Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1124 E. 2022/1155 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1124
KARAR NO : 2022/1155
KARAR TARİHİ : 23/06/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/04/2022
NUMARASI : 2022/151 D.İş Esas 2022/152 Karar
DAVANIN KONUSU : İhtiyati Haciz
BAM KARAR TARİHİ : 23/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/06/2022

İhtiyati Haciz talep eden davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : İhtiyati Haciz talep eden davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Çağrı İşaretli,9390941 Sicil No’lu Malta Bayraklı M/Y tipi … isimli gemide şef aşçı pozisyonunda 17.04.2011 tarihinden 28.03.2022 tarihine kadar çalıştığı, müvekkilinin aldığı son net ücret aylık 3000 Amerikan Dolarıdır olduğu, müvekkiline yaklaşık 11 yıllık çalışması boyunca SGK kaydı yapılmadığı, yıllık izinleri kullandırılmadığı ve ödenmediği, fazla mesai ücretleri ödenmediği, son olarak 5 aylık birikmiş maaşının kendisine ödenmemiş olduğu, müvekkilinin 28.03.2022 tarihinde iş sözleşmesini haklı nedenle fes ettiği, şirketin Türkiye’deki kolu olan … Şirketi’ne ihtarname ile iş akdinin feshi bildirimini keşide edildiği, işveren şirketi temsil ettiği ihtarında belirten ve uzun süredir maaş ödemelerini yapan işveren vekili sıfatında bulunan gemi kaptanı … tarafından ihtarname keşide edildiği, ihtarname ile sözleşmeyi feshettiğini karşı ihtar ile bildirildiği, … tarafından tekrar ihtarname keşide edilerek SGK kaydı yapılmamasının hukuka uygun olduğunu ve sair alacaklarının olmadığı yönünde bildirimlerde bulunulduğu, müvekkilin işçilik alacaklarının ödenmeyeceğinin açıkça anlaşıldığı, iş akdinin feshinden sonra müvekkiline 2 ay 20 günlük maaşı ödenmiş olsa da müvekkilin halen 2022 yılı Ocak, Şubat ve Mart ayı için 2 ay 10 günlük ücret alacağı ve sair alacaklarının bulunduğu, müvekkilin çalışmasından dolayısıyla ödenmeyen 2 ay 10 günlük maaş alacağına karşılık 7.000 Dolar ücret alacağını, yaklaşık 10 yılı aşkın çalışması süresince kullandırılmayan ve ödenmeyen yıllık izinlerine karşılık 17.000 Dolar alacağını, yaklaşık 11 yıl süre çalışmasına karşılık 7900 Dolar kıdem tazminatını, gemide yaz dönemi fazla mesai yapılmasını ve UBGT günlerinde çalışılmasından dolayısı ile 9.000 Dolar fazla mesai ve UBGT alacaklarını, gemide yaz dönemi 2 ay boyunca hafta tatili kullanılmadığından 7.400 dolar hafta tatili alacağı olmak üzere toplam 48.300 USD alacağının bulunmakta olduğunu, ücret ve sair alacaklar hak edildiği ayı izleyen ayın 20. Gününe kadar ödenmesi gerektiği, kıdem tazminatı ve kullandırılmayan yıllık izin ücretleri ise sözleşmenin feshi ile ödenmesi gerektiğinin açık olduğu, deniz alacaklılarının gemi üzerinde ihtiyati haciz kararı alma hakkı olduğunun söylendiği, gemi Alacağı gerekçesi ile kanuni rehin hakkını kullanırken geminin Türkiye’den ayrılmasını engellemek adına ve borçlunun, bahsi geçen gemi dışında da borcun tahsil olunabileceği bir mal varlığının ülkede bulunmadığının, geminin her an ülke sınırlarından ayrılma riski olduğunun, … Çağrı İşaretli,9390941 Sicil No’lu Malta Bayraklı M/Y tipi … isimli gemisine ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMECE :
