Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/262 E. 2021/649 K. 05.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/262
KARAR NO : 2021/649
KARAR TARİHİ : 05/04/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2020
NUMARASI : 2020/589 Esas-2020/730 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 05/04/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/04/2021
İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/12/2020 tarihli ve 2020/589 Esas-2020/730 Karar sayılı kararına karşı süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla, istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilen dosya HMK’nın 353. maddesi uyarınca incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı ….. İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde görülmekte olan davasında özetle; davacının dava dışı sigortalı ….. ‘ye ait emtianın müşterek sigortacılarından biri olduğunu, emtiayı nakliye emtia sigortası poliçesi ile %25 oranında teminat altına aldığını, sigortalıya ait emtianın Kore’den Yunanistan’a taşınmak üzere 26/12/2018 tarihinde konşimentolar tahtında ….. gemisine yüklendiğini, barış limanına ulaşıldığında konteynır içerisinden su aktığı, emtianın tamamen ıslanarak kekleşmiş durumda olduğunun görüldüğünü, konteynırın tavanında yırtıklık olduğunu ve bunun da hasara sebebiyet verdiğini, hasar tespit edilerek taşıyana protesto mektubu gönderildiğini, davalının taşıma konusu konşimentoyu düzenlediğini, olayda TTK’nun 1191.maddesi gereğince fiili taşıyan konumunda olduğunu, dava dışı sigortalının uğradığı zararın davacı sigorta tarafından karşılandığını, böylece sigortalının haklarına halef olduğunu, olayda taşıyanın sorumluluğunun söz konusu olduğunu, bu sorumluluk için başlatılan icra takibine itirazın yerinde olmadığını ileri sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde ve özetle; olaya konu konşimento incelendiğinde dava dışı sigortalının bu konşimentonun tarafı olmadığını, bu sebeple sigortacının da dava açma hakkının bulunmadığını, konşimontoda yer alan yetki şartı gereğince İngiliz Mahkemelerinin yetkili kılındığı ve İngiliz hukukuna göre uyuşmazlığın çözüleceğinin belirlenmiş olduğunu, bunun konşimentonun 10.maddesinde yer aldığını, HMK’nun 17.maddesi gereğince yetkili mahkemelerinin Londra Mahkemeleri olduğunu, ayrıca davalının merkezinin Cenevre İsviçre olduğunu ileri sürerek, esastan ve usulden davanın reddine karar verilmesini, kötüniyet tazminatını talep etmiştir.
Mahkemece, icra dosyası getirtilip incelendiğinde; takip alacaklısının davacı şirket, takip borçlusunun davalı şirket olduğu ve takibin davalı taşıyana izafeten ….. aleyhine başlatıldığı, takip miktarının 4.984,37-EURO olduğu, ödeme emrinin 01/11/2019 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun süresinde 06/11/2020 tarihinde takibe, borca, ödeme emrine, faize itiraz ederek takibi durdurduğunu tespit etmiştir.
Mahkemece, davalının yetki itirazı incelenmiş, konşimento da taşıma şirketinin ….. olduğu konşimentoda yükleme acentasının ….. olduğu, yükletenin ….. olduğu, boşaltma acentesinin ….., gönderilenin / ihbar adresinin ….. olduğu taşıyanın ise ….. olarak konşimentoda yer aldığı, yükleme limanın Güney KOrenin Busan limanı, tahliye limanının ise Yunanistan’ın Volos Limanı olduğu belirlenmiştir. Buna göre, MÖHUK m. 40 gereğince Türk Mahkemelerinin Milletlerarası yetkisinin iç hukukun yer itibariyle yetki kurallarına göre, belirleneceğinden her ne kadar davacı taraf Türkiye de dava açmış ise de taşıma ilişkisinde Türk Yetki Kurallarının uygulanmasını gerektirecek herhangi bir bağ olmadığı, bağlama kuralları gereğince gönderen / yükleten, gönderilen / alıcı, yükletenin acentesi ile alıcının acentesinin Türkiye de bulunmadığı, yükün Türkiye ye gönderilmediği, sözleşmenin Türkiye de yapılmadığı, belirlenmiştir.
Mahkemece, yetkili mahkemenin HMK’nun 5-19.maddesine göre tayini gerektiğini, buna göre kendisine karşı dava açılan kişinin Türkiye’de yerleşim yerinin bulunmaması, talep edenin Türkiye’de mutad meskeninin bulunması, alacağın doğumuna sebep olduğu iddia edilen sözleşmenin Türkiye’de akdedilmemesi ve bu sözleşmenin Türkiye’de ifa edilmemesi sebebiyle Türk Mahkemeleri’nin söz konusu yetki kuralları uyarınca somut olayda milletlerarası yetkisinin bulunmadığını belirtmiştir. Ve bu gerekçeyle İzmir 2. İcra Müdürlüğü’nün davaya konu takibinde yapılan itirazın iptalinin şartlarının gerçekleşmediğini, takip hukuku açısından ve mahkemenin yetkisi açısından yetki şartının gerçekleşmediğini, bu nedenle itirazın iptali talebinin usulden reddine karar verilmiş, şartlar oluşmadığından %20 inkar tazminat talebi de reddedilmiştir.
