Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/2384 E. 2022/473 K. 10.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/2384
KARAR NO : 2022/473

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : AYDIN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/10/2021
NUMARASI : 2021/59 Esas 2021/28 Karar
DAVA : KONKORDATO
KARAR TARİHİ : 10.03.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 10.03.2022

Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/59 Esas ve 2021/28 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda verilen konkordato tasdik talebinin kabulüne dair verilen kararına karşı alacaklı … Başkanlığı vekili, alacaklı …Bankası A.Ş vekili, alacaklı … Bankası A.Ş vekili, alacaklılar … A.Ş ve … Şti. vekili tarafından ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; ”…Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davacılardan … Şti’nin 21/05/2015 tarihinde … Şti. olarak kurulduğunu, 22/05/2017 tarihinden itibaren de ticaret ünvanını değiştirmek suretiyle şuan ki ünvanı ile faaliyetine devam ettiğini, şirketin 150.000,00-TL sermayesinin bulunduğunu, Aydın Ticaret Sicilinde 17359-Efeler sicil numarasıyla kayıtlı olup, sermaye pay oranının %100 olup pay adedinin 1500 ve pay tutarının 150.000-TL olduğunu, … Şti. kurulduğu tarihten bu yana kısaca plastik doğrama ve montajı, … İmalatçı bayiliği yanında profil ve aksesuar satışı, satış bayiliği, binalarda cam giydirme ve dış cephe kompozit kaplama imalatı şeklinde bir ticari faaliyetinin olduğunu, şirketin ağırlıklı olarak faaliyetlerine alüminyum doğrama ve dış cephe giydirme işlerinin büyük çoğunluğunu Ege Bölgesinde pazarlanmasını gerçekleştirdiğini, … Şti. ortağı … bakımından; şirketin tek ortağı ve şirket müdürü olarak görev yaptığını, davacı şirketteki hissedarlığı sebebiyle kullanılan kredilerde davacı … Şti. ile birlikte müştereken borçlu ve müteselsilen kefil sıfatıyla yer aldığını, bu sebeple alacaklıların alacağının ödenmesini temin etmek bakımından davacı … Şti ile birlikte hissedar ve şirket müdürü olan … için de konkordato talep edildiğini, öte yandan şirket müdürü …’in şahsi kefaletinin yanı sıra (5 adet) taşınmazı üzerinde davacı …. Şti. tarafından kullanılmış banka kredilerine hem ipotek verildiğini, hem de müştereken ve müteselsilen kefil olduğunu, şirketin hissedarı ve ve yetkilisi konumunda ki davacı …’in ekonomik gelecekleri de davacı şirket yönünden de konkordato başvurusunun başarısına bağlı olduğunu, davacı şirketin ipotekler sebebiyle imtiyazlı alacaklı grubunda olan bankalara karşı toplam 1.267.488,21-TL bir riskin borçlusu konumunda olduğunu, diğer davacı ise aynı tutarda borcun müşterek borçlusu ve müteselsil kefili konumunda olduğunu, davacıların ekonomik geleceklerinin ortak olması sebebiyle işbu konkordato talebinin her iki davacılar açısından tek dava ile öne sürülmesi hem usul ekonomisi açısından hem de işletmelerin devamlılığını gözetmek açısından zaruri olduğunu, konkordato talebi ile amaçlanan belirli bir süre haciz ve muhafaza baskısı yaşanmadan davacı şirketin faaliyet göstermesinin sağlanması olduğunu, davacı şirketin PVC-Aliminyum, dış cephe kompozit giydirme sektöründe hizmet vermesi, şirketin elinde imalat için gerekli tüm makine, teçhizat ve işgücünün bulunması nedeniyle şirketi zorlayacak herhangi bir yatırım ihtiyacının bulunmamasının da bir avantaj olduğunu, ancak alacaklıların bir anda cebri icra ile haciz ve muhafazaya başlaması halinde davacı şirketin hali hazırda ekonomik verileri ile izah edilen borçların ödenmesi imkanı kalmayacak, kredi hesaplarının kat edilmesi ve takibe düşen borçlar için işleyecek yüksek faizle oluşacak ekstra mali yükten imtiyazsız alacaklılar aleyhine bir durum ortaya çıkaracağını, imalata dayalı faaliyet gösteren davacı şirket birçok hammadde, yarı mamul ve mamul stoğu bulundurmakta olduğunu, bu malvarlığı unsurları üzerinde herhangi bir haciz