Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/2347 E. 2022/485 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/2347
KARAR NO : 2022/485
KARAR TARİHİ : 17/03/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MANİSA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2021 Ek Karar
NUMARASI : 2021/4 D.iş 2021/32 Karar
TALEP : İhtiyati Haciz
BAM KARAR TARİHİ : 17/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/03/2022

Aleyhine ihtiyati haciz istenen vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: İhtiyati haciz talebinde bulunan alacaklı şirket vekili Manisa Asliye Hukuk ( Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesine sunduğu 24/08/2021 tarihli dilekçesinde; borçlu … A.Ş’nin müvekkili şirketten aldığı mallardan dolayı, 31/03/2021 tarihi itibariyle cari hesaplardan kaynaklı, mevcut ve vadesi gelen ve taraflarca hesap mutabakatı yapılarak kabul edilen 361.572,23 TL borcunun bulunduğunu, borçlu şirkete Manisa 2. Noterliği’nin 13/08/2021 tarih ve 21068 yevmiye sayılı noter ihtarı ile borcun ödenemesi için 7 gün süre verildiğini ,ihtarnamenin borçlu şirkete 16/08/2021 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını beyanla İİK’nun 257 ve devamı maddeleri gereğince karşı tarafın 361.572,23 TL borcuna yetecek miktarda mal, hak ve alacaklarına, alacağın % 15’i teminat karşılığında ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemenin 25//08/2021 tarihli ara kararı ile; ihtarname aslının dosyada bulunduğu, hesap mutabakatının kaşe ve imzalı örneğinin sunulmadığı talep eden tarafça mutabakatın kurumsal mail yazışmaları ile yapıldığının bildirildiği, yaklaşık ispat koşullarının oluştuğu gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmiştir.
İhtiyati haciz kararına itiraz eden borçlu şirket vekili 26/08/2021 tarihli itiraz dilekçesinde, müvekkil şirketin adresinin Sincan/Ankara olduğunu, bu nedenle ihtiyati haciz kararı vermeye yetkili mahkemenin Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğunu, belirterek yetkisizlik kararı verilmesini ve yetkisiz mahkeme tarafından verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep ettiklerini, ihtiyati haciz şartlarının oluşmadığını, taraflar arasında yapılan sözlü anlaşma gereğince müvekkil şirketin karşı taraftan 2018 yılından itibaren sarf malzemesi almaya başladığını, 2019 yılından itibaren alınan malzemelerde sorunlar çıkması üzerine müvekkil şirketin stoklarında bulunan karşı taraftan alınan malzemelerin karşı tarafa iade edildiğini, bu hususun karşı taraf yetkilileri tarafından imzalanmış olan 15/03/2021 tarihli yazı ile sabit olduğunu, yaşanan olay nedeniyle müvekkil şirketin ticari zarara uğradığını, meydana gelen zarar miktarının karşı taraftan talep edildiğini, ancak bu güne kadar sonuç alınamadığını, arabuluculuk görüşmelerinin sonuçlanmadığını, karşı tarafça müvekkiline gönderilen 13/08/2021 tarihli ihtarnameye, müvekkili tarafından 19/08/2021 tarihinde itiraz edildiğini ve müvekkilinin ihtarnameye konu borcu kabul etmediğini belirterek ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Mahkemece müstakil Asliye Ticaret Mahkemesi Kurulduğundan itirazın incelenmesi için dosya Ticaret mahkemesine devredilmiştir.

