Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/146
KARAR NO : 2021/333
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/01/2018
NUMARASI : 2015/688 Esas, 2018/56 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
KARAR TARİHİ : 03/03/2021
KARAR YZM TARİHİ : 03/03/2021
İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 17/01/2018 tarih ve 2015/688 Esas, 2018/56 Karar sayılı karara karşı istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmış olmakla, raportör hakim tarafından okunan rapor dinlendi, dosyada bilgi ve belgeler değerlendirilerek gereği düşünüldü:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava; alacak davası olup İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülüp karara bağlanmıştır. Davacı vekili dilekçesinde, davalılardan … ile davacı şirket arasında Türkiye’de mal alımı satımı tedariki nakliyesi hususlarında davacı şirketi temsil edecek şekilde yetki verildiğini bu yetkiye binaen davalı tarafından da dava dışı …dan gümüş madeni alınması hususunda şirketlerini temsil ettiğini aynı sözleşmeye göre …’ın davacı şirketin menfaatlerini koruma, aleyhine işlemler yapmama hususlarında da yükümlülük altında olduğunu ancak yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davacı tarafından satın alınarak bedeli ödenen gümüş madeninin davacının bankası olan … tarafından …na teslim edildiğini ve bu madenin buradan feri müdahil …’ye teslim edilmesi konusunda talimat verdiğini bu şekilde de taraflar arasındaki 31/05/2013 tarihli temsilcilik sözleşmesine aykırı davranıldığını belirterek davaya konu zararın bu sebeple …’ndan faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı diğer davalı …hakkında da …dan alınan gümüş madeninin ihraç edilmek üzere …’da bulunan depolarına saklama sözleşmesiyle dava dışı bankaları olan … tarafından teslim edildiğini, ancak davacının veya teslim eden bankanın talimatı olmaksızın diğer davalı …’ın sözleşmeye aykırı olarak verdiği talimatla gümüş madeninin feri müdahil …’a verildiğini bu şekilde saklama sözleşmesindeki yükümlülüklerine aykırı davrandığından davada talep ettiği tazminata talep gibi hükmedilmesini dava etmiştir.
Her iki davalı da vermiş olduğu cevap dilekçelerinde husumet itirazlarında bulunmuşlardır. … bahsedilen temsilcilik görevinin hiç yapılmadığını bu sebeple açılan davada sorumlu olmadığını belirtmiş, davalı … ise …’a teslim edilen madeni …’ın talimatı ile …’a teslim ettiklerini, davacı ile aralarında bir saklama sözleşmesinin bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmişlerdir.
Dava,…’yu devralan … yönünden saklama sözleşmesinin ihlali, davalı … yönünden de temsilcilik, komisyonculuk-vekalet görevinin kötüye kullandığı iddialarından kanyaklı tazminat davasıdır.
Dosyada delil olarak hesap hareketleri, alım-satım sözleşmesi, fatura, ödeme belgeleri, sertifika belgeleri, ihtarname, delil tespit dosyası, serbest bırakma talimatı ve bilirkişi incelemeleridir.
Dosya kapsamından yabancılık unsuru bulunan davacının …’ndan gelen cevabi yazısına göre teminat göstermesinin gerekmediği, mahkemenin de bu yolda ara kararı oluşturduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı ve taraf defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi heyetlerinden rapor alındığı görülmüştür.
22/03/2016 tarihli heyet raporunda ve özetle; davacının davaya konu madenleri bedellerini ödeyerek aldığını, bu alım-satımda davalı …’ın temsilcilik yaptığını, ve bu malların depocu davalıya davacının bankası olan … tarafından depoya verildiğini ve antrepo makbuzu düzenlendiğini, bundan sonra satıcı davadışı … tarafından davacıya kalan para için fatura kesildiğini ve davacının bu faturayı da ödediğini, davacı tarafından mal bedelli ödendiği halde mallar teslim edilmediği iddiası ile satıcıya ihtarnameler çekildiğini, yine davacı tarafından depoda bulunan gümüş madenlerinin kendilerine ait olduğundan ötürü malların akibeti sorulduğunu, ve deponun malların ….’ye teslim edildiğini bildirdiğini, ve bu teslimatında diğer davalı …’ın talimatıyla yapıldığını oysa …’ın üstlendiği davacıyı temsil etme görevi ve bu sözleşmedeki davacının menfaatlerini koruma yükümlülüğünü bu şekilde ihmal ettiğini, bu anlamda davaya konu zarardan …’ın sorumlu tutulması gerektiğini belirtmişlerdir. Aynı raporda diğer davalı … yönünden ise malların sahibi olan davacı veya antrepo sözleşmesi gereği dava konusu malları teslim eden davacının bankası olan …’nin talimatı olmadan saklamaya verilmiş olan malların feri müdahil …’a teslim edilmesi yönündeki eylemden ötürü davacının uğradığı zararlardan sorumlu olduğunu belirterek zararın 1.353.378,09-USD olduğunu belirlemişlerdir.