ve muhafaza işlemi yapılması sözleşmesel yükümlülüklerin yerine getirilmesini imkansız kılacağını, İİK’nun 285. Maddesi gereğince dilekçe tarihi itibariyle vadesi gelmiş borçlarını ödeyemediği gibi takip eden dönemde vadesi gelecek olan borçlarını da vadesinde ödeyememe tehlikesi altında olduğundan işbu kanun çerçevesinde konkordato talebinde bulunduklarını belirterek; öncelikle davacıların faaliyetine devam edebilmesi ve mal varlığının korunabilmesi için tensip kararıyla birlikte İİK’nun 287,288,294 ve 295 md. gereğince derhal her biri bakımından 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verilmesine, İİK’nun 206/1 sırasındakiler hariç olmak üzere 6183 Sayılı Kanundan doğan vergi ve her türlü ceza ve sgk alacakları ile ilgili takipler dahil olmak üzere, davacılar aleyhine takip yapılmaması, haciz, ihtiyati haciz, e haciz, ihtiyati tedbir, satış muhafaza işlemleri uygulanmaması, evvelce yapılmış olan tüm takiplerin durdurulması yeni takip yapılmamasına, davacılar hakkında rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılmış ve yapılacak tüm icra takiplerinde satışların durdurulması, rehinli menkullerin muhafazasının durdurulması, davacıların tüm kurumlar ve şirketler nezdindeki hak ve alacaklarının 3. kişilerde haciz muhafaza ve her ne şekilde olursa olsun tahsil edilmesinin önlenmesi ve tüm hak alacakların davacılara ödenmesini, davacılardan takip borçlusu olduğu takiplerde kendi aleyhine veya 3. şahıs konumunda oldukları takiplerde kendisine yönelik 89/111 haciz ihbarnameleri gönderilmesinin tedbiren önlenmesini, başta bankalar olmak üzere idare ve tüm alacaklıların takas mahsup haklarının kullanılmasının önlenmesini, İİK’nun 289. Md uyarınca kesin mühlet verilmesine, davacıların konkordato taleplerinin kabulüne ve yasada belirtilen sair kararların alınmasına, sonuç olarak yapılacak yargılama neticesinde konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dava, vade konkordato talebine ilişkindir.
Davacılar vekilinin açtığı konkordato davalarının Aydın 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/145 Esasına kaydedildiği, mahkemenin 14/05/2019 tarihli ara kararı ile davacılar hakkında 17/05/2019 tarihinden itibaren 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verilerek, geçici komiserin atandığı, 09/08/2019 tarihli celsede İİK’nun 287/5 md gereğince mahkemenin 14.05.2019 tarihli kararı ile verilen 3 ay geçici mühlet süresinin bitim tarihi olan 14.08.2019 tarihinden itibaren geçici mühletin 2 ay süre ile uzatılmasına karar verildiği, 10/10/2019 tarihli celsede davacılardan …’in konkordato talebinin tefrik işlemi yapılmadan reddine karar verildiği, davacılar vekilinin 06/10/2021 tarihli celsedeki beyanından davacı … hakkındaki davanın Aydın 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/241 Esasına kaydedilerek gerekçesinin yazıldığı ve iş bu davacı yönünden verilen red kararının kesinleştiği, mahkemenin 10/10/2019 tarihli celsede, diğer davacı … Şti.’ne İİK nun 289/3 maddesi gereğince 1 yıl süre ile kesin mühlet verilmesine karar verildiği, mahkemenin 03/07/2020 tarihli ara kararı ile davacı şirket hakkında verilen kesin mühletin 10/10/2020 tarihinden itibaren 86 gün süre ile 03/01/2021 tarihine kadar uzatılmasına karar verildiği, Aydın 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05/04/2021 tarihli ara kararı ile 03/01/2021 tarihine kadar verilen kesin mühletin aynı tarihten itibaren İİK 304/son maddesi gereğince 6 ay süre ile uzatılmasına karar verildiği, kesin mühlet süresinin dolduğu halde mühlet içinde konkordatoya ilişkin kararın verilemediği, Aydın 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/09/2021 tarih, 2019/145 Esas ve 2021/284 Karar sayılı görevsizlik kararı ile dosyanın mahkememize gönderildiği, mahkememizin yukarıdaki esasına tevzi edilen dava dosyasında; davacı şirkete verilen kesin mühlet sürelerinin bitmesi, İİK’nun 304. Maddesi