Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/90 E. 2023/1567 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/90
KARAR NO : 2023/1567
KARAR TARİHİ : 21/09/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/09/2019
NUMARASI : 2016/402 Esas 2019/861 Karar

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 21/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/09/2023

Davalı … vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin müteahhitlik işi ile uğraşan tacir olduğunu, nakit sıkıntısı yaşadığı bir dönemde aile dostu … ‘ın tanıştırdığını kendilerini … isimli şirketin sahibi olarak tanıtan …ve … ‘un davacının ihtiyacı olan 80.000,00-TL’sini finanse edebileceklerini, bu bedelin faiziyle birlikte maliyetinin 83.200,00-TL olacağını, bunun karşılığında düzenlenecek çeklerin faktoring işleminde kullanılabilmesi için faturalandırılarak bir firma adına düzenlenmesi gerektiğini söyleyerek kendi tanıdıkları ve inşaat işiyle uğraşan … (… İnşaat) firmasına namına çeklerin düzenlenmesini istediklerini, davacı …’nın bu nedenle … Bankası Buca/İzmir Şubesinin 3240821 nolu 20/01/2016 vade tarihli 20.000,00-TL bedelli, … Bankası Buca/İzmir Şubesinin 3240822 nolu 21/01/2016 vade tarihli 20.000,00-TL bedelli, … Bankası Buca/İzmir Şubesinin 3240824 nolu 22/01/2016 vade tarihli 20.000,00-TL bedelli, … Bankası Buca/İzmir Şubesinin 3240823 nolu 23/01/2016 vade tarihli 23.200,00-TL bedelli olmak üzere toplam 83.200,00-TL tutarlı 4 adet çeki … emrine düzenleyerek … ve …’ya teslim ettiğini, ertesi gün parasının ödeneceğini söyleyen … ve …’nın ortadan kaybolduğunu, bir daha müvekkilinin telefonlarına çıkmadığını, müvekkilinin bu çeklerden 3240822 nolu çekin Gıda Çarşısında ucuz bir bedelle kırdırılmaya çalışıldığını duyunca düştüğü kumpası anladığını, İzmir CBS 2016/115897 soruşturma nolu suç duyurusunda bulunduğunu, bu şikayetten birkaç gün sonra çeklerin adına düzenlenmesi istenilen …’in yanında … isimli arkadaşıyla müvekkilinin iş yerine gelerek … ve …’nın kendisini dolandırdığını, çeklerin iptali için yardımcı olacağını, arkadaşı …’ın ablası …’ın avukat olduğunu (daha sonra avukat olmadığının ortaya çıktığı), çeklerin kendi adına düzenlendiği için yetkili hamil olarak zayi nedeniyle çek iptali davasının kendisi tarafından açılması gerektiğini, bunun için savcılık şikayetini geri alması gerektiğini söylediğini, müvekkilinin savcılık nezdindeki şikayetini geri aldığını, …’e teminat bedeli olarak 12.500,00-TL mahkeme masrafı ve avukatlık ücreti olarak 9.000,00-TL ödediğini, İzmir 3.ATM’nin 2016/1 esas sayılı çek iptali davasının açıldığını, ödeme yasağı kararı alındığını, bundan kısa bir süre sonra 3240821,3240823,3240824 nolu üç adet çekin …’nın karısı … tarafından bankaya ibraz edildiğini ve İzmir 26. İcra Dairesi’nin 2016/1782 esas sayılı icra takibine konulduğunu, bunun üzerine … ve avukat olarak tanıştırdığı …’ın bu çeklerin karşılığının banka aracılığıyla …’e ödenmesi konusu koşuluyla açılan icra takibinin durdurulup iptal ettirebileceğini söylediğini, icra baskısı altında bulunan müvekkilinin 10/02/2016 tarihinde … Bankası Buca Şubesindeki hesabından … ‘in … Bankası Manavkuyu Şubesindeki hesabına dört adet çek bedeli olan 83.200,00-TL’sini havale ederek ödediğini, ancak müvekkilinin bir kez daha kandırıldığını, parayı alan … ‘in bir gün sonra 11/02/2016 tarihinde İzmir 3.ATM’nin 2016/1 