Karara karşı davacı sigorta vekili istinaf yoluna başvurarak, davaya konu taşımaya dayalı konşimento incelendiğinde; taşınan emtianın alıcısının Yunanistan’daki ….., ….. bünyesinde faaliyet göstermekte olduğunu, sigortalı ile aynı firma olduğunu, dolayısıyla somut olayda sigortalının alıcı firmanın kendisi olup, Türkiye’de vergi mükellefi şirket olduğunu, yine bu şirketin Türkiye’de yerleşik olduğunu ileri sürerek, olayda Türkiye’nin milletlerarası yetkisinin bulunduğunu, yine sigorta şirketinin de Türkiye’de mukim olması sebebiyle Türk Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu, hukuka aykırı olarak verilen kararın kaldırılmasını talep ettiği görülmüştür. Talebinde Yargıtay kararlarına da atıf yaparak olayda para alacağının söz konusu olduğunu, dolayısıyla Türk Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu ileri sürmüştür.
Davalı istinafa cevabında, taşımanın tamamen yabancı unsurlardan oluştuğunu, milletlerarası özel hukuk gereğince Türk Mahkemeleri’nin yetkisinin söz konusu olmadığını, ayrıca ekte sunduğu uzman görüşüne göre husumet eksikliğinin de bulunduğunu ileri sürerek, istinafın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı ….. İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde görülmekte olan davasında özetle; davacının dava dışı sigortalı ….. ‘ye ait emtianın müşterek sigortacılarından biri olduğunu, emtiayı nakliye emtia sigortası poliçesi ile %25 oranında teminat altına aldığını, sigortalıya ait emtianın Kore’den Yunanistan’a taşınmak üzere 26/12/2018 tarihinde konşimentolar tahtında ….. gemisine yüklendiğini, barış limanına ulaşıldığında konteynır içerisinden su aktığı, emtianın tamamen ıslanarak kekleşmiş durumda olduğunun görüldüğünü, konteynırın tavanında yırtıklık olduğunu ve bunun da hasara sebebiyet verdiğini, hasar tespit edilerek taşıyana protesto mektubu gönderildiğini, davalının taşıma konusu konşimentoyu düzenlediğini, olayda TTK’nun 1191.maddesi gereğince fiili taşıyan konumunda olduğunu, dava dışı sigortalının uğradığı zararın davacı sigorta tarafından karşılandığını, böylece sigortalının haklarına halef olduğunu, olayda taşıyanın sorumluluğunun söz konusu olduğunu, bu sorumluluk için başlatılan icra takibine itirazın yerinde olmadığını ileri sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde ve özetle; olaya konu konşimento incelendiğinde dava dışı sigortalının bu konşimentonun tarafı olmadığını, bu sebeple sigortacının da dava açma hakkının bulunmadığını, konşimontoda yer alan yetki şartı gereğince İngiliz Mahkemelerinin yetkili kılındığı ve İngiliz hukukuna göre uyuşmazlığın çözüleceğinin belirlenmiş olduğunu, bunun konşimentonun 10.maddesinde yer aldığını, HMK’nun 17.maddesi gereğince yetkili mahkemelerinin Londra Mahkemeleri olduğunu, ayrıca davalının merkezinin Cenevre İsviçre olduğunu ileri sürerek, esastan ve usulden davanın reddine karar verilmesini, kötüniyet tazminatını talep etmiştir.
Mahkemece, icra dosyası getirtilip incelendiğinde; takip alacaklısının davacı şirket, takip borçlusunun davalı şirket olduğu ve takibin davalı taşıyana izafeten ….. aleyhine başlatıldığı, takip miktarının 4.984,37-EURO olduğu, ödeme emrinin 01/11/2019 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun süresinde 06/11/2020 tarihinde takibe, borca, ödeme emrine, faize itiraz ederek takibi durdurduğunu tespit etmiştir.
