Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/461 E. 2021/644 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/461
KARAR NO : 2021/644

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/01/2021
NUMARASI : 2019/154 Esas, 2021/29 Karar
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 01/04/2021
KARAR YZM TARİHİ : 01/04/2021

İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 14/01/2021 tarih ve 2019/154 Esas, 2021/29 Karar sayılı karara karşı istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmış olmakla, raportör hakim tarafından okunan rapor dinlendi, dosyada bilgi ve belgeler değerlendirilerek gereği düşünüldü:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili ile davalıların murisi olan müteveffa …..’in kardeş olduklarını, aralarında önceye dayalı husumetler bulunduğunu, davalının intikam amacıyla ve hile ile bir belgeyi düzenleyerek bono haline getirerek takibe koyduğunu belirterek, İzmir 2. İcra Müdürlüğü’nün 2015/15049 sayılı takip dosyasına konu 5.500.000,00-TL bedelli senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı iddialarının gerçeğe aykırı olduğunu, bono altındaki imzanın davacıya ait olduğunun İzmir 7. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/888 Esas 2016/399 Karar sayılı dosyası ile tespit edildiğini, bonoda kural olarak ispat yükünün senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa ait olduğunu, bu durumda ispat yükünün davacı borçluya düştüğünü, tanık dinletilmesi taleplerine muvafakatlarının bulunmadığını, kardeşi olan borçluya nakden borç para verdiğini, borca karşılık davaya konu senedin tanzim edilerek teslim aldığını, ancak yazılı belge ile ispatlanması gereken davanın reddine ve tazminata hükmedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, dosya kapsamına göre, İzmir 2.İcra Müdürlüğünün 2015/15049 sayılı dosyasında takip konusu edilen 24/01/2014 keşide, 24/02/2014 ödeme tarihli, 5.500.000,00 TL bono dolayısıyla açılan borçlu olunmadığının tespiti davasında, davacı tarafın, dava konusu belgede bulunan imzayı kabul ettiği, dava ve takip konusu edilen senedin davacının elinden hile ile alınan bir belgenin üzeri doldurularak senet haline getirildiği iddiasının ispatına yönelik yazılı belge sunulmadığı, senedin aradaki anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının senede karşı senetle ispat kuralı gereği yazılı delille kanıtlanması gerektiği, senedin daha sonra doldurulması mümkün olduğundan davacı tarafın imza ve yazıların yaşının tayinine yönelik bilirkişi incelemesi yaptırılması isteğinin reddi gerektiği gerekçesi ile, davanın reddine ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Dairemizce yapılan inceleme sonunda, öncelikle imzanın davacının eli ürünü bulunup bulunmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması için imza incelemesi yapılması, senetteki imzanın davacının eli ürünü olduğunun tespit edilmesi halinde yazı ve imza yaşının tespiti ve yazı ile imzanın başka bir yerden nakli ile yaratılmış belge olup olmadığı hususunda konusunda uzman bilirkişiler ile ve teknik donanıma haiz laboratuvar ortamında optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yaptırılarak sonucuna göre karar verilmek üzere dosyanın HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince mahkemesine iadesine karar verilmiştir.

