Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/2319 E. 2021/1859 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/2319
KARAR NO : 2021/1859

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/04/2021
NUMARASI : 2020/356 Esas, 2021/389 Karar
DAVANIN KONUSU : İflas (Adi Takipten Doğan İtirazın Kaldırılması Ve İflas (İİK 156))
BAM KARAR TARİHİ : 23/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/12/2021

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle, Davalı şirket ile Belediye arasında düzenlenen İzmir 6. Noterliğinin 09.10.1997 tarih ve 22240 yevmiye numaralı sözleşmesi gereği; İzmir Otogarının inşa edilmesi, işletilmesi, işlettirilmesi, devri ve kiralanması konusunda anlaşılmış olduğunu, sözleşme gereğince, davalı … A.Ş’nin 2019 yılı için Belediye’ye ödemesi gereken kâr payı miktarı olan 4.810.797,63-TL’yi ödenmemesi nedeniyle İzmir 13. İcra Müdürlüğü’nün 2020/5702 Esas Sayılı 17.03.2020 tarihli iflas talepli icra takibi başlatıldığını beyanla borçlunun itirazı üzerine duran takipte davalı şirketin icra dosyasına yaptığı itirazın kaldırılarak şirketin iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ve duruşmalarda özetle; Davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, … Büyükşehir Belediyesi ile müvekkili şirket arasında imzalanan 09.10.1997 tarih ve İzmir 6. Noterliğinin 22240 yevmiyesinde kayıtlı Yap İşlet Devret (YİD) sözleşmesi ile müvekkili şirket tarafından İzmir Şehirlerarası Otobüs Terminali inşa edilerek 1998 yılının Aralık ayında hizmete açılmış olduğunu ve 22 yıldır başarıyla işletildiğini, müvekkilince YİD sözleşmesi gereği her yıl davacı belediyeye şehirlerarası otobüs çıkış bedellerinin brütü üzerinden %20 kâr payı olarak ödenmekte olduğunu, terminal tesislerinin yapımında döviz kredisi kullanıldığından (85 milyon dolara mal olan) devalüasyonlarla zor duruma düşen müvekkili şirketin bu dönemlerde ödemelerini kısmen aksattığını ancak Belediye ile karşılıklı görüşmeler ile taksitlendirilerek ödemeler yapıldığını, son dönem belediye kâr payında ise eksik ödeme olan bedelin de 17.09.2020 tarihinde ödenerek kapatılmış olduğundan belediyeye takip konusu döneme ilişkin herhangi bir borç kalmadığını, bu durumun yapılacak bilirkişi incelemesiyle de ortaya çıkacağını, bu nedenle de takibe yasal süresi içerisinde itirazda bulunulduğunu, açıklanan nedenlerle; haksız ve hukuka aykırı davanın reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
MAHKEMECE:
Dava; işletmenin devri ve kiralama sözleşmesinden doğan alacağın tahsiline ilişkin başlatılan iflas takibine yapılan itirazın kaldırılması ile davalının iflasına karar verilmesi istemine ilişkin olduğu, yapılan yargılama, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere, her ne kadar davalı borçlu tarafça, davacı alacaklının İzmir 13. İcra Müdürlüğü’nün 2020/5702 Esas sayılı takip dosyasında başlatılan iflas yolu ile adi takipte ödeme emrinde talep edilen alacağa ve takibe sebep göstermeksizin süresinde itiraz etmiş ise de, mahkememizce tarafların sunduğu kanıtlar ve tarafların defter ve kayıtları üzerinde yapılan SMMM incelemesi sonucu düzenlenen rapor içeriğine göre, davalı borçlunun takibe konu alacağı ve takibe itirazında haksız olduğu kanaatine varılmış ise de, davalı borçlunun, yargılama sürecinde yürürlüğe giren 7256 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanunun 4. Maddesinin 9. fıkrası gereğince, borcun yapılandırılmasına ilişkin davacı belediyeye müracaatta bulunduğu, müracaat üzerine davalı borçlunun, borçlunun borcunun yapılandırıldığı ve iş bu nedenle davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla, davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir
İSTİNAF BAŞVURU:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, mahkemece yapılandırma sürecinin bekletici mesele yapılması ve yapılandırmanın bozulmasına kadar dosyanın duruşmalardan çekilmesi taleplerinin olumlu karşılanmadığını, Yargıtay uygulamasının bu yönde olduğunu beyanla kararın kaldırılarak bekletici mesele yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
İzmir 13.İcra Müdürlüğü’nün 2020/5702 Esas sayılı takip dosyasının celp ve tetkikinde; davacı alacaklı … Büyükşehir Belediyesi vekilince davalı … aleyhine toplam 4.923.159,41-TL alacağın tahsili için iflas yoluyla adi takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 19/03/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu vekilince 26/06/2020 tarihinde borca itiraz edildiği, 21/07/2020 tarihli karar ile söz konusu icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Davacı vekilince davalı borçlunun, yargılama sürecinde yürürlüğe giren 7256 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanunun 4. Maddesinin 9. fıkrası gereğince, borcun yapılandırılmasına ilişkin davacı belediyeye müracaatta bulunduğu, bu kanun kapsamında yapılan ödeme tablosunun taraflarca imza altına alındığı anlaşılmıştır.
