Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/1842 E. 2021/1666 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2021/1842
KARAR NO : 2021/1666
KARAR TARİHİ: 25/11/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/12/2018
NUMARASI : 2018/848 Esas 2018/1389 Karar
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 25/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/12/2021

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/12/2018 tarih, 2018/848 Esas 2018/1389 Karar sayılı kararına karşı istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmış olmakla istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilen dosya HMK’nın 353. maddesi uyarınca incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili iddia ve taleplerinde özetle; müvekkili şirket ile … arasında 2017 yılının onuncu ayına kadar ticari ilişkinin sürdüğünü, cari hesap şeklinde sürdürülen mezkur ilişkinin 2017 yılının onuncu ayında cari hesap bakiyesinin karşılıklı olarak sıfırlanmasıyla sona erdiğini, müvekkili şirketin …’a muaccel ya da müeccel herhangi bir borcunun bulunmadığını, …/ İzmir 27. icra Müdürlüğü nezdinde 2017/15757 Esas numarasıyla … ve …’a icra takibini başlattığını, müvekkili şirketin, dosya borçlularına borcu olmadığı halde haciz ihbarnamelerinin gönderildiğini, Birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine süresi içinde sehven itiraz edilmediğini, üçüncü haciz ihbarnamesi geldiğinde ise birinci haciz ihbarnamesinin şirketin hukuk müşavirine iletildiğini ve bu sebeple icra müdürlüğünce tanınan icra dosyası kapsamında müvekkili şirket mülkiyetindeki tüm araçların kaydı üzerine haciz işlemi uygulandığını, bu durumun, filo yenileme sürecine girmekte olan müvekkili şirket yetkilileri tarafından araç satışı esnasında fark edildiğini, şirketi zor durumda bıraktığını, bu nedenlerle mahkemece uygun görülecek teminat karşılığında icra dosaysına müvekkili tarafından yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbire, müvekkili şirketin … ve … ‘a müeccel herhangi bir borcunun olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili savunmalarında özetle; müvekkilinin davalılar … ve …’dan olan ve kambiyo senedine dayanan alacaklarının tahsili için 25/10/2017 tarihinde İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/808 D.İş sayılı dosyasından ihtiyati haciz kararı alınarak aynı gün borçluların tüm malvarlığına ihtiyati haciz konulduğunu, bankalara haciz ihbarnameleri gönderildiğini, borçluların 3. Kişilerdeki hak ve alacaklarının haczi için davacı şirket hakkında 77.328TL üzerinden l haciz ihbarnamesi düzenlendiğini ve 1. Haciz ihbarnamesinin davacıya 02/11/2017 tarihinde tebliğ olduğunu, itiraz edilmemesi üzerine davacıya 2. Haciz ihbarnamesi gönderildiğini, 2. Haciz ihbarnamesinin davacıya 20/12/2017 tarihinde tebliğ olduğunu, 7 gün içinde itiraz edilmediğinden borcun davacının zimmetinde sayıldığını ve taraflarınca davacıya 3. Haciz ihbarnamesi gönderildiğini, davacının 3. Haciz ihbarnamesini 06/01/2018 tarihinde tebliğ aldığını ve 10/01/2018 tarihinde itiraz ettiğini, tebliğ aldığı tarihten itibaren 15 gün içinde dosyaya zimmetinde sayılan borcu ödemediğini ve menfi tespit davası da açmadığını, bnun üzerinde taraflarınca davacının mallarına haciz konulması için icra müdüründen talepte bulunulduğunu ve icra dairesi tarafından davacının araçlarına haciz konulduğunu, davacının icra dosya borcunun tamamını dava