İhtiyati Haciz talep eden vekili mahkememize sunduğu 19.04.2022 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … Çağrı İşaretli,9390941 Sicil No’lu Malta Bayraklı M/Y tipi … isimli gemide şef aşçı pozisyonunda 17.04.2011 tarihinden 28.03.2022 tarihine kadar çalıştığı, müvekkilinin aldığı son net ücret aylık 3000 Amerikan Dolarıdır olduğu, müvekkiline yaklaşık 11 yıllık çalışması boyunca SGK kaydı yapılmadığı, yıllık izinleri kullandırılmadığı ve ödenmediği, fazla mesai ücretleri ödenmediği, son olarak 5 aylık birikmiş maaşının kendisine ödenmemiş olduğu, müvekkilinin 28.03.2022 tarihinde iş sözleşmesini haklı nedenle fes ettiği, şirketin Türkiye’deki kolu olan … Şirketi’ne ihtarname ile iş akdinin feshi bildirimini keşide edildiği, işveren şirketi temsil ettiği ihtarında belirten ve uzun süredir maaş ödemelerini yapan işveren vekili sıfatında bulunan gemi kaptanı … tarafından ihtarname keşide edildiği, ihtarname ile sözleşmeyi feshettiğini karşı ihtar ile bildirildiği, … tarafından tekrar ihtarname keşide edilerek SGK kaydı yapılmamasının hukuka uygun olduğunu ve sair alacaklarının olmadığı yönünde bildirimlerde bulunulduğu, müvekkilin işçilik alacaklarının ödenmeyeceğinin açıkça anlaşıldığı, iş akdinin feshinden sonra müvekkiline 2 ay 20 günlük maaşı ödenmiş olsa da müvekkilin halen 2022 yılı Ocak, Şubat ve Mart ayı için 2 ay 10 günlük ücret alacağı ve sair alacaklarının bulunduğu, müvekkilin çalışmasından dolayısıyla ödenmeyen 2 ay 10 günlük maaş alacağına karşılık 7.000 Dolar ücret alacağını, yaklaşık 10 yılı aşkın çalışması süresince kullandırılmayan ve ödenmeyen yıllık izinlerine karşılık 17.000 Dolar alacağını, yaklaşık 11 yıl süre çalışmasına karşılık 7900 Dolar kıdem tazminatını, gemide yaz dönemi fazla mesai yapılmasını ve UBGT günlerinde çalışılmasından dolayısı ile 9.000 Dolar fazla mesai ve UBGT alacaklarını, gemide yaz dönemi 2 ay boyunca hafta tatili kullanılmadığından 7.400 dolar hafta tatili alacağı olmak üzere toplam 48.300 USD alacağının bulunmakta olduğunu, ücret ve sair alacaklar hak edildiği ayı izleyen ayın 20. Gününe kadar ödenmesi gerektiği, kıdem tazminatı ve kullandırılmayan yıllık izin ücretleri ise sözleşmenin feshi ile ödenmesi gerektiğinin açık olduğu, deniz alacaklılarının gemi üzerinde ihtiyati haciz kararı alma hakkı olduğunun söylendiği, gemi Alacağı gerekçesi ile kanuni rehin hakkını kullanırken geminin Türkiye’den ayrılmasını engellemek adına ve borçlunun, bahsi geçen gemi dışında da borcun tahsil olunabileceği bir mal varlığının ülkede bulunmadığının, geminin her an ülke sınırlarından ayrılma riski olduğunun, … Çağrı İşaretli,9390941 Sicil No’lu Malta Bayraklı M/Y tipi … isimli gemisine ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
Dava, “Yabancı Bayrak Taşıyan Gemide Hizmet Akdiyle Çalışan Ve Hizmet Akdi Feshedilen Davacıya Ödenmeyen Alacakların Tahsili İstemine Dayanan İhtiyati Haciz” talebine ilişkindir.
İşin esasına girilmeden önce öncelikle 854 sayılı Deniz İş Kanunu’nun kapsamı, iş mahkemesinin görevi ve kanuni rehin hakkı kavramlarının açıklanması gerekmektedir.
I-Deniz İş Kanunu’nun kapsamı
854 sayılı Deniz İş Kanunu’nun, “Kanunun kapsamı” başlıklı 1’inci maddesine göre;
“Bu kanun denizlerde, göllerde ve akarsularda Türk Bayrağını taşıyan ve yüz ve daha yukarı grostonilatoluk gemilerde bir hizmet akti ile çalışan gemiadamları ve bunların işverenleri hakkında uygulanır.
Aynı işverene ait gemilerin grostonilatoları toplamı yüz veya daha fazla olduğu veyahut işverenin çalıştırdığı gemiadamı sayısı 5 veya daha fazla bulunduğu takdirde birinci bent hükmü uygulanır.
