Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/1097 E. 2021/1745 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/1097
KARAR NO : 2021/1745

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/10/2017
NUMARASI : 2016/407 Esas, 2017/1050 Karar
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 01/12/2021
KARAR YZM TARİHİ : 03/12/2021

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 31/10/2017 tarih ve 2016/407 Esas, 2017/1050 Karar sayılı karara karşı istinaf yoluna başvurulduğu ve davadan feragat edildiği anlaşılmakla, incelenmek üzere Dairemize gönderilen dosya incelendi, gereği düşünüldü:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili; davalı-takip alacaklısı (hamil) tarafından, Keşidecisi …., Cirantası … (davacı), 28/10/2010 tanzim tarihli 01/12/2010 vade tarihli 167.000,00-TL bedelli bonoya dayalı olarak 17/01/2011 tarihinde İzmir 24. İcra Müdürlüğü’nün 2011/472 Esas sayılı icra takip dosyası ile keşideci …. ve lehtar-ciranta … aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlattığını, bu takipte ödeme emrinin davacıya tebliğ edildiğini, yasal süre içinde İzmir 9. İcra Hukuk Mahkemesi’nde takibe konu senedin, yasal süre içinde keşideciye protesto çekilmemesi nedeniyle kambiyo vasfını yitirmesine rağmen, hamilin davacıya müracaat hakkını yitirdiği gerekçeleriyle takibin iptali amacıyla dava açtığını, yapılan yargılama sonunda 02/02/2011 tarih 2011/65 Esas 2011/51 Karar sayılı kararı ile hamilin TTK Md. 990 yollamasıyla yine TTK 642/2 maddesi gereğince keşideciye protesto çekilmediği, bu nedenle hamilin lehtar ve cirantalara müracaat hakkını yitirdiği bildirilerek davanın kabulüne, takibin iptaline karar verildiğini, kararın onandığını, ancak karar henüz yazım aşamasındayken davalının kısa karardan 9 gün sonra aynı senede dayalı olarak İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün 2011/1915 Esas sayılı dosyası ile senet borçlularından bu kez sadece davacı aleyhine genel haciz yolu ile icra takibi başlattığını, bu takipte senet keşidecisi …. olmasına rağmen, bu kişi aleyhine icra takibi başlatılmadığını, takibe konu senedin davalı tarafından yasal süre içinde protesto edilmediğini, vade tarihinden itibaren üç yıllık süre içinde Keşideci …. aleyhine icra takibine konu edilmediğini, dolayısıyla takibe konu senedin asıl borçlu Keşideci …. bakımından zamanaşımına uğradığını, davacının kendisi aleyhine ikinci kez icra takibi yapıldığını Şekerbank yetkililerinin kendisini telefonla arayarak bilgi vermesi üzerine ikinci icra takibinin başlatılmasının üzerinden iki yıl geçtikten sonra tesadüfen öğrendiğini, ikinci kez açılan icra takibinin haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacı ile davalı arasında hiç bir alışverişte bulunulmadığını, davacının davalıyı tanımadığını, takibe dayanak senedi davacının davalıya kendisinin vermediğini, keşideci olarak gözüken ….’un davacının öz oğlu olduğunu ve ticaretle uğraştığını, senedin verildiği tarihlerde iflas ettiğini ve bu nedenle borçlarının bulunduğunu, davacının oğlu ….’un borçlarını ödemek üzere ailesinin bankadan ihtiyaç kredisi çektiğini, ancak bir süre sonra bu borçlarını da ödeyemediklerini, borçlar yüzünden oluşan baskılar, tehditler, kavgalar sonucunda davacının oturduğu evden ayrılmak zorunda kaldığını, davacının oğlunun alacaklıların peşini bırakmadığını, kendisini ölümle tehdit ettiklerini, alacaklıların kendisinden babasının üzerine ev olması nedeniyle babasının da imzaladığı senet istediklerini davacıya söylediğini ve kendisinin keşideci olarak imzaladığı takibe konu senedin arkasını imzalamasını davacıdan istediğini ve davacının miktar kısmı boş olan 3 adet senedi oğluna bir zarar gelmesin diye imzaladığını, davacının oğlu tarafından bu senetlerin davacının tanımadığı kişilere verildiğini, takibe dayanak senedin de davalıya davacı tarafından değil oğlu …. tarafından verildiğini, açıklanan nedenlerle davanın kabulüne, İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün 2011/1915 Esas sayılı dosyasında başlatılan takibinin haksız ve kötü niyetli yapıldığını ve İİK Md. 72 gereğince asıl alacağın %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili tarafından verilen dilekçe ile, İzmir 4. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 06/05/2013 tarihli 2013/190 Esas sayılı kararında ödeme emrinin 19/03/2013 olarak düzeltilmesine ve hacizlerin kaldırılmasına karar verildiğini, ancak ödeme emrine, borca itiraz edilmediğini ve takibin kesinleştiğini, bu nedenle menfi tespit davası açmasında hukuki yararının söz konusu olmadığını, İzmir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından davalıya tebligat yapılmadan karar verildiğini, dilekçeler teatisi tamamlanmadan görevsizlik kararı verilemeyeceği yönünde pek çok Yargıtay kararının bulunduğunu, dosyada mevcut olan kesinleşme şerhi başlıklı belge ile kararın 19/03/2016 tarihinde kesinleştiğinin tespit edildiğini ancak bu tarihten sonra Yasa’da belirtilen süre içinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi yönünde herhangi bir başvuru bulunmadığını, bu nedenle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini talep ettiklerini, davalının