Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/1503 E. 2022/1496 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1503
KARAR NO : 2022/1496
KARAR TARİHİ: 29/09/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/04/2021
NUMARASI : 2020/364 Esas ve 2021/435 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak
BAM KARAR TARİHİ : 29/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/10/2022
Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Akşehir merkezi bir şirket olup tüm Türkiye’de tanınan tarım işlerinde meyve alım-satım işleri alanında faaliyet yürüten bir şirket olduğunu, müvekkili ile davalı-borçlu arasında dava konusu faturaya konu malların davalıya satımı konusunda anlaşıldığını, müvekkili şirketin, davalı … Şti’ye fatura konusu malların 16/01/2020 tarihli sevk irsaliyesi ile birlikte teslim edildiğini, müvekkili tarafından davalı(borçlu)ya teslim edilen malların organik mallar olduğunu, organik olarak satılan bu malların izlenebilirlik ilkesi gereğince organik olup olmadığı yönünde analizlerinin yapılarak denetim ve sertifikasyon firmalarına bilgi verildiğini, nitekim davalının müvekkilinden teslim almış olduğu ürünlerin analizini yaptırarak bu alanda bağımsız faaliyet gösteren …. Şti şirketine uygunluk belgesi gönderdiğini, davalının müvekkili şirketten teslim almış olduğu malların doğruluğunun dava dilekçesi ekinde sunulan F.001-ÜO Doğruluk Onay Bildirim Formunda davalı tarafça onaylandığını, bu hususta BS formunun 16.01.2020 tarihinde elektronik fatura müvekkili şirketin vergi dairesi olan Akşehir Vergi Dairesi aracılığı ile Gelir İdaresi Başkanlığı’na bildirdiğini, aynı şekilde BA formunun da davalı tarafından Kemalpaşa Vergi Dairesi ve gelir idaresi başkanlığına bildirildiği kanaatinde olduklarını, zira davalı muhasebecisi ile müvekkilinin muhasebecilerinin telefon ortamında şifahen mutabakatta bulunduklarını, teslimi gerçekleştirilen mallara istinaden fatura miktarının tamamının borçlu firmaya kesilmiş olup malların borçlu şirkete teslim edildiğini, davalı-borçlu firma tarafından irsaliye faturası ve F.001-ÜO Doğruluk Onay Bildirim Formu ile davalı-borçlu tarafından kaşe ve imza ile teslim alınan mallar nedeniyle müvekkiline 686.800,00 TL bedel ile borçlandığını, bu hususta defalarca müvekkili şirket yetkilisinin, davalı yan ile telefon görüşmeleri gerçekleştirdiğini ve alınan mal ve hizmet dolayısıyla borçlandıkları bakiye miktarını ödemelerini rica ettiklerini, ancak bu hususta müvekkili şirketin herhangi bir sonuç alamadığını bunun üzerine Ankara 25.İcra Müdürlüğü 2020/2165 E. Sayılı dosyası nezdinde icra takibi başlatıldığını ve söz konusu icra dosyasının yetkisizlik ile Kemalpaşa İcra Müdürlüğü 2020/470 E. Sayılı dosyası ile devam edildiğini, ancak davalı-borçlu yanca iş bu takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğini, itiraz metni incelendiğinde matbu olarak itiraz edildiğini, itiraz evrakına ek olarak hiçbir ödeme belgesi sunulmadığının açıkça görüldüğünü, borçlunun icra takibini akim bırakmak amacı ile kötü niyetli olarak icra takibine itiraz ettiğini, akabinde ticari uyuşmazlıklarda dava şartı olan arabuluculuk müessesine başvurulduğunu , arabulucuk sürecinde yapılan görüşmelerde anlaşma sağlanmadığını ve dava açma zorunluluğunun hasıl olduğunu, davalı yanın kötü niyetli olarak fatura tarihinden 13 gün sonra iade faturası gönderdiğini, müvekkili şirketin ise kötü niyetli olarak kesilen iş bu iade faturasını Akşehir 1.noter 03.02.2020 Tarihli 01288 Yevmiye numaralı ihtaname ile iade ettiğini, nitekim gönderilen fatura içeriklerine, davalı yanca süresi içerisinde itiraz edilmediğini ve fatura içeriklerinin