut olayda, davacı şirketin mevcut kayıtları; mahkemece ulaşılabilecek tapu, trafik, banka, vergi daireleri, sanayi ve ticaret odaları, ticaret sicil kayıtları gibi hakkında bilgi alınabilecek belgeler ve müdahillerin sunacakları bilgi ve belgeler, varlık kalemlerinin karar tarihine yakın rayiç değerlerine ilişkin uzman (teknik) bilirkişi görüşleri, davacı tarafından bildirilen icra dosyalarındaki güncel borç miktarları ve somut olay bakımından özellik arz edebilecek diğer veriler toplandıktan sonra, konusunda uzman bir bilirkişi heyetinden alınacak teknik, detaylı ve denetime elverişli rapor sonucuna göre borca batıklığın yukarıda gösterilen ilkeler çerçevesinde tespiti ile varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde olmamıştır.
O halde, yukarıda yapılan açıklamalara göre, delillerin toplanarak sonuca varılması için yargılamaya devam edilmesi gerektiğinden, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, HMK nun 353/1-a-6 maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
2-İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/05/2022 tarih ve 2019/480 Esas 2022/441 Karar sayılı sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından, davacı yararına istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-İstinaf yoluna başvuran davacıdan alınan 80,70 TL istinaf maktu karar harcının istek halinde İADESİNE,
5-İstinaf yoluna başvuran davacıdan alınan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-İstinaf yargılama giderlerinin esas kararla birlikte ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine,
7-Gerekçede belirtilen eksikliklerin giderilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince oybirliğiyle kesin olarak karar verildi. 30/06/2022