Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/254
KARAR NO : 2023/1612
KARAR TARİHİ : 28/09/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/12/2020
NUMARASI : 2019/622 Esas 2020/757 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
BAM KARAR TARİHİ : 28/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/09/2023
Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde :
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin davalı taraftan ticari ilişkiden kaynaklanan cari hesap ilişkisi bulunduğunu ve bu cari hesap dökümüne göre alacağının olup davalı borçlu tarafından ödenmemesi üzerine icra takibi başlattıklarını, icra takibine davalı tarafın kötüniyetli olarak itiraz ettiğini ve takibin durduğunu ileri sürerek, vaki itirazın iptali ile takibin devamına ve takibe konu alacağın %20 ‘sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cari hesap sözleşmelerinin yazılı olmadıkça geçerli olmayacağını, davacının teslim etmediği ancak bu gaye ile tanzim ettiği açık faturalar ile hukuken alacaklı sayılamayacağını, ancak teslim edilen mal miktarınca alacaklı olabileceğini, faturaların bildirilmesinin alacak hakkı doğurmayacağını, davacının açık faturalar tanzim ederek gönderdiğini, bedellerinin banka yoluyla ve ileri tarihli çek teslimi ile ödendiğini, davacının bedelini nakden ve kambiyo taahhütleri ile tahsil ettiği emtiaların teslim etmekten kaçındığı gibi tahsil etme amacı güttüğünü, yapılan ödemelerin dava değerinden fazla olduğunu, bu ödemelere mukabil teslim gerçekleşmediğini ileri sürerek davanın kötü niyet tazminatı ile birlikte reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
MAHKEMESİNCE:
Mahkemece iddia, savunma, icra takip dosyası, cari hesap dökümü, faturalar, davalı şirket kayıtları üzerinde yaptırılan mali müşavir bilirkişi raporu, davalı ticari defterleri ile davacı ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak aldırılan bilirkişi raporu birlikte değerlendirilmek suretiyle taraf defterleri birbirini doğrulamadığından davalı defterlerindeki kayıtlara itibar edilmesi gerektiği, buna göre davanın 147.295,70 TL davacıya borcunun bulunduğu bunun ödendiği hususunun delillerle davalı tarafça kanıtlanamadığı tüm dosya kapsamı ve davalı defterleri kapsamı ile bu durumun sabit olduğu sonuç ve kanaatine varılarak davanın bu miktar üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekilince istinafı üzerine Dairemizin 2018/2113 – 2019/1972 Esas ve karar sayılı ilamı ile ” bilirkişi raporu ve içeriği ile dava konusu somut olay birlikte değerlendirildiğinde, davalı defter ve kayıtlarına göre borçlu bulunduğu kayıtlı olduğuna göre ispat yükü yer değiştirmiş olup bu aşamadan sonra davalı tarafın ödeme yaptığı olgusunu ispat etmesi aranmalıdır. Davalı taraf dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmış bulunmaktadır. Yargılama aşamasında davalı tarafın yemin deliline başvurup başvurmayacağı hakkı hatırlatılmamıştır. Bu bakımdan davalı tarafın ileri sürmüş olduğu yemin deliline dayanıp dayanmayacağı hususu HMK hükümleri uyarınca anılan delil aynı zamanda kesin nitelikteki delillerden sayıldığından başvurup başvurmayacağı hususu hatırlatılmadan karar verilmiş olması ve davalı tarafın bu delilinin hiç değerlendirilmemiş olması” nedeniyle 353/1-a-6 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
Kaldırma kararından sonra mahkemece; “Mahkememizce yapılan yargılama sırasında İzmir BAM 17. Hukuk Dairesi’nin kesin olarak verilen 2018/2113 Esas, 2019/1972 Karar sayılı kararı doğrultusunda davalı vekiline 14.07.2020 tarihli duruşmada davacı tarafa yemin teklif edip etmeyecekleri hususu hatırlatılarak 1 aylık kesin süre verilmiş olup, davalı vekili 29.12.2020 tarihli duruşmada karşı tarafa yemin teklif etmeyeceklerini, zira ispat külfetinin karşı tarafta olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında İzmir BAM 17. Hukuk Dairesi’nin ilgili kararındaki eksik husus yerine getirilmiş olup, mahkememizin 2017/721 Esas, 2018/669 Karar sayılı kararının gerekçesinde de belirtildiği üzere davacıya ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 152.371,70 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, talimatla alınan davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtların incelenmesi neticesinde ise 2016 yılı sonu itibariyle davacının davalıdan 165.247,70 TL alacaklı olduğunun kayıtlı olduğu ve davalı tarafından 06.01.2017 tarihinde yapılan 17.952,00 