Bu kanunun uygulanmasında; sandal, mavna, şat, salapurya gibi olanlar da (gemi) sayılır. Cumhurbaşkanı, ekonomik ve sosyal gerekler bakımından bu kanun hükümlerini yukardaki bentlerin kapsamı dışında kalan gemilerle gemi adamlarına ve bunların işverenlerine kısmen veya tamamen teşmile yetkilidir.
Yukardaki bentlerde yazılı gemilerin bu kanun kapsamına alınmaları sebebiyle yapılabilecek itirazlar Çalışma Bakanlığı tarafından incelenerek karara bağlanır. Bu itirazlar kanunun uygulanmasını durduramaz.”
Kanun’un kapsamına girmeyen örneğin yabancı bayraklı bir gemide hizmet akti ile çalışan gemi adamları hakkında bu Kanun uygulanmaz.
854 sayılı Deniz İş Kanunu’nun görevli mahkemeyi belirleyen 46’ncı maddesine göre de, bu Kanun kapsamına giren gemi adamlarıyla bunların işveren veya işveren vekilleri arasında bu Kanundan veya hizmet aktinden doğan davalar hakkında, 5521 sayılı Kanun hükümleri uygulanır.
II- İş mahkemesinin görevi
Genel anlamda bir mahkemenin görevi; belirli bir davaya, dava konusunun niteliği veya değerine göre o yerdeki aynı yargı koluna ait ilk derece (hüküm) mahkemelerinden, hangisi tarafından bakılabileceğini belirtir. Bir yerdeki ilk derece (hüküm) mahkemeleri; genel mahkemeler ve özel mahkemeler olmak üzere ikiye ayrılır. Genel mahkemeler ise asliye ve sulh hukuk mahkemesi olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Hangi davalara özel mahkemelerde, hangi davalara genel mahkemelerde bakılacağı ve genel mahkemelerde bakılacak davalardan hangilerine asliye hukuk mahkemesinde, hangilerine sulh hukuk mahkemesinde bakılacağı hususuna görev, bunu düzenleyen kurallara da görev kuralları denir.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Bu kapsamda iş mahkemelerinin görevi ilk olarak 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile düzenlenmiştir. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1’inci maddesine göre, “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının” çözülmesi görevi iş mahkemelerine aittir. İşçi sıfatını taşımayan kişinin talepleriyle ilgili davanın, iş mahkemesi yerine genel görevli mahkemelerde görülmesi gerekir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 1’inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4’üncü maddedeki istisnalar dışında kalan bütün iş yerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.
İş mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde iş davalarına bakmak üzere bir asliye hukuk mahkemesi görevlendirilir. İş davalarına bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesine açılan dava “iş mahkemesi sıfatıyla” açılmamış ise, mahkeme görevsizlik kararı veremez. Bu durumda asliye hukuk mahkemesi tarafından, verilecek bir ara kararı ile davaya “iş mahkemesi sıfatıyla ” bakmaya devam olunur.
Ancak 25.10.2017 tarihinde 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu yürürlükten kaldırılmış olup, anılan Kanunda göreve ilişkin yeni kurallar ihdas edilmiştir. Bu noktadan hareketle 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun görevi düzenleyen 5’nci maddesine göre iş mahkemeleri; “…5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına…” ilişkin dava ve işlere bakar.
Bu kapsamda eldeki davanın açıldığı tarih itibariyle 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu uygulanmakta olup, anılan Kanun uyarınca 854 sayılı Deniz İş Kanunu’ndan veya gemi adamı ile yapılan hizmet akdinden doğan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceğine dair açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak, 854 sayılı Deniz İş Kanunu’nun 46’ncı maddesine göre; “Bu kanun kapsamına giren gemiadamlariyle bunların işveren veya işveren vekilleri arasında bu kanundan veya hizmet akdinden doğan davalar hakkında, 5521 sayılı Kanun hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme nedeniyle, bu dönemde ortaya çıkacak uyuşmazlıkların çözüm yeri iş mahkemeleri olacaktır. Bununla birlikte 5521 sayılı Kanun’un aksine 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5’inci maddesi ile bu tür uyuşmazlıkların iş mahkemelerinin görev alanına dâhil olduğu açıkça belirtilmiştir.
