Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/2445 E. 2022/26 K. 06.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/2445
KARAR NO : 2022/26
KARAR TARİHİ : 06/01/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/10/2021
NUMARASI : 2021/643 Esas ve 2021/603 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 06/01/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/01/2022

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 27/10/2021 tarihli, 2021/643 esas ve 2021/603 karar sayılı dosyası dairemize gönderilmiş olmakla, yapılan inceleme sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili tarafından mahkememize verilen dava dilekçesinde, müvekkili …’in 05.02.2020 tarihinde, davalı taşıyıcı aracılığıyla İstanbul’a seyahat ettiğini, davalı taşıyıcıya ait uçağın, iniş esnasında pistten çıktığını ve söz konusu kazada birçok kişinin hayatını kaybettiğini, müvekkilinin ise ağır derecede yaralandığını, kazanın birçok sebebi olmakla birlikte temel etkenin pilotaj hatası olduğunun tartışma götürmez bir gerçek olduğunu, müvekkilinin o günden sonra normal hayatına geri dönemediğini, müvekkilinin vücudunu eskisi gibi kullanamadığını, beden eğitimi olarak çalışan müvekkilinin kazadan sonra işini bıraktığını, aynı zamanda psikiyatrik rahatsızlıkların da etkisinde kaldığını, uzun zaman alacak olan tedavi süreci bittiğinde dahi eskisi gibi çalışamamasının kuvvetle muhtemel olduğunu, müvekkilinin iş gücü kaybına uğradığını, müvekkili nezdinde meydana gelmiş olan geçici iş göremezlik ve kalıcı iş göremezlik (efor kaybı, iş gücü kaybı) zararlarının tazminat karşılığının hesaplanarak müvekkile ödenmesine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin uğramış olduğu bedensel zararlar neticesinde bakıma muhtaç duruma düştüğünü, bu nedenle müvekkili ile ilgili hesaplanacak olan bakıcı giderinin de tazminat karşılığının bilirkişi vasıtasıyla hesaplanmasının sağlanmasını ve müvekkile ödenmesine karar verilmesini, kaza sonrasında uzun bir tedavi sürecine girdiğini, tedavisinin halen devam ettiğini, davalı tarafından karşılanan tedavi giderleri mahsup edilerek; müvekkilin yapmış olduğu ve ileride yapacağı tüm tedavi giderlerinin tespit edilerek davalı şirketten tahsiline karar verilmesini, kaza sonrası müvekkilinin hayatının kabusa döndüğünü, halen uykusundan sıçrayarak uyandığını ve her an bir kazayla karşılaşabileceği korkusuyla yaşadığını, müvekkilinin kazadan sonraki süreçte, bindiği her taşıtta her an kaza yaşama korkusu, kapalı ortamlarda kısa bir süre dahi kaldığında terlemesi ve korkuyla birlikte yaşadığı gerilim, tabiri caizse pamuk ipliğine bağlı yaşamı düşünüldüğünde manevi kaybının inanılmaz boyutlarda olduğunun aşikar olduğunu, senede bir iki defa yurt dışına çıkan müvekkilinin kazanın gerçekleştiği günden bu yana uçağa binemediğini ve bir daha da binebilmesinin imkansız göründüğünü, bu rahatsızlıklarının sürekli devam etmesi ve oluşan kazanın trajikliğinin müvekkilini psikolojik ve ruhsal olarak korkunç bir duruma sürüklediğini, hayatı alt üst olan müvekkilinin eşiyle de sorunlar yaşadığını ve evliliğinin bittiğini, ayrıca müvekkilinin çocuğu cam kemik hastası olduğunu ve çocuğuyla da ilgilenemez duruma geldiğini, bunların da etkisiyle manevi kaybının katlanarak arttığını, bu kapsamda manevi tazminat talebinin kabulüne karar verilmesini, davalı şirket nezdinde gerçekleşen müvekkilin seyahatinin sigorta güvencesinde olmasının yasal bir zorunluluk olduğunu, ancak davalı şirketin bütün taleplerine rağmen poliçeyi taraflarına göndermediğini, sigorta şirketi hakkında da herhangi bir bilgi vermediğini, bahse konu sigorta poliçesinin de davalı yandan istenmesini ve sorumlu olan sigorta şirketinin tespitini talep ettiklerini, davalı şirket ile yapılan görüşmeler sonucu, şirket tarafından 24.03.2020 tarihinde 60.000,00 TL ödeme yapıldığını, bakiye alacak için yapılan görüşmelerde de, müvekkile 150 bin TL manevi tazminatla birlikte düşük miktarda maddi tazminat teklif edildiğini, bu nedenle anlaşmanın sağlanamadığını beyanla, gerçek zarar ortaya çıktıktan sonra HMK 107/2 kapsamında arttırım yapma hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 