Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/802 E. 2021/1117 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/802
KARAR NO : 2021/1117
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/03/2021
NUMARASI : 2019/414 Esas, 2021/304 Karar
DAVANIN KONUSU : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ : 08/07/2021
KARAR YZM TARİHİ : 08/07/2021
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 29/03/2021 tarih ve 2019/414 Esas, 2021/304 Karar sayılı karara karşı istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmış olmakla, raportör hakim tarafından okunan rapor dinlendi, dosyada bilgi ve belgeler değerlendirilerek gereği düşünüldü:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı ……vekili asıl davada; müvekkilinin ödeme güçlüğüne girdiğini, borçlarını konkordato ön projesinde belirtildiği şekilde 4 yılda ödeyebileceğini belirterek, konkordato talebinin tasdikine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı …..vekili birleşen İzmir 1. ATM’nin 2019/441 Esas sırasına kayıtlı davada; nakit akışının olumsuz etkilendiğini ve ödeme güçlüğüne girdiğini, borçlarını 4 yıllık vadede ödeyebileceğini ileri sürerek, tedbir kararları verilmesini ve akabinde İİK 305 vd. Maddeleri uyarınca konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Yargılamada, asıl ve birleşen davalarda davacı şirketlere İİK 287/1 maddesi uyarınca 26.08.2019 tarihinden itibaren 3 ay geçici mühlet verilmiş, MM, Hukukçu Öğr. Görevlisi ve Makine Mühendisinden oluşan konkordato komiseri heyeti görevlendirilmiş, ilanlar yapılmış, İzmir 1 ATM’nin 06/09/2019 tarihli 2019/441 esas 2019/843 karar sayılı kararı ile davacı şirket ile İzmir 3.ATM’nin 2019/414 esas sayılı konkordato davacısı şirketin grup şirketi olması itibariyle aralarındaki irtibat nedeniyle davanın İzmir 3.ATM’nin 2019/414 esas sayılı davası ile birleştirilmiştir. 21.11.2019 tarihinde yapılan duruşmada, asıl davacı ve birleşen davacı şirketin durumları, komiser heyetinin görüşlerine göre değerlendirilmiş,her iki şirket hakkında 21/11/2019 tarihinden itibaren 1 yıl kesin mühlet verilmiş ve karar ilan edilmiş, 08/10/2020 tarihli ara kararı ile davacı şirketler hakkında verilen kesin mühlet süresine salgın hastalık döneminde yasa gereği duran 86 günlük sürenin eklenmesiyle kesin mühlet süresinin 15/02/2021 tarihinde sona ereceğine ve kesin mühlet süresinin bitiminden itibaren başlamak üzere İİK 289/5 maddesi uyarınca kesin mühletin 3 ay süre ile uzatılmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, davacı şirketlerin ödeme güçlüğü içerisine girdiklerini bildirerek vade konkordatosu talebinde bulunmaları üzerine haklarında önce geçici sonra kesin mühlet verildiği, kesin mühlet içerisinde davacı şirketlerin konkordato komiser heyetlerinin 12/02/2021 tarihli raporlarında ortaya konulduğu üzere davacı şirketlerin fabrika ve ticari işletmeyi 02/02/2021 tarihinde boşaltarak makine, demirbaş, taşıtlar ve stokları bulundukları yerden götürdükleri (kaçırdıkları), İİK 292 maddesinde sayılan hallerin gerçekleşmesi durumunda, kesin mühletin kaldırarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflâsına resen karar verileceğinin düzenlendiği, bu haller arasında borçlunun, 297 nci maddeye aykırı davranması ya da borçlunun alacaklıları zarara uğratma amacıyla hareket ettiği anlaşılması veya borca batık olduğu anlaşılan bir sermaye şirketi veya kooperatif, konkordato talebinden feragat etmesinin de sayıldığı, davacı şirketlerin makinelerin, teçhizatlarının, stoklarının, taşıtlarının bulunduğu yerden götürülmesi ve kaçırılması İİK 292/1-c maddesinde ortaya konulan alacaklıları zarara uğratmak amacıyla hareket olarak değerlendirildiği, davacı şirketlerin makinelerin, teçhizatların, stokların, taşıtların bulunduğu yerden götürülmesi, işletmenin ve fabrikanın boşaltılarak kapatılması karşısında konkordatonun başarıya ulaşması imkanının da ortadan kalktığı, davacı şirket temsilcisinin bu davranışları ile alacaklıları zarara uğratma amacıyla hareket ettiği kanaatine varıldığı, şirket borca batık olmasa bile İİK 292/1-c-b ve a maddesinde belirtilen hallerin gerçekleşmesi durumunda borçlu hakkındaki kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine ve iflasa karar verilmesinin yasal düzenleme gereği olduğu, davacı şirketler temsilcisinin mal varlığının kaçırılmadığı, tedarikçileri ve işçilere olan borcu karşılığında verildiği iddiasını ispatlayamadığı gerekçesi ile, davacı şirketlerin konkordato taleplerinin reddine, kesin mühletin kaldırılmasına, iflaslarına ve iflaslarının açılmasına, davacı şirketlerin temsilcisi hakkında İİK 292/1-c-a ve b maddelerinin uygulanması ile iflaslarına karar verilmesi nedeniyle bu duruma sebebiyet veren şirket yöneticisi hakkında TCK 161 maddesi gereğince hileli iflas suçu yönünden suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı davacı şirketler vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davacı şirketler vekili; dava dosyasının eksik incelendiğini, iflas şartlarını taşıyorsa, muhtemel bir iflastan kurtarılması gerektiğini, alacaklıların da belirli bir vadede indirimle alacaklarını tahsil etmelerini sağlanması gereken malum süreçlerden herkesi kurtarmak olan konkordato sürecinin; konkordato mühleti içerisinde 20 milyon TL’ye yakın pasif azaltımı yapılarak, her alacaklının umudu olan borç ödemesinin de ortadan kaldırılması gerektiğini, alacaklılar içinde iflasın olumsuz etkileriyle başbaşa bırakıldığını, bu nedenle iflas kararının iptali’nin elzem olduğunu ve konkordato taleplerinin reddi ile müvekkil her iki şirket hakkındaki kesin mühletin kaldırılması yönündeki kararın onaylanmasını, suç duyurusu yönündeki kararlarının tüm yönleriyle iptal edilerek kaldırılmasını, iflasın icrasına yönelik tehir-i icra ve ihtiyati tedbir kararı verilmesini, istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüşlerdir.