III-Gemi alacağından kaynaklanan kanuni rehin hakkı
6762 sayılı mülga TTK’nın 1235’inci maddesi uyarınca; gemi ile teferruatının bekçilik ve muhafaza masraflarından, gemi seyrüsefer ve liman resimlerinden, şamandıra, fener, liman ve karantina paralarından, kılavuz ücretlerinden, kurtarma – yardım, fidye ve itiraz ücret ve masraflarından, gemi adamlarının hizmet ve iş sözleşmelerinden, müşterek avarya garame borçlarından, deniz ödüncü alacaklarından ve diğer kredi sözleşmelerinden, bagajın teslim edilmemesinden veya hasara uğramasından doğan alacaklardan, yolcu veya mal taşıma akitlerinin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemiş olmasından, kaptanın sadece kaptan olma sıfatından kaynaklanan yetkiyle gerçekleştirdiği hukuki işlemlerden, donatan tarafından akdedilmiş olup ifası kaptana düşen bir sözleşmenin hiç/noksan/fena bir şekilde yerine getirilmesinden, gemi adamlarından birinin kusurundan doğan, İş Sigortaları Kurumu’nun donatana yöneltebileceği tüm istemlerden kaynaklanan alacaklar, gemi alacaklısı hakkının konusunu teşkil etmektedir.
Hâlen yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 1320’nci maddesi uyarınca ise; gemi adamlarına ödenecek ücret veya diğer tutarlardan, geminin işletilmesi nedeni ile karada veya suda meydana gelen can kaybı veya diğer bedensel zararlardan, kurtarma ücretinden, liman, kanal, diğer suyolları, karantina ve kılavuzluk için ödenecek resimlerden, geminin işletilmesinin sebep olduğu maddi zıya veya hasardan doğan ve haksız fiile dayanan taleplerden ve müşterek avarya garame payından kaynaklanan alacaklar gemi alacaklısı hakkının konusunu teşkil etmektedir (Kula Değirmenci, N.: Türk Ticaret Kanunu Uygulamalarında Gemi Alacaklısı Hakkının Bir Unsuru Olarak Hakkın Sahibi, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVIII, Y. 2014, S. 3-4, s.256-258).
Bu alacakların tümü, para alacağı niteliğindedir; dolayısıyla sözleşme veya haksız fiil hükümlerine göre bir paranın ödenmesini hedef tutmaktadır. Bu düzenlemeden terminolojik olarak da anlaşılacağı gibi, 1320’nci maddede ve sonrasındaki hükümlerde iki hukuksal olgu düzenlenmiştir. Birinci olgu, sözleşme veya haksız fiil uyarınca ortaya çıkan para alacağıdır; ikinci olgu ise, o para alacağına tanınan “gemi alacaklısı hakkı”dır. Gemi alacaklıları, 1320’nci maddede sıralanan para alacaklarını istemeye hakkı olan kişilerdir. Onlara tanınan hak, gemi üzerinde kanuni bir rehin hakkıdır; bu rehin hakkı her üçüncü kişiye karşı ileri sürülebilir. Dolayısıyla “gemi alacaklıları”na tanınan “hak”, üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilen ve sıralamada öncelikli bir rehin hakkıdır. Bu sebeple “gemi alacaklısının hakkı”, yani ona tanınan hak, kanundan doğan (kanuni) bir rehin hakkıdır. Bu rehin hakkı, gemi alacağına mutlak surette bağlı ve onun bir feridir (Atamer, K.; Deniz Ticareti Hukuku C.II- Gemilerin Eşya Hukuku, 1. Baskı, İstanbul, Haziran 2018, s.146).
Gemi alacaklısı hakkının diğer haklara göre ayrıcalıkları; hakkın gemi üzerinde tescil edilmiş veya edilmemiş olan bütün diğer rehin haklarından ve aynı yükümlülüklerden önce gelmesini sağlayan öncelik hakkı, geminin el değiştirmesinden etkilenmeksizin, her malike ve zilyede karşı ileri sürülebilmesini sağlayan takip hakkı ve hakkın devri ile kanuni rehin hakkının da devir edilebilirliği olarak sıralanabilecektir (Kula Değirmenci, s.255).