esas sayılı davasından feragat ederek dosyadaki 12.500,00-TL teminatı çektiğini, aynı gün 3240822 nolu çeki davalı … ‘e ciroladığını, … tarafından çekin bankaya ibraz edildiğini, ancak çekin 21/01/2016 tarihli oluşu ve 11/02/2016 gününde ibraz tarihinin geçmiş olması sebebiyle bankanın çeki işleme koymadığını, 3240822 nolu çekin … ‘in elinde bulunduğunun anlaşıldığını, çeklerin adına düzenlendiği … ciranta … ‘un ve … ‘nın eşi olan …nın ve … ‘in eylem birliği içerisinde müvekkilini dolandırdıklarını, söz konusu kişilerin hiçbir şekilde alacakları bulunmayan haksız kazanç peşinde koşan kimseler olduğunu, üç adet çeki elinde bulunduran … ve bir adet çeki elinde bulunduran … ‘in iyi niyetli hamil olmadığını, İzmir 26.İcra Dairesi’nin 2016/1782 esas sayılı dosyasına karşı İzmir 2.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/73 esas sayılı başvurusu yapılmış ise de, icra hukuk mahkemesinin dar yetkili mahkeme olduğundan taleplerinin reddedildiğini ileri sürerek, … Bankası Buca/İzmir Şubesinin 3240821 nolu 20/01/2016 vade tarihli 20.000,00-TL bedelli, … Bankası Buca/İzmir Şubesinin 3240822 nolu 21/01/2016 vade tarihli 20.000,00-TL bedelli, … Bankası Buca/İzmir Şubesinin 3240824 nolu 22/01/2016 vade tarihli 20.000,00-TL bedelli, … Bankası Buca/İzmir Şubesinin 3240823 nolu 23/01/2016 vade tarihli 23.200,00-TL bedelli olmak üzere 4 adet çekin bedelsiz olduğunun tespiti ile çeklerin iptaline, davalı … tarafından girişilen İzmir 26 İcra Dairesi’nin 2016/1782 esassayılı takibine konu edilen 3240823, 3240821, 3240824 nolu 3 adet çeke ilişkin borçlu olmadıklarının tespiti ile takibin iptaline, çeklerin kendilerine iadesine, dava konusu bedelsiz çeklere ilişkin müvekkilinin davalı …’e ödediği 83.200,00-TL’nin taraflarına iade edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin iyi niyetli 3.kişi konumunda olduğunu, … tarafından açılan 3.ATM’nin 2016/1 esas sayılı çek iptali davasından 11/02/2016 tarihinde feragat ettiğini, mal kaçırırcasına teminatın iadesini talep ettiğini, davacının kendisine ödeme emrinin tebliğ edildiği 08/02/2016 tarihinden sonra 10/02/2016 tarihinde alelacele …’e çek bedellerini ödediğini, tüm bunlar değerlendirildiğinde … ve lehdar …’in müvekkilinin alacağına halel getirmek amacıyla kötü niyetli hareket ettiklerini, bu eylemlerle güya para tahsil edildi, çekler bedelsiz kaldı imajını verdiklerini, davacının basiretli bir tacir gibi davranması gerektiği gibi davranmayıp sıradan vatandaşları dahil dikkat etmesi gereken hususlara dikkat etmediğini, kandırıldığını beyan ve ifade ettiğini, davacının İzmir CBS’nin 2016/115897 sayılı soruşturmasına konu şikayette bulunduğunu daha sonra bu şikayetinden vazgeçtiğini, akabinde bu davayı açtığını, ne yapmak istediğini anlayamadıklarını, İzmir 2.İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/73 esas sayılı borca itiraz davasının reddedildiğini, takibe devam edildiğini, müvekkilinin çekleri ciranta …’tan alırken gerekli özeni gösterdiğini, takibe konu belgelerin kambiyo senedi olup illetten mucerret olduğunu, müvekkilinin meşru hamil ve iyi niyetli 3.kişi olduğunu, davacının meşru hamile ödeme yapmadığını, yaptığı ödemenin müvekkili yönünden geçersiz olduğunu ileri sürerek, davanın reddine, %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine ve %10’dan aşağı olmamak üzere cezaya çarptırılmasına karar verilmesini savunmuştur.
