Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/2189 E. 2021/1849 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/2189
KARAR NO : 2021/1849
KARAR TARİHİ: 23/12/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/02/2019
NUMARASI : 2015/219 Esas 2019/170 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Yayımlama Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ: 23/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 29/12/2021

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/02/2019 tarihli, 2015/219 Esas 2019/170 Karar sayılı dosyası dairemize gönderilmiş olmakla, yapılan inceleme sonunda,

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili iddia ve taleplerinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 07.10.2014 tarihli mal alım sözleşmesi akdedildiğini, davalı şirketin alıcı müvekkili şirketin ise satıcı tedarikçi olarak sözleşmenin taraflarını oluşturduklarını, davalı şirketin borcunu ödemediğini, bu nedenle müvekkili şirketin takip başlattığını, davalının hem borca hem de Selçuk icra dairesinin yetkisine itirazda bulunduğunu, davalı şirketin alacağın konusunu oluşturan nar ürünlerini almadığını iddia edemeyeceğini, davalı şirketin iade faturası düzenlemek suretiyle Kartal 19. Noterliği’nin 1845 yevmiye sayılı ve 06.02.2015 tarihli ihtarnamesini müvekkiline tebliğ ettiğini, bu iade faturasını kabul etmediklerini, zira iade faturasına konu malların neden müvekkiline teslim edilmediğinin sorgulanması gerektiğini, davalı şirketin kendisine satılan malı teslim aldığını, ancak yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davalı şirketin müvekkiline borcunun 327.155.04 TL iken, kısmi ödemeler sonucunda 72.084,14 TL bakiye borçlu kaldığını belirterek; davalı borçlu şirketin itizarının iptali ile takibin devamına, davalıdan alacağın % 20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili savunmalarında özetle; davacı taraf ile müvekkili şirket arasında yapılan sözleşme neticesinde alınan mallardan bir kısmının bozuk çıktığını, bu durumun derhal davacı yana bildirilerek bozuk çıkan mallar için 72.079,75 TL iade faturası düzenlendiğini, kalan tutarların ise davacı yana ödemesinin yapıldığını müvekkilinin davacı yandan 327.155,04 TL tutarında yaş meyve ve sebze alımı yaparak ihracatını gerçekleştirdiğini, ancak alınan mallardan bir kısmının bozuk çıkması üzerine davacı yana sözlü olarak durumun iletilerek bozuk mallar için iade faturası düzenlendiğini, müvekkilinin davacı yana düzenlemiş bulunduğu 72.079,04 TL iade faturasından sonra kalan borcunu ise muhtelif tarihlerde nakit, banka havalesi ve çek vermek suretiyle ödediğini, davacı yanın icra inkar tazminatına ilişkin talebinin yersiz ve mesnetsiz olduğunu, çünkü alacağının likit olmadığını belirterek davanın reddini, davacı yanın icra takibinde haksız ve kötü niyetli olduğundan alacağın en az %20’si oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMECE;
Davanın kısmen kabulü ile davalının Selçuk İcra Dairesinin 2015/96 Esas sayılı takip dosyasına itirazının kısmen iptali ile anılan takibin 72.079,95 TL asıl alacak üzerinden aynen devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,hüküm altına alınan alacağın %20 si oranında hesaplanan 14.415,99 TL icra inkar tazinatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, koşulları oluşmadığından davalı yararına reddedilen kısım bakımından kötü niyet tazminatı takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili 28.03.2019 tarihili süre tutum ve 15.11.2021 tarihli istinaf dilekçesinde özetle;
-Müvekkili şirketin, davacı şirketten 327.155,04 TL yaş meyve ve sebze alımı yapmış ve bu malların müvekkili tarafından ihraç edildiğini,ancak ihraç edilen mallardan bir kısmının yapılan kontroller sırasında bozuk olduğu anlaşılmış ve bu durum karşısında müvekkilinin derhal davacı tarafa ilgili ayıbı sözlü olarak bildirmiş ve yapılan görüşmeler neticesinde dava konusu 72.079,95 TL’lik miktarın mahsup edilerek geri kalan ücret üzerinde anlaşma sağlandığını,ayrıca sözleşmeye konu ayıplı narlar sebebiyle davacıya 31.12.2014 tarihli ve 543099 numaralı 72.079,26-TL bedelindeki iade faturası kesildiğini,bu husus dikkate alınmadan bilirkişi raporlarının tanzimi dosya hakkında karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu,bu anlamda davacı taraf hakkını kötüye kullanarak kötü niyetli bir şekilde takibe geçtiğinden davanın reddi gerektiğini,dosya kapsamında bildirmiş oldukları tanık delili dikkate alınmadan “iddialarımızın ispat edilemediği” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiğini,oysa doğrudan davanın esasına ve bütününe yönelik izahatta bulunacak/bulunabilecek tanık dinlenilmeden karar verilmesi eksik inceleme neticesinde hatalı şekilde karar verildiğini ortaya koyduğunu,
-Tanığın adresinin bilinmesi ve bulunması Mahkeme ve kolluk kuvvetlerinin görev ve sorumluluğunda olup,taraflarınca kendisi hakkında bilgi sahibi olunan hususların mahkemeye ibraz edildiğini,tanığın dinlenmemesi usul ve yasaya aykırı olup eksik inceleme ve değerlendirme neticesinde verilen kararın kaldırılması gerektiğini,
-Ayrıca her halde dosya kapsamında müvekkilinin itirazında hiçbir şekilde kötü niyeti olmadığından yalnızca ayıp iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle icra inkar tazminatına hükmedilmesi adeta adalet sisteminde açılmış bir yara olduğunu,zira dosya kapsamında bu narların ayıplı ve çürük şekilde ihraç edildiği sabit olup tanık deliline başvurulduğunda da bu hususun açıkça görülecegini,dolayısıyla her halde müvekkili aleyhine hükmedilen icra inkar tazminatının kaldırılması gerektiğini,
Bu sebeplerle mahkeme kararının kaldırılmasını,davanın reddi ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun usul ve esas yönünden reddini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN VE DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, ticari alım satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Davacı taraf, davalı ile mal alım sözleşmesi akdedildiğini, davalının bakiye borcunu ödememesi sebebiyle, davalı-borçlu aleyhine Selçuk İcra Dairesi’nin 2015/96 Esas sayılı takip dosyası ile takip başlatıldığını, davalı-borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu, başlatılan icra takibine davalı-borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına ve davalı borçlunun alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı taraf ise, taraflar arasındaki ticari ilişkiyi kabul etmesine rağmen, davacı tarafından kendisine tedarik edilen bir kısım malların (narların) ayıplı olduğunu, bu nedenle takibe konu tutarda borçlu bulunmadığını beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece yukarıda belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili istinaf etmiş olup istinaf incelemesi HMK’nun 355.maddesi gereği istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar re’sen gözetilerek yapılmıştır.