Alacaklıya gemi alacağı hakkı veren bu alacaklardan biri de 6102 sayılı TTK’nın 1320’nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen; “Ülkelerine getirilme giderleri ve onlar adına ödenmesi gereken sosyal sigorta katılma payları da içinde olmak üzere, gemi adamlarına, gemide çalıştırılmakta olmaları dolayısıyla ödenecek ücretlere ve diğer tutarlara ilişkin istem hakları”dır.
6102 sayılı TTK’nın 1321’inci, 6762 sayılı mülga TTK’nın ise 1236’ncı maddeleri uyarınca gemi alacağı, sahibine, gemi ve eklentisi üzerinde kanuni rehin hakkı verir. Dolayısıyla gemi alacağından kaynaklanan kanuni rehin hakkı, gemi adamının ödenmeyen ücret alacaklarının tahsilini kolaylaştırmak ve ücretinin güvence altına alınmasını sağlamak amacıyla kanundan kaynaklanan bir rehin hakkıdır.
Bu kanuni rehin hakkı, temin edilen alacaktan ayrı ve bağımsız olarak yargılama veya icra konusu yapılamaz (Atamer, s.178). (HGK’nın 28/03/2019 tarih ve 2017/9-2516 Esas, 2019/360 Karar)
IV-Somut olayın değerlendirilmesi
Yukarıdaki bilgiler bir arada değerlendirildiğinde, davacının yabancı bayraklı gemi olan … isimli gemide şef aşçı olarak çalıştığı, davacı iddiasına göre hizmet akdinin haksız feshinden kaynaklanan 2022 yılına ait 7.000,00 USD ücret alacağı, 17.000,00-USD kullandırılmayan ve ödenmeyen yıllık izin alacağı, 7.900,00-USD kıdem tazminatı alacağı, 9.000,00-USD Ulusal Bayram Günleri Tatil ve fazla mesai alacağı, 7.400,00USD hafta tatili alacağı, olmak üzere toplam 48.300,00-USD alacağı olduğu, bu alacağın 6102 sayılı TTK’nın 1320. Maddesinin 1/a maddesi gereğince gemi alacağı olduğu, aynı kanunun 1352/1-o maddesinde düzenlenen “o) Ülkelerine getirilme giderlerini ve onlar adına ödenmesi gereken sosyal sigorta katılma paylarını da içererek, gemi adamlarına, gemide çalışmaları dolayısıyla ödenecek ücretlerle, onlara ödenmesi gereken diğer tutarlara ilişkin istemler.” hükmü gereğince gemi alacağının aynı zamanda deniz alacağı olduğu iddiasıyla yabancı bayraklı gemi olan … adlı gemi hakkında ihtiyati haciz talep edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 1/1. maddesi uyarınca mahkemelerin görevi kanunla belirlenir. Mahkemece, geminin yabancı bayrak taşıdığı konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. Buna göre, yabancı gemide çalışan davacının iş akdinden kaynaklanan davası, 4857 sayılı İş Kanunu ve 854 sayı Deniz İş Kanunu kapsamında bulunmadığından iş mahkemesinin görevli olduğundan bahsedilemez. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 27.09.2010 tarihli ve 2009/2860 Esas-2010/9255 Karar sayılı kararı)
Alacağın dayanağı taraflar arasında akdedilen iş sözleşmesi ve bu sözleşmeden kaynaklanan ücret alacağı, kullandırılmayan ve ödenmeyen yıllık izin alacağı, kıdem tazminatı alacağı, Ulusal Bayram Günleri Tatil ve fazla mesai alacağı ve hafta tatili alacağı alacağıdır. Gemi alacaklısı olan davacı işçinin, kanundan kaynaklanan ve ücretinin korunmasına ilişkin güvence niteliğinde bulunan deniz alacağına ve kanuni rehin hakkına da dayanması, eş deyişle davada TTK’nın bir kısım maddelerinin de gösterilmesi, alacağın dayanağının TTK olduğunu göstermez.
Öte yandan, 5136 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun’un 1. maddesi ile TTK’nun 4. maddesine eklenen son fıkrada belirtildiği üzere TTK’nun dördüncü kitabında yer alan deniz ticaretine ilişkin ihtilaflara bakmak üzere Denizcilik İhtisas Mahkemeleri kurulmuştur. Denizcilik İhtisas Mahkemesi’nin görevi, deniz ticareti ve deniz sigortalarına ilişkin ihtilaflara bakmakla sınırlıdır. Oysa taraflar arasındaki ihtilaf Deniz ticaretinden değil hizmet sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Temel ilişki hizmet akdine dayanmaktadır. Davada TTK’nun deniz hukukuna ilişkin 816 ila 1263. maddelerinin uygulanması söz konusu olmayıp BK’nun 313. ve devamı maddelerinde düzenlenen hizmet sözleşmesine ilişkin hükümlerin uygulanması gerekir. Temel ilişkiyi oluşturan hizmet sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkta Denizcilik İhtisas Mahkemesi görevli değildir.
