Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/898 E. 2021/903 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/898
KARAR NO : 2021/903
KARAR TARİHİ: 03/06/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/11/2019
NUMARASI : 2017/920 Esas 2019/1256 Karar
DAVANIN KONUSU:Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ:03/06/2021
KARAR YAZIM
TARİHİ: 25/06/2021
İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/11/2019 tarih, 2017/920 Esas 2019/1256 Karar sayılı karara karşı istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmış olmakla istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilen dosya HMK’nın 353. maddesi uyarınca incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili iddia ve taleplerinde özetle;davalının İzmir 16. İcra Müdürlüğü’nün 2017/4052E. sayılı dosyasıyla kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlattığını,mezkur takipte müvekkil tarafından sözde keşide edilmiş 175.000,00 TL bedelli bir senedin dayanak gösterildiğini,müvekkilinin davalı tarafa böyle bir borcu olmadığı gibi, böyle bir senedi düzenleyip karşı yana teslim etmesinin de söz konusu olmadığın, müvekkil davacı ile davalı arasında bir para, mal alışverişini gerektiren bir husus olmadığı gibi, hiçbir işte çalışmayan ve babasının yanında ikamet eden davalının müvekkilden bu miktarda alacaklı olmasını gerektiren bir durumda söz konusu olmadığını,davalı şahıs, dava dışı …’ün oğlu olup henüz 21 yaşında olduğunu,müvekkil davacı ise sağlık memuru olarak çalışmakta olup bu tür bir alışverişe girecek maddi güce sahip olmadığını,bu nedenlerle,müvekkil davacının İzmir 16. İcra Müdürlüğü’nün 2017/4052E. sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespitiyle, icra dosyasının müvekkil yönünden iptaline,karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEMECE:
İstanbul ATK’dan rapor alınmış olup,raporda; inceleme konusu senette, atılı borçlu imzaları ile …’ün, mevcut mukayese imzaları arasında biçimsel benzerlik görülmekle birlikte; söz konusu imzaların basit tersimli olması nedeniyle, …’ün, eli ürünü olup olmadığı yönünde, daha ileri bir tespite gidilemediği, yapılan incelemede, senette tahrifat yapıldığını gösterir yeterli ve nitelikte bulgu saptanamadığını belirtmiş, ayrıca İzmir CBS nin 2017/50854 sayılı soruşturma dosyasındaki alınan raporda, senette sahteliğin bulunmadığı tespit edilmiş, davacının sanık olarak yargılandığı İzmir 22. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/760 Esas, 2018/1032 karar sayılı dosyasında, senedi kendisinin imzaladığını, bu senette dolayı borçlu olduğunu açıkça kabul etmiş ve bu davada, iftiradan dolayı cezalandırılmış olup, tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde, ceza dosyası, tüm dosya içeriği, ATK dan gelen rapor dikkate alınarak davanın reddine, ihtiyati tedbir kararı uygulanmadığı için İİK 72/4 ün şartları oluşmadığından, alacaklının tazminat istemi zarar etmesi şartına bağlı olduğundan, ihtiyati tedbir kararı verilmiş fakat uygulanmamış olduğundan, zarar da oluşmadığından, davalı lehine İİK 72/4 ün şartları oluşmadığından tazminat talebinin bu aşamada reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili 16.03.2020 tarihli istinaf dilekçesinde özetle;
-Yerel mahkemenin davacı müvekkilin, İzmir 22.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/760 E. Sayılı dosyasında borçlu olduğunu açıkça kabul ettiği ve senedi kendisinin imzaladığı yönünde ikrarda bulunduğuna dair gerekçesi doğru olmadığını,müvekkili davacı hiçbir zaman böyle bir ikrarda bulunmamış olup, mahkeme tarafından böyle bir gerekçeye nasıl dayanıldığının anlaşılamadığını,zira müvekkilinin ilgili ceza dosyasında, olayın davalının babası ile aralarında geçtiğini, dava dışı şahıs tarafından aldatıldığını, davalının babasına herhangi bir borcu bulunmadığını ve ilgili şahsa da 175.000TL’lik bir senet düzenleyip vermediğini açıkça beyan ettiğini, mahkemenin aksine davacının, davalı …’e karşı borcunu ikrar ettiği ve senet düzenlediği yönündeki kabülünün ise, müvekkilin ifadeleri ve maddi gerçeklerle çelişen bir durum arzettiğini,
-Müvekkil ile dava dışı … arasında gerçekleşen hukuki ilişkinden dolayı yapıldığı iddia edilen bir ikrar, ancak dava dışı … lehine delil teşkil ettiğini, mahkemenin davanın tarafları dışında, 3. şahısları bağlayıcı karar vermesi mümkün olmadığından var olmayan bir ikrarı davalı lehine değerlendirmesinin de hukuken mümkün olmadığını,