davacıya ya da oğluna karşı herhangi bir baskı, tehdit ya da başkaca bir eylemi olmadığını, davalının İzmir Gıda Çarşısında toptan ticaret yaptığını, takibe konu senedin bizzat davalıya verildiğini, davacının oğlu ….’un uzun yıllar davalının babasının yanında çalıştığını, davalının babasının ölümü üzerine işyerini davalının devraldığını ve ….’a da mal vermeye devam ettiğini, senedin kötü niyetle ve ağır kusurlu olarak ele geçirildiği iddiasını kabul etmediklerini, zarara uğrayanın davalı olduğunu, açıklanan nedenlerle hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesine, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesinin istendiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece “…davacı aleyhine davalı tarafça kambiyo senedine dayalı olarak İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün 2011/1915 Esas sayılı icra takibinin başlatıldığı, takibin 24/02/2011 tarihinde kesinleştiği, icra takibinde 28/10/2010 düzenleme tarihli 01/12/2010 ödeme tarihli 167.000,00-TL bedelli bonoya dayanıldığı, davacı tarafından söz konusu bononun davalı tarafın zorlaması ve oğluna zarar verecekleri korkusu altında düzenlendiği hususunun iddia edildiği, davacı tarafın iradeyi fesada uğratan hallerden TBK Md. 37’de düzenlenen korkutma haline dayandığı, bu hale ilişkin delilleri dosyaya sunması için verilen süreye rağmen herhangi bir delil ileri sürülmediği, ayrıca davanın süresinde olup olmadığının tespiti yönünden bononun düzenlendiği tarih dikkate alınarak zorda kalma haline dayalı olarak düzenleme tarihinden itibaren 1 yıllık süre içinde iradeyi fesada uğratan hale dayanılmadığı gibi, TBK Md. 39 hükmü uyarınca korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan itibaren dava açılmış ise, buna ilişkin delillerin sunulmasının istendiği ancak, davacı tarafça bu hususta da herhangi bir delil sunulmadığı, dava konusu icra takibine dayanak bononun yapılan incelemesinde, yasal unsurları taşıdığı, bu haliyle geçersiz olduğu iddiasını ispatlayacak herhangi bir delilin dosyaya sunulmadığı, bu haliyle davacının davalıya borçlu olmadığı yönünde iddiasını ispatlayamadığı ve davanın reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmış, yine davalı tarafça her ne kadar kötü niyet tazminatı isteminde bulunulmuş ise de, açılan dava nedeniyle davacının zarara uğratıldığı ve bu kasıtla hareket edildiği iddiasını ispatlar herhangi bir delil dosya içinde tespit edilmediğinden istemin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili; takibe konu senedin müvekkili bakımından zamanaşımına uğradığını, ayrıca senedin davalı alacaklı eline kanuna ve hukuka aykırı yol ve yöntemlerle geçtiğini, senetlerin oğlu tarafından tehdit altında verildiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın tümden kabulü ile takibin iptaline karar verilmesini istinaf konusu etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME,
DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava; 167.000,00 TL bedelli bonoya dayalı açılan takipte, senedin tehdit ve zorlama ile verildiği iddiasına dayalı menfi tespit davasıdır.
Dairemizce verilen kararın Yargıtay 11. HD. 2020/2932 esas ve 2021/1729 karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verildiği, bozma sonrasında duruşma açıldığı ve yargılamaya devam olunduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili 01/11/2021 tarihli e imzalı dilekçesi ile davadan feragat ettiğini bildirdiği görülmüştür.
Davacı vekilinin Karşıyaka 5. Noterliğinin 3132 yevmiye nolu 28/01/2011 tarihli vekaletnamesinde davadan veya kanun yollarından feragat etmeye yetkili kılındığı görülmüştür.
Dava, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri nitelikte olduğundan davadan feargat hüküm kesinleşinceye kadar yapılabilir ve karşı tarafın kabulüne bağlı olmadığı gibi yapıldığı anda kesin hükmün sonuçlarını doğurur. Davacının vekili marifetiyle davadan feragatine ilişkin beyanı davaya son veren taraf işlemi niteliğinde olup, davacı vekilinin dosyada bulunan vekaletnamesinde feragate ilişkin yetkisinin bulunduğu anlaşılmakla 6100 Sayılı HMK m.310 gereğince feragat nedeniyle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 31/10/2017 tarih ve 2016/407 Esas, 2017/1050 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davacı tarafın davadan feragat etmesi nedeniyle davanın 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 310. maddesi uyarınca FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
3-Davadan feragat edildiğinden Harçlar Kanunu 22. maddesi gereğince alınması gereken maktu karar ve ilam harcının 2/3’ü olan 39,53 TL harç önceden alınan 2.851,95 TL harçtan mahsubu ile 2.792,65 TL harcın davacı yana iadesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davacının yatırmış olduğu 35,90 TL istinaf karar harcının istemi halinde davacıya iadesine,
6-Davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının davacı üzerinde bırakılmasına,
8-İstinaf aşamasında duruşma açıldığından AAÜT gereğince hesaplanan 5.100,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Kararın dairemizce taraf vekillerine tebliğine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 01/12/2021