Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/1974 E. 2022/787 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1974
KARAR NO : 2022/787
KARAR TARİHİ: 28/04/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/09/2021
NUMARASI : 2021/42 Esas 2021/634 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 28/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/04/2022
Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İzmir Sebze ve Meyve Halinde komisyoncu olarak ticari faaliyetini sürdüren müvekkilinin davalı firma ile limon gönderilmesi konusunda anlaştıklarını, müvekkili tarafından davalı firmaya sebze ve meyve bedeli olarak 10/08/2020 tarihinde … Bankası TAO aracılığıyla 20.000,00-TL havale yapıldığını, yapılan havale karşılığında mal gönderilmediğini beyanla alacağın tahsili amacıyla İzmir 8. İcra Dairesinin 2020/9501 Esas sayılı dosyasında başlatılan takipte itirazın iptali ile %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin Adıyaman mahkemeleri olduğunu, davacının dava dilekçesinde gönderilen havalenin limon bedeli olduğu hususunun gerçeği yansıtmadığını, davalının … plakalı aracı … isimli şahsa vadeli sattığını, …’ın araç satışından 20.000,00-TL borcu kaldığının, davacının 20.000,00-TL göndermesi halinde dava dışı üçüncü kişi …’nin 20.000,00-TL bedelli senedinin davacıya teslim edileceği ve aracın devrinin verileceğinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin üzerine düşen edimini yerine getirdiğini, bu hususların belge ile ispatlanacağını, müvekkilinin davacıya limon gönderme taahhüdünün bulunmadığının, müvekkilinin bu alanda faaliyetinin olmadığını, üçüncü kişi … ile davacı arasındaki ticari uyuşmazlığın müvekkilinin sorumluluğunda olmadığını, üçüncü kişi …’nin beyanına göre davacıya satıp teslim etmiş olduğu limonların bedeli olarak haksız ve mesnetsiz olarak davaya konu havalenin gönderildiğini, havalenin … isimli şahsın müvekkiline borcuna karşılık gönderildiğini, ticari teamüllere göre önce ürün teslim edilip sonra parasının ödendiğini, gönderinin davacının iddia ettiği gibi limon bedeli olmadığını belirterek davanın reddine ve %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
MAHKEMECE: 23/03/2021 tarihli ön inceleme duruşmasında mahkememizce her ne kadar taraflar arasındaki uyuşmazlığın mal alım satımına ilişkin olarak bulunduğu iddia edilen ticari ilişki çerçevesinde davacı tarafından davalı şirkete sebze ve meyve bedeli adı altında gönderilen 20.000,00-TL tutar karşılığında davalı şirket tarafından gönderilmesi gerektiği iddia edilen malların davacıya gönderilmemesi üzerine ödenen bedelin sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde davalı şirketten amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafıdan süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili talebine ilişkin olduğu, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 50. maddesinde para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanacağının, ayrıca takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesinin de takibe yetkili olduğunun düzenlendiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceğinin belirtildiği, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesinde de para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceği hükmüne yer verildiği, alacaklı davacının yerleşim yerinin İzmir İli Buca ilçesinde olduğu göz önünde bulundurulduğunda yerleşik Yargıtay içtihatları, Bölge Adliye Mahkemesi kararları ve ilgili Kanun hükümleri doğrultusunda mahkememizin iş bu davaya bakmaya yetkili olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin yetki ilk itirazının reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuş ise de, taraflar arasında yazılı olarak herhangi bir sözleşme bulunmadığı, sözleşmenin varlığının yalnızca davacı tarafın soyut beyanından ibaret olduğu, ayrıca yerleşik Yargıtay içtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak davalarında yetkili mahkemenin belirlenmesi noktasında genel yetkili mahkemenin esas alınması gerektiğinin belirtildiği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 5. maddesinde; “Mahkemelerin yetkisi, diğer kanunlarda yer alan yetkiye ilişkin hükümler saklı kalmak üzere, bu Kanundaki hükümlere tabidir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6. maddesinde; ”Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir.” hükmü yer almaktadır.
Yetki itirazının ileri sürülmesi usulü, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 19. maddesinde; “Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir.
Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.
Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir.
Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir.” şeklinde belirlenmiştir.