7256 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin altıncı fıkrasında “(6) Bu Kanuna göre ödenmesi gereken taksitlerin ilk ikisinin süresinde ve tam ödenmesi koşuluyla, kalan taksitlerden; bir takvim yılında iki veya daha az taksitin, süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde, ödenmeyen veya eksik ödenen taksit tutarlarının son taksiti (peşin ödeme seçeneğinin tercih edilmesi hâlinde ilk taksiti) izleyen ayın sonuna kadar, gecikilen her ay ve kesri için 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen gecikme zammı oranında hesaplanacak geç ödeme zammı ile birlikte ödenmesi şartıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanılır. İlk iki taksitin süresinde tam ödenmemesi ya da süresinde ödenmeyen veya eksik ödenen diğer taksitlerin belirtilen şekilde de ödenmemesi veya bir takvim yılında ikiden fazla taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde bu Kanun hükümlerinden yararlanma hakkı kaybedilir. Bu hüküm her bir madde ve alacaklı idareler açısından taksitlendirilen alacaklar için ayrı ayrı uygulanır.” şeklindedir.
Özel hukukta yenileme (tecdit) suretiyle borcun sona ermesi TBKm. 133/1’de “Yeni bir borçla mevcut bir borcun sona erdirilmesi, ancak tarafların bu yöndeki açık iradesi ile olur” denmek suretiyle düzenlenmiştir. Yenileme tarafların mevcut (eski) bir borcu geçerli ve yeni başka bir hukuksal işlemle ortadan kaldırmalarını konu alan ve bu niyet ve amaçla karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarıyla yaptıkları anlaşmayla olacaktır. Alacaklı yenileme sözleşmesiyle yeni borçla bağlantılı olarak borçluyu eski borçtan kurtarmayı üstlenir. Yeni borç eski borcun devamı veya kısımlara ayrılmış şekli değildir. Yeni borcun meydana gelmesiyle eski borç sona erer ve yeni borç eski borçtan bağımsız niteliğe bürünür. Yeni borç eski borçla bağlantılı olmasına karşın eski borçtan bağımsız yapıya sahip olur. Başka bir ifadeyle yenileme sonucunda; eski borcun sona ermesi ve yeni bir borcun doğması ile eski borca bağlı olan fer’i hakların da aksi kararlaştırılmadıkça sona erecektir.
Somut olayda; 7256 Sayılı Kanun düzenlemeleri çerçevesindeki yenilemede yeni borç eski borcu sona erdirirken, alacaklı idare yeni borç karşılığında yeni bir alacak hakkı kazanır. İdare yeni alacağı karşılığı eski borcu ibra etme borcu altına girer. Bu itibarla icra takibine konu borç sona erdiğinden, mahkemece verilen kararın yerinde olduğu, tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak davacı vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
1-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/04/2021 tarihli, 2020/356 esas ve 2021/389 karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından peşin yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcı ve 162,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcının davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın temyize tabi olması nedeniyle tebliğ işlemlerinin dairemizce yapılmasına,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, kararın tebliğinden itibaren on gün içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/12/2021