Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/1637 E. 2021/1507 K. 26.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/1637
KARAR NO : 2021/1507
KARAR TARİHİ: 26/10/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/07/2021
NUMARASI : 2021/18 Esas 2021/590 Karar
DAVANIN KONUSU : Konkordatonun Feshi
KARAR TARİHİ : 26/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/10/2021

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/07/2021 tarih, 2021/18 Esas 2021/590 Karar sayılı kararına karşı istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmış olmakla istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilen dosya HMK’nın 353. maddesi uyarınca incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili iddia ve taleplerinde özetle; davalı şirketin teklif etmiş olduğu konkordatonun İzmir 3 ATM’nin 2018/1088 esas 2019/1145 karar sayılı kararı ile tasdik edildiğini, konkordato projesine göre müvekkiline ödenmesi gereken ilk taksitin ödendiğini ikinci ve sonraki taksitlerin ise dava tarihine kadar ödenmediğini, kayyım raporunda da borcun ödenmediğinin tespit edildiğini, ileri sürerek, İİK 308/e maddesi uyarınca konkordatonun kendileri hakkında feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili savunmalarında özetle; tüm dünyada yaşanan Covid 19 salgını nedeniyle bazı işletmelerinin faaliyetlerinin durma noktasına geldiğini, bazı şirketlerin satışlarının ve faaliyetlerinin tamamen durduğunu, müvekkili şirketin diğer işletmeler gibi salgından etkilendiğini, konkordato projesinde öngördüğü kaynakların salgın nedeniyle gerçekleşemediğini, bu nedenle konkordato projesinde kararlaştırıldığı şekliyle ödeme planının yerine getirilmesinin güçleştiğini imkanları ölçüsünde projeye uygun davranmaya çalıştıklarını, salgın hastalığın ifayı güçleştirdiğini, bu durumun öngörülemeyecek bir vaka olarak ortaya çıktığını, bu nedenle konkordato şartlarının ihlal edildiği iddiasını kabul etmemekle birlikte projeye aynen uyulmasının istenmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, konkordato tasdik kararının kesinleşmediğini buna rağmen feshinin talep edilmesinin usule aykırı olduğunu, iddiaları kabul etmediklerini davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
MAHKEMECE:
Davalı Şirketin,konkordato başvurusu üzerine İzmir 3 ATM’nin 06/12/2019 tarihli 2018/1088 esas 2019/1145 karar sayılı kararı ile konkordatosunun İİK 306 maddesi uyarınca tasdikine,konkordato projesi gereğince davacı borçlunun,konkordatoya tabi borçlarını birer ay ara ile 60 eşit taksitte (5 yılda) kesin mühlet tarihi olan 19/12/2018 tarihinden itibaren faizsiz olarak 2020 yılı Ocak ayında başlayarak ve her ayın son günü ödemesine karar verildiği, davacının davalının alacaklılarından olduğu, davacının alacağının söz konusu konkordato kararı kapsamında bulunduğu, konkordatonun tasdikine ilişkin kararın 15/06/2021 tarihinde kesinleştiği, davalının konkordato projesi ve kesinleşen konkordatonun tasdikine ilişkin kararı gereğince borçlarını 2020 yılı Ocak ayında başlayarak 60 ay vadede ödemesi gerekirken bu davanın açıldığı 20/10/2020 tarihine kadar 9 taksit ödemesi gerekirken sadece 2020 yılı Ocak ayına ilişkin ilk taksitin ödendiği diğer taksitlerin ödenmediği, böylece davacı hakkında konkordatonun kısmen feshine ilişkin İİK 308/e maddesindeki şartların oluştuğu kanaatine varılmakla davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili 05.08.2021 tarihli istinaf dilekçesinde özetle; tüm dünyada yaşanan Covid19 salgını nedeniyle bazı işletmelerin faaliyetlerinin durma noktasına geldiği bazı sektörlerdeki işletmelerin üretim ve satış faaliyetlerinin ise tamamen durduğu,müvekkili şirketinde diğer işletmeler gibi bu salgından etkilenmiş ve konkordato projesinde öngördüğü kaynaklar, salgın nedeniyle projede öngörülen şekilde gerçekleşmediğini,bu durumun ödeme planının konkordato projesinde kararlaştırıldığı şekliyle yerine getirilmesini güçleştirdiğini,ancak müvekkil şirketin, imkanları ölçüsünde projeye uygun davrandığını,konkordatonun kısmen feshi imkanı, borçlu ile alacaklı arasındaki menfaat dengesini sağlamak amacıyla alacaklı lehine getirilmiş bir imkan olup,İİK m.308/e hükmünün amacı borçlunun konkordatonun şartlarına tam olarak riayet etmesini sağlamak olduğunu,olağan koşullar söz konusu olduğunda hükmün edindiği amaca hizmet ettiği kabul edilebilirse de olağanüstü koşullar bakımından bir boşluk olduğunu,müvekkilinin konkordato projesini ihlal ettiğini kabul etmemekle birlikte, salgının ifayı güçleştirdiğinin menfaat dengesini sağlamak bakımından göz önünde tutulması gerektiğini,Covid19 salgını, konkordato projesinin ve ödeme planının kabul edildiği tarih itibariyle müvekkil tarafından öngörülmesi beklenemeyecek bir vakıa olarak ortaya çıktığını,müvekkilinden konkordato projesinin kabul edildiği tarih itibariyle taahhüt ettiği ödemeler veya ödeme vadelerine aynen uymasının istenmesi dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edeceğini,davacı vekili tarafından salgından önceki ödemelerin yapıldığının da zaten kabul edilmdiğini,salgın nedeniyle ekonomik hayatın durmasının konkordatoda umulan iyileşmeyi yavaşlatacağı göz önünde bulundurularak yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla getirilen 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un geçici 1. Maddesi ve 2480 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi uyarınca 13.03.2020(bu tarih dahil) tarihinden 15.06.2020(bu tarih dahil) tarihine kadar hakim tarafından tayin edilen sürelerin duracağı düzenlemesinin getirildiğini,”Konkordato mühletinin alacaklı ve borçlu bakımından sonuçları, durma süresince devam eder” düzenlemesini getirerek konkordato her ne aşamada olursa olsun mühlet sonuçlarının borçlu ve alacaklı bakımından uygulanacağı salgın sürecinde hak kayıplarının yaşanmaması için özel olarak düzenlendiğini,bu hususlar göz önünde bulundurulduğunda davacı tarafından açılan bu kötü niyetli davanın ilk derece mahkemesince kabulü açıkça hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğundan kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevaplarında özetle; yerel mahkeme hükmü usul ve yasaya uygun olup davalının istinaf başvurusunun usulden ve esastan reddini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN VE DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, İİK’nun 308/e maddesi gereği konkordatonun kısmen feshine ilişkindir.