açtıktan sonra ödeyerek iş bu davayı açtığını, bu nedenlerle müvekkili aleyhine açılan davanın İİK 89/5. Maddesi dikkate alınarak reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … savunmalarında özetle; davalılardan …’un … şirketi ile bir ortaklığı bulunduğunu, sadece senetlerde kendisinin imzasının da bulunduğunu, işyerinin sahibinin Eşi … olduğunu, davalı … hakkında izmir 27 icra müdürlüğün 2017/15757 sayılı dosyasında icra takibinin başlatıldığını, … isimli davalının davacı şirkete 1.haciz ve 2. haciz ihbarnameleri gönderdiğini, … “a bir borçlarının bulunmadığını, ödediklerine dair avukatlarının menfi tespit davası açacağını, kendilerinin … Şirketin den hiç bir alacaklarının bulunmadığını, şirketin kendilerine ödeme yaptığını, …’un şirketinin mahkemece tarafından istenen defter, dip koçan ve tüm işlemleri Şirketin işlemlerini … Mahallesi … Sokak No …/… … /… adresinde bulunan … ‘de olduğunu, tüm faturalar ve irsaliyelerin bu şirkette olduğunu, kendisini buraya sokmadıklarından ayrılışı sonrası naylon faturalar kesmeleri nedeni ile kendilerini Bornova vergi dairesi ve İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet ettiğini, bu nedenlerle menfi tespit ile açılan dosyalı ile ilgili olarak davanın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
MAHKEMECE:
İİK’nın 89/3. maddesinde, menfi tespit davası açılması için üçüncü haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren 15 günlük hak düşürücü süre tanındığını,davacıya 1. haciz ihbarnamesinin 02.11.2017 tarihinde ve 2. haciz ihbarnamesinin 20.12.2017 tarihinde tebliğ edildiği, haciz ihbarnamelerine itiraz edilmediği, 3. Haciz ihbarnamesinin ise davacıya 06.01.2018 tarihinde tebliğ edildiği halde iş bu davanın 15 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra 24.07.2018 tarihinde açıldığı,her ne kadar, davacı taraf davasını yargılama aşamasında ve dava dilekçesi içeriğinde İİK’nın 72. maddesine dayandırmış ise de, davanın hukuki nitelendirmesi hakime ait olduğunudan,olmadığını,İİK’nun 72. maddesinde düzenlenen menfi tespit davası, takip borçlusunun takip alacaklısına karşı açacağı bir dava türü olup somut olayda davacı takip borçlusu olmadığından belirtilen Kanun hükmünün uygulanması mümkün olmadığını,davacı tarafça dava dilekçesinde istirdat isteminde bulunulmadığı gibi icra takibine konu dosya borcunun ise iş bu dava açıldıktan sonra 07.08.2018 tarihinde yatırıldığı dikkate alındığında davanın İİK’nun 89/5. Fıkrasındaki istirdat davası olarak da nitelendirilmesinin de mümkün olmadığını,bu nedenlerle 15 günlük hakdüşürücü içerisinde açılmayan menfi tespit davasının İİK’nun 89/3. Fıkrası uyarınca usulden reddine karar verilmiştir.
MAHKEMECE EK KARARDA:
Davalı tarafın ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı avukatı tarafından verilen 28.02.2019 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; kararın haksız olduğunu, cevap dilekçesinin kendilerine tebliğ edilmediğini, Anayasal haklarının ihlal edildiğini, menfi tespit davası açma haklarının olduğunu, alacağın bu dava açıldıktan sonra ödendiğini, bu nedenle davaya istirdat davası olarak bakılması gerektiğini belirterek istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı … avukatı tarafından verilen 11.03.2019 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; ihtiyati tedbirin kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, İİK 89/5 maddesine göre açılan menfi tespit davasıdır.
