Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/2522 E. 2022/779 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/2522
KARAR NO : 2022/779

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : AYDIN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/11/2021
NUMARASI : 2021/20 Değişik İş Esas
TALEP : İHTİYATİ HACİZ KARARINA İTİRAZ
KARAR TARİHİ : 28/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/04/2022
Taraflar arasında görülen ihtiyati hacze ilişkin olarak yapılan duruşmalı inceleme sonucunda verilen ihtiyati hacze itirazın reddine dair değişik iş ara kararına karşı yasal süresi içerisinde ihtiyati haciz kararına itiraz eden vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan duruşmalı inceleme sonucunda; ”…Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: İhtiyati tedbir isteyen vekili tarafından Didim 1 Asliye Hukuk mahkemesine verilen talep dilekçesinde özetle; Borçlu … Şti ünvanlı şirkette bulunan ve P.V.C doğrama malzemeleri ile ilgili olarak 28.04.2019 tarihinde kesilmiş fatura bedeli 120.360,00 TL olan borcunu ödemediğini, alacaklı …’in bu alacağını, müvekkiline olan borcuna mahsup edilmek üzere 03.09.2021 tarihinde noterde devrettiğini, borçlunun, aradan geçen 2 yıldan fazla süreye rağmen borcunu ödediğini, rehinle teminat altına alınmadığından bu yolla da tahsil edilemediğini, borçlunun birden çok kişilere borçlu olduğu, taşınır ve taşınmazlarını hızlıca elden çıkarma ihtimalinin olduğunu öğrendiklerini, icra takibi beklenildiği takdirde, alacağın tahsilinin tehlikeye gireceğini belirterek 28.04.2019 günlü fatura bedeli 120.360,00 TL alacak için borçlu … Şti’nin ve yetkilisinin taşınır, taşınmazlarıyla üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine İİY.’sının 257 ve müteakip maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 21/09/2021 tarihli kararı gereğince davanın niteliği, mevcut delil durumu itibariyle alacaklının ileride zarar görmesinin önlenmesi amacıyla İK’nun 281/2 maddesi gereğince teminat karşılığında takibe konu alacak miktarı ile sınırlı olmak üzere davacının haklı çıkması halinde cebri icra yetkisi tanımak üzere ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmiştir.
İtiraz eden vekili 07/10/2021 tarihli dilekçesinde özetle; Karşı tarafın kanunda öngörülen usuli hükümlere riayet etmediğini bu nedenle mahkememizce verilmiş olan ihtiyati haciz kararı kararın verildiği tarihten itibaren 10 gün içerisinde kararın verildiği mahkemenin yargı çevresinde bulunan icra dairesinde takibe konulmadığından, ihtiyati haciz kararı hükümsüz kaldığını, ihtiyati haciz talebinde bulunan tarafın müvekkili şirketten sunmuş oldukları fatura itibariyle alacaklı olduklarını. bu alacaklarının ödenmediğini, müvekkili şirketin mal kaçırma içerisinde bulunduğunu ve birçok kişiye borcu olduğunu beyan ederek ihtiyati haciz talebinde bulunduğunu ancak bu hususların tamamen gerçek dışı olduğunu, müvekkil şirketin herhangi bir kimseye herhangi bir miktarda borcu olmadığını. Müvekkil şirket aleyhinde başlatılmış herhangi bir icra takibi bulunmadığını karşı tarafça sayın mahkemeye sunulan faturanın eksiksiz teslim alan kısmında ver alan imzanın da müvekkili şirket yetkilisine veya müdürüne ait olmadığını, karşı tarafça, bu husus aydınlatılmadan doğrudan müvekkil şirket aleyhine talep edilen ihtiyati haciz talebinde bulunmasında hukuka uyarlık bulunmadığını, karşı tarafça fatura ekinde herhangi bir eser sözleşmesi de bulunmadığından. faturada yer alan işlerin borçlusunun müvekkil şirketin olduğunun kabulü ile müvekkil şirket aleyhinde ihtivati haciz kararı verilmesinde hukuka uygunluğunun bulunmadığını, faturaya dayalı olarak talep edilen ihtiyati hacizde öncelikle faturanın muaccelliyet arz etmesi ve malların teslim edildiği iddia edilen kişinin şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirtilmiş olması, yapıldığı iddia edilen işin hangi inşaata yapıldığı, işin herhangi bir taşeron ile anlaşılarak mı yoksa doğrudan müvekkili şirket mi anlaşılarak yapıldığının tespit edilmesi ve bunların ihtiyati haciz başvurusunun yapıldığı esnada mahkemeye sunulması gerektiğini, müvekkili ile fatura tanzim eden işletmenin hiçbir görüşmesinin olmadığını, aralarında eser yapımına ilişkin sözlü veya yazılı anlaşmanın bulunmadığını, müvekkilinin karşı tarafa borcunun bulunmadığını ileri sürerek itirazın kabulü ile ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME VE GEREKÇE:
Mahkememizce 21.09.2021 tarihli İhtiyati Haciz Kararına itiraz incelenmiştir. İtiraz dilekçesinde özetle; takibin süresi içerisinde başlatılmamış olduğu bu nedenle de hükümsüz kaldığı ileri sürülmüştür. İİK madde 266 gereğince icra takibi başlatıldıktan sonraki itirazların incelenme yeri İcra Mahkemeleri olup bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir.
