Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1001 E. 2022/1189 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1001
KARAR NO : 2022/1189
KARAR TARİHİ : 30/06/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/02/2022
NUMARASI : 2019/494 Esas 2022/164 Karar
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 30/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/06/2022

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının her ne kadar kendisine aylık 500,00 TL üzerinden 10 aylık 5.000,00 TL ücret ile iş takibinden dolayı 10.000,00 TL toplamda 15.000,00 TL alacağının bulunduğu iddiasıyla takip başlatmış ise de müvekkili firmanın davalı yanı tanımadığını, böyle bir çalışanı olmadığını, müvekkili firma ile davalı arasında işçi-işveren ilişkisi kurulmadığını beyanla müvekkili aleyhine İzmir 6. İcra Müdürlüğünün 2015/2776 Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takipte müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalılar cevap dilekçesinde özetle ; davacı şirketten alacağını İzmir 6. İcra Müdürlüğünün 2002/12431 Esas sayılı dosyası ile işleme koyduğunu, bu icra takibine borçlu tarafından itiraz edilmediği için kesinleştiğini, bu takibin 2002 yılında yapıldığını, davacının 2015 yılında açtığı eldeki menfi tesbit davasının zaman aşımına uğradığını, davacının kendisine İzmir 29. Noterliğinin 06/09/2001 tarihli 2001/05545 yevmiye numaralı özel iş takibi vekaleti ve İzmir 29. Noterliğinin 16/01/2002 tarihli 2002/00348 yevmiye nolu özel iş takibi vekaleti verdiğini, bu vekaletnamelerle kendilerine hizmet ettiğini, bu hizmetleri karşılığında kendisine ödeyecekleri ücretin bir kısmını ödediklerini, ancak kalan bakiyeyi ödemediklerini, kendisinin de bakiye alacakları için eldeki davaya konu icra takibini başlattığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/530 esas 2018/458 karar sayılı ilamı ile; alacağın varlığını ve miktarını ispat yükü kendisine düşen davalı alacaklının iddiasını ispatlayamadığından davanın kabulüne karar verilmiş, ilgili hükmün davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 24/01/2019 tarih 2019/25 Esas 2019/231 Karar sayılı ilamı ile; davalının ticari vekil olması nedeniyle davaya Ticaret Mahkemesince bakılması gerektiğinden görev yönünden ayrıca davacı şirketin resen terkin nedeniyle ihyası gerektiğinden kaldırılmasına karar verilmiştir.
MAHKEMECE :
İzmir 6. İcra Müdürlüğü’nün eski 2002/12431 esas yeni 2015/2776 esas sayılı takip dosyası getirtilerek incelenmesinde, davalı muris … tarafından davacı aleyhine 5.000,00 TL ücret alacağı ile iş takibinden neş’et eden 10.000,00 TL alacağı için 15.000,00 TL takıp çıkışlı ilâmsız takip yapıldığı, ödeme emrinin 10/12/2002 tarihinde davacı şirketin yönetim kurulu başkanı …’a tebliğ edildiği, borçlu/davacı işbu takibe itiraz etmemesi üzerine takibin kesinleştiği, dosya içeriğinden süreç içinde birçok kez işlem gördüğü, davacının taşınmazları üzerine haciz konulduğu, bankalara, alacaklılarına haciz ihbarnameleri gönderildiği, davacının bu süreçte taşınmaz hacizlerine de bir itirazı olmadığı, memurun haciz muamelesine karşı şikâyette bulunmadığı ve hacizlerin kesinleştiği, borçlunun taşınmazları üzerinde daha önce başka alacaklılar tarafından konulmuş çok sayıda hacizler olması nedeniyle, alacağının tahsilinin akim kaldığı, icra dosyasının en son 23/02/2015 tarihinde yenilendiği, davacıya aynı tarihli yenileme emri tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
İzmir 29. Noterliği’nin 06/09/2001 tarih 5545 yevmiye numaralı ve aynı Noterliğin 16/01/2002 tarih 348 yevmiye numaralı vekaletnameleri ile davacı şirket tarafından davalıya, şirket adına açılmış ve açılacak vadeli vadesiz hesaplardan, parâ çekmeye şirket adına hesaplar açmaya, açılmış hesaplara para yatırmaya, şirketi ilgili bankalarda temsil etmeye, aynı işlemleri …, …, …, … ile resmi, özel kurum ve kuruluşlarda şirket adına iş yapmaya, evrak imzalamaya vs yetkilerle yetkilendirilmiş vekâletnameler verildiği, davalı tarafından, Bornova Vergi Müdürlüğü’ne hitaplı 18/08/2004 tarih, 83867 kayıt numarası alan yazıda davalı şirket kaşesi üstüne attığı imza ile emaneti bulunan şirket parası ile şirketin vergi barışından ödenmeyen taksitlere mahsup edilmesinin istendiği, şirket kaşeli, şirket yönetim kurulu başkanı ve başkan vekilinin imzasını taşıyan, …bank Işıkkent Şube Müdürlüğüne gönderilen 30/10/2002 tarihli yazıda …’nın şirket müdürü olduğu, 1997 nolu hesaptan para çekmeye yetkili kılındığı, çektiği paraları şirkete teslim ettiği anlaşılmıştır.
İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1156 esas sayılı dosyasının tetkikinde: davalıya, bir iş takibi nedeniyle ödenecek olan ücret için, davacı … tarafından 22.000,00 TL tutarlı bir müşteri çekinin, davacı tarafından ciro edilerek davalılar … Şti ve … AŞ ‘ye verilmesinden dolayı açılan alacak davasının yargılama sonucunda, davalı … Şti’ye karşı açılan davanın reddine, davalı … AŞ ye karşı açılan davanın kabulü ile, 22.000.00 TL alacağa hükmedildiği, kararın davalıya tebliğ edilememesi nedeni ile kesinleşmediği anlaşılmıştır.
…nün 16/08/2016 tarihli cevabi yazısından, davacı şirketin faaliyet durumunun, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesine göre munfesih sayıldığından re’sen terk olduğu anlaşılmıştır.
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/194 esas 2020/316 karar sayılı ilamı ile, …nün Merkez … sicilinde kayıtlı … Şirketi’nin İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/494 esas sayılı davasıyla ve bu davanın konusuyla sınırlı olmak üzere ihyasına, Ek tasfiye memuru olarak …’un atanmasına, şirketin ihya edildiğinin ve ek tasfiye memuru atandığının sicile tescil ve ilanına karar verildiği, anılan hükmün 09/09/2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmakla, tasfiye memuru … adına duruşma gün ve saatini bildirir usulüne uygun tebligat yapılmış, ancak duruşmalara katılmamış, herhangi bir beyan sunmamıştır.
Davacı vekili 30/12/2020 havale tarihli dilekçesinde, müvekkilinin ticari defter ve belgeleri yönünden saklama ve muhafaza süresi geçtiğinden ulaşamadığından bahisle ibrazının mümkün bulunmadığını beyan etmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacı şirketin davalı muris …’ya yönelik olarak İzmir 6. İcra Müdürlüğü’nün eski 2002/12431 esas yeni 2015/2776 esas sayılı takibe ilişkin olarak borçlu bulunmadığının tespiti ve tazminata hükmedilmesi istemiyle açıldığı, davacı tarafın dava dilekçesinde davalı muris …’yı tanımadığını, böyle bir şahsın varlığından başlatılmış olan takipten haberdar olduğunu, davacı firmanın tanımadığı birini çalıştırmış olamayacağını iddia etmiş ise de, muris tarafından Bornova Vergi Müdürlüğü’ne hitaplı 18/08/2004 tarih, 83867 kayıt numarası alan yazıda davalı şirket kaşesi üstüne attığı imza ile emaneti bulunan şirket parası ile şirketin vergi barışından ödenmeyen taksitlere mahsup edilmesinin istendiği, şirket kaşeli, şirket yönetim kurulu başkanı ve başkan vekilinin imzasını taşıyan, …bank Işıkkent Şube Müdürlüğüne gönderilen 30/10/2002 tarihli yazıda …’nın şirket müdürü olduğu, … nolu hesaptan para çekmeye yetkili kılındığı, çektiği paraları şirkete teslim ettiğinin anlaşıldığı, Bornova Vergi Dairesi’nce 15/10/2004 tarihinde şirket merkezinde yapılan haciz işlemi sırasında, haczedilen her birine 11.000.000.00 TL değer biçilen 2066 çuval tavuk yemi, yed-i emin olarak şirket yöneticisi davalı …’ya aynı tarihli haciz tutanağı ile teslim edildiğinin anlaşıldığı, 2001-2004 yılları arasında davalı tarafından şirket adına tahsil edilen paraların, şirket adına yapılan ödemelerin makbuzları kasa defteri fotokopilerinin sunulduğu, aynı süreçte davalı murise maaşına mahsuben ödenen, avanslar ile sair masrafların makbuz ve kasa defteri fotokopilerinin de sunulduğu, davalı murisin vekâletnamelerden azledildiğine dair bir azilnamenin davacı yanca dosyaya ibraz edilmediği, 20/12/2002 tarihinde çekilmiş bir ihtarnamede