-Yine sayın mahkemenin İzmir CBS’nin 2017/50854 Hz. Sayılı dosyasında …nden aldırılan 22/12/2017 tarihli rapora üstünlük tanıyarak İstanbul ATK’ dan gelen rapora itibar etmemesi, iki raporun birbiriyle çelişiyor olmasına rağmen çelişkiyi gidermemesi mahkemenin hatalı yargılama yaptığını gösterdiğini, oysa İstanbul ATK’dan gelen rapor müvekkil lehine olup, bu raporda senetteki imzanın müvekkile ait olduğu yönünde bir tespite yer verilmediğini,
-Davanın menfi tespit davası olduğu bu doğrultuda senedin bedelsiz olduğu ve ayrıca hamilin yetkili hamil olmadığı iddia edildiğine göre; ispat yükü davalıda olup bu nedenle davalı taraf alacağını kanıtlamakla yükümlü olduğunu,buna karşılık sayın mahkeme ispat yükünü tamamıyla davacı taraf üzerinde bırakmış, mevcut deliller davalının haksız ve kötüniyetli hamil olduğunu göstermesine rağmen bu delilleri görmezden geldiğini,
-Davalı taraf alacaklı olduğunu ispatlayamadığı gibi, savcılık makamına vermiş olduğu beyanda senetten doğan sözde alacağın kendisine ait olmadığını, davaya konu edilen senedin gerçek lehtarının davacının babası dava dışı kişi olduğunu, babasının vergi borcu nedeniyle senette babası tarafından kendi isminin yazıldığını ifade ettiğini,
-Davalının bu ikrarı üzerine,davalının isticvap edilmesi talep edilmiş olmasına rağmen, hukuki dinlenilme hakkımız ihlal edilerek bu talebimiz hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmediğini,
-Bununla birlikte yargılama sırasında sunmuş oldukları hiçbir delilin dikkate alınmadığı gibi bir kısım delillerinin toplanmadığını,bu bağlamda tanıklarının dinlenmediği,imza konusu netleştirilmeden yargılamaya son verildiğini,ayrıca mahkeme tarafından yargılama sırasında toplanan bir takım deliller de göz ardı edilerek hukuka aykırı şekilde değerlendirmeye alındığını,
-Bu nedenlerle,mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava,sahtelik iddiasına dayalı menfi tespite ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda re’sen gözetilerek yapılmıştır.
İzmir 16. İcra Müdürlüğünün 2017/4052 sayılı takip dosyasında;davalı tarafından,davacı aleyhine 175.000 TL bedelli senede istinaden kambiyo senetlerine özgü icra takibi yapılmıştır.
Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere; İstanbul ATK dan rapor alınmış olup,raporda; inceleme konusu senette, atılı borçlu imzaları ile …’ün, mevcut mukayese imzaları arasında biçimsel benzerlik görülmekle birlikte; söz konusu imzaların basit tersimli olması nedeniyle, …’ün, eli ürünü olup olmadığı yönünde, daha ileri bir tespite gidilemediği, yapılan incelemede, senette tahrifat yapıldığını gösterir yeterli ve nitelikte bulgu saptanamadığı belirtilmiş, ayrıca İzmir CBS nin 2017/50854 sayılı soruşturma dosyasındaki alınan raporda, senette sahteliğin bulunmadığı tespit edilmiş, davacının sanık olarak yargılandığı İzmir 22. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/760 Esas, 2018/1032 Karar sayılı dosyasında, senedi kendisinin imzaladığını, bu senetten dolayı borçlu olduğunu açıkça kabul etmiş ve bu davada, iftiradan dolayı cezalandırılmıştır.
Mahkemece, ceza dosyası, tüm dosya içeriği, ATK’ dan gelen rapor dikkate alınarak davanın reddine, ihtiyati tedbir kararı uygulanmadığı için İİK 72/4 ün şartları oluşmadığından, alacaklının tazminat istemi zarar etmesi şartına bağlı olduğundan, ihtiyati tedbir kararı verilmiş fakat uygulanmamış olduğundan, zarar da oluşmadığından, davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Bu nedenlerle,davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf talebinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 59,30-TL istinaf harcından yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90- TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irad kaydına, ancak bu bedel Harçlar tarifesi yönetmeliği gereğince 20,00 TL altında bulunduğundan harç tahsil müzekkeresi yazılmasına yer olmadığına,
4-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafın yapmış olduğu masrafların üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde ve istek halinde HMK’nun 333. Maddesi gereğince yatıran tarafa İADESİNE,
Dair dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.03/06/2021