gereğince verilecek başkaca kesin mühlet süresinin bulunmaması nazara alınarak, ilan ve itiraz süreside gözetilerek tensip ara kararı ile İİK’nun 304/1 maddesi gereğince duruşma gününün ve itiraz edenlerin itiraz sebeplerini duruşma gününden üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır olabileceklerinin İİK’nun 288.maddesi gereğince ilanına, konkordato tastik harcı olan 16.894,48TL dosyaya görevsizlik kararı veren mahkemece yatırtıldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, İİK’nun 305/1-d maddesi gereğince İİK’nun 206. Maddesinin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların (özellikli imtiyazlı alacaklılar olarak belirtilen işçilik alacaklarının) duruşma gününe kadar ödenmesinin veya alacaklı açıkça vazgeçmedikçe bu alacakların yeterli teminata duruşma gününe kadar bağlanmasının, yine komiserin izniyle akdedilen borçların ifası veya alacaklı açıkça vazgeçmedikçe bu alacakların yeterli teminata duruşma gününe kadar bağlanmasının davacı tarafa ihtarına, İİK’nun304/1 maddesi gereğince gelecek celse konkordato komiserinin dinlenmesine, konkordato komiserine duruşma gününün bildirilmesine karar verildiği, 06/10/2021 tarihli celsede konkordato komiserinin görüşü alındıktan sonra konkordatoya ilişkin karar vermek gerektiği kanaatine varılmıştır.Her ne kadar konkordatoya ilişkin kararın kesin mühlet içerisinde verilmesi gerekli ise de; bu yöndeki yasal düzenlemenin düzen hükmü mahiyetinde olduğu, Aydın 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/145 Esas sayılı dosyasında kesin mühlet süresi içinde karar vermemesinden davacıların ve alacaklıların etkilenmesinin adalete uygun olmayacağı kanaatine varılmakla kesin mühlet süresi dolmuş ise de konkordatoya ilişkin karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Konkordato komiserinin alacaklılar toplantısı yapıldıktan ve 7 günlük iltihak süresi geçtikten sonra verdiği 22/06/2021 tarihli nihai raporunda özetle; Davacı … Şti. tarafından plastik doğrama, ısı yalıtımlı alüminyum doğrama, montaj, … Bayiliği, profil ve aksesuar satışı, cam giydirme, dış cephe kompozit kaplama imalatı, cam balkon imalatı faaliyetleri ile iştigal ettiğinin tespit edildiğini, davacı şirketin … Mah. … Sok. No:… …/… adresinde faaliyetine devam ettiğini, şirketin, 31.03,2021 tarihi itibariyle, aktif toplamının 6.719.607,43 TL. borçlar toplamının (5.383.687,82TL., kısa 775.527,46 TL., uzun vadeli) 6.159.215,28 TL. olduğu, buna istinaden özvarlığının 560.392,15 TL. olduğu, 31.03.2021 tarihli reel bilançosuna istinaden ise aktif toplamının 7.220.394,26 TL., borçlarının ise 6.159.215,28 TL. olduğu, buna istinaden özvarlığının 1.061.178,98 TL. olduğunu, davacı şirketin 31.03.2021 tarihli bilançosuna istinaden borca batıklığının bulunmadığını, 31.03.2021 tarihi itibariyle 10.948,27 TL. zarar ettiğini, davacı şirket yönünden davanın reddine karar verilmesi halinde; davacı şirketin aktifinde ki varlıklar, gayrimenkuller, taşıtların reel değerlerinin 650 oranında, ticari emtia, tesis makine ve cihazlar, demirbaşların ise 9440 oranında icra ile satışının yapılacağı, diğer varlık ve borçların aynı kalacağı düşünüldüğünde davacı şirketin iflas bilançosuna istinaden, aktiflerinin icra yoluyla satılması sonucunda elde edilecek gelirin 3.968.171,78 TL., borçlarının ise 6.159.215,28 TL. oluşacağı, yani 36 lık kısmının borcun ödenemeyeceği, cari hesap alacaklıları, senet alacaklıları ile bir kısım çek alacaklılarının, tahsilatlarını yapamayacaklarını, davacının elinde fazla stok bulunduğunu, fakat stokların devam eden iş anlaşmaları karşılığı borçlarda yer alan 340 nolu alınan sipariş avanslarını karşılamak suretiyle iş anlaşmalarının tamamlanacağı, şirketin özsermayesinin yeterli olduğu, stokları çevirme hızının yüksek olduğu, devam eden iş anlaşmalarını bir an önce tamamlaması suretiyle alacaklarını tahsil etmesi gerektiği, İİK’nun 302. Maddesine istinaden