yetkilerinin kaldırıldığı bildirilmekte ise de,işbu ihtarnamenin şirket adına tanzim edilmeyip … isimli kişi adına keşide edildiği, 05/01/2001 tarihli sirkülerde ise, şirketi bağlayıcı muamelelerin ancak yönetim Kurulu Başkanı … ile Başkan vekili …’ın çift imzasıyla yapılacağı bildirildiğinden, tek imzalı ihtarnamenin, şirketi bağlayıcı olarak kabulünün mümkün bulunmadığı, davalı murisin dosyaya ibraz edilen belge ve bilgilerden bir dönem davacı şirketin müdürü, yöneticisi olarak görev yaptığı, bu nedenle maaş ödemeleri aldığı, davacı yanca muris yönünden varsa ödemelerine ilişkin ticari defter ve kayıtların ibraz edilememiş olmasına nazaran işbu hususun davacı yanca kanıtlamadığı, her ne kadar menfi tespit davalarında kural olarak ispat külfeti alacaklıya ait olmakla birlikte, ispat yükünün davacı borçluya düştüğü istisnai hallerin de mevcut olup menfi tespit davasını açan davacı (borçlu), davalının (alacaklının) mevcudiyetini iddia ettiği hukuki ilişkinin hiç doğmadığını iddia etmeyip, borcun başka nedenlerden doğduğu ileri sürülüyorsa, borçlu olmadığının ispatı davacı (borçlu) ya düşmektedir. Davacı (borçlu), borç ilişkisinin hiç doğmadığını iddia ederken, davalı murisi hiç tanımadığı, nezdinde hiç çalışmadığı iddiasına dayandığı, dosyada bulunan noter vekâletnamesi, vergi dairesi kayıtları gibi resmi belgeler ve davacı şirketin banka ve resmi dairelere sunulmuş belge ve kayıtlardan davalı murisin, davacı nezdinde bir dönem çalıştığının bizzat kendinden sadır olan belgelerden anlaşıldığı, bu sebeple davacı şirketin çalışanının ücret alacağının olmadığının ya da ödendiğinin ispatının, işverene ait olacağı, davacının buna ilişkin iddiasını ispatlayamadığı, davacının 2001 yılında yapılan ve kesinleşen icra takibine itiraz da bulunmayarak uygulanan haciz işlemlerine uzun yıllar itirazda bulunmadığı, öte yandan TMK’nın 2. maddesi de dikkate alındığında ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi’nin gerekçeli kararına bakıldığında yerel mahkemenin hatalı değerlendirme ve tespitler yaptığının açık olduğunu, davalı yanın takibinde hiçbir resmi belgeyi dayanak göstermediğini, davalı taraf ile müvekkil şirketin sürekli çalışmadığını, davalı taraf ile müvekkil şirket arasında herhangi bir ücret sözleşmesi akdedilmediğini, davalının iddialarını ispatlayamadığını beyanla kararın kaldırılmasını, davalı tarafın %20’den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatıyla cezalandırılmasını talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, ticari vekil davalı tarafından ücret alacaklarının tahsili için başlatılan takip nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına; davacı tarafça dava dilekçesinde davalının müvekkilinin çalışanı olmadığı beyan edilmiş ise de davalının davacının çalışanı olduğunu bizzat kendinden sadır belgelerden anlaşılmasına, davalı tarafça ücret alacağı olduğu iddia ediyorsa ücret alacağının olmadığının ya da ödendiğinin ispat yükünün davacı tarafta bulunmasına, davacının ücret alacağı olmadığı ya da ödendiği hususunu ispat edememesine göre davacı vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1,b.1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/02/2022 tarih 2019/494 Esas 2022/164 Karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 256,00 TL’nin mahsubu ile fazla yatırılan 175,30 TL’nin davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 30/06/2022