Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/1360 E. 2023/118 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1360
KARAR NO : 2023/118

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2020
NUMARASI : 2020/39 Esas 2020/572 Karar
DAVA KONUSU : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
BAM KARAR TARİHİ : 19/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/01/2023
Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin yıllardır ithalat ve ihracaat faaliyetlerinde bulunan firmalara antrepo hizmeti vermekte olduğunu, borçlu davalı şirkete ait yurt dışından ithal edilen yatay delik delme tezgahı cinsi malların 01/08/2014 tarihinde davacı şirketin deposuna 034550 seri nolu Gümrük Beyannamesi 1-637 numaralı sayım tutanağı ile yine aynı cinste malı 06/06/2014 tarihinde davacı şirketin deposuna dilekçelerine ekli 025181 seri numaralı gümrük beyannamesi 1-471 sayım tutanağı ile ve yine aynı cinste malı 30/05/2014 tarihinde davacı şirketin deposuna 023905 seri numaralı gümrük beyannamesi 1-454 sayım tutanağı ile ve son olarak 30/05/2014 tarihinde 023298 seri numaralı gümrük beyannamesi 1-452 sayım tutanağı ile sabit olduğunu, davacı şirketin deposuna bırakılan eşyaların anılı 01/08/2014-06/06/2014 tarihinde iş bu dava tarihine kadar borçlu şirket tarafından gerekli yasal işlemleri tamamlanarak ithalatının gerçekleştirilmediğini, davacı şirkete ödenmesi zorunlu ardiye ücretinin de borçlu şirket tarafından hiç bir geçerli sebep ileri sürülmeden ödenmemiş olduğunu, bu nedenlerle davacı şirketin haklı alacağının tahsili hususunda yasal işlemlere başlanmasının zorunlu olduğunu, cinsi ve miktarı dilekçeleri ekinde bulunan beyanname ve sayım tutanakları ile sabit olan malların uzunca bir zaman davacı şirkete ait depolarda tutulması, malların sahibi olan borçlu şirket tarafından anlatıldığı üzere ithalat işlemlerinin uzunca bir zamandır yapılmaması ayrıca davacı şirkete de ardiye ücretinin ödenmemesi nedeni ile davacı şirket tarafından takip ve dava konusu 31/10/2017 tarihi itibari ile 32.680,00 TLŞ bedelli ardiye ücreti cari hesap alacağı için icra takibi başlatıldığını, ödenmeyen ardiye ücretini, eşyaların ithalatı için hiç bir işlem de yapmayan davalı şirketin açıkça borçlu olduğunu, davacı şirketin haklı alacağının tahsili için İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün 2017/17157 esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine kötü niyetli olarak itiraz edildiği ve takibin durdurulduğunu, açıklanan nedenlerle, davacı şirketin alacağının likit ve muayyen olduğunu, itirazın kötü niyetli, haksız ve yersiz olduğunu, bu sebeple davalı borçlunun %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, itirazın iptaline, takibin devamına karar verilerek, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket aleyhine İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün 2017/17157 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı şirket ile davacı şirket arasında imzalanmış her hangi bir antrepo sözleşmesinin bulunmadığını, kabul manasına gelmemekle birlikte borcun muhatabının davalı şirket olmadığını, HMK md 190 gereği kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia sahibi tarafın iddiasını ispatlamakla yükümlü olduğunu, yine tarafların tacir olması sebebi ile davacının iddialarını yazılı belge ile ispatlaması gerektiğini, davacı yanın delil listesinde tanık deliline dayanmış olduğunu, davacının tanık deliline dayanmasına muvafakatlerinin bulunmadığını, davacı yanın da icra inkar tazminatı talebinin de hukuka aykırı olduğunu, zira alacağın likit olmadığını, taraflar arasında imzalanmış bir sözleşmenin bulunmadığını, dolayısı ile ardiye ücretinin günlük tutarının bilirkişilerce tespit edilerek toplam ardiye ücretinin hesaplanması gerektiğini, açıklanan nedenlerle, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, haksız icra takibi nedeni ile %20’den az olmamak kaydı ile davacı taraf aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, vekalet ücreti ve yargılama giderinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi olan İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesince önce 14/01/2019 tarih 2017/1407 esas, 2019/8 karar saylı karar ile davanın kabulüne karar verildiği, verilen kararın davalı tarafça istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 28/11/2019 tarih 2019/1321 esas, 2019/2225 karar sayılı kararı ile davalının yetki itirazı ile ilgili bir karar verilmediğinden bahisle HMK nın 353/1-a-4 maddesi gereğince kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dairemiz kaldırma kararından sonra;
MAHKEMECE :
“…. Davalı tarafça taraflar arasındaki akdi ilişki tamamen red edilmiştir. Taraflar arasında herhangi bir antrepo sözleşmesinin olmadığı belirtilmiştir. Akdi ilişkinin inkarı halinde TBK 89 ve HMK md 6 hükümlerinin uygulama olanağı ortadan kalkmaktadır. Bu durumda yetkili icra dairesinin ve yetkili mahkemenin genel yetki kurallarına göre belirlenmesi gerekmektedir. HMK md 6 uyarınca yetkili icra müdürlüğünün davalı şirketin faaliyet adresi olan yer İcra Müdürlüğü olduğu, bu haliyle de yetkili icra dairesinin, Kemalpaşa İcra dairesi olduğu, başlatılan icra takibinin yetkisiz icra müdürlüğü nezdinde başlatıldığı ve öncelikle takibin yetkili icra müdürlüğü tarafından işleme alınması gerektiği, HMK md 164 uyarınca, ön sorunun giderilmesi halinde uyuşmazlığın çözümü hususunda işlem yapılabileceği, bu nedenle davanın usulden reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle ; dava kapsamında kesin yetki hali söz konusu olmayıp, davalı cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunmadığını, dosyanın İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğini, resen istinaf mahkemesi tarafından araştırılması gerekmediğinden yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, ardiye hizmeti karşılığında düzenlenen fatura bedelinin tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün 2017/17157 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının dosyamız davacısı şirket olduğu, davacı tarafından davalı aleyhine cari hesaba dayalı olarak başlatılan icra takibine davalı tarafından süresinde borca ve yetkiye itiraz edildiği, yetkili icra müdürlüğünün, borçlu tarafından Kemalpaşa İcra Müdürlüğü olduğunun belirtildiği ve takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına; davalının yerleşim yerinin Kemalpaşa olmasına, davalının davacı ile aralarındaki sözleşmeyi inkar etmesine, HMK nın 6. Maddesi gereğince davalının yerleşim yeri icra müdürlüğü olan Kemalpaşa/İzmir İcra Müdürlüğünün yetkili olmasına göre davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/12/2020 tarih ve 2020/39 Esas, 2020/572 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu karar harcından peşin olarak alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadan karar verildiğinden davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider/delil avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 19/01/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.