alacaklılar toplantısının İİK’nun 302/11 maddesi gereği şirket yetkilisinin ve alacaklıların katılımı ile 04.09.2020 tarihinde saat 13.30 ile 17.30 arasında … Mah. … Sok. …-…-… Bloklar No:… …/… adresinde yapılmış olup, konkordato projesinin müzakeresi sonucunda yapılan oylamalar neticesinde, toplam 55 alacaklı ve 5.458477,71 TL. alacaktan, 34 alacaklı ve 3.597.012,17 TL. alacağın davacı Şirketin konkordato projesine kabul oyu kullandığını, ret oyu kullanan alacaklının bulunmadığını, 21 alacaklı ve 1.861.465,54 TL. alacağın ise toplantıya katılmadığını, katılmayan oyların ise konkordato projesini kabul etmediği yönünden değerlendirildiğini, adi alacaklıların konkordato projesini kabul ettiğini, konkordato projelerinde imtiyazlı alacaklar yönünde herhangi bir yapılandırma öngörülmediğini, fakat itirazlara sebep vermemek açısından ve yapılmış olan yapılandırmalar çerçevesinde projeler oylamaya tabi tutulduğunu, toplantıya 8 alacaklıdan 2 alacaklının katıldığını, toplam alacak miktarının 1.825.786,46 TL. olduğunu, 967.527.85 TL. alacağa sahip …. Bankası A.Ş.’nin kabul oyu, 62.229,35 TL. alacağa sahip … Bankasının ise ret yönünde oy kullandıklarını, 6 alacaklının ise toplantıya ve sonraki iltihak süresinde oylamaya katılmadıklarını, ayrıca imtiyazlı alacaklılardan …bank, … Bankası ve … Bankasına borçların tamamının ödenmek suretiyle kapatıldığını, davacı Şirketin konkordato projesinin tasdiki halinde tüm borçlarını 3 ayda bir olmak üzere 30 ayda ödeyeceğini taahhüt ettiğini, İİK’nun 305. Maddesine istinaden, konkordatonun tasdiki şartlarının oluştuğunu, İİK’nun 206’ncı maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının yapılandırma sözleşmeleri yapılmak ve imtiyazlı alacaklıların alacaklarının ipoteklere dayandığından dolayı garanti altında bulunduğu, konkordatonun tasdik edilmesi halinde alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan 7.284,264,17 TL. Üzerinden alınması gereken harcın, Harçlar Kanunun 51. Maddesi hükmü gereğince binde 2,27 oranında ki 16.535.28TL. tutarında ki konkordato tasdik harcının yatırıldığı, konkordato projesinin kabul edilmesi halinde tüm borçların ödenebileceği, projenin İİK’nun 302. Maddesinde öngörülen çoğunlukça alacaklılarca kabul edildiğini, İİK’nun 206. Maddesinin birinci fıkrasında ki imtiyazlı alacaklılara ve mühlet içerisinde doğmuş borçların ifası bakımından yeteli teminatların sağlandığı, İİK’nun 305. Maddesinde öngörülen tüm koşulların gerçekleşmesi sebeplerinden dolayı davacının konkordato projesinin tasdikinin uygun olabileceği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizin 06/10/2021 tarihinde yapılan oturumda alınan Konkordato Komiseri … beyanında; “Dava dilekçesinde davacı taraf adi alacaklılar yönünden konkordato talebinde bulunmuştur. Rehinli alacaklılar yönünden konkordato talebinde bulunmamıştır. Ancak ben hem rehinli alacaklılar ile hem de adi alacaklılarla toplantı yaptım. Adi alacaklılar konkordato projesini tasdik ettiler, rehinli alacaklılar projeyi tasdik etmediler. Davacıların projesinin uygulanabilir olduğunu düşünüyorum. Projeye göre ilk ödeme tasdik tarihinden itibaren 3 ay sonra başlayacak olup toplam da 30 ay içerisinde ödenecektir. Ödenmemiş bir işçilik alacağı yoktur. Vergi Dairesi ve SGK ile 7326 Sayılı Kanun kapsamında yapılandırma yapılmıştır. Dosyada Aydın 1 Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen satış kararı üzerine … İlçesi … ada … parsel , … ve … nolu bağımsız bölümler satılmıştır. Bu taşınmazlar … AŞ ye ipotekli idi. Bu taşınmazların satışından elde edilen parayla bankanın borcunun tamamı kapatılmıştır. … bankasına rehinli 60.000-TL civarında borç vardı. Bu borç da araç rehni ile teminat altına alınmıştır. …. ‘in alacağıda ipotek ile teminat altındadır. İpotekli daire de borcu karşılar durumdadır. Davacı şirket borca batık da değildir. Davanın kabulünde bir mahsur yoktur” dediği anlaşılmıştır.