CEVAP: Davalı … sunduğu cevap dilekçesinde özetle; iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davacının dava konusu çekleri kendi rızasıyla …’e verdiğini, sahte olduğu yada imzaların kendisine ait olmadığı iddiasında bulunmadığını, bu davanın açılmasının kötü niyeti ortaya koyduğunu, dava konusu çeklerin … tarafından alacağına karşılık verildiğini, … ile davacı arasındaki sorunlardan haberinin olmadığını, iyi niyetli 3.kişi konumunda olduğunu, kendisinin de borcuna karşılık …’ya verdiğini, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı … davaya cevap vermemiş ancak 21/02/2017 tarihli duruşmaya katılarak dava konusu çekleri … ‘un yanında … olduğu halde kendisine getirdiğini, paraya sıkıntısının olduğunu söyleyerek 20.000,00-TL para istediğini, … ‘yı daha evvel tanımadığını, ancak … ‘u tanıdığını ve ona borcunun olduğunu, … ‘un kendisine sen İsa’ya parayı ver ödemezse ben öderim dediğini, kendisinin de … ‘a 20.000,00-TL verdiğini, karşılığında …’nın verdiği çeki kendisine verdiğini, parayı vermeden ve çek almadan evvel … ‘yı üç kez aradığını, oğlunu da aradığını, durumu kendilerine anlattığını, onların da çeki alabilirsin sıkıntı yok dediklerini, …’un elinde 3 adet daha çek olduğunu, vadeleri birer gün arayla olduğunu, … ‘ya sorduğunda hangi çeki alırsan al sıkıntı olmaz dediğini, çeklerin 20.000,00-TL, 20.000,00-TL ve 23.500,00-TL bedelli olduğunu, kendisinin de 20.000,00-TL’yi vererek çeklerden birini aldığını, bu çekin halen avukatında olduğunu, çek ödenmeyince dava edeceğini ancak … hallederiz dediği için dava etmediğini, tüm bu telefon konuşmalarının telefonunda kayıtlı olduğunu ifade etmiştir.
MAHKEMECE: ”..Dava konusu çekler karşılığında düzenlendiği ileri sürülen … tarafından … adına düzenlenmiş 11/10/2015 tarihli 05/11/2015 tarihli 789225 nolu 31.305,40-TL bedelli fatura ile 10/11/2015 tarihli 789232 nolu 51.754,80-TL bedelli faturalar incelenmiş, bu faturaların … işletmesi için izin verilen gerçek fatura olup olmadığı konusunda vergi dairesinden bilgi sorulmuş, bu konuda ve davacı defterinde kayıtlı olup olmadığı konusunda bilirkişi görüşüne başvurulmuştur. Bu faturalara ilişkin sevk irsaliyelerinde … kaşesi altında teslim eden imzasının bulunduğu, teslim alan imzasının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bilirkişi … sunduğu rapor ve ek raporunda; davaya konu faturalar karşılığında düzenlendiği belirtilen iki adet faturanın davacının defterinde kayıtlı olmadığını, ilgili faturaların ve sevk irsaliyelerinin düzenleme tarihlerinin sıra numaralarının vergi dairesinden bildirilmiş olan faturaların ve sevk irsaliyelerinin basım tarihine göre vergi dairesi ile uyumlu olduğunun görüldüğünü, …’in BS bildirim formunun incelenmesinden …’ya kesmiş olduğu faturaların beyan bildirim sınırının üzerinde kalmasına rağmen BS bildirim formu ile vergi dairesine beyan edilmemiş olduğunu ortaya koymuştur.
İzmir CBS’nin 2015/115897 soruşturma sayılı evrakının incelenmesinden; davacı …’nın dava konusu çeklere ilişkin dolandırıldığından bahisle şikayetine ilişkin olduğu, soruşturma sonucunda müteahhit olan müşteki … ‘in anlatım ve iddialarının basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gereken kişilerin anlatımlarına uygun olmadığı, olayın gerçek olması halinde bile basit yalan düzeyinde kalıp dolandırıcılık suçunun yasal koşullarının oluşmadığı ancak hukuk mahkemelerinde dava konusu yapılabileceği gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, bu kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
Nüfus aile kayıt tablosunun incelenmesinden … ‘nın 30/03/2001 tarihinde … ile evlendikleri ve halen evli oldukları belirlenmiştir.