MANİSA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNCE:
23/09/2021 tarihli ek karar ile; Tüm dosya kapsamına göre; yetkiye yönelik itirazın değerlendirilmesinde cari hesap ve faturadan kaynaklı alacağı olduğu, T.B.K.’nun 89. Maddesi gereğince, para borçlarının, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde de ifa edilebileceği, alacaklı şirketin yerleşim yerinin Manisa olduğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, bu nedenle ihtiyati haciz konusunda Manisa Mahkemelerinin de yetkili olduğu, borçlu şirket vekilinin yetkiye dayalı itirazının yerinde olmadığı,
Borçlu şirket vekilinin, esasa yönelik itirazının değerlendirilmesinde, tarafların kurumsal mail hesaplarından 17/05/2021 tarihinde, 31/08/2021 tarihi itibariyle borçlu şirketin, alacaklı şirkete 361.572,23 TL borcunun bulunduğu konusunda mutabık kaldıkları, mutabakat konusunda borçlu şirket vekilinin itirazının bulunmadığı, mutabakata konu alacağın ödenmemesi üzerine borçlu şirkete Manisa 2. Noterliğinin 13/08/2021 tarih ve 21608 yevmiye sayılı ihtarnamenin gönderildiği, ihtarnamenin 16/08/2021 tarihinde borçlu şirkete tebliğ edildiği, borçlu şirketin Ankara 68. Noterliğinin 19/08/2021 tarih ve 25015 yevmiye sayılı ihtarnamesiyle, alacaklı şirkete, borçlarının bulunmadığını ve kendilerinin alacaklı olduklarına dair cevap verdikleri, böylelikle, ihtiyati hacze konu alacağın varlığı tam olarak ispatlanamamış ise de, yaklaşık ispatın bulunması karşısında Manisa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25/08/2021 tarih, 2021/33 Değişik ve 2021/33 karar sayılı kararında verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplerin yerinde olduğu anlaşılmakla bu konudaki borçlu vekilinin itirazlarının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Aleyhine ihtiyati haciz istenen istinaf dilekçesinde özetle ; ihtiyatı haciz verilme koşullarının mevcut olmadığını, ihtiyati haciz kararı vermeye müvekkili şirketin adresinin Sincan/Ankara olması nedeniyle Ankara Batı Mahkemelerinin yetkili olduğunu, talep eden tarafça temin edilen bir kısım ürünlerde bölgesel farklılıklar tespit edildiğinden bu ürünlerin talep eden tarafça iade alındığını, bu hususun karşı taraf yetkilileri tarafından imzalanmış belge ile sabit olduğunu, müvekkili şirketin zararının bu güne kadar karşılanmadığını, talep eden şirketten kendilerinin alacaklı olduğunu, bu hususların yargılamayı gerektirdiğini, beyanla ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Talep, ihtiyati haczin kaldırılması talebinin reddine ilişkin arar kararın kaldırılması istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin 21.02.2022 tarih ve 2022/1073 Esas 2022/2686 Karar sayılı …Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Daireleri’nin kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesine yönelik kararı ile ”…Genel anlamda bir mahkemenin görevi belirli bir davaya, dava konusunun niteliği veya değerine göre o yerdeki aynı yargı koluna ait ilk derece mahkemelerinden hangisi tarafından bakılabileceğini belirtir. Bilindiği üzere, ilk derece mahkemeleri genel mahkemeler ve özel mahkemeler olarak ikiye ayrılmışlardır. Hangi davalara özel mahkemelerde, hangi davalara genel mahkemelerde bakılacağı ve genel mahkemelerde bakılacak davalardan hangilerine asliye hukuk mahkemesinde, hangilerine sulh hukuk mahkemesinde bakılacağı hususuna görev, bunu düzenleyen kurallara da görev kuralları denir. Genel mahkeme ile özel mahkeme arasındaki ilişkinin bir görev ilişkisi olduğu ve görevle ilgili kuralların kamu düzenine ilişkin bulunduğu konusunda öğretide ve uygulamada duraksama yoktur. Genel mahkemelerin bakacakları davalar, belirli kişi ve iş gruplarına göre sınırlandırılmamış olup aksi belirtilmedikçe medeni yargılama hukukuna giren her türlü işe bakmakla görevlidirler. Açık kanun hükmü ile özel mahkemelerde görüleceği belirtilmemiş olan bütün davalar genel mahkemelerin görevine girer. Buna karşılık özel mahkemeler, belirli kişiler arasında çıkan veya belirli uyuşmazlıklara bakmakla görevlidir. Diğer bir ifadeyle, özel mahkemeler özel kanunlarla kurulmuş olup özel kanunlarda belirtilen davaları yürütür.
Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olup, HMK’nın 114/1-c maddesine göre mahkemenin görevli olması dava şartıdır. HMK’nın 115. maddesine göre ise dava şartlarının mevcut olup olmadığı, taraflarca ileri sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilir. Diğer taraftan görevsiz mahkeme davanın esası hakkında karar veremez. Bu nedenle, dava açılırken dayanılan hukukî ve maddi olguların göreve etkili olduğu durumda öncelikle hukukî niteleme yapılmalı ve sonucuna göre mahkemenin görevsiz olduğu kanısına varılırsa dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmelidir. Görev nedeniyle dava dilekçesinin reddi kararında görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğu belirtilmeli ve dava dosyasının bu görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir (HMK m.20).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “asliye hukuk mahkemelerinin görevi” başlıklı 2. maddesi; “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” hükümlerini içermektedir.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5. maddesinin 1. fıkrası; “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesi tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” hükmünü, 5. maddesinin 3. fıkrası ise; “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” hükümlerini içermektedir.
Görüldüğü üzere, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanuni hakim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkanı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir.
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O halde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır. Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.04.2019 tarihli ve 2017/11-10 E., 2019/401 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile yeni kurulan (Alanya, Aydın, Balıkesir, Diyarbakır, Manisa, Muğla, Sakarya ve Tekirdağ) asliye ticaret mahkemeleri ile mevcut bulunan (Adana, Ankara, Ankara Batı, Antalya, Bakırköy, Bursa, Denizli, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Gebze, İskenderun, İstanbul, İstanbul Anadolu, İzmir, Karşıyaka, Kayseri, Kocaeli, Konya, Mersin, Samsun, Şanlıurfa ve Trabzon) asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevreleri belirlenmiştir. Ancak halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O halde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmadığından, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile müstakil asliye ticaret mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı sonrası asliye ticaret mahkemesi olmayan ilçelerde asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların devredilerek, asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğine ilişkin kararı yerinde değildir.
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin kesin kararları arasındaki uyuşmazlığın bu çerçevede giderilmesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile müstakil asliye ticaret mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı sonrası asliye ticaret mahkemesi olmayan ilçelerde asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların devredilerek, asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğine ilişkin kararının usul ve yasaya uygun bulunmadığı, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile müstakil asliye ticaret mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı öncesinde asliye ticaret mahkemesi olmayan ilçelerde asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların görülmeye devam edilmesi gerektiği; şeklinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairelerinin kesin kararları arasındaki görüş ve uygulama uyuşmazlıklarının bu şekilde giderilmesine,
5235 sayılı Kanun m.35/1-(3) bendi uyarınca, kesin olarak YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,..” karar verilmiştir.
Açıklanan bu hukuki ve maddi olgular karşısında somut olay irdelendiğinde; değişik iş talep tarihi 24/08/2021 olup, davanın 01/09/2021 tarihinden önce açıldığı, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 tarihli ve 608 sayılı kararında; kurulmasına karar verilen Asliye Ticaret Mahkemeleri’ nin yargı çevrelerinin kuruldukları illerin “mülki sınırlarını” kapsayacak şekilde belirlenmesine ve kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilmiş olup, halihazırda açılmış davaların il merkezlerinde yeni kurulan Asliye Ticaret Mahkemelerine devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut olmadığından yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmadığından somut uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkeme, uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olan Manisa 4.Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi olup, dava tarihinden sonra kurulan ve faaliyete geçirilen Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’nce değişik iş dosyasının görülmesi doğru görülmemiştir.
Bu nedenlerle, aleyhine ihtiyati haciz istenen vekilinin sair istinaf sebepleri incelenmeksizin re’sen dikkate alınan sebeplerle istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nun 353/1-a-3 maddesi gereğince mahkeme ek kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/09/2021 tarih, 2021/4 D.iş 2021/32 Karar sayılı hükmünün 6100 sayılı HMK’nın 355. ve 353/(1)-a-3 maddeleri gereğince RE’SEN KALDIRILMASINA,
2-HMK’nın 353/(1)-a maddesi gereğince davanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için değişik iş dosyasının görevli ve yetkili MANİSA 4. ASLİYE HUKUK (TİCARET) MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre istinaf kanun yoluna başvuran aleyhine ihtiyati haciz istenen vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Karardan bir örneğin istinaf kaydının kapatılması için Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine,
5-Kararın re’sen kaldırılması nedeniyle istinaf kanun yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının yatıran taraflara iadesine,
6-İstinaf kanun yolu başvurusu aşamasında istinaf kanun yoluna başvuran tarafından yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek nihai kararda hüküm altına alınmasına,
7-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider/delil avans iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-3. bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 17.03.2022