Yine itiraz dilekçesi ile davacı tarafın dayanmış olduğu faturalarda “teslim alan” sıfatıyla imza atılan alandaki imzanın kendilerinin yetkili temsilcisi olmadığı, fatura eser sözleşmesine ilişkin olup hangi ada parseldeki inşaat için olduğunun anlaşılamadığı, fatura ekinde bir sözleşmenin de bulunmadığı, faturaya dayanılarak ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği ve bu yönde Yargıtay içtihatlarının bulunduğu ileri sürülerek kararın kaldırılması talep edilmektedir.
Talep eden ihtiyati haciz talebinin ekinde; dava dışı …’in davalıdan olan alacağının talep edene devrine ilişkin yapılan sözleşme, teslim alan imzası bulunan irsaliyeli fatura, alacağı gösterir ve dava dışı …’e ait Muavin Defter kaydı sunulmuştur.
İhtiyati Haciz İİK madde 257 ve devamında düzenleme altına alınmış olup madde 258 ile alacaklının Mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecbur olduğu hüküm altına alınmıştır. Buna karşılık karşı taraf da yeterli ve yaklaşık ispatı sağlayacak deliller sunarak ihtiyati haczin kaldırılmasını talep edebilecektir. Ancak ihtiyati haciz talebinin incelendiği dosya kapsamında madde 257’deki şartlar mevcut ise esasa girilerek inceleme yapılması mümkün olmayıp yaklaşık ispat sınırları içerisinde değerlendirme yapılabilecektir.
İrsaliyeli faturaların ihtiyati haciz talepleri yönünden ispat gücü değerlendirilecek olursa; Yargıtay’ın yerleşik içtihatları, faturayı alacağın varlığı için yeterli görmemektedir zira tacirler arasındaki alacak-borç ilişkisi aslen ticari defter ve kayıtlarla ispat edilebilecektir. Ancak fatura; ticari hayat içerisinde satın alma işlemini onaylayan ve müşteriye teklif edilen fiyatı içerir yaygın kullanımı olan bir belgedir. Bu niteliği itibariyle; özellikle altında teslim alan imzasının da bulunduğu bir faturanın İhtiyati Haciz talebi için göz ardı edilmesi mümkün değildir. Faturanın aksi, malın ya da hizmetin teslim edilmemiş olduğu yine yaklaşık ispatla ispatlanabilecek olup ihtiyati haciz taleplerinde incelenebileceği gibi esas anlamda Menfi Tespit ya da İtirazın İptali Davasına konu edilebilecektir.
