Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/1546 E. 2022/1629 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1546
KARAR NO : 2022/1629
KARAR TARİHİ: 20/10/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/03/2021
NUMARASI : 2018/693 Esas ve 2021/300 Karar
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
BAM KARAR TARİHİ : 20/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/10/2022
Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafça müvekkili hakkında İzmir 28. İcra Müdürlüğü’nün 2017/5109 sayılı dosyasında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, takibin dayanağının keşidecisi müvekkili olan … İzmir Pınarbaşı Şubesi’ne ait 1012760 numaralı çek olduğunu, çekin teminat çeki olduğuna ilişkin itirazları üzerine İzmir 11. İcra Hukuk Mahkemesi’nde görülen 2017/267 Esas ve 2017/713 Karar sayılı davanın reddedildiğini, bu çekin … Mahallesi’nde bulunan, tapuda … ada … parsel numaralı 1, 2, 3, 4, 5 ve 7 numaralı bağımsız bölümlerin satın alınması sürecinde teminat olarak verildiğini, müvekkilinin taşınmaz bedellerini ödemesi nedeniyle çeklerin bedelsiz kaldığını, davalının, İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açtığı 2018/210 Esas sayılı davada tüm çeklerin söz konusu bu bağımsız bölümlerin satışına ilişkin olarak verildiğini ikrar ettiğini, ticari defterler ve banka kayıtları incelendiğinde müvekkilinin satıştan sonra düzenli ödemeler yaptığının belirleneceğini, müvekkilinin haklı olup olmadığı, yapılan ödemeler ile ne kadar borçlu kaldığı, borcunun dava konusu çek bedeli kadar olmadığı hususunun yapılacak bilirkişi incelemesi sonucunda belirleneceğini, bu nedenle davayı kısmi olarak açtıklarını belirterek, öncelikle takibin tedbiren durdurulmasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile İzmir 28. İcra Müdürlüğü’nün 2017/5109 sayılı dosyasında takip konusu edilen çek nedeniyle müvekkilinin davalıya 100.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine, müvekkili yararına % 20’den az olmamak üzere tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile takipten sonra davacı şirkete kül halinde devredilen dava dışı …. A.Ş. arasında 2013 yılında başlayan ticari ilişkinin bulunduğunu, müvekkilinin müteahhitlik ve taşınmaz satışı işi ile uğraştığını, müvekkilinin davacı şirketle birleşen ve aynı grup şirketi olan …. A.Ş.’ye birden çok taşınmaz satışı yaptığını ve bu satışlara ilişkin faturalar kestiğini, müvekkilinin alacağına karşılık davacıdan çekler de aldığını, ancak davacının bir kısım ödemeleri yapmadığını, borçlarının arttığını, son olarak müvekkili tarafından … İli, … İlçesi, … Mahallesi’nde bulunan, tapuda … ada … parsel numaralı 1, 2, 3, 4, 5 ve 7 numaralı bağımsız bölümlerin …. A.Ş.’ye satışının ve devrinin yapıldığını, ancak taşınmazların satış bedelinin ödenmediğini, devir yapılmasına rağmen ödeme yapmayan ve ödeme güçlüğü çektiğini söyleyen davacı şirketin müvekkiline farklı ileri tarihli çekleri verdiğini, dava konusu çekin ve öncesinde verilen tüm çeklerin süregelen ticari ilişkiden kaynaklanan borç karşılığında verildiğini, teminat çeki olmadığını ve bu konuda davacı tarafça sunulmuş bir delil bulunmadığını, çekin kayıtsız ve şartsız borç ikrarını içerdiğini, davacının müvekkili ile diğer firmaları da dolandırmak ve alacağı sürüncemede bırakmak amacıyla her yolu denediğini belirterek, davacı tarafın tedbir isteğinin ve açılan davanın reddine, müvekkili yararına % 20’den az olmamak üzere tazminata karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; “… taraflar arasındaki alışveriş sadece davamızın konusu olan bağımsız bölüm satışlarından ibaret olmayıp, başkaca taşınmaz satışı da gerçekleştirilmiştir. Davacı vekili; “dava konusu çekin davalıdan satın alınan 6 adet bağımsız bölüm için verilmiş teminat çeki olduğunu, bedelinin ödendiğini” ileri sürmüştür. Davalı vekili de; “taraflar arasında genel olarak taşınmaz alım satım ilişkisinin olduğunu, davacının düzenlendiği tüm çeklerin bu ilişki kapsamında verildiğini, teminat çeki olmadığını” belirtmiştir. Davalı vekili İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/210 Esas sayılı dava dosyasında görülen tasarrufun iptali davasında o davanın dava dilekçesinde belirtilen 930.000,00 TL bedelli çekleri kastederek “bu çeklerin ödenmemesi nedeniyle geri iade edildiğini ve yerlerine davamızın konusu çekin verildiğini” bildirmiştir. Nitekim; davalı vekilinin bu