Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/1923 E. 2022/569 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1923
KARAR NO : 2022/569
KARAR TARİHİ: 31/03/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/06/2021
NUMARASI : 2018/1470 Esas, 2021/492 Karar
DAVA : İflas
DAVA TARİHİ : 01/03/2004
BİRLEŞEN MAHKEMEMİZİN 2017/371 ESAS
SAYILI DAVASINDA:
DAVA : İflas
DAVA TARİHİ : 01/03/2004
BAM KARAR TARİHİ : 31/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 31/03/2022
Asıl ve birleşen dosyalarda davacılar vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada ve birleşen davada davacılar vekili; müvekkili …’ün, davalılar hakkında Antalya 5. İcra Müdürlüğü’nün 2003/4387 sayılı dosyasında kambiyo takibi başlattığını, takibin kesinleştiğini, toplam 437.862,00 TL alacağın tahsil edilemediğini, müvekkili … A.Ş.’nin davalılar hakkında Antalya 5. İcra Müdürlüğü’nün 2003/4683 sayılı dosyasında kambiyo takibi başlattığını, takibin kesinleştiğini, toplam 12.908,00 TL alacağın tahsil edilemediğini belirterek, davalılar hakkında iflas yolu ile takip yapılmadan İİK’nın 177 ve devamı maddeleri gereğince doğrudan iflas isteyebilmek için gerekli şartların oluştuğunu, davalılar hakkında toplam 8 ayrı icra takibinin bulunduğunu, İİK’nın 179. maddesinde belirtilen şartların da gerçekleştiğini, davalı şirketin sermayesinin 912.400,00 TL olduğunu, sadece müvekkillerine olan borcunun 2.476.420 TL olduğunu, şirket müdürü ve ortağı olan davalı …’nin aval verdiği halde borcu ödememesinden ve tacir olmasından dolayı ayrıca iflasına karar verilmesi gerektiğini, aynı şirketin gayri resmi ortağı olduğu halde resmiyette ortak olarak karısı … gözüken davalı … ‘nin de aval verdiği halde borcu ödememesinden ve tacir olmasından dolayı ayrıca iflasının gerektiğini, …’nin, … A.Ş.’nin münferit imzaya ve temsile yetkili ortağı olduğunu, kesinleşmiş icra takipleri nedeniyle depo kararı verilmesi gerektiğini belirterek, davalıların iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada ve birleşen davada davalı … vekili; müvekkilinin, tacir olmadığını, iflasının istenemeyeceğini, İİK’nın 177. maddesindeki iflas koşullarının oluşmadığını, davacıların icra takibi başlattıklarını, ipotekli mallar ile alacaklarını garanti altına aldıklarını, ipotek ile güvence altına alınmış bir borç mevcut iken bu borcun ödenmemesinin veya ertelenmesinin söz konusu olamayacağını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Asıl davada ve birleşen davada davalılar … Şti. ile … vekili; icra takiplerinden sonra davacılara yüklü miktarda ödemeler yapıldığını, davacıların KDV borçlarının müvekkili şirketin KDV alacağından mahsup edilmesi yöntemiyle de bir kısım ödemelerin gerçekleştirildiğini, bu ödemelerin icra dosyalarına bildirilmediğini, İİK’nın 177. maddesindeki iflas koşullarının oluşmadığını, müvekkili şirketin aktiflerinin pasiflerini karşılayacak durumda olduğunu, müvekkili …’nin müvekkili şirketin müdürü ve ortağı olduğunu, kendisinin iflasının istenemeyeceğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dosya kapsamına göre, İİK’nın 179. ve 6102 sayılı TKK’nın 376. maddeleri gereğince doğrudan iflas davasında, dava dosyası ve icra dosyaları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, 23/11/2009 duruşma tarihi itibariyle 2003/4683 sayılı dosya yönünden toplam borcun 42.583,20 TL, 2003/4387 sayılı dosya yönünden toplam borcun ise 1.357.208,96 TL olduğu, Menderes Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün cevabi yazısından, davalı …’nin, davalı …Şti.’nin ortağı olduğu,31/12/2002 tarihi itibariyle resen terk ettirildiği, davalı … nin ise 31/12/1996 tarihinde terk mükellefi olduğunun bildirildiği, MMM bilirkişi raporlarında, davalı şirketin 31/12/2008 tarihi itibariyle düzenlenmiş bilançosundaki kayıtlı değerlerine göre aktif toplamının 13.221.858,95 TL, pasif toplamının 16.810.402,71 TL olduğunu, aktiflerin pasifleri karşılama oranının % 78,65 olduğunu, bu değerlere göre şirketin borca batık durumda olduğunu, şirket hakkında İİK’nın 177 ve 179. maddeleri uyarınca doğrudan iflas şartlarının oluştuğunu, depo emri tebliğine gerek olmadığının bildirildiği, gelen yazı cevaplarından; davalılar … ve …’nin tacir olmadıkları, iflasa tabi olmadıkları, davalı … Şti. hakkında açılan dava ve birleşen dava yönünden; açılan davaların İİK’nın 177 ve 179. maddelerine dayalı olduğu, aldırılan bilirkişi raporları ve tüm dosya içeriğine göre davalı … Şti.’nin borca batık halde olduğu, ödemelerini tatil ettiği, pasiflerinin aktiflerinden fazla olduğu, İİK’nın 177/1-4 bent 2. cümlesi uyarınca davalı şirket yetkilisinin beyanının alındığı, 177. maddesi uyarınca iflas koşullarının oluştuğu” gerekçeleriyle, davalılar … ve … hakkında açılan davanın reddine, davalı … Şti. hakkında açılan davanın kabulü ile; İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün “71779” sicil numarasında kayıtlı … Şti.’ nin İİK’nın 177. maddesi uyarınca iflasına karar verilmiş, karara karşı istinaf yoluna gidilmesi ile, kararın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 13/11/2018 tarihli, 2018/1494 Esas ve 2018/1530 Karar sayılı kararı kaldırılmasına karar verildiği, gerekçede özetle, iflas talebinin İİK 166/2 maddesi usulünce ilan yapılıp yapılmadığının anlaşılamadığı, trafik, banka, vergi daireleri, sanayi ve ticaret odaları, ticaret sicil kayıtları gibi davalı şirketin mal varlığı hakkında tüm bilgi ve belgelerin toplanılması, davalı tarafa ait tüm ticari defter ve kayıtların celbi, borçların ödendiğine dair ödeme belgeleri ve ibralar ile, keşfe uygun olacak şekilde faaliyet adresinin, faaliyet konusunu ve mal varlığını gösterir şirket kayıtlarını ve belgelerinin celbi ile, eksikliklerin ikmalinden sonra hükme en yakın tarih itibariyle, gerekirse yerinde keşif ve tamamlanan belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği iledir.