8.500,00 TL müvekkilin sürekli iş gücü kaybı(efor kaybı), 500,00 TL geçici iş gücü kaybı, 500,00 TL bakıcı gideri ve 500,00 TL tedavi masrafları olmak üzere toplam 10.000,00 TL maddi tazminatın 05.02.2020 tarihinden(kaza tarihi) itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline(şirket tarafından yapılan ödemelerin ve karşılanan giderlerin mahsubuna), 150.000,00 TL manevi tazminatın 05.02.2020 tarihinden(kaza tarihi) itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; “… O halde somut olay bakımından, dava dilekçesi incelendiğinde, davacının beden eğitimi öğretmeni olduğu, uyap üzerinden yapılan GİB ve SGK hizmet sorgulamasında kaza tarihinde üzerine kayıtlı herhangi bir işletmenin bulunmadığı ve sigortalı çalışan olduğu, davacının tacir sıfatına haiz olduğuna dair ilişkin hiçbir beyan ve delilin dosyada bulunmadığı, bahsi geçen seyahatin mesleki ve ticari bir amaç kapsamında yapılmış olduğuna yönelik bir delil bulunmadığı, bu itibarla davacının tüketici sıfatının bulunduğu, taraflar arasındaki taşıma sözleşmesinin tüketici işlemi niteliğinde olduğu, bu nedenle davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemesine ait olduğu…” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yolcu olarak bulunan müvekkilinin uçak kazası neticesinde uğramış olduğu maddi ve manevi zararın giderilmesi talebiyle açılmış olduğunu, olaya uygulanacak olan mevzuata bakıldığında, usule ilişkin konularda davaya bakan mahkemenin ulusal hukukuna atıf yapıldığını, dolayısıyla ulusal mevzuat çerçevesinde usuli sorunların çözülmesi gerekeceği, konuyla ilgili olarak Sivil Havacılık Kanununda herhangi bir hüküm bulunmadığını, 6102 sayılı TTK’nin 4. maddesi uyarınca, hava taşımacılığı nedeniyle açılan davalar mutlak ticari dava olduğundan, dava konusunun değerine bakılmaksızın görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, taşıma işlerinin TTK 850 vd. maddelerinde düzenlendiği ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME,
DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Dava, uçak kazası nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Bununla birlikte; Kanun yollarına başvuru bakımından yolcuların tüketici olup olmaması burada önem arz etmektedir. Her ne kadar SHY – Yolcu Yönetmeliği sadece tüketici sıfatına sahip yolculara uygulanmak üzere çıkarılmamış olsa da Tüketicinin Korunması Kanunu’na göre taşıma sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların Tüketici Hakem Heyetleri ile Tüketici Mahkemelerinde çözüme kavuşturulması öngörülmüştür (TKHK m. 3/l). Buna göre belli bir parasal sınırın alındaki işlemler için Tüketici Hakem Heyetlerine, bunun üstündeki işlemler içinse Tüketici Mahkemelerine başvurulacaktır. Karıştırılmaması gereken husus ise; ancak hava yolu ile yolcu taşıma, yolcu bakımından ticari bir iş ise; (TTK m. 3), Asliye Ticaret Mahkemesine başvurulacaktır.(Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 20/09/2017 tarihli, 2016/7391 esas ve 2017/4560 karar sayılı ilamı bu yöndedir.)
Hal böyle olunca; 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-k maddesinde tüketicinin; “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, 3/1-ı maddesinde ise tüketici işleminin; “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme hukuki işlemi” ifade edeceği düzenlendiği, aynı kanunun 73/1 madde ve fıkrasında da; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davala bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu anlaşılmakla mahkeme kararının yerinde olduğu, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 27/10/2021 tarihli, 2021/643 esas ve 2021/603 karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken istinaf kanun yolu harcı olan 80,70 TL’den davacı tarafından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir yazılmasına,
3-Davacı tarafın yatırmış olduğu istinaf kanun yoluna başvuru harcı olan 162,10 TL’nin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
6-Kullanılmayan istinaf gider avansının resen HMK’nun 333. maddesi gereğince yatıran tarafa İADESİNE,
7-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 362/1-c maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/01/2022