Mahkemece, davalının yetki itirazı incelenmiş, konşimento da taşıma şirketinin ….. olduğu konşimentoda yükleme acentasının ….. olduğu, yükletenin ….. olduğu, boşaltma acentesinin ….., gönderilenin / ihbar adresinin ….. olduğu taşıyanın ise ….. olarak konşimentoda yer aldığı, yükleme limanın Güney KOrenin Busan limanı, tahliye limanının ise Yunanistan’ın Volos Limanı olduğu belirlenmiştir. Buna göre, MÖHUK m. 40 gereğince Türk Mahkemelerinin Milletlerarası yetkisinin iç hukukun yer itibariyle yetki kurallarına göre, belirleneceğinden her ne kadar davacı taraf Türkiye de dava açmış ise de taşıma ilişkisinde Türk Yetki Kurallarının uygulanmasını gerektirecek herhangi bir bağ olmadığı, bağlama kuralları gereğince gönderen / yükleten, gönderilen / alıcı, yükletenin acentesi ile alıcının acentesinin Türkiye de bulunmadığı, yükün Türkiye ye gönderilmediği, sözleşmenin Türkiye de yapılmadığı, belirlenmiştir.
Mahkemece, yetkili mahkemenin HMK’nun 5-19.maddesine göre tayini gerektiğini, buna göre kendisine karşı dava açılan kişinin Türkiye’de yerleşim yerinin bulunmaması, talep edenin Türkiye’de mutad meskeninin bulunması, alacağın doğumuna sebep olduğu iddia edilen sözleşmenin Türkiye’de akdedilmemesi ve bu sözleşmenin Türkiye’de ifa edilmemesi sebebiyle Türk Mahkemeleri’nin söz konusu yetki kuralları uyarınca somut olayda milletlerarası yetkisinin bulunmadığını belirtmiştir. Ve bu gerekçeyle İzmir 2. İcra Müdürlüğü’nün davaya konu takibinde yapılan itirazın iptalinin şartlarının gerçekleşmediğini, takip hukuku açısından ve mahkemenin yetkisi açısından yetki şartının gerçekleşmediğini, bu nedenle itirazın iptali talebinin usulden reddine karar verilmiş, şartlar oluşmadığından %20 inkar tazminat talebi de reddedilmiştir.
Karara karşı davacı sigorta vekili istinaf yoluna başvurarak, davaya konu taşımaya dayalı konşimento incelendiğinde; taşınan emtianın alıcısının Yunanistan’daki ….., ….. bünyesinde faaliyet göstermekte olduğunu, sigortalı ile aynı firma olduğunu, dolayısıyla somut olayda sigortalının alıcı firmanın kendisi olup, Türkiye’de vergi mükellefi şirket olduğunu, yine bu şirketin Türkiye’de yerleşik olduğunu ileri sürerek, olayda Türkiye’nin milletlerarası yetkisinin bulunduğunu, yine sigorta şirketinin de Türkiye’de mukim olması sebebiyle Türk Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu, hukuka aykırı olarak verilen kararın kaldırılmasını talep ettiği görülmüştür. Talebinde Yargıtay kararlarına da atıf yaparak olayda para alacağının söz konusu olduğunu, dolayısıyla Türk Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu ileri sürmüştür.
Davalı istinafa cevabında, taşımanın tamamen yabancı unsurlardan oluştuğunu, milletlerarası özel hukuk gereğince Türk Mahkemeleri’nin yetkisinin söz konusu olmadığını, ayrıca ekte sunduğu uzman görüşüne göre husumet eksikliğinin de bulunduğunu ileri sürerek, istinafın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya kapsamı ve istinaf gerekçeleri birlikte değerlendirildiğinde; mahkemenin gerekçesinin oluşa uygun düştüğü, istinafta ileri sürülen istinaf nedenlerinin HMK düzenlemesine uygun olmadığı, keza para alacağından bahsedilerek ayrıca istinaf nedeni ileri sürülmüş ise de; sigorta şirketinin para alacağını halefiyet sıfatıyla talep edebildiği, asıl alacaklının yine Türkiye’de bulunmadığı, grup şirketinden olsa dahi asıl alacaklı şirketin müstakil tüzel kişiliğinin bulunduğu kanaatiyle, istinaf başvurusunun yerinde olmadığı, HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar verilmekle, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/12/2020 tarihli ve 2020/589 Esas-2020/730 Karar sayılı kararına karşı davacının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 59,30 TL istinaf harcı başlangıçta alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince esas yönünden oy birliği, harçlar yönünden oy çokluğu ile kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu olmak üzere olmak üzere karar verildi. 05/04/2021
MUHALEFET ŞERHİ:
HMK, Harçlar kanunu ve harçlar tarifesinde ve sair yasal düzenlemede istinaf karar harcı öngörülmediğinden ve aksi yorumun harç ve diğer mali yükümlülüklerin yasa ile düzenleneceğine dair Anayasal hükme aykırı olduğu ve hak arama hakkının sınırlandırıldığı ve hak aramanın zorlaştırıldığı sonucunu doğuracağından, istinaf aşamasında karar ve harcı yatırılması hususunda çoğunluk kararına katılmak mümkün olmamıştır.