Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/1683 E. 2021/1556 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1683
KARAR NO : 2021/1556
KARAR TARİHİ: 04/11/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/07/2021
NUMARASI : 2021/260 Esas-2021/634 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ : 04/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/11/2021

İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/07/2021 tarih, 2021/260 Esas-2021/634 Karar sayılı karara karşı istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmış olmakla istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilen dosya HMK’nın 353. maddesi uyarınca incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında yurt dışı taşıma ve cari hesap sözleşmesi olduğunu ifa ettiği taşıma hizmeti karşılığı kestiği fatura bedellerinin ödenmemesi nedeniyle başlattıkları takipte davalının yetkiye ve borca itirazlarının iptali ile icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin yerleşim yerinin Antalya olması nedeniyle Antalya Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, her ne kadar davacı taraf davaya konu alacağın sözleşmeden kaynaklı para borcu olması sebebiyle alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinin yetkili olduğunu belirtmiş olsa da davaya konu cari hesap sözleşmesinde açıkça davacının adresinin İstanbul olduğunun görüldüğünü, dolayısıyla ifa anındaki yerleşim yerine göre İzmir mahkemelerinin yetkili olmadığını, bu sebeple davalı müvekkilinin yerleşim yeri olan Antalya Ticaret mahkemelerinin yetkili olduğuna karar verilmesi gerektiğini, davaya konu hizmetin davacı şirket tarafından eksiksiz ve kusursuz bir şekilde yerine getirilmediğini, alacağın likit olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEMESİNCE : Dava: Taraflar arasındaki yurt dışı taşıma ve cari hesap sözleşme ilişkisi kapsamında düzenelenen fatura bedelinin tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
İ.İ.K.’nın 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasının, ilamsız icra takibine borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine duran takibin devamını sağlamak amacıyla itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıl içinde açılması gerekir. Buradan da anlaşılacağı üzere, itirazın iptali davasının koşulları, yetkili icra dairesinde girişilmiş geçerli bir ilamsız icra takibi, bu takip sebebiyle çıkarılmış ödeme emrine 7 günlük yasal süre içinde yapılmış itiraz, itirazın alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren 1 yıl içinde genel mahkemede dava açılmış olması şeklindedir.
İtirazın iptali davalarında, hem icra dairesinin hem de mahkemenin yetkisine itiraz edilmesi durumunda İİK.nun 50.maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın HMK’nın 164. maddesi hükmü uyarınca ön sorun olarak incelenmesi gerekir. İcra Müdürlüğünün bu konuda re’sen inceleme yetkisi bulunmamaktadır.
Davalı borçlu, dava konusu takip dosyasında ödeme emrine itiraz dilekçesinde ve mahkememiz dosyasına verdiği cevap dilekçesinde icra dairesinin yetkisine itiraz etmiştir.
İİK’nun 50/1 maddesinde “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
HMK’nin 6. maddesi hükmü uyarınca kural olarak yasada aksine hüküm bulunmadıkça davanın açıldığı tarihte davalının ikametgahı sayılan yer mahkemesi ve icra dairesi yetkilidir. HMK’nun 10. maddesi uyarınca sözleşmeden doğan davalarda sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi de yetkilidir. Davacının istemi sözleşmeden kaynaklanan para alacağı ise Türk Borçlar Kanunu 89. (eski B.K’nin 73.) maddesi gereğince para borcu alacaklıya götürülerek ödenmesi gereken borçlardan olduğundan, para borcunun ifa yeri olan davacının yerleşim yeri mahkemesi ve icra dairesi de yetkili olacaktır.
Yapılan açıklamalar ve yasal düzenlemeler dikkate alınıp, somut olay değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında yurt dışı taşıma ve cari hesap sözleşmesi bulunduğu, davacının, taşıma hizmeti için düzenlediği 2 adet faturaya dayalı olarak icra takibinde bulunduğu, takip konusunun belgeden kaynaklanan bir miktar para alacağına ilişkin olduğu, dolayısıyla davalının ikametgahı olan Muratpaşa/Antalya icra dairesi yetkili olduğu gibi para borcunun ifa yeri olan alacaklının ikametgahı olan İstanbul icra dairelerinin de yetkili olduğu, yurt dışı taşıma ve cari hesap sözleşmesinde İzmir icra dairelerinin yetkili kılınmadığı, dava konusu işlemin İzmir Şubesi tarafından yapıldığına dair dosya kapsamında delil bulunmadığı, dolayısıyla icra takibinin, yetkisiz İzmir icra dairesinde yapıldığı anlaşılmakla yetkili icra dairesinde yapılan geçerli bir takip bulunmadığından itirazın iptali davasının dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin İzmir ‘de şubesi bulunduğunu , taşıma hizmetinin İzmir şubesi olan İzmir Aktarma merkezi tarafından ifa edildiğini, bir şubenin işlemlerinden doğan o şubenin bulunduğu yer mahkemesi de yetkili olduğundan İzmir mahkemelerinin yetkili olduğunu , yerel mahkemenin kararında yetkili mahkemeyi göstermesi gerekirken usulden reddine karar vermesinin yasaya aykırı olduğunu, ilk itirazın dava şartı olarak değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığını beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Tüm dosya kapsamına mahkemenin yerinde görülen gerekçesine göre davalı taraf borca yaptığı itirazında ve cevabında akdi ilişkiyi inkar etmemiş, taraflar arasında taşıma sözleşmesi olduğunu, taşıma hizmetinin ayıplı ifa edildiğini belirtmiştir. Davanın temelini oluşturan icra takibinin dayanağı taşıma hizmetine ilişkin faturalar olup dava bu niteliği itibariyle bir miktar para alacağına ilişkindir. Buna göre somut olayda TBK’nun 89/1. ve HMK’nun 10.maddesi uyarınca alacaklı davacının muamele merkezinin bulunduğu yer icra dairesi ve mahkemesi yetkilidir. Davacı şirketin merkezi İstanbul’dadır. Davacı şirket şubesi bulunan İzmir Aktarma merkezinin de yetkili olduğunu iddia etmiş ise de, aktarma işleminin yapılmasının şubeyi yetkili hale getirdiğinin kabulü mümkün değildir. İİK 67. madde gereğince yetkili icra dairesinde açılmış bir icra takibi bulunmadığından dava şarı yokluğundan davanın usülden reddine karar verilmesinde bir usülsüzlük olmadığından 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmekle, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/07/2021 tarih, 2021/260 Esas-2021/634 Karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 59,30-TL istinaf harcı başlangıçta peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafın yapmış olduğu masrafların üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde ve istek halinde HMK’nun 333. Maddesi gereğince yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 04/11/2021