Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/579 E. 2021/927 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/579
KARAR NO : 2021/927
KARAR TARİHİ: 10/06/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/01/2020
NUMARASI : 2019/699 Esas 2020/30 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 10/06/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/06/2021
İzmir 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 16/01/2020 tarih ve 2019/699 Esas 2020/30 Karar sayılı kararına karşı istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmış olmakla, raportör hakim tarafından okunan rapor dinlendi, dosyada bilgi ve belgeler değerlendirilerek gereği düşünüldü:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davalı taraf ile aralarındaki ticari ilişki içerisinde muhtelif faturalar ve cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan takipte itirazın borçlunun yetkiye borca itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla itirazın iptalini talep etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
Dava, faturadan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 6.maddesinde genel yetkili mahkemenin davalı gerçek veya tüzel kişinin dava tarihindeki yerleşim yeri olduğu açıkça düzenlenmiştir. Somut olayda davalının …/… adresinde mukim olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu bu genel yetki kuralı icra takibinde icra dairesinin yetkisine ilişkin olarak da uygulama alanı bulmaktadır. Bu kapsamda icra takibinde de genel yetkili icra dairesi borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesidir. Anılan yasal düzenleme ve somut olay birlikte değerlendirildiğinde davacı icra takibini yetkisiz İzmir 9.İcra Müdürlüğünde başlatmıştır. Oysa söz konusu takip … İcra Dairelerinde başlatılmalıdır. Şu halde İzmir 9.İcra Müdürlüğü takip bakımından yetkisizdir. Davalı tarafça icra takibine yapılan itirazda ayrıca ve açıkça icra dairesinin yetkisine de itiraz edilmiş, yetkili icra dairesi de gösterilmiştir. Bu durumda öncelikle bu husus mahkememizce tartışma konusu yapılmış ve az önce değinilen yasal düzenleme ve kabuller kapsamında İzmir 9.İcra Müdürlüğünün yetkisiz olduğu mahkememizce kabul edilmiştir. İtirazın iptali davalarında geçerli bir icra takibi bulunması dava şartıdır. Somut olayda ise yetkisiz icra dairesinde yapılan ve süresinde yetki itirazında bulunulan geçersiz bir icra takibi vardır. Bu itibarla davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu , taraflar arasındaki uyuşmazlığın para alacağından kaynaklandığı ve sözleşmenin kurulduğu yer ile sözleşmenin ifa yerinin müvekkili şirktin adresi olan … ili olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda re’sen gözetilerek yapılmıştır.
İzmir 9. İcra Müdürlüğünün 2019/2894 Esas sayılı dosyasında davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine muhtelif tarihli faturalar ve cari hesap ilişkisine istinaden ilamsız icra takibi yapıldığı, borçlunun vekili aracılığı ile süresinde yetkiye ve borca itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 11 ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 18. maddeleri gereğince vekil ile takip edilen işlerde, tebligatın vekile yapılması zorunludur.
İtirazın iptali davaları takibe sıkı sıkıya bağlı ve takibin devamı mahiyetinde dava türüdür.
Somut olayda; davalı vekili aracılığıyla İcra Müdürlüğü tarafından gönderilen ödeme emrine karşı süresi içerisinde yetki ve borca itiraz edilmiş ise de borçlu şirket vekilinin vekaletnamesi dosyada bulunamadığından celbi sağlanarak, itirazın iptali davasında, tebligatın vekile yapılması hususunun da değerlendirilmesi gerekir.
Davalı şirkete yargılama sırasında yapılan tebligat, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gereğince, usulsüz olup söz konusu tebligata dayanılarak taraf teşkili sağlandığından söz edilemez. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27.maddesi hükmüne göre hakim davanın taraflarını dinlemeden, onların iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hüküm veremez. Mahkemece, dava dilekçesi ve duruşma gününün davalı vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra, davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek ve savunma hakkını sınırlar mahiyette karar verilmesi doğru olmadığının anılan eksikliğin giderilmesi için HMK’nun 353/1-a-4 maddesi gereğince kararın kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE,
2- İzmir 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 16/01/2020 tarih ve 2019/699 Esas 2020/30 Karar sayılı kararın 353/1-a-4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Yukarıda yapılan açıklamalara göre davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf peşin (maktu) karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
6- Davacı vekilince yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4. bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 10/06/2021