Davacı taraf,konkordato projesine göre müvekkilinin alacaklı olduğunu,davalının konkordato projesine göre yapması gereken ödemeleri yapmadığını beyanla konkordatonun şartları ihlal edildiğinden İİK 308/e maddesi gereğince konkordatonun kısmen feshini talep etmiştir.
Mahkemece yukarıda belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili istinaf etmiş olup,istinaf incelemesi HMK’nun 355.maddesi gereği istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar re’sen gözetilerek yapılmıştır.
2004 sayılı İİK’ya 28/2/2018 tarihinde 7101 sayılı Yasa’nın 37. Maddesiyle eklenen 308/e maddesinde “Kendisine karşı konkordato projesi uyarınca ifada bulunulmayan her alacaklı konkordato uyarınca kazanmış olduğu yeni hakları muhafaza etmekle birlikte konkordatoyu tasdik eden mahkemeye başvurarak kendisi hakkında konkordatoyu feshettirebilir. Fesih talebi üzerine verilecek hükmün tebliğinden itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.” denilmiştir.
Konkordatonun bir alacaklısınca feshinden söz edebilmek için öncelikle tasdik edilmiş bir konkordato projesinin bulunması ve tasdik kararının kesinleşmesi gerekmektedir. Konkordatoya tabi borcun yani konkordato alacağının proje gereğince ifa edilmemiş olması davanın sebebini teşkil eder. Ademi ifayı takiben yeni bir mühlete yahut borçlunun ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek yoktur. Bu davanın açılabilmesi bakımından konkordatoya tabi borcun projede yazılı taksitlerden birinin gününde ödenmemesi yeterlidir. Konkordatonun kısmen feshi eş zamanlı olarak iflas sonucuna da yol açmaz. Konkordatonun kısmen feshi ile birlikte alacaklı artık projenin mecburiliğinden kurtulmakta, adeta eski hale dönerek tüm alacağına geri kavuşmaktadır.
Somut olayda, mahkeme gerekçesinde belirtildiği gibi, davalının konkordato başvurusu üzerine İzmir 3 ATM’nin 06/12/2019 tarihli 2018/1088 Esas – 2019/1145 Karar sayılı kararı ile konkordatosunun İİK’nun 306 maddesi uyarınca tasdikine, Konkordato projesi gereğince davacı borçlunun konkordatoya tabi borçlarını birer ay ara ile 60 eşit taksitte (5 yılda) kesin mühlet tarihi olan 19/12/2018 tarihinden itibaren faizsiz olarak 2020 yılı Ocak ayında başlayarak ve her ayın son günü ödemesine karar verildiği, davacının davalının alacaklılarından olduğu, davacının alacağının söz konusu konkordato kararı kapsamında bulunduğu, konkordatonun tasdikine ilişkin kararın 15/06/2021 tarihinde kesinleştiği, davalının konkordato projesi ve kesinleşen konkordatonun tasdikine ilişkin kararı gereğince borçlarını 2020 yılı Ocak ayında başlayarak 60 ay vadede ödemesi gerekirken bu davanın açıldığı 20/10/2020 tarihine kadar 9 taksit ödemesi gerekirken sadece 2020 yılı Ocak ayına ilişkin ilk taksitin ödendiği diğer taksitlerin ödenmediği, böylece davacı hakkında konkordatonun kısmen feshine ilişkin İİK 308/e maddesindeki şartların oluştuğu anlaşılmıştır.
Davalı tarafça dünya genelinde etkisini gösteren Covid 19 salgın hastalık sebebiyle ödemelerin yapılamadığı bunun haklı sebep oluşturduğu savunulmuş ise de, ödemelerin kısa süreli gecikmelerinin bu nedenle haklı olarak kabul edilebilme ihtimali bulunmakla birlikte toplam 60 taksitten 8 taksitin hiç ödenmemiş olmasının bu kapsamda haklı bir durum olarak kabul edilemeyeceği, kaldı ki davacının da tacir olduğu, konunun sadece davalı yönünden düşünülemeyeceği, davacının konkordato yargılaması sırasında da alacağına kavuşamadığı, salgın hastalığın davacıyı da etkilediği dikkate alındığında taraflar arasındaki hak ve menfaat dengesi de gözetildiğinde davalı yan açısından bu durumun tek başına haklı sebep oluşturmayacağı belirlenmiştir.
Şu hale göre, mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmayıp, delillerin toplanıp değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/07/2021 tarih, 2021/18 Esas 2021/590 Karar sayılı kararına karşı davalının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcı alındığından ve yeterli olduğundan, yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 26/10/2021