Bir kısım Yargıtay kararları da bu doğrultudadır Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/4882 2015/12767 K
Bu itibarla eldeki dosya incelendiğinde talep edenin ibraz ettiği deliller birlikte değerlendirildiğinde yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmiş olduğu kanaatine varılmış, karşı tarafça da kendi iddiasını ispatlar herhangi bir delil ibraz edilmediği…” gerekçesi ile ihtiyati haciz kararına itirazının REDDİNE, ara karar verilmiş, verilen bu değişik iş ara kararına karşı ihtiyati haciz kararına itiraz eden vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
İhtiyati haciz kararına itiraz eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; faturaların borç ikrarını içeren belgelerden olmadığını ayrıca takibe itiraz edildiğini ve borçlu olduğu iddia edilen şirketin mal kaçırdığına dair delil bulunmadığını, müvekkili şirketin sabit adresinin bulunduğunu bu durumlarda yaklaşık ispat kuralı gerekçe gösterilerek ihtiyati haciz karar verilemeyeceğini, ayrıca ispat hükümleri çerçevesinde, müvekkilinin mal kaçırma girişiminin olduğunu (tapu müdürlüğüne başvurulmak ve müvekkilin pasif tapu kaydı talep edilerek müvekkilin adına ve şirkete kayıtlı bulunan gayrimenkullerin satılıp satılmadığının) ve birden fazla kişiye borcu olduğunu (müvekkil adına icra takip dosyası bulunup bulunulmadığını veya şirket adına kayıtlı gayrimenkul üzerine borç kaydının bulunup bulunmadığını) iddia eden karşı tarafın bu iddialarını ispatla mükellef olduğunu ve soyut beyanlar dışında bu iddialarını kanıtlayacak herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığını, karşı tarafın bu haksız ve soyut iddialarını ispatlayamadığını, faturanın eksiksiz teslim alan kısmında yer alan imzanın da müvekkili şirket yetkilisine veya müdürüne ait olmadığını, karşı tarafça fatura ekinde herhangi bir eser sözleşmesi de sunulmadığından faturada yer alan işlerin borçlusunun müvekkili şirketin olduğunun kabulüne olanak bulunmadığını, faturanın muaccelliyet arz etmediğini belirterek yerel mahkeme ara kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Talep, ihtiyati haciz kararının kaldırılması istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
İhtiyati haciz İ.İ.K.’nun 257-268. maddelerinde düzenlenmiştir. 2004 sayılı İİK’nın 257/1.maddesinde; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir” düzenlemesi muaccel bir başka deyişle vadesi gelmiş alacaklar yönünden ihtiyati haciz koşulları düzenlemiş olup, muaccel olmayan/vadesi gelmemiş alacak yönünden ise ihtiyati haciz koşulları aynı yasanın 257/2.maddesinde ise;” Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksatıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa;(1)
Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.” şeklinde düzenlemesi bulunmaktadır.
İİK.’nın 258.maddesinde ise; “İhtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur.
Mahkeme iki tarafı dinleyip dinlememekte serbesttir. (Ek fıkra: 17/07/2003 – 4949 S.K./60. Md.; Değişik fıkra: 02/03/2005-5311 S.K./16.mad) İhtiyatî haciz talebinin reddi halinde alacaklı istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir.”
İhtiyati haciz kararına itirazı düzenleyen İİK.’nın 265.maddesinde de ise; “(Değişik fıkra: 17/07/2003 – 4949 S.K./63. md.) Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir. (Ek fıkra: 17/07/2003 – 4949 S.K./63. md.) Menfaati ihlal edilen üçüncü kişiler de ihtiyati haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyati haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir.
Mahkeme, gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddeder.
İtiraz eden, dilekçesine istinat ettiği bütün belgeleri bağlamaya mecburdur. Mahkeme, itiraz üzerine iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten sonra, itirazı varit görürse kararını değiştirebilir veya kaldırabilir. Şu kadar ki, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yapılarak karar verilir. (Ek fıkra: 17/07/2003 – 4949 S.K./63. md.; Değişik fıkra: 02/03/2005-5311 S.K./17.mad) İtiraz üzerine verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. İstinaf yoluna başvuru, ihtiyatî haciz kararının icrasını durdurmaz.” hükümleri mevcuttur.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle ihtiyati haciz kararı verilmesi için mutlak ispat şartlarının oluşmasına gerek bulunmayıp, yaklaşık ispat ölçülerinde ispat yeterli olacağından dosya kapsamına göre yaklaşık ispat kuralının somut olay yönünden gerçekleşmiş olmasına, alacağın rehinle temin edilmemiş olmasına, bu itibarla yerel mahkemece karşı tarafın ihtiyati hacze itirazının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına, ara kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu D.iş ara kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, ihtiyati hacze itiraz eden vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22.11.2021 tarih ve 2021/20 Değişik İş Esas sayılı ARA KARAR, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan ihtiyati haciz kararına itiraz eden vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 80,70.TL maktu karar harçtan peşin olarak alınan 59,30.TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40.TL harcın ihtiyati haciz kararına itiraz edenden alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan ihtiyati haciz kararına itiraz eden tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran ihtiyati haciz kararına itiraz eden aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere 28.04.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.