Davaya konu, Selçuk İcra Dairesi’nin 2015/96 Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde, davacı alacaklı tarafından, borçlu- davalı aleyhine 72.084,14-TL asıl alacak ve 1.243,45-TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 73.327,59-TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçlu davalıya tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ olunduğu, borçlu-davalı tarafından 27/01/2015 tarihli dilekçe ile borcun tamamına, işlemiş ve işleyecek faize, masraf/vekalet ücreti gibi takibin tüm ferilerine itiraz edildiği, 05/02/2015 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği, davacı tarafından iş bu davanın bir yıllık yasal süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemenin kabulünde olduğu gibi, taraflar arasında 07/10/2014 tarihli alım satım başlıklı sözleşme akdedilmiştir. Bu sözleşmeye göre davalı-alıcıya, davacı- tedarikçinin yaş meyve ve sebze tedarik edeceği kararlaştırılmıştır. Sözleşmede ürünlerin teslimi başlıklı 6.maddesine göre, “ürünler teslim edilirken alıcı firmanın yetkilisinin mutlaka tedarikçi firmanın alım ve yükleme yaptığı alanda bulunacağının ve alıcı firmanın yetkilisinin yapacağı kontrolden sonra malların yükleneceğinin, yükleme yapıldıktan sonra mallarla ilgili her türlü taşıma, soğutma, depolama ve koruma hizmetlerinin alıcıya ait olacağının, tedarikçinin malın yükleme işleminden sonra hiçbir sorumluluğu kalmayacağının” belirlendiği görülmüştür.
Aynı sözleşmenin “Değişim Şartları” başlıklı 7. maddesine göre ise; “teslimat sırasında alıcı firmanın yetkilisi tarafından kabul görmeyen malları yüklemekle yükümlü olmadığının, tedarikçi firmanın hiçbir ek ücret almadan değiştirmekle yükümlü olduğunun” kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.
Aynı sözleşmenin “İade Şartları” başlıklı 8.maddesine göre ise; tedarikçinin kabul etmesi halinde iade yapılabileceği, bunun dışında hiçbir şekilde alıcı kontrol ederek aldığı malı iade edemeyeceği hükmünün yer aldığı saptanmıştır.
Şu hale göre, taraflar arasında ticari ilişkinin sabit olduğu, davacının incelenen defter ve kayıtlarına göre, davalıdan takip tarihi itibariyle 72.079,95-TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Davalının incelenen defter ve kayıtlarına göre ise; davalının, davacıdan 31/12/2014 tarihi itibariyle 0.01 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Tarafların kayıtlarında 72.080,14-TL ‘lik fark olduğu, işbu farkın ise davalının davacıya keşide etmiş olduğu 31/12/2014 tarih ve 543099 sıra nolu ayıplı mallar için düzenlediği 72.079,95-TL ‘lik faturadan kaynaklandığı, bu faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı gibi davacıya tebliğ edildiğine ilişkin kayda rastlanmamıştır. Ayrıca davalının ayıp iddiası bakımından ispat yükümlülüğünü yerine getirmediği, bu haliyle davalının davacıya takip talebinde belirtilen 72.079,95-TL asıl alacak bakımından borçlu olduğu saptanmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşmede vadeye ilişkin hüküm bulunmadığı, davalının, davacı tarafça takipten önce temerrüte düşürülmediği, bu nedenle işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı anlaşılmakla, davanın kısmen kabulü ile davalının Selçuk İcra Dairesinin 2015/96 Esas sayılı takip dosyasına itirazının kısmen iptali ile anılan takibin 72.079,95 TL asıl alacak üzerinden aynen devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, hüküm altına alınan alacağın %20 si oranında hesaplanan 14.415,99 TL icra inkar tazinatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, koşulları oluşmadığından davalı yararına reddedilen kısım bakımından kötü niyet tazminatı takdirine yer olmadığına dair verilen kararda isabetsizlik, usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Bu nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/02/2019 tarihli, 2015/219 Esas 2019/170 Karar sayılı kararına karşı davalının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 4.923,76-TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta alınan 1.230,00-TL’nin mahsubu ile eksik yatırılan 3.693,76-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 23/12/2021