Rapora itirazlar üzerine yeni heyetten rapor alınmasına karar verilmiş, yeni heyet 28/03/2017 tarihli asıl ve daha sonraki ek raporlarında özetle; 28/01/2014 tarihli sertifika ile davacıya ait dava konusu maden ürününün davadışı ve davacının bankası olan … firması tarafından davalı …’ye teslim edildiğini, bu belgede …’nin saklatan, davalı …’in saklayan olduğu kaşe ve imzaların bulunduğu, ürünün davalı deponun …daki yerinde olduğunu ve bu malların feri müdahilin talimatı ile 3. kişi … lehine 24/03/2014 tarihli sertifika belgesinin düzenlendiğini, ancak bu teslimatta ve sertifikada teslim eden ….’nin onayının olmadığını, ayrıca 28/01/2014 tarihli belgenin taslak belge olduğuna dair de dosyada bir belge veya dosyada bulunan belge üzerinde bir atıfın bulunmadığını, buna göre belgenin bağlayıcı olduğunu ve teslim belgesi mahiyetinde olduğunu belirtmişlerdir. Raporda devamla davacının malı depoya teslim eden ile aralarındaki sözleşme gereği cüzi halefiyet olduğunu belirterek davalı depo şirketinin saklama sözleşmesi nedeniyle sözleşmeye aykırı davrandığını, davalı …’nun da temsilcilik sözleşmesi gereği üstlendiği yükümlülüğünü ihlal ettiğinden ihtarname ile oluşan temerrüt tarihinden itibaren faiziyle birlikte belirlenen 1.353.378,09-USD’den sorumlu olduklarını belirtmişlerdir.
Mahkemece birbirlerini teyit eden raporlar, dosyadaki bilgi ve belgeler, tespit raporu, yine dosyada bulunan belgeler ile tespit edilen temerrüt tarihleri, davalı depocunun saklamak üzere teslim aldığı madenleri yetkili olmayan ihbar olunan ve …’nun talimatıyla davadışı şirkete teslimi şeklindeki eylemlerinin saklama sözleşmesinin ihlali olduğunu, davalı …’ın varlığı inkar edilmeyen temsilcilik sözleşmesine rağmen gümüş madenini …lehine hareket ederek teslimini sağladığını, bu şekilde davacı ile aralarındaki sözleşmeye aykırı davrandığını, raporda da belirtildiği gibi davacının … vasıtasıyla satın aldığı malları 28/01/2014 tarihli depo belgesinin iptal edilerek ihbar olunan …’ye teslim edilmesinin istenmesi yönündeki …’ın talimatı ve 05/03/2014 tarihli email kaydına göre …’ın “kurşunu sat, yeni geleni bana ver, işi uzatmayalım” ifadelerinin de bu işlemlerin …’ın bilgisi dahilinde olduğunu buna göre de davalı …’ın davacının menfaatlerini gözetmeyerek aleyhine sonuç doğuracak şekildeki sözleşmeye aykırılık teşkil eden eylemlerinin bulunduğu kabul edilerek zarardan her iki davalının müteselsilen sorumlu oldukları kabul edilmiştir.
Buna göre mahkemece davanın kabulüne, temerrüt tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi gereğince faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
İstinaf nedenleri: Davalı …nu devralan davalı … vekili vermiş olduğu istinaf dilekçesinde istinaf nedeni olarak mahkemenin dayanak aldığı makbuzların kopya olduğunu ileri sürmüş ise de bu belgelerin kopya belge olduğu üzerlerinde yazılı olmadığı gibi bilirkişi tarafından da geçerli belgeler olarak kabul edilmiş, taslak veya kopya olduğu iddia eden tarafından usulünce ispat edilememiş olduğundan bu istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davalı diğer istinaf nedeni olarak da malları depoya teslim edenin … olmadığını ileri sürmüş ise de bilirkişi raporunda belirtilen ve mahkemece kabul edilen .. antrepo teslim belgelerinin …’nin imzasını taşıdığını bu nedenle de bu istinaf nedeninin de yerinde olmadığı görülmüştür. Benzer mahiyetteki üçüncü istinaf nedeninin de aynı nedenlerle yerinde görülmemiştir. Ayrıca …’nin hakkını davacının geçerli bir şekilde devretmediğini belirtmiş ise de, 04/09/2014 tarihli belgeye göre …’nin talep haklarının davacıya usulünce geçtiği anlaşılmış olduğundan davalı …’ın istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Feri müdahil … vekili istinaf dilekçesinde ve özetle; olayda davalı …’in sorumluluğunu gerektirecek hukuki gerekçenin yer almadığını, davacı … ile … arasında alım satım sözleşmesi bulunduğunu, …ile davalı …. arasında 30/05/2013 tarihli temsilcilik ilişkisi bulunduğunu, … ile … arasında da 26/11/2013 tarihli alım satım sözleşmesi bulunduğunu, Feri müdahil … İle … arasında 06/01/2014 tarihli saklama sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşme ile maden taşıma ve depolama konularında anlaşma sağlandığını, bu sözleşmeler dışında taraflar arasında başkaca bir sözleşme bulunmadığını, …tarafından 01/01/2013 tarihinde yapılan ödemenin sözleşmeye güvenerek yapıldığını, madeni saklatanın Feri müdahil … olduğunu, mahkemenin hükme esas aldığı 28/01/2014 tarihli elde tutma belgesini bilirkişilerin ve mahkemenin nitelendirmesinde olduğu gibi olmadığını, bu belgeye sonuç bağlamanın herhangi bir mevzuata dayanmadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Dairemizce ilk kararda, feri müdahil’in kimin yanında istinaf yoluna başvurduğuna ilişkin dilekçesinde ve dilekçesinin sonuç kısmında kimin yararına kararın bozulmasını talep ettiği yönünde bir açıklamaya yer vermediğinden, feri müdahilin aleyhine de hüküm kurulmadığından ötürü istinaf hakkının bulunmadığı kanaati ile red kararı verilmiş ise de; temyiz üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 16/12/2020 tarih 2019/2049 esas, 2020/5929 karar sayılı kararı ile feri müdahilin katıldığı kişinin yanında istinaf hakkının bulunduğundan ötürü kararın kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür.