Davacı … hakkında açılan dava yönünden yapılan değerlendirmede; davacı vekilinin açtığı konkordato davasının Aydın 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/145 Esasına kaydedildiği, Aydın 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/145 Esas sayılı dosyasında 10/10/2019 tarihli celsede konkordato talebinin tefrik işlemi yapılmadan reddine karar verildiği, davacı … hakkındaki davanın Aydın 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/241 Esasına kaydedilerek gerekçesinin yazıldığı ve iş bu davacı yönünden verilen red kararının kesinleştiği anlaşılmakla, davacı … hakkında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Davacılardan … Şti’ yönünden yapılan değerlendirmede; davacı şirketin likidite sıkıntısı ve ödeme güçlüğünün bulunduğu, iş bu sebeple vade konkordatosu talebinde bulunulduğu, dosyaya sunulan komiserin nihai raporuna göre, şirketin 31.03.2021 tarihli reel bilançosuna istinaden aktif toplamının 7.220.394,26 TL., borçlarının ise 6.159.215,28 TL. olduğu, buna istinaden özvarlığının 1.061.178,98 TL. olduğu ve borca batık olmadığı, adına kayıtlı gayrimenkulünün ve araçlarının bulunduğu, ticari faaliyetinin devam ettiği ancak geçmiş yıllara nazaran daha düşük kapasite ile çalıştığı, rehinli alacaklıların toplam alacak tutarının 1.825.786,46 TL. olduğu, ön projeyi kabul eden rehinli alacak tutarlarının 967.527.85 TL. olduğu, rehinli alacaklıların çoğunlukla ön projeyi kabul etmedikleri, diğer alacaklıların toplam alacaklı sayısının 55, alacak miktarının 5.458477,71 TL. olduğu, ön projeyi kabul eden alacaklıların sayısının 34, alacak tutarlarının 3.597.012,17 TL olduğu, böylelikle diğer alacaklıların yasal çoğunlukla ön projeyi kabul ettikleri ve onayladıkları, konkordato talebinin alacaklılar tarafından kabul edildiği, konkordato projesinde üç aylık aralıklarla, 30 ayda ve eşit taksitler halinde borçların ödeneceğinin belirlendiği, komiserin nihai raporu ve duruşmadaki sözlü beyanında; davacı şirketin ön projesinin uygulanabilir olduğunun bildirildiği, tüm dosya kapsamından konkordatonun tastikine ilişkin şartların gerçekleşmiş olduğu, ödenmemiş imtiyazlı alacağın bulunmadığı anlaşılmakla konkordatonun reddi istemleri ve bu yöndeki itirazlar kabul edilmeyerek konkordato talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş…” gerekçesi ile A-1-Davacı … hakkında açılan konkordato davası ile ilgili Aydın 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10/10/2019 tarihli duruşmasında karar verildiğinden işbu davacı hakkında açılan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
B-1-Davacı şirketin konkordato davasının kabulü ile; İİK’nun 305, 306. maddeleri gereğince rehinli alacaklılar dışında konkordatoya tabi diğer alacaklar yönünden konkordato tastik koşulları oluştuğundan, … Şirketi’nin konkordato projesinin; alacaklıların talebi, komiserin görüşü nazara alınarak tasdiki ile; davacının tastik edilen proje kapsamındaki tüm borçlarının, konkordato tastik kararının verildiği tarih olan 06/10/2021 tarihinden itibaren üç aylık aralıklarla, üç aylık ilk ödeme 06 /01/2022 tarihinde yapılmak üzere 30 ayda ve eşit taksitler halinde ödemesine,
2-Konkordato projesine alacaklılar teminat koşulu aranmaksızın katılmış olduğundan teminat alınmasına yer olmadığına,
3-İİK’nun 306/2 maddesi gereğince mahkemece tayin edilen komiserin; konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim tedbirlerini almakla görevli kayyım olarak atanmasına,
Kayyımın; borçlunun işletmesinin durumu ve proje uyarınca borçlarını ödeme kabiliyetini muhafaza edip etmediği konusunda iki ayda bir mahkemeye rapor sunmasına, sunulacak raporların UYAP’a taranarak alacaklıların ve borçlunun incelemesine hazır tutulmasına,
4-Konkordato denetçisi kayyımın yapacağı iş, emek ve mesaisi nazara alınarak aylık 2.000,00 TL ücret taktiri ile davacının taktir edilen bu ücretin ilk üç ayı olan 6.000,00 TL’sinin dosyaya 2 hafta içinde yatırılmasına,
5-Çekişmeli alacak sahiplerine İİK’nun 308/b maddesi gereğince kararın ilan tarihinden itibaren 1 ay içinde dava açmaları için süre verilmesine, bu süre içinde dava açmayanların teminattan yararlanma ve konkordatoyu feshettirme haklarının düşeceğinin ihtarına (ihtaratın ilan ile yapılmasına)
6-İİK’nun 306/3 maddesi yollamasıyla İİK’nun 288. Madde uyarınca tastik kararının ilanına ve geçici mühlet kararında bildirim yapılan ilgili yerlere müzekkere ile bildirilmesine,