beyanı 19/10/2020 tarihli bilirkişi raporundaki “bağımsız birimlerin bedeline karşılık alınmış çeklerin 930.000,00 TL tutarının davalı … tarafından iade edilmiş olduğu ve bu iade çeklere karşılık davacı … tarafından 1.225.000,00 TL bedelli çekin verildiği” şeklindeki tespitle de doğrulanmıştır. Kambiyo senetlerinde soyutluk ilkesi söz konusudur. Dava konusu çekin teminat çeki olduğu konusunda taraflar arasında düzenlenmiş yazılı bir sözleşme olmadığı gibi çek üzerinde de teminat çeki olduğuna ilişkin bir ibarenin bulunmadığı belirlenmiştir. Kayıtsız şartsız borç ikrarını içeren çek, bir ödeme aracı olduğundan teminat iddiasının yazılı delillerle kanıtlanması gerekir. İspat yükü davacı tarafta olup, davacı vekili bu iddiayı yazılı ispata aynı güçte yazılı delil sunmamıştır. Davacı vekiline dava konusu … İzmir Pınarbaşı Şubesi’ne ait 14/04/2017 keşide tarihli 1012760 numaralı 1.225.000,00 TL bedelli çekin, … Mahallesinde bulunan tapuda … ada … parsel numaralı 1, 2, 3, 4, 5 ve 7 numaralı bağımsız bölümlerin satın alınması sürecinde davalıya teminat olarak verildiği iddiasıyla ilgili olarak yemin deliline dayanıp dayanmayacakları konusunda beyanda bulunmaları için 2 haftalık kesin süre verilerek sonuçları hatırlatılmış ancak davacı vekili kesin süre içerisinde mahkememize herhangi bir beyanda bulunmadığından yemin deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı kabul edilmiştir. Tüm bu anlatılanlardan özet olarak; dava konusu çekin taraflar arasında gerçekleşen taşınmaz alım-satımları nedeniyle davacı tarafından davalıya verildiği, çekin teminat çeki olduğu hususunun davacı tarafça ispat edilemediği sonucuna varıldığından, haksız görülen davanın reddine, verilmiş bir ihtiyati tedbir kararı bulunmadığından, davalı vekilinin koşulları oluşmayan tazminat isteğinin reddine…” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; çeklerin ödeme ile bedelsiz kaldığını iddia ederek istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinin kabulü ile, yerel mahkemenin davanın reddi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME,
DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Dava; bedelsizlik iddiasına iddiasına dayalı menfi tespit davasıdır.
Davacı vekili 28/09/2022 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini bildirdiği görülmüştür.
Davacı vekilinin; Bornova 3. Noterliğinin 14450 yevmiye nolu 27/04/2012 tarihli vekaletnamesinde davadan veya kanun yollarından feragat etmeye yetkili kılındığı görülmüştür.
Dava, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri nitelikte olduğundan davadan feargat hüküm kesinleşinceye kadar yapılabilir ve karşı tarafın kabulüne bağlı olmadığı gibi yapıldığı anda kesin hükmün sonuçlarını doğurur. Davacı vekili marifetiyle davadan feragatine ilişkin beyanı davaya son veren taraf işlemi niteliğinde olup, davacı vekilinin dosyada bulunan vekaletnamesinde feragate ilişkin yetkisinin bulunduğu anlaşılmakla 6100 Sayılı HMK m.310 gereğince feragat nedeniyle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM :
1-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 26/03/2021 tarihli, 2018/693 esas ve 2021/300 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davacı tarafın davadan feragat etmesi nedeniyle davanın 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 310. maddesi uyarınca FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
3-Davadan feragat edildiğinden Harçlar Kanunu 22. maddesi gereğince alınması gereken maktu karar ve ilam harcının 2/3’ü olan 53,80 TL harç önceden alınan 20.884,04 TL harçtan mahsubu ile 20.830,24 TL harcın davacı yana iadesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince nispi 75.675,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-2-a-Davacı tarafından peşin yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının alınması gerekli 80,70 TL harçtan mahsubu ile 36,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir yazılmasına,
b-Davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yolu başvuru harcının davacı üzerinde bırakılmasına,
7-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına ücreti vekalet takdirine yer olmadığına,
8-Kararın dairemiz tarafından taraf vekillerine tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kararın tebliğinden itibaren on gün içinde, davalı yönünden kesin davacı yönünden ise; Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 20/10/2022