Dava konusu … Bankası Buca İzmir Şubesinden ödenmek üzere … tarafından … emrine keşide edilen 20/01/2016 tarihli 3240821 nolu 20.000,00-TL bedelli, 22/01/2016 tarihli 3240824 nolu 20.000,00-TL bedelli, 23/01/2016 tarihli 3240823 nolu 23.200,00-TL bedelli çeklerin lehdarı … tarafından …’a ciro edildiği, …’un da cirosu ile …’ya intikal ederek onun tarafından bankaya ibraz edildiği hesapta karşılığının kısmi olarak bulunduğu belirtilerek İzmir 3.ATM’nin 2016/1 esas sayılı dosyasındaki tedbir nedeniyle ödenmediği ve İzmir 26 İcra Dairesi’nin 2016/1782 esas sayılı takibine konu edildiği anlaşılmıştır. Dava konusu 21/01/2016 tarihli 3240822 nolu 20.000,00-TL bedelli çekin ise … tarafından … emrine ciro edildiği, ciro yoluyla en son …’e intikal ettiği, …’in uhdesinde olduğu anlaşılmıştır.
Davamız hile hukuki nedenine dayalı davaya konu çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.
Borçlar Kanununun 36. maddesinde “Taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile, sözleşmeyle bağlı değildir. Üçüncü bir kişinin aldatması sonucu bir sözleşme yapan taraf, sözleşmenin yapıldığı sırada karşı tarafın aldatmayı bilmesi veya bilecek durumda olması hâlinde, sözleşmeyle bağlı değildir. hükmüne ve TTK 818 maddesinin yollamasıyla davamızda uygulanması gereken 686/2 maddesinde “Poliçe herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, birinci fıkrada yazılı hükümlere göre hakkı anlaşılan yeni hamil, ancak poliçeyi kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisabında ağır bir kusur bulunduğu takdirde o poliçeyi geri vermekle yükümlüdür.” hükmüne yer verilmiştir.
Toplanan tüm deliller karşısında özellikle tanıkların beyanına göre … ve …’un kendilerini … firmasının sahibi olarak tanıttıkları, …’nın ihtiyacı olan 80.000,00-TL’yi faktoring işlemiyle verecekleri vaadiyle ve davalı …’in de bu nedenle kestiği faturalarla davacının davaya konu dört adet çeki … emrine keşide ederek kendilerine vermesini sağladıkları, gerçekte … ve …’nın faktoring firması sahibi yada yetkilisi olmadıkları gibi dava konusu 83.200,00-TL bedelli çekler karşılığında davacıya nakit parada verilmedikleri, davacının hileye uğratıldığı, bu çeklerin … tarafından …’a ciro edildiği, … tarafından da İzmir 26 İcra Dairesi’nin 2016/1782 esas sayılı takibine konu çeklerin …’ya ve 3240822 nolu 21/01/2016 tarihli 20.000,00-TL bedelli çekin de …’e ciro edildiği, davacının hileye maruz kalmış olması sebebiyle hileli davranışta bulunan … ve …’a dava konusu tüm çekler nedeniyle borçlu olmadığı, ayrıca davalı …’nın …’nın eşi olup, çeklerin ne surette elde edildiğini bilebilecek konumda olduğu, TTK 686 maddesine göre çekleri kötü niyetle iktisap etmiş olduğunun kabulünün gerektiği, dolayısıyla davacının …’ya ciro edilen ve İzmir 26. İcra Dairesi’nin 2016/1782 esas sayılı takibine konu edilen çekler nedeniyle …’ya borçlu olmadığı, ancak …’in kendisine ciro edilen çeki almadan evvel davacının oğlunu arayarak çekle ilgili bir sorun olup olmadığını sorduğu, sorun olmadığını öğrenince ciro sonrası çeki kabul ettiği, bu nedenle kötü niyetli yada ağır kusurlu olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı iyi niyetli olarak çeki iktisap ettiği, çekin kendisinden iadesi talebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmakla, davacının davalılar …, … ve … aleyhine açtığı menfi tespit davasının kabulüne, davanın konusu olan … Bankası Buca İzmir Şubesinden ödenmek üzere … tarafından … emrine keşide edilen ve ciro yoluyla en son …’ya intikal eden …’nın hamili bulunduğu; 20/01/2016 tarihli 20.000,00-TL bedelli 3240821 nolu, 22/01/2016 tarihli 3240824 nolu 20.000,00-TL bedelli, 23/01/2016 tarihli 23.200,00-TL bedelli 3240823 nolu çekler nedeniyle davacının bu davalılara borçlu olmadığının tespitine, söz konusu çeklerin