Mahkemece, istinaf incelemesi sonunda kararın kaldırılarak, dosyanın iadesinden sonra, yargılamaya devam edilmiştir.
18/07/2019 tarihli celsede davacı asil dava konusu edilen belgedeki imzanın kendisine ait olduğunu, söz konusu belgenin 2005 yılında kendisinin imzaladığı bir belge olduğunu, söz konusu belgeyi çocuk parası almak için imzalayıp bıraktığını imzalı beyanı ile belirtildiği,
Dava konusu edilen senetteki yazı ve imza yaşının tespiti ile senedin başka bir imza kullanılarak yaratılmış bir belge olup olmadığı konusunda, İstanbul ATK Fizik İhtisas Dairesinden alınan 03/02/2020 tarihli raporda inceleme konusu senedin üst kısmının bilgisayar ve ekipmanı ile düzenlenmiş olduğu ve …..’e atfen atılı imzanın ise mavi mürekkepli kalem ile atılmış olduğu, mürekkeplerde yazı yaşı tayinine yarayan ve halen kullanılagelen bilimsel herhangi bir yöntem bulunmadığı, inceleme konusu senette borçlu bölümünde atılı olan imza ile senetteki mevcut yazılar da çakışma mevcut olmadığından altta, üstte ya da öncelik hususunda bir tespite gidilemediği, söz konusu senedin imzadan faydanılarak oluşturulduğunu gösterir nitelikte bulgu saptanamadığı bildirildiği,
Mahkemece resen seçilen ….. tarafından, İstinaf ilamı doğrultusunda yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak grofolojik ve grofometrik yöntemler ile gerekli laboratuvar incelemeleri yapılması için gönderilen dosyaya alınan 12/10/2020 tarihli raporda; inceleme konusu Emre Muharrer Senet aslı üzerinde ….. isimli şahsa izafeten atılı imzanın ….. eli mahsulü olduğu, yazı yaşı ile ilgili kesin bir sonuca varılamadığı, imzanın mı önce atıldığı ya da belge üzerindeki ibarelerin mi yazıcı ile önce oluşturulup oluşturulmadığı hususunda müspet-menfi bir kanaatin belirtilemeyeceği, inceleme konusu Senet aslı üzerinde atılı bulunan imzanın, mavi mürekkepli ve bilye uçlu bir kalem ile oluşturulan ıslak bir imza olduğu ve başka bir yerden taşındığına dair herhangi bir emarenin bulunmadığı görüş ve kanaatine varıldığı belirtildiği,
Toplanan yeni deliller ve dosya kapsamına göre, davacı tarafça 18/07/2019 tarihli celsede dava konusu edilen belgedeki imzanın kendisine ait olduğunu ve 2005 yılında çocuk parası almak için imzalayıp bıraktığını belirttiği, bu durumda imza sahteciliği iddiasının ispat edilemediği, senedin hile ile alınan ve dönüştürülmüş senet haline getirildiği iddiasının ise, Ankara Emniyet Müdürlüğü Kriminal Şube Müdürlüğü’nün 29/05/2017 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, ATK Fizik İhtisas Dairesinden alınan 03/02/2020 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda ve İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi vasıtasıyla bilirkişi …..’dan alınan 12/10/2020 tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği üzere, imza ve yazıların yaşı hususunda bir tespite gidilemediği, yazının veya imzanın önce atıldığının veya imzanın başka bir yerden taşındığına dair emarenin tespitinin yapılmadığı, davacının geçerli imzasını taşıyan belgenin daha sonradan doldurulmasının mümkün olduğu, senedin aralarındaki anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının yazılı delille kanıtlanması gerektiği grekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili; dava ve icra takibine konu senedi imzalamadığını, boş bir belgeye imza atmış olabileceğini, sahtekarlık ile ele geçirilen boş kağıdın doldurularak senet haline getirildiğini, bu nedenlerle önce imzaya itiraz etmiş ise de yargılama sırasında senetteki imzayı kabul ettiğini, C. Başsavcılığının imzaladığı boş belgenin senet haline getirilmiş olması nedeni ile suç duyurusunda bulunduğunu, karşı tarafın maddi durumunun ve sosyoekonomik halinin araştırması ile, imza yaşının tespiti hususunda imza incelemesi yapılmasını talep etmesine rağmen, davalı tarafın soruşturma devam ederken 16/04/2018 tarihinde vefat etmesi nedeni ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, menfi tespit talebi ile açtığı davanın da reddine karar verildiğini, istinaf incelemesi ile BAM 17. Hukuk Dairesinin 2019/411-515 EK sayılı ilamında belirtilen eksiklikler nedeni ile kararın kaldırılarak dosyanın iade edildiğini, yerel mahkemece eksiklikler ikmal edilmeden yeniden davanın reddine karar verildiğini, davalı tarafın hayatı boyunca elde edeceği birikim ve mal varlığından daha yüksek bedelde borç vermesinin mümkün olmadığını, eldeki davada ispat yükünün müvekkili üzerine bırakılmasının hatalı olduğunu, Ankara Emniyet müdürlüğü kriminal şubenin 29/05/2017 tarihli raporunda” söz konusu belgenin yüksek meblağına karşın matbu bir sebep olmaması, imza ile yazılar arasında konumlandırılış bakımından uyumsuzluk….oluşturulmuş bir belge olmasının ihtimal dahilinde değerlendirildiği” belirtilmesine rağmen, mahkemece bu hususun dikkate alınmadığını, ayrıca müvekkilinin gayrimenkul mallarının satış aşamasında olması nedeni ile icra takibinin teminatsız durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve davanın kabulü gerektiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
Dava, takibe konu senedin sahte oluşturulduğu iddiasına dayalı olarak İİK’nın 72.maddesi gereğince açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Davalı taraf, davanın reddini savunmuştur.
Yerel mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Davacı tarafından açılan menfi tespit davasında, senet alındaki imzanın kendisine ait olmadığını ve belgenin oluşturulmuş senet olduğu iddialarına dayandığı,yapılan yargılama sonunda mahkeme kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması ile, BAM 17. Hukuk Dairesinin 2019/411-515 EK sayılı ilamındadavacının iddiaları yönünden yapılan inceleme ile, imza incelemesinin mahkemece yapılması gerektiği, imzanın davacının eli ürünü olduğunun tespiti halinde ise, yazı ve imza yaşı itibariyle incelemelerin yaptırılarak oluşturulmuş senet olup olmadığının tespitinin gerektiği, bu yönlerden eksik inceleme bulunun hükmün kaldırılmasına karar verildiği, yerel mahkemenin Dairemizin kararına uyarak yargılamaya devam ettiği, davacının 18/07/2019 tarihli oturumda imzanın kendisine ait olduğunu kabul ettiği, bu durumda yerel mahkemece belgenin oluşturulmuş senet olup olmadığı hususunda raporlar aldırdığı, alınan raporlarda kesin tespitin mümkün bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf konusu yaparak dikkate alınmasını talep ettiği, Ankara Emniyet müdürlüğü kriminal şubenin 29/05/2017 tarihli raporunda da tespitin “ihtimal” olarak ileri sürüldüğü, bu durumda tüm dosya kapsamına göre davacının iddialarını ispatlayamadığı, yemin deliline de dayanmadığı birlikte değerlendirildiğinde, mahkemece davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Sonuç olarak, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan, yerel mahkeme kararına karşı yerinde olmayan istinaf isteminin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 14/01/2021 tarih ve 2019/154 Esas, 2021/29 Karar sayılı kararına karşı davacının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı alındığından ve yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/04/2021