kabul edilmiş durumda olduğunu, bilindiği üzere; “ TTK 21/2 Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” denmek sureti ile süresi içerisinde itiraz edilmeyen fatura içerikleri kabul edilmiş sayılacağını, bu hususta pek çok emsal Yargıtay kararının bulunduğunu, fatura edilen malların teslimi akabinde davalı yanca borca karşılık bir ödemesi bulunup bulunmadığının yazılı delillerle ispatlaması gerektiğinin açıkça hüküm altına alındığını, müvekkili şirkete ait ticari defter ve kayıtları incelendiğinde müvekkili şirketin davalı yandan 686.800,00 TL alacağı olduğunun açıkça tespit edileceğini, ayrıca davalı-borçlunun ticareti defterleri incelendiğinde müvekkili şirkete icra takip miktarı nispetinde borcu olduğunun görüleceğini, bu nedenle öncelikle BA-BS forumlarının ilgili vergi dairelerinden celbi ile müvekkiline ve davalıya ait ticari defterlerin celbi ile incelenmesini talep ettiklerini, davalı yanın her ne kadar itirazında hiçbir borcu olmadığını iddia etse de şirket kayıtlarından bu hususun aksinin rahatlıkla ispatlanacağını, borçlu yanca müvekkiline bakiye borç miktarı nispetinde ödeme yapılmadığını, HMK 190 gereğince bu hususun davalı tarafından yazılı delil ile ispat edilmesinin gerektiğini, zira Mahkemeye sunmuş oldukları fatura konusu ürünlerle ilgili borçlu şirketin BA formu düzenlediğini, ticari defterlerinde müvekkili şirkete borçlu konumunda olduğunu ve söz konusu bakiye borç miktarının borçlu firma tarafından ödenmediğinin açıkça görüleceğini, davalı şirketin müvekkili şirkete borcu olduğunu ve bu bağlamda itirazın haksız ve kötüniyetli olduğunun açıkça görüldüğünü belirtmiş, Kemalpaşa İcra Müdürlüğü’nün 2020/470 Esas Sayılı Dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalı-borçlunun itirazının haksız olması ve de takibin durmasına sebebiyet vermesi nedeniyle alacak miktarının %20’ sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr (kötüniyet) tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili …’ nin, 1970’li yıllara dayanan bir tecrübe ile İzmir’de 75.000 metrekare üzerine kurulduğunu, 55 ülkeye kayısı ihracatı yapan yüksek hacimli bir şirket olduğunu, davacı şirket … Şti.’nin 16.01.2020 tarihinde müvekkili şirkete kesmiş olduğu 686.800,00 TL bedelli faturanın kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili şirket ile davacı arasında 40.000 kg organik incir (kuru) alım satımına ilişkin bir alım-satım gerçekleşmediğini, bu sebeple davacı şirketin müvekkili şirkete teslim etmediği 40 ton organik incir karşılığında bir ödeme beklemesinin de düşünülemeyeceğini, taraflar arasında siparişi dahi gerçekleşmeyen iddia olunan bu alım-satım ilişkisine istinaden davacı şirketin 16.01.2020 tarihinde müvekkili şirkete 686.000,00 TL bedelli fatura kestiğini, iş bu alım-satımın gerçekleşmemesi neticesinde müvekkili şirket tarafından davacı şirkete 29.01.2020 tarihinde iade faturasının kesildiğini, davacı şirketin, müvekkili tarafından kesilen iade faturasını kabul etmediğini, …. Şti.’yi borçlu göstermek suretiyle Kemalpaşa İcra Dairesi’nde 2020/470 E. Sayılı icra dosyasını başlattığını, iş bu icra dosyasına kendilerinin süresi içerisinde haklı sebeplerle itiraz ettiklerini, itiraz neticesinde takibin durduğunu, davacı şirketin, fatura kesim tarihinden itibaren yapılan görüşmelerde ve icra takibi açılmadan yapılan arabuluculuk görüşmelerinde sadece e-faturayı ve sevk irsaliyelerini dosyaya sunduğunu bahsi geçen 40.000 kg organik incirin müvekkili şirketin hangi yetkili personeli tarafından teslim alındığını belirtmediğini, kaldı ki sevk irsaliyeleri incelendiğinde de görüleceği üzere sevk irsaliyesine imza atan … ve … ‘ in müvekkili şirket tarafından tanınmamakta olup, bu şahısların müvekkili şirkete ürünleri teslim ettiklerine dair imzalı ve kaşeli bir belge de olmadığını, davacı şirketin işbu icra takibini, müvekkili şirketin kesilen e-faturayı 8 günlük süre içerisinde iade etmemesine dayandırmakta olduğunu, her ne kadar ” TTK 21/2 ‘Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.’ ” hükmü bulunsa da, iş bu durumun istisnalarının; kanun içeriğinde bahsi geçen ‘fatura’ kavramı, “satıcı ile müşteri arasında meydana gelen ticari bir ilişkiyi ispat etmeye yarayan, hukuki niteliği olan bir belgedir” anlamına geldiğini, bu faturanın ‘fatura’ olarak değerlendirebilmesi için gerçek bilgiler içeren bir faturanın bütün unsurlarının bulunmak zorunda olduğunu, satıcı ile müşterisi arasında meydana gelen ticari bir ilişkiyi ispatlamasının gerektiğini, bunun için de, bu iki taraf arasında ticari ilişkinin ilk kuruluş aşamasında mutabık kaldıkları hususları içermesinin gerektiğini, faturanın iki taraf arasında ticari ilişkinin kuruluşu safhasında mutabık kalınan hususları içermiyor ise yasada belirtilen 8 gün içinde itiraz edilmemesi halinde faturanın kabul edildiği anlamı çıkmadığını, alıcı ile satıcı arasında mevcut sözlü ya da yazılı sözleşmeye aykırı olarak düzenlenen veya alıcı ile satıcı arasında hiç gerçekleşmeyen bir ilişkiye istinaden düzenlenen bir faturaya 8 gün içinde itiraz edilmemesi, faturanın içeriğinin kabul edildiği anlamına gelmediğini, bu husustaki bazı Yargıtay kararlarında ” Bir sözleşmeye dayanmayan faturanın soyut olarak muhatabına gönderilmesi ve muhatabın faturaya itiraz etmemiş olması onun kesinleştiği sonucunu doğurmaz. TTK’nın 23/2 maddesi uyarınca keşide edilen faturaya itiraz edilmemiş olması halinde fatura münderecatının kabul edilmiş sayılacağı hükmü ancak taraflar arasında faturanın keşide edilmesine neden olan akdi ilişkinin ispat edilmesi durumunda geçerlidir. Faturanın içeriğine 8 gün içerisinde itirazda bulunulmadığı taktirde sadece faturada belirtilen verilerin doğru olduğu karinesi doğar. Bu durumdan, faturanın verilmesine neden olan iş veya hizmetin de yapılmış olduğunun kabul edildiği anlaşılmaz. Uyuşmazlık halinde, işin yapılmış olduğunun kanıtlanması gerekir. Ayrıca, davalıya tebliğ edilmiş olan fatura içeriğinin kesinleşmesi söz konusu olamaz. Faturanın deftere kaydı taşımanın gerçekleştiğine yalnızca karine teşkil eder. Bu karinenin aksinin ispatı her zaman olanaklıdır. ” ibarelerinin yer aldığını belirtmiş, haklı sebeple yapılan itirazın kabulüne, davanın reddine, kötü niyetli davacı-alacaklının takibinin haksız olması sebebiyle alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; “…davacı tarafça davalıya satılıp teslim edilen mal karşılığı düzenlenen fatura bedelinin ödenmediğinden bahisle alacağın tahsiline yönelik olarak davalı hakkında icra takibi başlatıldığı, davalının takibe itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, davacı tarafça itirazın iptaline ilişkin eldeki dava açıldığı, davacı tarafça taraflar arasında alım-satım ilişkisinin bulunduğu, davalı tarafa 40.000 kg organik kuru incir satışı yapılarak söz konusu malın teslim edildiği , bunun karşılığında 16/01/2020 tarihli 686.800,00 TL bedelli fatura kesildiği ve fatura bedelinin ödenmediğinin iddia edildiği, davalının ise taraflar arasında herhangi bir alım-satım ilişkisi bulunmadığı, dava ve takip konusu edilen fatura konusu malın davalı tarafa tesliminin sağlanmadığı savunmasını ileri sürüldüğü, dava ve takip konusu edilen faturanın her iki tarafın ticari defterlerinde de kayıtlı bulunduğu, yerleşik Yargıtay uygulamasına göre mal satın alan tacirin söz konusu mala ilişkin alım