Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/326 E. 2021/468 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/326
KARAR NO : 2021/468

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/05/2020
NUMARASI : 2020/53 Esas
DAVANIN KONUSU : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 18/03/2021
KARAR YZM TARİHİ : 18/03/2021

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 11/05/2020 tarih ve 2020/53 Esas sayılı karara karşı istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmış olmakla, raportör hakim tarafından okunan rapor dinlendi, dosyada bilgi ve belgeler değerlendirilerek
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İhtiyati tedbir isteyen vekili; müvekkili şirketin inşaat malzemesi satış faaliyeti yapan firma ve davalı tarafın boya imalatı yapan firma olduğu, aralarında boya satışına dayalı ticari ilişki bulunduğunu, tarafların 5-6 yıldır çalıştıklarını, çalışma şekillerinin “ön ödemeli ön sipariş” şeklinde olduğunu, müvekkilinin davalıya ön siparişlerini geçerken ödemelerini de teslimden önce genellikle çek ile yaptığını, yapılan ödemelere rağmen davalı firmanın mal teslimi yapmadığını, haricen üretimi sonlandırarak tesisi kapattıklarını öğrendiklerini, davalı elinde çeklerinin kaldığını, davalıya teslim edilen çeklerden toplam 91.276,59 TL.lik borcu bulunmadığının tespitine ilişkin dava açacaklarını, menfi tespit davasına konu edilecek sıralı çeklerin ödeme gününün 30.06.2020; devamındaki çeklerin ödemesinin de 30 Temmuz/30 Ağustos/30 Eylül olduğunu belirterek, söz konusu çeklerin ödemelerin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, ihtiyati tedbir talebine ekli olarak karşı taraf şirket tarafından düzenlenen fatura ve tahsilat makbuzları örnekleri sunulduğu, HMK 389 vd.madde uyarınca hükümle elde edilecek sonucu önceden sağlar şekilde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği gibi, talep edilen ihtiyati tedbirin dayanağı olarak gösterilen maddi vakıaların yaklaşık olarak ispatlanması gerektiği, taraflar arasındaki mal alışverişine ilişkin düzenlenen ve karşı tarafça malların teslim edilmediğinden bahisle çeklerin bedelinin ödenmesinin tedbiren engellenmesinin istenilmesi hükümle elde edilecek sonucu sağlar nitelikte olduğu, ayrıca, talep konusu çeklerin bedelsiz kaldığı vakıasının yaklaşık ispat seviyesinde ispatlanamadığı gerekçesi ile, şartlar oluşmadığından, çeklerin ödenmesinin engellenmesi yönündeki talep eden vekilinin tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili; sunmuş oldukları delillerden; satıcı firma tarafından taraflarına keşide edilen faturalar ve tahsilat makbuzları; tek başına hem tedbir taleplerine ve hem de nihai menfi tespit davası taleplerine ilişkin en büyük delillerden olduğunu, arabuluculuk sürecinin tamamlanmasından sonra açacakları menfi tespit davasının yakın ispatının bu delillerle, karşı tarafın imza ve kabulünü içeren belgelerle (faturalar ve tahsilat makbuzları ile) sabit olduğunu, hal böyle iken; yerel mahkemenin “yakın ıspat”ın mevcut delillere göre sağlanamadığı yönündeki değerlendirmesinin fevkalade hatalı olduğunu, beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Talep, ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
HMK’nın 355. maddesi gereği istinaf incelemesi ihtiyati tedbir isteyen (davacı) vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar re’sen gözetilerek yapılmıştır.
İhtiyati tedbir isteyen (davacı), menfi tespit davası kapsamında sipariş avansı olarak vermiş olduğu 3 adet çek karşılığında mal teslim edilmediğini ileri sürerek çeklerin bankaya ibrazında ödemesinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
Talep eden vekili tarafından sunulan çek tahsil makbuzları, fatura örnekleri HMK’nın 390/3. maddesindeki yaklaşık ispat kuralı yönünden yapılan değerlendirmede talep eden vekilinin davanın esasında haklı olduğunu ispat etmeye yeterli görülmemiştir.
Sonuç olarak dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, kamu düzenine aykırı bir hususun saptanmamasına ve özellikle dosya kapsamında bulunan delillere göre usul ve yasaya uygun ilk derece mahkemesi kararına karşı ihtiyati tedbir isteyen (davacı) tarafın bütün istinaf sebeplerinin, HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H ÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 11/05/2020 tarih ve 2020/53 Esas sayılı kararına karşı davacının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 59,30 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına, belirlenen bakiye miktar 20,00-TL altında kaldığından Harçlar Kanunu’nun ilgili hükümleri uyarınca tahsili için müzekkere yazılmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince esas yönünden oy birliği, harçlar yönünden oy çokluğu ile kesin olmak üzere karar verildi.18/03/2021

MUHALEFET ŞERHİ:
HMK, Harçlar kanunu ve harçlar tarifesinde ve sair yasal düzenlemede istinaf karar harcı öngörülmediğinden ve aksi yorumun harç ve diğer mali yükümlülüklerin yasa ile düzenleneceğine dair Anayasal hükme aykırı olduğu ve hak arama hakkının sınırlandırıldığı ve hak aramanın zorlaştırıldığı sonucunu doğuracağından, istinaf aşamasında karar ve harcı yatırılması hususunda çoğunluk kararına katılmak mümkün olmamıştır.