Dava, asıl ve birleşen davalar ile, gurup şirketler olan davacı şirketler vade konkordatosu talebinin kabulü ve tastikine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Konkordato komiser heyeti raporlarında, yapılan incelemede fabrika mülk sahibinin beyanı ile 02/02/2021 tarihinde davacı şirketin işletmelerinin ve fabrikasının boşaltıldığının tespit edildiğini, mal kaçırma kastiyle hareket eden davacı şirketlerin mizan kayıtlarında yer alan stoklarının yarı mamul, mamul, ticari malları, tesis makine ve cihazları taşıtları ve demirbaşları dahil tüm ayni değer taşıyan varlıklarının fabrikadan götürülmüş olması ve nerede olduklarının bilinememesi nedeniyle değerlemesi yapılarak 31/12/2020 tarihi itibariyle rayiç bilançolarına göre borca batık olduğunu, İİK 292 maddesi uyarınca konkordato sürecinin devam ettirilmesinin hukuken temelinin kalmadığını, konkordato amacının ortadan kalktığını, iflasın açılmasıyla birlikte borçlunun kalan mal varlığının tasfiyesinin sağlanabileceğini, işletmenin devamının mümkün gözükmediği, borçlunun bu hareketinin alacaklıları zarara uğratma amacını taşıdığını, konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflasına karar verilmesi gerektiğini bildirmişlerdir.
Konkordato komiser heyetinin raporlarından sonra davacılar vekili 11/02/2021 tarihli dilekçeleri ile davacı şirketlerin konkordato talep ve davalarından feragat etmiştir.
Yargılama sırasında, davacı şirketlerin mal varlığını götürdüğü yerin tespiti bakımından, davacı şirketlerin tek ortağı ve temsilcisi …..’ın yazılı beyanında, makine demirbaş ve stoklarının alacaklı olan tedarikçilere başta çalışanlarına konkordato öncesi ve sonrası borçları için almalarına izin verildiğini, arta kalan alacaklarını da ödemeye çalışacağını, kendi tasfiyesini gerçekleştirdiğini, alacaklıları zarara uğratmak gibi bir niyetinin olmadığını bildirdiği, bu durumda bilirkişi raporlarında tespit edilen mal varlığının bulunduğu yerden alındığının ikrar edildiği, akabinde davacı şirketlerin davadan feragat ettiği hususları ile, bilirkişiler Bağımsız Denetçi, İnşaat Mühendisi, bankacı bilirkişi, Makine Mühendisinden alınan rapordan, …..’nin 31/12/2020 tarihi itibariyle özvarlığının menfi -17.821.561,65-TL olup borca batık olduğunu, ….. Ltd Şti’nin 31/12/2020 tarihi itibariyle rayiç öz varlığının müspet 5.179.557,01-TL olup borca batık olmadığını, bu şirketin ….. ile aynı ortaklık yapısı içinde olmaları göz önüne alınarak birbirlerine alacak borçlarının olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle …..’nin
aktifinde sipariş avansları ve alıcılar hesabına kayıtlı toplam 15.146.083,14-TL alacak olduğunu, şirketin içinde bulunduğu durum neticesinde bu alacağın tahsil edilmesinin mümkün olmayacağından, rayiç bilanço aktifinden bu tutar düşülerek yapılan hesaplamada ….. Ltd Şti’nin -9.966.526,03-TL öz varlığa sahip olup borca batık olduğunun belirtildiği, İİK 292/1-c ve a maddeleri düzenlemeleri ile birlikte yapılan değerlemeye göre, mahkemenin davacı şirketlerin konkordato taleplerinin reddi ile, her iki şirketin iflasına dair verdiği karar da usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Sonuç olarak, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan, yerel mahkeme kararına karşı yerinde olmayan istinaf isteminin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 29/03/2021 tarih ve 2019/414 Esas, 2021/304 Karar sayılı kararına karşı davacı şirketler vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı şirketler tarafından alınması gereken 59,30 TL istinaf harcı alındığından ve yeterli olduğundan, yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı şirketler tarafından yapılan istinaf masrafının üzerlerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından, karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; kararın tebliğinden itibaren 10 günlük süre içerisinde Yargıtay da temyiz yolu açık olmak üzere, HMK’nın 361/1. maddesi gereğince esas ve harçlar yönünden oybirliği ile karar verildi.08/07/2021