faturasını kendi ticari defterlerine kaydetmiş olmasının malın teslimine karine teşkil ettiği, söz konusu karinenin aksinin davalı tarafça ispatının gerektiği bunun yanında dava ve takip konusu edilen faturanın davacı şirketin vermiş olduğu BS formunda ve davalı tarafça verilen BA formunda da kayıtlı olduğu, bu hususlar göz önüne alındığında dava ve fatura konusu malın davalı tarafa teslim edilmiş sayılmasının gerektiği, mal teslim edildiğinden bedelinin ödendiğinin davalı tarafça ispat edilmesi gerektiği , fatura bedelinin ödendiğine yönelik davalı tarafça herhangi bir savunma ileri sürülmediği, davalı tarafça davacı tarafa 10.000,00 TL bedelli EFT gönderildiği ancak söz konusu EFT nin davacı tarafa intikal etmeden geriye döndüğü ve davalı tarafça dava ve takip konusu edilen faturaya karşılık herhangi bir ödeme yapılmadığı, davalının icra takibine yapmış olduğu itirazın haksız ve yersiz olduğu incelenen tüm dosya kapsamıyla anlaşılmış davanın kabulüne…” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında ürün alışveriş ilişkisinin mevcut olmadığını, faturaya sekiz gün içinde itiraz edilmediği taktirde faturanın kabul edildiği anlamının çıkmadığını, sonuç olarak dava konusu ürünlerin müvekkili şirket tarafından teslim alınmadığını ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME,
DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Dava; taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi iddiası ile fatura alacağı iddiasına dayalı olarak başlatılan icra takibinin, davalının itirazı üzerine durdurulması üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
Davacı vekili e-imzalı dilekçesi ile davadan feragat ettiklerini bildirdiği görülmüştür.
Davacı vekilinin; Akşehir 1. Noterliğinin 7381 yevmiye nolu 04/01/2016 tarihli vekaletnamesinde davadan veya kanun yollarından feragat etmeye yetkili kılındığı görülmüştür.
Davalı vekili de 28/07/2022 havale tarihli beyanı ile davacı taraftan ücret ve masraf talep etmediklerini bildirdiği görülmüştür.
Dava, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri nitelikte olduğundan davadan feargat hüküm kesinleşinceye kadar yapılabilir ve karşı tarafın kabulüne bağlı olmadığı gibi yapıldığı anda kesin hükmün sonuçlarını doğurur. Davacı vekili marifetiyle davadan feragatine ilişkin beyanı davaya son veren taraf işlemi niteliğinde olup, davacı vekilinin dosyada bulunan vekaletnamesinde feragate ilişkin yetkisinin bulunduğu anlaşılmakla 6100 Sayılı HMK m.310 gereğince feragat nedeniyle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM :
1-İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/04/2021 tarihli, 2020/364 esas ve 2021/435 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davacı tarafın davadan feragat etmesi nedeniyle davanın 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 310. maddesi uyarınca FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
3-Davadan feragat edildiğinden Harçlar Kanunu 22. maddesi gereğince alınması gereken maktu karar ve ilam harcının 2/3’ü olan 53,80 TL harç önceden alınan 8.294,82 TL harçtan mahsubu ile 8.241,02 TL harcın davacı yana iadesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Talep olmadığından davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Davalının yatırmış olduğu 11.728,82 TL istinaf karar harcının istemi halinde davalıya iadesine,
7-Davalı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının davalı üzerinde bırakılmasına,
8-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına ücreti vekalet takdirine yer olmadığına,
9-Kararın dairemiz tarafından taraf vekillerine tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/09/2022