7-Aydın 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/145 Esas sayılı dosyasında davacı şirket lehine verilen tedbirlerin aynen devamına,
8-Davacı tarafça yapılan giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına, artan gider avansı var ise kayyım ücretleri için kullanılmasına,
9-Dosyaya yatırılan 16.894,48TL konkardato tasdik harcının Hazineye aktarılmasına, karar verilmiş, verilen bu karara karşı alacaklı … Başkanlığı vekili, alacaklı … Bankası A.Ş vekili, alacaklı … Bankası A.Ş vekili, alacaklılar … A.Ş ve ….Şti. vekili tarafından ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Alacaklı … Başkanlığı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/09/2021 tarihli tensip zaptı ile duruşma 06/10/2021 tarihine bırakılmasına rağmen tensip tutanağının taraflarına tebliğ edilmediğinden duruşmaya iştirak edilemediğini, taraf teşkili sağlanmadan 06/10/2021 tarihli duruşması da davacı şirketin konkordato davasının kabulüne karar verilmesinin usule aykırı olduğunu, müvekkili Kurumun davacı şirketten prim alacaklarının mevcut olduğunu, yerel Mahkemece eksik inceleme sonucu hüküm tesis edildiğini, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarının somut gerçeklikten uzak olup, şirketin sunmuş olduğu projenin samimi olmayıp gerçekleştirilebilir olmaktan uzak olduğunu, rapora itirazlarının dikkate alınmadığını ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Alacaklı … Bankası A.Ş vekili istinaf dilekçesinde özetle; Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 15/09/2021 tarihinde tensip tutanağı hazırlandığını ve tensip tutanağının 1 no.lu ara kararı ile “müdahale talebinde bulunan alacaklıların müdahale harcı olan 59,30-TL’yi yatırmak üzere duruşma gününe kadar kesin süre verilmesine, kesin süre içerisinde müdahale harçlarının yatırılmaması halinde müdahaleye ilişkin ara karardan dönülmesine” karar verildiğini ancak tensip tutanağının taraflarına tebliğ edilmediğini ve hukuki dinlenilme hakları ihlal edilerek yokluklarındaki ilk duruşmada karar verildiğini, yine mahkemenin gerekçeli kararının 7 no.lu hükmünde Aydın 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/145 Esas sayılı dosyasındaki davacı şirket lehine verilen tedbirlerin aynen devamına karar verilmesinin hatalı olduğunu, yerel mahkemece davacı şirketin araçları üzerine koyulan ihtiyati tedbirin süresinin belirtilmediğini, davacı şirket tarafından rehinli araç üzerinde satışların ertelenmesi yönünde bir talepte bulunulmadığını ayrıca rehinli malların satışının önlenebilmesi için rehinle temin edilen alacağın konkordato talep tarihine kadar ödenmemiş faizinin bulunmaması gerektiğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Alacaklı … Bankası A.Ş vekili istinaf dilekçesinde özetle; Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 15/09/2021 tarihinde hazırlanan tensip tutanağının tebliğ edilmediğini ve tebliğ edilmeden müdahilliklerine ilişkin ara karardan dönülmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel Mahkemece, rehinli alacaklılar dışında konkordatoya tabi diğer alacaklar yönünden konkordato tasdik koşulları oluştuğu belirtilmişse de, Aydın 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/145 E. Sayılı dosyasında davacı şirket lehine verilen tedbirlerin aynen devamına karar verilmesinin hatalı olduğunu, Türkiye Sicil Gazetesi’nin, 10.429 Sayı 13.10.2021 tarih 129. Sayfasında … ŞİRKETİ’NE ilişkin ‘geçici konkordato mühleti verilmesinin tescil edilmesi’ başlıklı yapılan ilanın ‘konkordato projesinin tasdik kararının ilan ve tescil edilmesi’ şeklinde olması gerektiğini, ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Alacaklı … A.Ş. ve … Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle; Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 15/09/2021 tarihinde hazırlanan tensip tutanağının taraflarına tebliğ edilmeden müdahilliğe ilişkin ara karardan dönülmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel Mahkemece, rehinli alacaklılar dışında konkordatoya tabi diğer alacaklar yönünden konkordato tasdik koşulları oluştuğu belirtilmişse de, Aydın 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/145 E. Sayılı dosyasında davacı şirket lehine verilen tedbirlerin aynen devamına karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu, konkordato komiserine iadeli taahhütlü mektupla göndermiş oldukları 25/10/2019 tarihli dilekçede alacak kalemlerini belgeleri ile birlikte sunarak tek tek açıklanmasına rağmen, projede