Mahkemece yapılan açıklamalara ve kararın kaldırılmasına göre, yargılamaya devam edilmiş, 10/12/2020 tarihli kök ve 18/02/2021 tarihli ek raporlar alınmış, kaydi ve rayiç değerleri itibariyle borca batık olduğu, şirket yetkilisinin 26/02/2016 tarihinde beyanının alındığı, davalı şirkete ait mal varlıklarının ve değerlerinin tespiti yaptırılmış, dosya kapsamına göre, davalılar … ve …’nin tacir olmadıkları, iflasa tabi olmadıklarından haklarında açılan asıl ve birleşen davanın reddine, davalı …. Şti. hakkında açılan asıl ve birleşen davaların ise, İİK’nın 177 ve 179. maddeleri uyarınca iflas koşullarının oluştuğundan iflasına karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı asıl ve birleşen dosyaların davacıları istinaf kanun yoluna başvurarak, davalılar … ve …’nin tacir olduklarını, davalı şirketin ortağı olduklarını, iflasa tabi olmalarına göre, bu davalılar yönünden davanın reddinin yerinde olmadığını ve kararın kaldırılması gerektiğini ileri sürmüşlerdir.
Dava, İİK’nın 177. madde hükümleri uyarınca doğrudan iflas istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda resen gözetilerek yapılmıştır.
Davalı şirket hakkında başlatılan takipte, ödeme emrine itiraz edilmemesi ve borcun ödenmemesi üzerine, davacı tarafça iflas istemli iş bu dava açılmıştır. Yapılan yargılama sonunda, mahkemece açıklanan gerekçe ile davanın, iflasa tabi olmayan davalılar … ve … yönünden reddine, davalı … Şti. hakkında açılan davaların ise, kabulü ile, davalı şirketin iflasına karar verilmiştir.
Doğrudan doğrudan iflas istemiyle açılan davalarda iflasın şahsiliği ilkesi uyarınca iflası istenen davalının, gerçek şahıs olması halinde iflasa tabii bulunması gerekmektedir.
Mahkemece, İzmir Ticaret Sicil Memurlukları ile Vergi Dairesi Müdürlüklerine yazılan 09/02/2011 tarihli müzekkere cevabına göre, davalılardan …’nin şirket ortağı olduğu ancak hakiki şahıs ticaret sicil kaydına rastlanılmadığının bildirildiği, diğer davalının ortak ve yetkili olmadığı, … ve …’nin iflasa tabi şahıslardan olmadıkları sonucuna varılarak, davanın bu davalılar yönünden reddine karar verilmiştir.
Türk Hukukunda kural olarak yalnız tacirlerin iflasına karar verilebilir. Kimlerin tacir sayılabileceği dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 12., 14., 16. ve 17. (6762 sayılı TTK’nın 14., 16., 18. ve 19.) maddelerinde sayılmıştır. Sermaye şirketlerinin ortakları ve yöneticileri sadece bu sıfatları nedeniyle iflasa tabi tutulamazlar. Bu kişilerin ayrıca tacir olması halinde iflası istenebilir.
İflas davasına bakan ticaret mahkemesi, borçlunun iflasa tabi kişilerden olup olmadığını kendiliğinden araştırmak zorundadır. (Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2. Baskı, Ankara, 2013 sh.1100). (19. HD. 07.11.2006 tarih ve 8508 E., 11660 K., 22.09.2005 tarih ve 7382 E., 8994 K. sayılı ilamları)
Davalıların gerçek kişi olmaları nedeniyle Ticaret Sicilde tacir olduklarına dair her hangi bir kayıt bulunmamakla birlikte vergi dairesinin cevabi yazılarına göre de tacir olmadıkları saptanmıştır. Mahkemece, davalıların tacir olup olmadığı hususunda anılan kurumlar nezdinde yapılan araştırma sonunda verdiği kararda isabetsizlik bulunmamaktadır.
Sonuç olarak, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan, yerel mahkeme kararına karşı yerinde olmayan istinaf isteminin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04/06/2021 tarih ve 2018/1470 Esas, 2021/492 Karar sayılı kararına karşı, asıl ve birleşen dosyalarda davacılar vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran asıl ve birleşen dosya davacıları tarafından alınması gereken 80,70 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 21,40 TL’nin asıl ve birleşen dosya davacılarından alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Asıl ve birleşen dosya davacıları tarafından yapılan istinaf masrafının üzerlerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran asıl ve birleşen dosya davacılara iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 361/1. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 31/03/2022