TL’lik ödeme mahsup edildikten sonra davalı şirket defterlerine göre davacının davalıdan 147.295,70 TL alacaklı olduğunun davalı şirket defterlerinde aynen kayıtlı olduğunun tespit edildiği ve bakiye bu tutar borcun ödendiğine dair davacı ve davalı şirket kayıtlarında herhangi bir kaydın yer almadığı, bu yönde yazılı bir delilinde dosyada mevcut olmadığı, mahkememizce yapılan yargılama sırasında İzmir BAM 17. Hukuk Dairesi’nin kesin olarak verilen 2018/2113 Esas, 2019/1972 Karar sayılı kararı doğrultusunda davalı tarafa ödeme savunması ile ilgili olarak davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılmış ise de, davalı vekili tarafından 29.12.2020 tarihli duruşmada iş bu davadaki ispat külfetinin davacı tarafta olduğu belirtilerek davacı tarafa yemin teklif etmeyeceklerinin bildirilmiş olması karşısında davalı şirket ticari defterlerinde aynen kayıtlı olduğu talimatla alınan bilirkişi raporuyla tespit edilen ve davalı tarafça ödendiği ispatlanamayan bakiye davacı alacağı olan 147.295,70 TL açısından davanın kabulüne karar verme gereği doğmuş olup, sonuç olarak davanın kısmen kabulüne, davalı borçlunun İzmir 16. İcra Müdürlüğü’nün 2017/5328 Esas sayılı icra takip dosyasına vaki itirazının kısmen iptaliyle 147.295,00 TL asıl alacak üzerinden, takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin yerinde görülmediğinden reddine, likit olduğundan kabul edilen kısım üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine karar verme gereği doğmuştur.” gerekçesiyle
Davanın KISMEN KABULÜNE, davalı borçlunun İzmir 16. İcra Müdürlüğü’nün 2017/5328 Esas sayılı icra takip dosyasına vaki itirazının kısmen iptaliyle 147.295,00 TL asıl alacak üzerinden, takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin yerinde görülmediğinden reddine,
Kabul edilen kısım üzerinden hesaplanan 29.459,00 TL %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, dair karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkemenin kararının eksik incelemeye dayandığını, sunulan delillerin dosya içeriği ile uygun değerlendirilmediğini, malların teslimi olgusunun hiç incelenmediğini, davacının düzenlediği açık faturalara dayanarak, malların teslim edilip edilmediğinin saptanmadan şirketlerinin borçlu çıkarılamayacağını, taraflarınca rezerve edilen emtiaların teslim zamanı geldiğinde davacı tarafça tesliminin gerçekleştirilmediğini, davacının dava konusu satım akdi çerçevesinde tarafların teslimini taahhüt ettiği emtia için sadece malın fiyatı ve cinsi yönünden tarafların mutabık oldukları hususları ihtiva eden açık faturalar tanzim ederek taraflarına gönderdiğini, taraflarınca bu faturaların ticari defterlerine işlendiğini, taraflarınca bu faturaların bir kısmının bedellerinin ileri tarihli kambiyo senetleri yoluyla ödendiğini, kalan kısmının malların teslimi gerçekleşmediğinden ödenmediğini, davacı tarafından malların şirketlerine teslim edildiğini kanıtlayan herhangi bir sevk irsaliyesi, teslim tutanağı veya şirket yetkilisinin imzasını taşıyan tek bir belge sunamadığını, davacının sadece tanzim ettiği açık faturalar ile hukuken alacaklı olamayacağını, bir satıcı açısından bir alacağın doğabilmesi için teslim olgusunun kanıtlanması gerektiği hususunun yerel mahkemece değerlendirilmediğini, davacı malların teslim edildiği iddiasına dayanak olarak sadece BS formları sunmuşsa da BA/BS formları malın cinsi ve fiyatına ilişkin olarak tarafların mutabakatını işaret ettiğini, bir teslim tutanağı yerine geçmediğini,
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava ticari satımdan kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan takipte itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına; gerekçeli, tarafların ve mahkemenin denetimine elverişli, oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenmiş olmakla mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu uyarınca karar verilmiş bulunmasına; takibe konu faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olmasına davalı tarafça yemin deliline dayanılmadığının bildirilmiş bulunulmasına göre, davalı vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/12/2020 tarih, 2019/622 Esas ve 2020/757 Karar sayılı kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 10.061,72 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 3.339,05 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 6.722,67 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 28/09/2023