bunlara yer verilmemesinin veya eksik yer verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, konkordato istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin 21.02.2022 tarih ve 2022/1073 Esas 2022/2686 Karar sayılı …Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Daireleri’nin kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesine yönelik kararı ile ”…Genel anlamda bir mahkemenin görevi belirli bir davaya, dava konusunun niteliği veya değerine göre o yerdeki aynı yargı koluna ait ilk derece mahkemelerinden hangisi tarafından bakılabileceğini belirtir. Bilindiği üzere, ilk derece mahkemeleri genel mahkemeler ve özel mahkemeler olarak ikiye ayrılmışlardır. Hangi davalara özel mahkemelerde, hangi davalara genel mahkemelerde bakılacağı ve genel mahkemelerde bakılacak davalardan hangilerine asliye hukuk mahkemesinde, hangilerine sulh hukuk mahkemesinde bakılacağı hususuna görev, bunu düzenleyen kurallara da görev kuralları denir. Genel mahkeme ile özel mahkeme arasındaki ilişkinin bir görev ilişkisi olduğu ve görevle ilgili kuralların kamu düzenine ilişkin bulunduğu konusunda öğretide ve uygulamada duraksama yoktur. Genel mahkemelerin bakacakları davalar, belirli kişi ve iş gruplarına göre sınırlandırılmamış olup aksi belirtilmedikçe medeni yargılama hukukuna giren her türlü işe bakmakla görevlidirler. Açık kanun hükmü ile özel mahkemelerde görüleceği belirtilmemiş olan bütün davalar genel mahkemelerin görevine girer. Buna karşılık özel mahkemeler, belirli kişiler arasında çıkan veya belirli uyuşmazlıklara bakmakla görevlidir. Diğer bir ifadeyle, özel mahkemeler özel kanunlarla kurulmuş olup özel kanunlarda belirtilen davaları yürütür.
Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olup, HMK’nın 114/1-c maddesine göre mahkemenin görevli olması dava şartıdır. HMK’nın 115. maddesine göre ise dava şartlarının mevcut olup olmadığı, taraflarca ileri sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilir. Diğer taraftan görevsiz mahkeme davanın esası hakkında karar veremez. Bu nedenle, dava açılırken dayanılan hukukî ve maddi olguların göreve etkili olduğu durumda öncelikle hukukî niteleme yapılmalı ve sonucuna göre mahkemenin görevsiz olduğu kanısına varılırsa dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmelidir. Görev nedeniyle dava dilekçesinin reddi kararında görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğu belirtilmeli ve dava dosyasının bu görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir (HMK m.20).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “asliye hukuk mahkemelerinin görevi” başlıklı 2. maddesi; “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” hükümlerini içermektedir.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5. maddesinin 1. fıkrası; “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesi tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” hükmünü, 5. maddesinin 3. fıkrası ise; “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” hükümlerini içermektedir.
Görüldüğü üzere, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanuni hakim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkanı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir.
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O halde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır. Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.04.2019 tarihli ve 2017/11-10 E., 2019/401 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile yeni kurulan (Alanya, Aydın, Balıkesir, Diyarbakır, Manisa, Muğla, Sakarya ve Tekirdağ) asliye ticaret mahkemeleri ile mevcut bulunan (Adana, Ankara, Ankara Batı, Antalya, Bakırköy, Bursa, Denizli, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Gebze, İskenderun, İstanbul, İstanbul Anadolu, İzmir, Karşıyaka, Kayseri, Kocaeli, Konya, Mersin, Samsun, Şanlıurfa ve Trabzon) asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevreleri belirlenmiştir. Ancak halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O halde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmadığından, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile müstakil asliye ticaret mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı sonrası asliye ticaret mahkemesi olmayan ilçelerde asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların devredilerek, asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğine ilişkin kararı yerinde değildir.