Hizmetin ifa edildiği geminin yabancı bayraklı olması nedeniyle uyuşmazlık, Türk bayraklı gemilerde bir hizmet akdi ile yapılan çalışmaları düzenleyen 854 sayılı Deniz İş Kanunu’nun 1. maddesi kapsamı dışında kalmaktadır. Bu durumda mahkemece, taraflar arasındaki temel ilişkinin hizmet akdinden kaynaklanıp, uygulanacak hükümlerin de hizmet sözleşmesine ilişkin hükümler olduğu, uyuşmazlığın Türk Ticaret Kanunu’nda öngörülen hususlardan da doğmadığı ve davacının alacaklarının BK hükümlerine göre tespiti gerektiği gözönüne alındığında davaya Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılması gerekmekdir.(Yargıtay 11. HD’nin 19/09/2016 tarih ve 2016/8364 Esas – 201/7310 Karar, Yargıtay 13. HD’nin 29/06/2015 tarih ve 2015/1756 Esas-2015/22285 Karar)
6100 sayılı HMK.nun 114/1-c maddesi gereğince görev hususunun dava şartı olduğu, 6100 sayılı HMK.nun 115/1 maddesi gereğince dava şartlarının yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılacağının belirtildiği anlaşıldığından, 6100 sayılı HMK.nun 114/1-c maddesi delaletiyle, 6100 sayılı HMK.nun 115/2 maddesi gereğince davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine ve mahkememizin görevsizliğine, 6100 sayılı HMK’nun 21/1-c maddesi gereğince görevli ve yetkili mahkemenin geminin Bodrum Karasularında, Yalıkavak Marinada olduğu bildirildiğinden 6102 sayılı TTK’nın 1355 maddesindeki “- (1) Türkiye’de yabancı bayraklı gemiler hakkında ihtiyati haciz kararı, sadece, geminin demir attığı, şamandıraya veya tonoza bağlandığı, yanaştığı ya da kızağa alındığı yer mahkemesi tarafından verilir” hükmü gereğince Bodrum Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun tespitine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU : İhtiyati Haciz talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle ; taleplerinin TTK’da öngörülen Gemi Alacak Hakkı ve Deniz Alacağına ilişkin olduğunu, normal işçilik alacağı olarak değerlendirilmemesini, TTK md. 4. maddede gereği görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi olduğunu, talebin maddi olarak özünü işçilik alacaklarının değil Türk Ticaret Kanunu’nda öngörülen Gemi Alacak Hakkı ve Deniz Alacağı Hakkının oluşturduğunu, TTK md. 5/2 maddesi gereğince deniz hukukuna ilişkin taleplerini Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, geminin Bodrum karasularında Yalıkavak Marina’da bulunması ve Hakimler Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 tarih, 608 karar no’lu kararı gereği Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin o ilin mülki sınırları olarak belirlenmesi sebebiyle Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi yetkili olduğunu, yerel mahkemenin tüm açıklamaları bir an için doğru kabul edilse dahi görevli mahkemenin iş mahkemesi olması gerektiğini, borçlunun bahsi geçen gemi dışında borcun tahsil olunabileceği bir mal varlığının ülkede bulunmaması, geminin her an ülke sınırlarından ayrılma riskleri de gözetildiğinde ilk talep dilekçemizdeki kanuni dayanaklar gereği borçlunun anılan gemisi üzerinde teminatsız şekilde ihtiyati haciz konulmasına kararı verilmesini, aksi kanaatte olacak olur ise 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu md. 5 gereği kararın bozularak görevli mahkemenin Bodrum İş Mahkemesi olduğuna hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Talep, ihtiyati haciz kararı verilmesi istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı tarafça; yabancı bayrak taşıyan yatta şef aşçı olarak çalışan davacının hizmet sözleşmesinin haklı olarak fesh ettiğinden işçilik hak ve alacaklarının tahsilini temin amacıyla … isimli gemi üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir.