Belirtine gerekçeler ve yukarıda yer verilen Kanun maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, davalı vekilinin süresinde ve usulüne uygun şekilde yapmış olduğu yetki ilk itirazının kabulü doğrultusunda mahkememizin yetkisizliğine karar vermek gerektiği kanaati hasıl olmuştur.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun 2020/6647 Dosya 2020/123907 Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı aslı, İzmir 8. İcra Dairesinin 2020/9501 Esas sayılı dosyası, davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 18/05/2021 havale tarihli raporu ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın taraflar arasındaki mal alım satımına ilişkin olarak bulunduğu iddia edilen ticari ilişki çerçevesinde davacı tarafından davalı şirkete sebze ve meyve bedeli adı altında gönderilen 20.000,00-TL tutar karşılığında davalı şirket tarafından gönderilmesi gerektiği iddia edilen malların davacıya gönderilmemesi üzerine ödenen bedelin sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde davalı şirketten amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafıdan süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili taleplerine ilişkin olduğu, İzmir 8. İcra Dairesinin 2020/9501 Esas sayılı dosyasında davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine 20.000,00-TL asıl alacak ve 475,00-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 20.475,00-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, davalı vekilinin süresinde sunmuş olduğu cevap dilekçesinde yetki ilk itirazında bulunduğu ve dosyanın davalının yerleşim yeri mahkemesi olan Adıyaman Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini talep ettiği, davalı vekilinin süresinde ve usulüne uygun şekilde yapmış olduğu yetki ilk itirazının kabulünün gerektiği kanaatiyle mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili … tarafından davalı şirkete dekont aracılığıyla ”sebze ve meyve bedeli” açıklaması ile 20.000 TL gönderdiği halde kendisine mal gönderilmediğini, dekont bir banka havalesi belgesi olup gönderilen şey para olduğunu, davalı tarafın bu paraya karşı ürün göndermemesi nedeniyle alacağın para alacağı olduğunu, mahkemece de davanın sebepsiz zenginleşmeye vaki olarak açıldığının gerekçeli kararda belirtildiğini, Türk Borçlar Kanununun 89. Maddesi gereğince para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilmesi dolayısıyla alacaklının yerleşim yeri mahkemesinin de yetkili olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir
DELİLLER VE GEREKÇE:
Davacı tarafça davalı şirkete sebze ve meyve bedeli adı altında gönderilen 20.000,00-TL tutar karşılığında malların gönderilmediği iddiası ile ödenen bedelin sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde davalı şirketten tahsili amacıyla yapılan takipte itirazın iptali talep edilmiştir.
Davalı tarafça mal alım satım ilişkisi red edilmiştir.
İzmir 8. İcra Dairesinin 2020/9501 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının davacı …, borçlunun davalı … olduğu, alacaklı vekilinin 20.000,00-TL asıl alacak ve 475,00-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 20.475,00-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde itirazı üzerine icra takibin durduğu görülmüştür.
Tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafça davalı şirkete sebze ve meyve bedeli olarak para gönderilmesine rağmen malların gönderilmemesi nedeniyle sebepsiz zenginleşme hükümlerine istinaden başlatılan takipte itirazın iptalinin talep edildiği dosya içeriğinde mevcut dekonta göre davacı tarafından davalı adına sebze meyve bedeli açıklaması ile 20.000,00-TL’nin gönderildiği, buna göre taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunun ve talebin para alacağına ilişkin kabulü gerekmiştir.
Davanın temelini oluşturan icra takibinin Eft dekont alacağı olması ve dekontta sebze meyve bedeli açıklaması bulunmasına göre dava bu niteliği itibariyle bir miktar para alacağına ilişkindir. Hal böyle olunca somut olayda TBK’nun 89/1. ve HMK’nun 10.maddesi uyarınca alacaklı davacının muamele merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu gözetilip işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesince Adıyaman Asliye Ticaret Mahkemesi somut olayda yetkili olduğu gerekçesiyle davanın yetki şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden davacının istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nun 353/1-a-3 maddesi gereğince kararın kaldırılmasını karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
2-İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/09/2021 Tarih ve 2021/42 Esas 2021/634 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın esas ilişkin istemleri inceleyip karara bağlamak üzere görevli bulunan ve kararı kaldırılan ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Taraf vekillerince yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde yatıran taraflara İADESİNE,
5- İstinaf yargılama giderlerinin esas karar ile birlikte değerlendirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 353/1-a-3 bendi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 28/04/2022