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin kesin kararları arasındaki uyuşmazlığın bu çerçevede giderilmesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile müstakil asliye ticaret mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı sonrası asliye ticaret mahkemesi olmayan ilçelerde asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların devredilerek, asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğine ilişkin kararının usul ve yasaya uygun bulunmadığı, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile müstakil asliye ticaret mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı öncesinde asliye ticaret mahkemesi olmayan ilçelerde asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların görülmeye devam edilmesi gerektiği; şeklinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairelerinin kesin kararları arasındaki görüş ve uygulama uyuşmazlıklarının bu şekilde giderilmesine,
5235 sayılı Kanun m.35/1-(3) bendi uyarınca, kesin olarak YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,..” karar verilmiştir.
Ayrıca Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin 21.02.2022 tarih ve 2022/1760 Esas 2022/2689 Karar sayılı İlamı ile ”…Dava, davacının kullanmış olduğu ticari krediler nedeniyle çeşitli adlar altında yapılan kesintilerin istirdadı istemine ilişkindir.
Aydın 1. Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi’nce, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararı ile 01/09/2021 tarihi itibariyle Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi’nin faaliyete geçirildiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi’nce ise, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararında halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenlemenin mevcut olmadığı gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiş, dosya yargı yerinin belirlenmesi için Dairemize gönderilmiştir. Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararıyla 01/09/2021 tarihi itibariyle Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi’nin faaliyete geçirildiği, davanın 08/02/2016 tarihinde açıldığı, 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararda derdest dosyaların devredileceği yönünde bir ibare bulunmadığı anlaşıldığından, dosyanın Aydın 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görülerek sonuçlandırılması gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Aydın 1. Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi’nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,…” karar verilmiştir.
Açıklanan bu hukuki ve maddi olgular karşısında somut olay irdelendiğinde; dava tarihi 07/05/2019 olup, davanın 01/09/2021 tarihinden önce açıldığı, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 tarihli ve 608 sayılı kararında; kurulmasına karar verilen Asliye Ticaret Mahkemeleri’ nin yargı çevrelerinin kuruldukları illerin “mülki sınırlarını” kapsayacak şekilde belirlenmesine ve kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilmiş olup, halihazırda açılmış davaların il merkezlerinde yeni kurulan Asliye Ticaret Mahkemelerine devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut olmadığından yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmadığından somut uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkeme, uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olan Aydın 1. Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi olup, dava tarihinden sonra kurulan ve faaliyete geçirilen Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi’nce davanın görülmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla, yerel mahkemece verilen kararın 6100 sayılı HMK’nın 355. ve 353/(1)-a-3. maddeleri uyarınca re’sen kaldırılmasına, kaldırma kararının sebep ve şekline göre istinaf kanun yoluna başvuran alacaklı … Başkanlığı vekili, alacaklı … Bankası A.Ş vekili, alacaklı … Bankası A.Ş vekili, alacaklılar … A.Ş ve … Şti. vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06.10.2021 tarih ve 2021/59 Esas 2021/28 Karar sayılı hükmünün 6100 sayılı HMK’nın 355. ve 353/(1)-a-3 maddeleri gereğince RE’SEN KALDIRILMASINA,
2-HMK’nın 353/(1)-a maddesi gereğince davanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için dava dosyasının görevli ve yetkili AYDIN 1. ASLİYE HUKUK (TİCARET) MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre istinaf kanun yoluna başvuran alacaklı … Başkanlığı vekili, alacaklı … Bankası A.Ş vekili, alacaklı … Bankası A.Ş vekili, alacaklılar … A.Ş ve … Şti. vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına
4-Karardan bir örneğin istinaf kaydının kapatılması için Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine,
5-Kararın re’sen kaldırılması nedeniyle istinaf kanun yoluna başvuranlar tarafından yatırılan istinaf karar harcının yatıran taraflara iadesine,
6-İstinaf kanun yolu başvurusu aşamasında istinaf kanun yoluna başvuranlar tarafından yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek nihai kararda hüküm altına alınmasına,
7-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuranlar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider/delil avans iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 353/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 10.03.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.