davacıya iadesine davalı … aleyhine açılan menfi tespit ve çek iptali davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava konusu çekler karşılığında davacı …’e 10/06/2016 tarihinde banka aracılığıyla 83.200,00-TL ödemiş olup söz konusu çeklerin davacıdan hileli davranışlarla alındığı kabul edilmekle birlikte ayrıca …’in dava konusu çekleri ciro ettikten sonra söz konusu parayı mükerrer olarak tahsil ettiği dikkate alındığında 83.200,00-TL’nin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.” ğerekçesi ile; davacının dava konusu çekler karşılığı …’e ödediği 83.200,00-TL’nin davalı …’den tahsili ile davacıya verilmesine, davalı … aleyhine açılan menfi tespit ve çek iptali davasının reddine, davacının davalılar …, … ve … aleyhine açtığı menfi tespit davasının kabulüne” şeklinde karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı, davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı … istinaf dilekçesinde özetle; davacının davayı lehtar … ile birlikte kurgulayarak kötü niyetle ikame ettiğini, davacının tacir olduğunu, bu durumda kanunen basiretli tacir gibi hareket etmesi gerektiğini, davacının İzmir 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/73 Esas sayılı dosyası ile borca itiraz ettiğini ve 2016/226 Karar sayılı kararı ile davacının borca itirazının reddedildiğini ve takibin devamına karar verildiğini, davacı tarafından kötü niyetli olarak her türlü yolun denenmekte olduğunu ve iyi niyetli müvekkilinin haklarına halel getirilmeye çalışılmakta olduğunu, müvekkilin çekleri ciranta …’tan teslim alırken gerekli özeni gösterdiğini belirterek, yerel mahkeme kararının bozulmasını ve davanın reddine karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hile hukuki nedenine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
İstinafın, davalı …’nın hamili bulunduğu 20/01/2016 tarihli 20.000,00-TL bedelli 3240821 nolu, 22/01/2016 tarihli 3240824 nolu 20.000,00-TL bedelli, 23/01/2016 tarihli 23.200,00-TL bedelli 3240823 nolu çeklere ilişkin olarak sadece davalı … yönünden yapıldığı, davacı ve diğer davalıların kararı istinaf etmediği görülmüştür.
Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır.
6098 sayılı TBK’nın 36/1. maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
TTK’nın 686/2 maddesi “Poliçe herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, birinci fıkrada yazılı hükümlere göre hakkı anlaşılan yeni hamil, ancak poliçeyi kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisabında ağır bir kusur bulunduğu takdirde o poliçeyi geri vermekle yükümlüdür.” şeklindedir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre hata, hile, ikrah her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Sözleşmeyle bağlı olmadığı bildirimi (iptal hakkı), irade bozukluğunun öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, def’i yahut dava yoluyla da kullanılabilir. (Yargıtay 1.Hukuk Dairesi’nin 18.09.2014 tarih ve 2014/11612 Esas 2014/14462 Karar, 13.01.2014 tarih ve 2013/21405 Esas, 2014/50 Karar, 22.01.2003 tarih ve 2003/52 Esas, 2003/762 Karar sayılı ilamları)
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, davalı …’nın dava dışı …’nın eşi olup, hamili bulunduğu çeklerin ne surette elde edildiğini bilebilecek konumda olduğunun anlaşılmasına göre davalı … vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18/09/2019 Tarih ve 2016/402 Esas 2019/861 Karar sayılı kararına karşı davalı … vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı … tarafından alınması gereken 4.768,07 TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta alınan 653,00 TL’nin mahsubu ile eksik yatırılan 4.115,07 TL’nin davalı …’dan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı … vekili tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 21/09/2023