Gemi Liman Başkanlığından verilen yanıttan e-denizcilik sisteminde yapılan araştırmaya göre Davacının hizmet akti ile çalıştığını beyan ettiği, AVATİU/2253 numarasında kayıtlı bulunan … isimli yatın COOK İSLAND bayraklı olduğu donatanının ise … olduğu anlaşılmıştır.
854 sayılı Deniz İş Kanunu’nun 1. maddesine göre denizlerde göllerde ve akarsularda Türk bayrağını taşıyan yüz veya daha yukarı grostonilatoluk gemilerde bir hizmet akti ile çalışan gemi adamları ve bunların işverenleri hakkında bu kanun uygulanır. Diğer bir deyişle Deniz İş Kanunu kapsamında olmanın ön koşulu hizmet akti ile çalışılan geminin Türk bayrağı taşımasıdır. Anılan Kanun’un 46. maddesine göre “Bu kanun (Deniz İş Kanunu) kapsamına giren gemi adamlarıyla bunların işveren veya işveren vekilleri arasında bu kanundan veya hizmet akdinden doğan davalar hakkında, 5521 sayılı Kanun hükümleri uygulanır.” Davacının yabancı bayraklı gemide çalıştığı gözetildiğinde, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında işçilik alacaklarının belirlenmesinde 6098 Sayılı TBK.’nun veya (818 sayılı Borçlar Kanunu) uygulanması gerekmektedir.
Davalı şirkete ait olan yabancı bayraklı gemide çalışan davacı iş sözleşmesi hükümlerine dayalı olarak talepte bulunmuştur. Hizmetin ifa edildiği gemi Türk bayraklı olmayıp Cook İsland bayraklı yani yabancı bayraklı olması sebebiyle uyuşmazlık, Türk bayraklı gemilerde bir hizmet akdi ile yapılan çalışmaları düzenleyen 854 Sayılı Deniz İş Kanunu’nun 1. maddesi kapsamı dışında kalmaktadır. Bu durumda, taraflar arasındaki temel ilişki hizmet akdinden kaynaklanan işçi alacağının istemine dair olup uygulanacak hükümler de hizmet sözleşmesine dair TBK hükümleridir.
Uyuşmazlık Türk Ticaret Kanunu’nda öngörülen hususlardan da doğmadığından görev hususunun buna göre belirlenmesi gerekmektedir. Bu durumda, davaya konu uyuşmazlık açıklanan sebeplerle genel mahkemelerin görevine girmektedir.
İhtiyati haciz kararı vermede yetkili ve görevli mahkeme icra ve İflas Kanunu’nun 50. maddesinde düzenlenmiş olup buna göre “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla tatbik olunur.”
Dava tarihinde yürürlükte bulunan ve kıyasen uygulanacak olan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ise 390. maddesinde ise açıkça “ İhtiyati tedbirin, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edileceği….” hususunun belirtildiği, ihtiyati haciz kararının görevsiz bulunan Asliye Ticaret Mahkemesinden talep edildiği, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması nedeniyle ihtiyati haciz talebinin HMK’nın 114/c, ç ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine karar verilmesi gerekirken değişik iş dosyasında dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi kararı verilemeyeceği gözden kaçırılarak görevsizlik kararı verilerek dosyanın Bodrum Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi kararı verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmadığından; istinaf istemlerinin bu yönden kabulü ile ilk derece mahkemesi değişik iş kararının kaldırılmasına, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince yeniden hüküm kurulmasına ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
A)İhtiyati haciz talep eden davacı istinaf başvuru talebinin KABULÜ ile; Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/04/2022 tarih 2022/151 D.İş Esas 2022/152 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
1-İstinaf başvurusunda bulunan ihtiyati haciz talep davacı eden tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
2-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan tarafından yatırılan istinaf yoluna başvuru harcı ile posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.2 maddesi gereğince ihtiyati haciz isteyen’in talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-6100 sayılı HMK.nun 114/1-c maddesi delaletiyle 6100 sayılı HMK.nun 115/2 maddesi gereğince davanın DAVA ŞARTI NOKSANLIĞI NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-İhtiyati haciz talep eden davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
C) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
D) Dava dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK’nun 362-(1)-f) maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/06/2022