Somut olayda; davacı şirket vekili, alacaklı …’ın borçlular Hakan ve … hakkında 27. İcra Müdürlüğü’nde 2017/15757 sayılı dosyada kambiyo senedine dayanarak takip yaptığını, takibin kesinleştiğini, davacıya 1 ve 2. haciz ihbarnameleri gönderildiğini, sehven itiraz edilmediğini, 3. haciz ihbarnamesinin 06.01.2018’de tebliğ edildiğini (davanın tarihi ise 24.07.2018’dir), borçlular … ve …’a davacı şirketin borçlu olmadığını belirterek, borçlu olmadığının tespiti istemiyle mevcut davayı açmış, ihtiyati tedbir talep etmiş, davalı … vekili davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını savunmuş, borçlu davalılar ise davacı şirketin kendilerine borçlu olmadığını, ancak davanın süresinde açılmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme ise yargılamanın başında ihtiyati tedbir kararı vermiş, 3. Haciz ihbarının tebliğ tarihi, 06.01.2018, dava tarihi 24.07.2018 olduğu ve 15 günlük sürede dava açılmadığı ve dava açıldıktan sonra borç ödenmek zorunda kaldığı için bu davanın İİK 89/5 maddesi uyarınca açılan bir dava da olmadığı için davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Karara karşı hem davacı, hem davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuş olup, istinaf incelemesi HMK’nun 355.maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar re’sen gözetilerek yapılmıştır.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2012/11578 Esas 2012/15926 Karar sayılı emsal kararında; ” … İİK’nın 89/3. maddesine göre “Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır ve kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle de malın yedinde veya borcun zimmetinde sayıldığı ikinci bir ihbarname ile bildirilir. Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir. İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa on beş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir.”
Görüldüğü gibi 3. haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren anılan yasa hükmü uyarınca 15 günlük süre içerisinde menfi tespit davası açılmaması halinde borcun ödenmesi yasal bir zorunluluk olarak hükme bağlanmıştır. Davacının zimmetinde sayılan borcu ödedikten sonra İİK’nın 89/5. maddesi uyarınca ödemek zorunda kaldığı paranın iadesi istemi ile dava açabileceği kuşkusuzdur. Zira anılan yasa hükmünde; “her halde üçüncü şahıs, borçlu ile kötü niyetli alacaklıya karşı dava açarak ödemek zorunda kaldığı paranın veya teslim ettiği malın iadesini isteyebilir” denilmektedir.
Bu açıklamalar çerçevesinde somut olayın değerlendirmesine gelince, davacı zimmetinde sayılan borcu ödemeden ve İİK’nın 89/3 maddesinde öngörülen 15 günlük yasal süre geçtikten sonra dava açtığına göre davanın İİK’nın 72. maddesi kapsamında bir menfi tespit davası olarak nitelendirilmesinin de doğru olmadığı gözetilerek davanın süresinde açılmaması nedeni ile reddine karar verilmesi gerekirken somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. …” demiştir.
Yüksek Yargıtay’ın ilamından da anlaşıldığı üzere, 3.kişi İİK’nun 89/3.maddesinde öngörülen 15 günlük yasal süre içerisinde menfi tespit davası açmadığına göre zimmetinde sayılan borcu ödemeden İİK’nun 72.maddesi gereğince menfi tespit ve istirdat davası açamaz. Somut olayda, davacının işbu davayı açtıktan sonra ödeme yaptığı anlaşıldığından; mahkeme kararında bir isabetsizlik, usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Mahkemece verilen 30/07/2018 tarihli ihtiyati tedbir kararının davalılar … ve …’a 13/08/2018 tarihinde , davalı …’a ise 14/08/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalıların süresinde itiraz etmedikleri görülmüştür. Kaldı ki, dava reddedilmiş olup, karar kesinleştiğinden; ihtiyati tedbir kararının HMK’nun 397/2. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesi halinde kendiliğinden kalkacağından davalı tarafın istinaf yoluna başvurmasında hukuki yararı bulunmadığından talebin reddine karar verilmiştir.
Şu hale göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun hukuki yarar yokluğundan HMK’nun 352.maddesi gereğince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davalı …’ın istinaf başvurusunun hukuki yarar yokluğundan HMK’nun 352.maddesi gereğince REDDİNE,
2-Davacının istinaf talebinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
3-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
3-Alınması gereken 59,30- TL istinaf karar harcından, peşin olarak alınan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40-TL karar harcının davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-Alınması gereken 59,30- TL istinaf karar harcından, peşin olarak alınan 44,40- TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90-TL karar harcının davalı …’dan alınarak Hazineye irat kaydına,belirlenen bakiye miktar 20,00-TL altında kaldığından Harçlar Kanunu’nun ilgili hükümleri uyarınca tahsili için müzekkere yazılmasına yer olmadığına,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafların yapmış oldukları masrafların üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde ve istek halinde HMK’nun 333. Maddesi gereğince yatıran taraflara İADESİNE,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 25/11/2021