Dairemizce, bozma ilamına uyularak feri müdahilin istinaf nedenleri de değerlendirilmiş, neticede, davalının istinafına ilişkin iş bu karardaki gerekçeli feri müdahilin istinafının da yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
İstinafa konu kararda kamu düzenine ilişkin olan ve alınması gereken harç yönünden hatalı hesap yapıldığı inceleme sırasında farkedilmiş olmakla karar tarihi itibariyle dolar cinsinden hüküm altına alınan alacağın döviz satış kuru üzerinden yapılan hesaplamada Dairemizce alınması gereken harç belirlenmiş ve istinafa konu karardaki harçla ilgili bu maddi hata Dairemizce aşağıdaki şekilde düzeltilmesi yoluna gidilmiştir.
Davanın ilk açıldığı ve tefrik kararına konu edildiği İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1253 Esas sayılı dosyasında dava açılırken, yatırılan peşin harç 2015/427 Karar sayılı ve Yargıtay’dan onanarak kesinleşen kararda hesaplanıp yatırana iadesine karar verilmiş olduğundan, istinafa konu kararda da isabetli olarak yargılama gideri ve harç hesabına konu edilmemiş olduğu görülmüştür.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; dosyanın HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince karar verilmesine dair aşağıdaki şekilde hükmün kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)1-Davalı …. (…) ve bunun yanında feri müdahil olan …’nin sair istinaf nedenleri yerinde değil ise de; resen nazara alınan harç yönünden istinaflarının KABULÜ ile istinafa konu İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/01/2018 tarih 2015/688 Esas, 2018/56 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-İstinaf edenler tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcı ile artan yargılama giderinin istinaf edenlere iadesine,
3-İstinaf aşamasında yapılan 98,10 TL istinaf başvuru harcı olan yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Tek duruşma olduğundan, istinaf eden davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden yürürlükte bulunan AAÜT gereği belirlenen 2.040,00 TL’nin davacıdan alınarak, davalılara verilmesine,
5-İş bu karar hükmen kaldırılmış olup, bu kararın infazının ötelenmesi için yatırılan tehri icra teminatının yatırana İADESİNE,
B)1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile davacının …’ye yapmış olduğu ödeme miktarı olan 1.353.378,09 USD’nin davalı …’nun temerrüd tarihi olan 23/08/2014 tarihi ile diğer davalı … (…)’in ise temerrüd tarihi olan 28/08/2014 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince devlet bankalarınca ABD doları cinsinden açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanarak fiili ödeme günündeki döviz alış kuru üzerinden “TL karşılığının” bu davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Davacının terditli diğer taleplerinin şartları gerçekleşmediğinden REDDİNE,
3-İstinafa konu kararda, dava tarihi itibariyle hükmolunan döviz cinsinden olan alacağın Merkez Bankasınca belirlenmiş olan döviz satış kuru 3.144.363,00 TL üzerinden yapılan hesaplamada alınması lazım gelen 214.791,43 TL (peşin olarak yatırılmış harç ta bulunmadığından) TL harcın davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yargılama gideri olarak yapılan 2.900,00 TL bilirkişi ücreti, 67,00 TL tebligat / posta / müzekkere masrafı olmak üzere toplam 2.967,00 TL ‘nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendini bir vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereği belirlenen 120.068,63 TL’nin davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere, istinaf karar harcı yönünden oy çokluğu ile istinaf talepleri ile ilgili asıl davayla ilgili esas hakkında oy birliği ile karar verildi.03/03/2021
MUHALEFET ŞERHİ:
HMK, Harçlar kanunu ve harçlar tarifesinde ve sair yasal düzenlemede istinaf karar harcı öngörülmediğinden ve aksi yorumun harç ve diğer mali yükümlülüklerin yasa ile düzenleneceğine dair Anayasal hükme aykırı olduğu ve hak arama hakkının sınırlandırıldığı ve hak aramanın zorlaştırıldığı sonucunu doğuracağından, istinaf aşamasında karar ve harcı yatırılması hususunda çoğunluk kararına katılmak mümkün olmamıştır.