Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/1162 E. 2021/1349 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1162
KARAR NO : 2021/1349
KARAR TARİHİ: 30/09/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/04/2021
NUMARASI : 2020/70 Esas 2021/253 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Alım Satım)
KARAR TARİHİ : 30/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/10/2021

İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/04/2021 tarih, 2020/70 Esas 2021/253 Karar sayılı kararına karşı istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmış olmakla istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilen dosya HMK’nın 353. maddesi uyarınca incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili iddia ve taleplerinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirket aleyhine, davalı tarafından, İzmir 25. İcra Müdürlüğünün 2020/174 esas sayılı dosyası ile 7 örnek icra takibi başlatıldığını, bahsi geçen icra takibi, hukuki dayanaktan yoksun, usul ve yasaya aykırı olduğunu ve müvekkilinin böyle bir borcu bulunmadığını, müvekkili şirket, davalı taraf ile peyzaj işi yapmış olduğunu, davalıdan aldığı hizmet karşılığında 15.000,00 TL bedelli çek tanzim ederek kendisine teslim ettiğini, çek bedeli davalı tarafa ödendiğini,borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili savunmalarında özetle;davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEMECE:
Dava konusunun menfi tespit talebini içerdiği,7155 sayılı kanun ile Türk Ticaret Kanunun eklenen 5/A maddesi uyarınca kanunun lafzi yorumuna göre menfi tespit davalarının zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığına ilişkin görüşler bulunmakta ise de, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin yeni tarihli kararlarında da kabul edildiği üzere ( 04.12.2020 tarih ve 2020/2511- E ve 2020/224- K sayılı, 16.10.2020 tarih ve 2020/2298-E- 2020/101-K sayılı, 06.10.2020 tarih ve 2020/2227-E- 2020/66-K sayılı kararları) menfi tespit davalarında talep sonucu nazara alındığında parasal bir uyuşmazlığa ilişkin oluşu nedeniyle arabuluculuğun dava şartı olduğu, Türk Ticaret Kanunu’na 06/12/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Abonelik Sözleşmesinden kaynaklanan para alacaklarına ilişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkındaki Kanunun 20. maddesi ile eklenen 5/A mad gereğince dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması gerektiği halde dosya kapsamına göre arabulucuya başvurma dava şartı yerine getirilmeden dava açıldığı anlaşılmakla, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili 15.04.2021 tarihli istinaf dilekçesinde özetle;Yargıtay’ın konuya ilişkin olarak yerleşik görüşü de, ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığı yönünde olduğunu,bu hususta, verilen kararlar ve doktrindeki görüşler arasındaki çelişkileri gidermek adına Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin kesin nitelikteki kararının sunulduğunu,menfi tespit davalarında arabuluculuk şartına ilişkin birden fazla görüş ve karar mevcut ise de, yukarıda sunulu Yargıtay Kararı ile net bir şekilde uyuşmazlığın çözüme kavuştuğunu,Türkiye Barolar Birliği Dergisi’nde yayımlanmış “Menfî Tespit Davalarını Zorunlu Arabuluculuğa Dahil Saymanın Gereksizliği Üzerine” adlı makale de işbu dilekçe ekinde sunulduğunu,netice itibariyle, İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/70 E. Sayılı 14/04/2021 tarihli usul ve yasaya aykırı kararının kaldırılmasına, istinaf incelemesi sonuçlanıncaya kadar İzmir 25. İcra Müdürlüğünün 2020/174 E. Sayılı dosyası ile yürütülen icra takibinin geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN VE DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, alım satım dolayısıyla verilen senet nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine ilişkindir.
Eldeki dava, hukuki niteliği itibariyle, menfi tespit davasıdır. Mahkemece, zorunlu arabuluculuğa başvuru dava şartının yerine getirilmediği gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiş, davacı taraf karara karşı istinaf yoluna başvurmuştur.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
19/12/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 Sayılı Kanun’un 20.maddesiyle 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 5/A maddesi eklenmiştir. TTK’nun 5/A maddesi; “(1)Bu Kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmünü düzenlemektedir.
Görüldüğü üzere, 6102 Sayılı TTK’na eklenen 5/A maddesinde, Kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri olan ticari davalarda arabuluculuk, dava şartı olarak belirlenmiştir. Anılan maddenin gerekçesinde, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde belirtilen davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurma zorunluluğu getirilerek bu uyuşmazlıkların temelinden, çok daha kısa süre içinde, daha az masrafla ve tarafların iradelerine uygun bir şekilde çözülmesinin amaçlandığı belirtilmiştir. Madde metninde “…konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında…” denilmek suretiyle, talep sonucu eda istemi niteliğinde olan, alacak ve tazminatın ödenmesine ilişkin ticari davalarda, davadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak belirlendiği anlaşılmaktadır. Tespit davaları ise, bir hakkın veya hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalardır.HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez.
Menfi tespit davası sonunda verilen hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK m. 32 uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir. Ancak yukarıda açıklandığı gibi menfi tespit davaları sonucunda verilen hükümler esasa yönelik olarak cebri icraya konu edilip infaz edilemeyeceğinden, ticari davalarda arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak öngören madde hükmünün amaçsal yorumundan Yasa Koyucu’nun bilinçli olarak menfi tespit davalarını arabuluculuk dava şartına tabi tutmadığı anlaşılmaktadır.(bknz.Yargıtay 19.HD. 2020/85-454 E.K.Karar Tarihi: 13.02.2020)
Menfi tespit davaları ile davacı, borçlu olmadığının tespitini talep etmektedir. Menfi tespit davalarında borçlu olunmadığının tespiti istendiğine ve alacak ya da tazminatın ödenmesi/tahsili istenemeyeceğine göre, bu tür davalardan önce arabuluculuğa başvurma şartı aranması yerinde olmamıştır.
Sonuç olarak, menfi tespit davasında, zorunlu arabuluculuğa başvuru dava şartının yerine getirilmediği gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmesi yerinde görülmediğinden, davacının istinaf başvurusunun kabulüyle; HMK’nun 353/1-a-4 bendi gereğince kararın kaldırılmasına ve yargılamaya devam edilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE,
2-İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/04/2021 tarih, 2020/70 Esas 2021/253 Karar sayılı kararın 353/1-a-4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Yukarıda yapılan açıklamalara göre davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf peşin (maktu) karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
6-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4. bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 30/09/2021